47 research outputs found

    Kemik metastazlarında palyatif radyoterapi: Radyasyon doz ve fraksiyonunun randomize edildiği bir çalışma

    No full text
    Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.G- ÖZET Kemik metastazlı olgularda eksternal radyoterapinin doz- fraksiyon şemalarına göre palyatif etkisini karşılaştırmak amacıyla Mart 1994-Haziran 1995 tarihleri arasında 87 olgu, 109 lokalizasyonda randomize radyoterapi programına alınmıştır. Başvuru sıralarına göre randomize edilen olguların 36'sı 1x8 Gy, 38'i 5x4 Gy, 35'i 10x3 Gy lokal radyoterapi şemasına dahil edilmiştir. Yaşlan 15-81 arasında değişen olguların 45'i (%51.7) kadın, 42'si (%48.3) erkektir. Primer tümör histolojilerine göre dağılım %42.9 meme.Ca, %24.5 akciğer Ca, %4.5 prostat Ca, %2.2 GIS tümörü, %12.6 primeri bilinmeyen olarak bulunmuştur. Kemik metastazlarının anatomik yerleşimi tedavi edilmeyen lokalizasyonlarda dahil edildiğinde %35.7 vertebra, %26.1 pelvis, %20.3 femur, %10.3 humerus, %7.1 kraniurridur. Olgular ağrı palyasyonu, radyolojik yanıt ve yan etkiler yönünden değerlendirilmiş olup tüm olgular için % 50 ve üzeri palyasyon ortalama %74.8 oranında elde edilmiş, %80 ve üzeri ağrı palyasyonu için 10x3 Gy randomizasyon kolunda diğer doz-fraksiyon şemalarına göre istatiksel anlamlı üstünlük saptanmıştır (p=0.008). Aynı karşılaştırma %50 ye üzeri palyasyon elde edilen olgular için tekrarlandığında 10. gün sonrası değerlendirmede anlamlılığını kaybetmiştir. Radyolojik değerlendirmesi yapılan olgularda %57.5 kısmi yanıt, %37.5 stabil durum gözlenmiştir. Geniş lokal radyoterapi sahalarının kullanılmasına karşın tedaviye ara vermeyi yada hastahane şartlarında tedaviyi gerektirecek yan etkiyle karşılaşılmamıştır. Randomize prospektif çalışmamızın sonucunda 10x3 Gy radyoterapinin sağladığı yüksek palyasyon oranları gözönüne alınarak beklenen yaşam süresi uzun, genel durumu iyi olgularda uygulanması avantajlı bulunurken, genel durumu bozuk, immobilize, beklenen yaşam süresi kısa olgularda, 1x8 Gy ve 5x4 Gy gibi kısa süreli tedavi şemaları ile sağlanan ortalama %70 palyasyon oranı sosyal, psikolojik ve ekonomik açıdan daha üstün kabul edilmiştir. 5

    Ege Üniversitesi'nde kanser kayıt analizleri: 34134 olgunun değerlendirmesi

    No full text
    OBJECTIVES Ege University Cancer data is being collected by Ege University Cancer Fight against Cancer, Practice and Research Center within the “İzmir Cancer Incidence and Data Collection Project“ which initiated in 1991. Gender, tumor type, stage and their relationship with residence place were analyzed in 34134 cases that was diagnosed cancer and treated in our hospital between 1992-2004. METHODS of the patients, 56.6% were male and 43.4% were women. Stage distribution was as following: 31.6% local, 43% local advanced and 25.4% metastatic disease. RESULTS It was observed that men compared to women (p=0.00), patients who live outside İzmir compared to patients living in İzmir (p=0.00) presented to the hospital with more advanced disease. When residence area, stage and gender were evaluated together, it was determined that women (p=0.011) and men (p=0.04) who were living in İzmir have been diagnosed at early stage. According to tumor groups, while patients with larynx, prostate or breast cancer who were living in İzmir has been diagnosed at early stage (p=0.05, p=0.008, p=0.000, respectively), no significant correlation could be detected among patients with lung, colorectal, cervix and endometrial cancer. CONCLUSION People who live in cities benefit from proximity to developed diagnose and medical centers and the effects of screening and training programmes are observed over women. Cancer training programmes should be enlarged for men besides rural areas.AMAÇ Ege Üniversitesi Kanserle Savaş Uygulama ve Araştırma Merkezi 1991'de başlatılan “İzmir Kanser İnsidansı ve Veri Toplama Projesi” dahilinde Ege Üniversitesi Hastanesi kanser verilerini toplamaktadır. Hastanemizde 1992-2004 yıllarında kanser tanısı ile tedavileri yapılan olguların cinsiyet, tümör tipi ve evresinin, yaşam yeri ile ilişkisi değerlendirildi. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmaya katılan 34134 olgunun %56.6'sı erkek, %43.4'ü kadındı. Lokal hastalık %31.6, lokal ileri hastalık %43 ve metastatik hastalık %25.4 oranında saptandı. BULGULAR Erkeklerin kadınlara (p=0.00), İzmir dışında yaşayan olguların ise İzmir içinde yaşayanlara göre daha ileri evrede hastaneye başvurdukları görüldü (p=0.00). Yaşadığı il, evre ve cinsiyet değerlendirildiğinde İzmir'de yaşayan kadın (p=0.011) ve erkek (p=0.04) olguların daha erken evrede tanı aldıkları belirlendi. Tümör tiplerine göre; larenks, prostat, meme kanserli olgular İzmir içinde daha erken evrede tanı alırken (sırasıyla p=0.05, p=0.008, p=0.000), akciğer, kolorektal, serviks ve endometriyum kanserlerinde anlamlı belirginlik saptanmadı. SONUÇ Gelişmiş tanı ve tedavi merkezlerine yakınlık şehir merkezinde yaşayanlar, kadınlara yönelik tarama ve tanıtım programları ise kadınlar üzerinde etkili olmaktadır. Kanser tanıtım programlarının kırsal alan yanı sıra erkeklere yönelik olarak genişletilmesi uygun olacaktır

    Lokal ileri evre serviks kanseri tanısı ile radyokemoterapi uygulanan olgularda erken sonuçlar

    No full text
    Radiotherapy is the standart treatment of locally advanced cervical cancer. Recent results of the prospective randomized trials showed an overall survival and local control advantage for cisplatin based therapy given concurrently with radiation therapy. Thirty-nine patients who received concurrent chemoradiation between October 1999 and December 2000 were evaluated for treatment response, local control and toxicity. Thirty-nine patients with stage IB-IVA cervical carcinoma received weekly cisplatin 40 mg/m2 concurrent with radiotherapy. Median cisplatin administration was 5 weeks. Thirty-two patients received both external and intracavitary radiotherapy and seven patients received only external radiotherapy because of insufficient tumor response for intracavitary apllication. Total external radiotherapy dose was 64.8 Gy with 1.8 Gy daily fractions in patients who received only external radiotherapy. Midline shielding was performed at 50.4 Gy in patients who were going to receive brachytherapy and the total external radiotherapy dose was 54-59.4 Gy. Brachytherapy was performed with Rotterdam applicator via microSelectron HDR machine. A total dose of 8.5-18 Gy was applied to point A. Median age was 55. Distribution by stages according to FIGO staging system were as follows: stage IB 5.1 %, IIA 28.2%, IIB 43.6%, IIIA 7.7%, IIIB 12.8% and IVA 2.6%. Histologically 33 (84.6%) were epidermoid carcinoma, 1 was adenocarcinoma, 2 were indiffrentiated carcinoma, 1 was malignant epithelial tumor. In two patients histological subtype could not be specified. The median duration of follow-up was 20 months. Four patients (10.3%) had local recurrence and three developed distant metastases being two lung and one bone metastases. Thirty patients (76.9%) had complete response, 8 had (20.5%) partial response and one had (2.6%) stable disease. During or after radiochemotherapy 46.2% of the patients developed toxicity due to chemotherapy. Early and late radiation morbidity rates were 66.7% and 71.8% respectively. No grade III-IV toxicity was observed. Concurrent chemoradiation for locally advanced cervical cancer is the treatment of choice in suitable patients providing high response rates with acceptable toxicity.Radyoterapi, lokal ileri evre serviks kanserlerinde standart tedavi yöntemidir. Ancak son yıllarda yapılan prospektif randomize çalışmaların sonuçları radyoterapi ile eşzamanlı kemoterapi uygulamasının yalnız radyoterapiye oranla lokal kontrol ve sağkalım avantajı sağladığını göstermiştir. Bu amaçla Ekim 1999-Aralık 2000 tarihleri arasında serviks kanseri tanısıyla kliniğimizde radyokemoterapi uygulanan 39 olgu erken dönem tedavi yanıtı, lokal kontrol ve yan etkiler açısından değerlendirilmiştir. Evre IB-IVA serviks kanseri tanılı 39 olguya pelvik radyoterapiyle eş zamanlı, haftalık 40 mg/m2 cisplatin uygulanmıştır. Cisplatin uygulaması medyan 5 hafta yapılmış, 32 olguya eksternal ve intrakaviter radyoterapi uygulanırken 7 olguda tümör yanıtının intrakaviter tedavi için uygun olmaması nedeniyle yalnız eksternal radyoterapi uygulanmıştır. Eksternal radyoterapi günlük 1.8 Gy'lik fraksiyonlarla yalnız eksternal radyoterapi uygulanan olgularda toplam 64.8 Gy, eksternal radyoterapi ve brakiterapi uygulanan olgularda ise 50.4 Gy'de orta hat koruması yapılarak toplam 54-59.4 Gy dozlarda uygulanmıştır. Brakiterapi uygulamaları Rotterdam aplikatör seti ile A noktasına toplam 8.5-18 Gy olacak şekilde mikroSelectron-HDR IR-192 cihazı ile gerçekleştirilmiştir. Medyan yaşı 55 olan olguların evrelere göre dağılımı FIGO evreleme sistemine göre %5.1 evre IB, %28.2 evre IIA, %43.6 evre IIB, %7.7 evre IIIA, %12.8 evre IIIB ve %2.6 evre IVA oranında şeklindedir. Histopatolojik değerlendirmede 33 olguda (%84.6) epidermoid karsinom, 1 olguda (%2.6) adenokarsinom, 2 olguda (%5.1) indiferan tümör, 1 olguda (%2.6) malign epitelial tümör saptanmış, 2 olguda (%5.1) ise biopsi sonucu yalnız malign tanısı konulabilmiş, histopatolojik tip belirlenememiştir. Medyan 20 ay takip edilen olguların 4'ünde (%10.3) lokal yineleme, 3 olguda (%7.7) biri kemik, ikisi akciğere olmak üzere uzak metastaz gelişmiştir. Klinik yanıt değeriendirmesinde 30 olguda (%76.9) tam, 8 olguda (%20.5) kısmi yanıt, 1 olguda (%2.6) stabil yanıt saptanmıştır. Radyokemoterapi sırası ve sonrasında kemoterapiye bağlı toksisite oranı %46.2, radyoterapiye bağlı erken toksisite oranı %66.7, geç toksisite oranı %71.8 olup olguların ileri evre serviks kanserlerinde eşzamanlı radyokemoterapi uygulamaları yüksek yanıt oranları ve kabul edilebilir toksisitesi nedeniyle uygun olgularda tercih edilen tedavi yöntemidir

    Radiotherapy can be a Cofactor in the Development and Severity of Lapatinib-Capecitabine-Related Skin Rash

    No full text
    Skin rash induced by concurrent radiotherapy during lapatinib-capecitabine (LC) treatment has been rarely reported. We aim to draw attention to the potential of radiotherapy to act as a cofactor in the development of LC-related skin rash.Herein, we report a case with a drug-related skin rash triggered by radiotherapy during LC treatment.A 31-year-old woman with inflammatory metastatic breast cancer presented with a skin rash during LC treatment combined with radiotherapy. She was started on LC treatment, and palliative whole cranial radiotherapy was applied 3 days later. Three days after the radiotherapy, acneiform lesions started from the scalp and a maculopapular rash developed on the trunk and extremities. LC treatment was interrupted and skin lesions regressed rapidly with topical dermatological care, oral H1-antihistamine, and short-term oral steroid treatment. Although LC treatment was restarted alone in the follow-up, no recurrence was observed.Radiotherapy may be a cofactor in the development and severity of skin toxicity during LC treatment. There is a need to elucidate whether the immunological mechanisms of skin eruptions occurring during concomitant chemoradiotherapy are due to the radiosensitizing effects of biological agents or exacerbation by radiotherapy
    corecore