46 research outputs found
Productivity of hauling by tajfun MOZ 500 GR cable yarder in Turkey
The extraction of timber is very important despite the process is difficult, expensive, time consuming, and has concerns with work safety. The extraction operations are used human, animal, and machine power. The purpose of this study is to investigate the productivity of the Tajfun MOZ 500 GR cable yarder during the extraction of timber from spruce stands in northeast Turkey. The research results imply that some working characteristics of the MOZ 500 GR cable yarder such as load volume, yarding distance, speed of the carriage, and time consumption per phase have an important impact on the productivity of the cable yarder. The results indicated that the productivity of MOZ 500 GR cable yarder was 8.39 m(3)/h for an average yarding distance of 90 m. Besides, the daily productivity of cable yarders was found at 67.12 m(3). The cable yarders seem ideal for use in the steep terrain. The use of cable yarders in wood production works is more ideal than other production techniques (human, animal, and tractor) in terms of productivity, speed, and work safety
Türkiye'nin endemik ağaçlarından Fraxinus ornus subsp. cilicica tohumlarının saklanmasının tohum canlılığı ve çimlenmesi üzerine etkisi
Toros çiçekli dişbudağı (Fraxinus ornus subsp. cilicica) Türkiye’deki endemik ağaç taksonlarından biridir. Bu çalışma doğal ortamındaki rehabilitasyon çalışmaları ve ex-situ koruma programları için Fraxinus ornus subsp. cilicica tohumlarının saklanabilirlik özelliklerinin ortaya çıkarılması açısından önemlidir. Bu çalışmada, Fraxinus ornus subsp. cilicica tohumlarının dormant olarak ve soğuk-ıslak katlama işlemi ile dormansisi giderildikten sonra saklanabilirliği araştırılmıştır. Her bir denemede üç orijin kullanılmıştır. Dormant tohumlar 4 ve 20 °C’de, %3, 4, 6, 8, 10 ve 15 nem içerikleri ile 7 ay saklanmıştır. 4 ve 20 °C’de dormant olarak saklanan tohumların ortalama canlılığı sırasıyla %73,1 ve 45,9 olarak belirlenmiştir. %10 ve üstündeki nem içeriği ile saklanan tohumlarda canlılık kayıpları yüksek olmuştur. %3 nem içeriği ile saklanan tohumlar, yüksek canlılık yüzdelerini korumuştur. Katlama işlemi uygulanan tohumlar %8 nem içeriğine kadar geri kurutularak 4 °C’de 7 ay saklandığında ortalama çimlenme oranları %73,3’ten %57,3’e gerilemiştir. Dormant Fraxinus ornus subsp. cilicica tohumları için en uygun saklama nemi olarak %3-8 ve saklama sıcaklığı olarak ise +4 °C önerilebilir.
Anahtar kelimeler: Fraxinus ornus subsp. cilicica, Tohum, Dormansi, Katlam
İzmir Aliağa endüstri bölgesinde hava kirliliğine neden olan organik ve inorganik kirleticilerin düzeylerinin, kaynaklarının ve sağlık etkilerinin belirlenmesi
TÜBİTAK ÇAYDAG01.07.200
23 Ekim Ve 9 Kasım 2011 Depremlerinden Sonra Van İli Ve Çevresinin Sismik Tehlike Ve Riskinin Yeniden Değerlendirilmesi.
23 Ekim 2011 Van depremi sonrası hasar ve jeolojik vakalarını incelenek için sahaya giden O.D.T.Ü. araştırmacıları şu konuları vurgulamışlarıdır (DMAM, 2011): (i) Bölgede haritalanmamış bir fayın kırılması sonucunda 7.2 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşmiş, (ii) fay kırığı, heyelan ve sıvılaşma gibi sebeplerden ötürü birçok sahada aşırı zemin deplasmanları gözlenmiş ve bu olaylar kırsal alanda hasarı arttırmıştır. (iii) Betormane yapılarda uygun olmayan taşıyıcı sistem ve donatılandırma sebebiyle hasarların ve göçmelerin olduğu, özellikle 5-7 katlı binalarda hasarın yoğunlaştığı gözlenmiştir. Bu çalışma Van ili ve çevresinde deprem tehlikesinin güncellenmesi, Yığma yapıların temel performansı açısından değerlendirilmesi ve tasarım ile imalat kurallarının geliştirilmesi, betonarme yapılar için deprem değerlendirme yöntemlerinin Van ve Erciş’te elde edilen bina stoku üzerinde denenerek iyileştirilmesini kapsamaktadır. Yöntem olarak Van ilinde sismik tehlike analizinin ve Van depreminde kuvvetli yer hareketi parametrelerinin tahminlerinin yapılabilmesi için, fay geometrileri ve karakteristik özellikleri jeolojik ve sismolojik bilgiler ışığında belirlenecektir. Çalışma’da veriler esas olarak literatürden derlenen bilgiler ve 23 Ekim 2011 Van Depremi’nden sonra bu depremle ilgili gerçekleştirilen çalışmalara dayanacaktır. Van İli ve Çevresi için tasarımda kullanılacak kuvvetli yer hareketi parametrelerinin, hem olasılıksal sismik tehlike analizi sonuçları kullanılarak, hem de simulasyon yöntemleri kullanılarak belirlenecek, deprem yönetmeliği ile tasarım için tanımlanan spektral ivmeler ile karşılaştırılacaktır. Yığma yapıların duvar altı temellerinin aşırı zemin deplasmanları sonucunda maruz kalacakları kuvvet seviyelerinin tahmininin yapılabilmesi için, tipik yığma yapıların temele aktardığı yükler ve yığma yapıların temel derinlikleri göz önüne alınarak sahada sığ zemin deneyleri gerçekleştirilecektir. Bu deneylerde portatif el penetrometresi en az 2 m derinliğe kadar kullanılacak ve kuyu portatif bir delici ile açılacaktır. Van Deprem sonrası Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yerleşkesinde bir binaya yerleştirilen ivme ölçerlerle kaydedilen veriler işlenerek binanın dinamik özellikleri ve hasar ile dinamik özellikler arasındaki ilişkiler belirlenecektir. Mevcut ve ilave ivme ölçerler binaya tekrar monte edilerek Van-Edemit ve artçı sarsıntılarının Bina üzerindeki etkisi belirlenecektir. El penetrometresi, portatif zemin delgisi ve ivme ölçer bu proje kapsamında temin edilecektir
İnce daneli zeminler üzerindeki sığ radyelerin sismik eğilme potansiyeli.
Occurrence of displacements of shallow mat foundations resting on saturated silt-clay mixtures were reported in Mexico City during 1985 Mexico Earthquake, and in Adapazari during 1999 Kocaeli (Izmit) Earthquake. Soft surface soils, shallow ground water, limited foundation embedments and deep alluvial deposits were the common features pertaining to such foundation displacements in either case. Experience shows, while uniform foundation settlements, even when excessive, do not limit post earthquake serviceability of building structures, tilting is particularly problematic. In this study, a simplified methodology is developed to estimate the seismically induced irrecoverable tilting potential of shallow mats on fine saturated soils. The undrained shear and deformation behavior of silt-clay mixtures encountered at the Adapazari sites with significant foundation displacements are investigated through a series of standard and rapid monotonic, and stress-controlled cyclic triaxial tests conducted over anisotropically consolidated natural soil samples. Test results show that, while the shear strength of these soils do not significantly degrade under means of loading comparable to that of Kocaeli earthquake, their plastic strain accumulation characteristics critically depend on the mode of loading as well as the relative levels of applied load with regard to the monotonic strength. Based on the results of laboratory tests, the response of nonlinear soil-foundation-structure system is reduced to a single-degree-of-freedom oscillator with elastic-perfectly plastic behavior. The natural period of the system is expressed by simplified soil-structure-interaction equations. Pseudo-static yield acceleration, which is required to initiate the foundation bearing capacity failure when applied to the structural mass, is estimated by the finite-element method. Eventually, the tiltingPh.D. - Doctoral Progra
Earthquake fault rupture - Shallow foundation interaction in undrained soils: A simplified analytical approach
The interaction between normal or reverse fault ruptures and shallow foundations resting on a homogeneous undrained soil layer is investigated. After performing a thorough set of non-linear finite element simulations, three simple kinematic mechanisms are proposed to predict the conditions for the fault rupture to be diverted by the foundation. The results obtained by both numerical and analytical approaches are in good agreement, and support the adequacy of the proposed mechanisms
A practical method for utilization of commercial cyclic testing apparatuses for computation of site response in central Adapazari
We suggest a practical method for estimating strain-modulus-damping relationships for utilization in equivalent-linear site response analyses, so that the necessity for more sophisticated sampling and testing procedures can be justified. The method employs the commercial cyclic testing apparatuses, which have limitations in low-strain ranges, and the in-situ seismic tests. The shear modulus at about 1% cyclic shear strain amplitude and the shear-wave velocity measured in-situ is used for building a hyperbolic relationship between shear stress and shear strain. An extension of Masing's rule and the constraint on hysteretic damping at 1% cyclic shear strain amplitude leads to a strain-damping relationship. By putting a particular emphasis on the soils of Adapazari, a city famous for the concentrated damage on alluvium basin during the 1999 Kocaeli (Mw7.4) earthquake, we demonstrated the usefulness of the method, and concluded that the shear-modulus reduction and damping characteristics of Adapazari soils can yield to site amplification factors greater than those predicted by strain-modulus-damping relationships presented in literature, and can more efficiently explain the concentration of damage on the alluvium basin. Through the comparisons of spectral amplification factors computed by equivalent-linear site response analyses, we justified the necessity to run a more sophisticated testing program on determination of cyclic stress-strain behavior of Adapazari soils, and consequently to consider transient nonlinear site-response analyses in order to reduce the possible bias in calculation of spectral amplification factors
Capacity of shallow foundations on saturated cohesionless soils under combined loading
Under seismically induced loading, shallow foundations commonly fail by overturning on saturated soils. While the excess pore pressures may have fully dissipated following construction, undrained conditions are typically presumed in the assessment of seismic capacity in conventional applications due to the high rates of loading induced during an earthquake. Undrained strength, however, can be critically dependent on the history of loading and significantly heterogeneous and anisotropic around a foundation. The finite element method is utilized in this study for a proper assessment of the impact of these factors on the overturning moment capacity of surficial foundations on saturated soils, with specific emphasis on failure under seismic loading. Uplift capability has been incorporated into the models and analyses have been conducted for different drainage conditions. Based on the analyses results and comparisons with analytical formulae, it is concluded that the assumption of homogeneous soil strength as well as the disregard of stress path followed can lead to significant overestimation of the overturning moment capacity. The proposed improved approach comprises calculation of the overturning moment capacity based on drained soil behavior and subsequent application of an undrained behavior reduction factor (URF) compatible with the representative pore-pressure parameter A