34 research outputs found
Ultrasonik irrigasyon sırasında kanal içi ve kök yüzeyinde ortaya çıkan sıcaklık değişimlerinin incelenmesi
The ultrasonic energizing of the irrigant was known to have created numerous physical effects that aid tJie debriding ac;not;tion of the endosonicfile. Primary among tliese are cavitati;not;on, heating and acoustic streaming. It has been claimed that ultrasonic activation of sodium hypochlorite warms Hie solution, an action tJiat is advantageous since it has been shown that warming this irrigant wil improve its tissue-dis;not;solving and antibacterial activities. Furthermore, it is obvi;not;ous that excessive heating of the irrigant could have delete;not;rious effects on the periodontal tissues. in this study, tempe;not;rature changes inside the root canal and at the external root surface were measured by chromel versus alumel thermoco;not;uple during the ultrasonic irrigation with sodium hypochlo;not;rite. Continuous flow of irrigant and intermittent irrigant flush were tested as the ultrasonic irrigation methods. Wlii-le continuous flow of irrigant caused both the internal and external temperature to fall, in the intermittent technique temperatere increase was observed to be up to 42°C inter;not;nally and 41 °C externally.İrrigantın ultrasonick titreşimlerle enerjilendirilmesi-nin endosonik eğenin temizleyici etkisini arttıran çok sayıda fiziksel etkiler yarattığı bilinmektedir. Bunlar arasında başlıcaları kavitasyon, akustik akımlar ve ısı artışıdır. Sodyum hypokloritin ultrasonik aktivasyonu-nun solüsyonu ısıttığı, bunun da solüsyonun doku çö¬zücü ve antibakteriyel etkisini arttırarak bir avantaj oluşturduğu iddia edilmektedir. Buna karşın, aşırı bir ısı artışının periyodontal dokular üzerinde zararb ola¬cağı açıktır. Bu çalışmada, sodyum hipoklorit kullanı¬larak- yapılan ultrasonik kanal irrigasyonu sırasında ka¬nal içinde ve kök yüzeyinde oluşan ısı değişimleri kro-mel alumel termo çift vasıtasıyla ölçülmüştür. Ultraso¬nik irrigasyon tekniği olarak devamlı ve aralıklı irrigant akışının sağlandığı teknikler kullanılmıştır. Devamlı ir¬rigant akışını hem kanal içinde hem de kök yüzeyinde sıcaklık düşüşüne sebep olurken, aralıklı irrigant akışı¬nın sağlandığı teknikte sıcaklığın kanal içinde 42°C'ye, kök yüzeyinde 41°C ye kadar yükseldiği saptammıştır
Kavite dezenfeksiyonunun restorasyon sonrası hassasiyet üzerine etkisi
The purpose of this study is to determine whether the disinfecting cavities before placement of restoration effect postoperative sensitivity or not. in this study, 120 teeth of 60 patients of ages 18-69 were examined. Cavities of teeth similarly prepared in the same patient were restored with composite fillings, in disinfected and non-disinfected prior to the restoration. Spontaneous pain and thermal sensitivity records of the patients were made after 7 and 30 days. the results obtained were statistically evaluated using McNemar, Chi-Square, Fisher' s Exact, t-tests and Wilcoxon Signed Ranks tests. the results obtained after 7 and 30 days showed spontaneous sensitivity (P;lt;0.05) in non-cavity disinfectant group. However, the spontaneous sensitivity values of 30,h day were significantly reduced when compared with 7,h day in both groups. According to the terminal sensitivity data, the difference between the cavity disinfectant and the non-cavity disinfectant group was found significant statistically (P;lt;0.05) in the day results. However, the difference between the two groups in 30lhday results were not significant (P>0.05). Overall, the differences between sensitivity variables of both groups on both days proved statistically significant (P;lt;0.05). the gender and age demographics had no effective contribution to the postoperative sensitivity with (P>0.05). According to the results of the present study the use of cavity disinfectant prior to the restoration reduces postoperative sensitivityBu çalışmanın amacı, restorasyon öncesi yapılan dezenfeksiyon işleminin, restorasyon sonrası hassasiyeti etkileyip etkilemediğinin belirlenmesidir. Çalışmada, 18-69 yaşlarında 60 hastanın 120 adet dişi incelendi. Aynı hastada restore edilen aynı şartlardaki iki kaviteden birisine kavite dezenfektanı uygulandıktan sonra kompozit restorasyon yapılırken, diğerine kavite dezenfektanı uygulanmaksızın kompozit restorasyon yapıldı. Hastalar 7. ve 30. günlerde kontrole çağırılarak spon-tan ağrıları ve termal hassasiyetleri değerlendirildi. Elde edilen veriler McNemar, Chi-Square, Fisher's Exact, t-testi ve Wilcoxon Signed Ranks testleri yardımıyla istatistiksel olarak değerlendirildi. 7.inci ve 30.uncu günlerdeki sonuçlara göre kavite dezenfektanı uygulanmayan grupta spontan hassasiyetin daha fazla olduğu belirlenmiştir (P0.005). Ancak her iki grupta da 30.uncu gündeki spontan hassasiyet 7.inci güne göre anlamlı bir şekilde azalmıştır. Termal hassasiyet verilerine göre 7.inci gündeki kavite dezenfektanı uygulanmayan ve uygulanan gruplardaki termal hassasiyet farkının önemli olduğu ortaya çıkmaktadır (P0.005). Otuzuncu günde her iki grup arasındaki fark önemli değildir (P>0.005). Ancak kavite dezenfektanı uygulanan ve uygulanmayan gruplarda 7.inci ve 30.uncu günler arasında belirlenen hassasiyet değerlerinin farklarının istatistiksel olarak önemli olduğu belirlenmiştir (P0.005). Çalışmada cinsiyet ve yaş faktörünün restorasyon sonrası hassasiyet üzerine etkili olmadığı ortaya çıkmıştır (P>0.005). Bu çalışmanın sonuçlarına göre restorasyon işleminden önce kavite dezenfektanı uygulaması restorasyon sonrası hassasiyeti azaltmaktadır
Amalgamve rezin kompozit kombine restorasyonların bağlanma direncinin incelenmesi
Objective: To evaluate the effects of different surface treatments and adhesive systems on the shear bond strength of amalgam to resin composite in combined restorations. Material and Method: A total of 130 amalgam samples (4x6 mm) were fabricated. They were divided into 13 groups (n=10). Eight groups were treated with diamond fissure burs while 5 groups were treated with CoJet silica coating . ScotchbondMulti Purpose Plus, XenoV , Tetric N Bond ,Alloybond, C;amp;B Metabond were used as bonding systems.Alloy Primer was applied onto the surfaces in bur-treated groups for Xeno V and Tetric N-Bond each. Samples were repaired with a resin composite. Shear bond strengths were tested with a Universal testing machine. ANOVA Student’s t and Tukey HSD tests were used for statistical analyses (p=0,05). Results: Amongst all groups, bur+ScotchbondMulti Purpose Plus group showed the lowest shear bond strength (p;lt;0.05). The bond strength of bur+Alloy Primer+Xeno V group was lower than CoJet+Xeno group. CoJet+ Tetric N-Bond group bonded well to resin composite as well as CoJet+ScotchbondMulti Purpose Plus group. C;amp;B Metabond application after CoJet preparation resulted also well regarding the shear bond strengths. Conclusion: The surface preparations on amalgam affect the bond strength between resin composite and amalgam. Due to the fact that amalgam bonding agents and self-etching adhesives increase the bond strength between the materials, it is essential to use these agents in case of amalgam-resin combined restorations.Amaç: Farklı yüzey işlemlerinin ve adeziv sistemlerin, amalgam ve rezin kompozitin birlikte kullanıldığı kombine restorasyonların bağlanma direnci üzerine olan etkilerinin incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Makaslama bağlanma direnci testi için 130 adet amalgam örnek (4x6 mm), her grupta 10 örnek içeren 13 gruba ayrıldı. Sekiz gruptaki örneklerin yüzeyleri elmas frezle, 5 gruptaki örneklerin yüzeyleri ise silika kaplama cihazı (CoJet) ile pürüzlendirilip Scotchbond Multi Purpose Plus , XenoV, Tetric N-Bond, Alloybond, C;B Metabond uygulandı. XenoV ve Tetric N-Bond uygulanan örneklerin frez grubundan birine önce Alloy Primer ile yüzey düzenlemesi yapıldı. Rezin kompozitle tamir sonrası Universal Test Cihazı’nda makaslama bağlanma dayanımları ölçüldü.Makaslama bağlanma dayanımı verileri ANOVA ve Student’s t testi, gruplar arasındaki ikili karşılaştırmalar Tukey HSD testi kullanılarak değerlendirildi (p=0,05). Bulgular: Gruplar arasında frezle pürüzlendirilip sadece Scotchbond Multi Purpose Plus uygulanan örneklerin bağlanma direncinin en düşük olduğu belirlendi (p0,05). Yüzeyleri frezle pürüzlendirilip Alloy Primer sürüldükten sonra Xeno V uygulanan amalgam örneklerin bağlanma direncinin Xeno V ve CoJet grubundan daha düşük olduğu görüldü. CoJet ile pürüzlendirilip Tetric N-Bond uygulanan amalgam örneklerin rezin kompozitle iyi bir bağlantı sağladığı gözlendi. C;B Metabond grubunda CoJet uygulamasının makaslama bağlanma direnci yönünden en iyi sonucu verdiği belirlendi. CoJet ve Scotchbond Multi Purpose Plus grubunda makaslama bağlanma dayanımı daha yüksekti. Sonuç: Amalgam yüzeyine yapılan pürüzlendirme işlemleri, rezin kompozit ve amalgam yüzeyi arasındaki bağlanma direncini etkilemektedir. Amalgam bağlayıcı ajanların ve kendinden asitli dentin bağlayıcı sistemlerin bağlanma direncini artırması nedeniyle kombine restorasyonlarda materyaller arasında amalgam veya dentin bağlayıcı ajanların kullanılması gereklidir
Kavite dezenfektanlarının dentin üzerindeki renklendirici etkisi
The purpose of this study was to investigate the staining effects ofcavity disinfectants on denlin and to evaluate the possible effects on the shade of resin composite restoration. The disinfectants used in this study were benzalkonium chloride based Tubulicid red and Tubulicidplus, iodine-potassium iodide and copper sulphate containing Ora-5, chlorhexidine gluconate based Consepsis and Savlex, hydrogen peroxide (H2O2) and sodium hypochlorite (NaOCl). Distilled water was used as a control. After the labial surfaces of the bovine incisors vere flattened to expose the dentin and were divided into eight groups of ten each. Color measurements of each specimen were made before and after disinfectant application using spectrophotometer, and then color change (AE) was calculated. in the second part of the study, in groups which color changes were perceptible resin composite discs were placed on the dentin surface prior to and after disinfectant application. After color measurements ofthese restorations had been made, color change (AE) was calculated. The data was statistically analyzed using one-way ANOVA, Duncan andpaired t-tests at a significance level of p;lt;0.05. Most significance color change was observed in Ora 5 treatedgroup;followed by Savlex and Consepsis groups, respectively. Although color change induced by Consepsis was not at a perceptible level, it was higher than those induced by Tubulicid red, Tubulicidplus, NaOCl and H2O2. After the placement of resin composite discs, only the color change induced by Ora 5 wasfound to be at perceptible level.Bu çalışmanın amacı farklı kavite dezenfektanlarının dentin üzerindeki renklendirici etkisini karşılaştırmalı olarak incelemek ve olası renklenmenin kompozit restorasyonun rengine olan etkisi-ni değerlendirmektir. Çalışmada kullanılan dezenfektanlar, benzalkonyum klorit esaslı Tubulicid red ve Tubulicid plus, iyot-potasyum iyodür ve bakır sülfat içeren Ora 5, klorheksidin glukonat esaslı Consepsis ve Savlex, oksijenli su (H2O2) ve sodyum hipoklorit (NaOCl)'tir. Distile su kontrol olarak kullanılmıştır. Dana keser dişlerinin koronal kısımlarının labial yüzeyleri dentini açığa çıkacak şekilde düzleştirildikten sonra, onarlı sekiz gruba ayrılmıştır. Herbir örnek için dezenfektan uygulamadan önce ve sonra spektrofotometre kullanılarak renk tespiti yapılmıştır ve ortaya çıkan renk değişimi (AE) hesaplanmıştır. Çalışmanın ikinci kısmında, renk değişiminin algılanabilir seviyede olduğu gruplarda, dentin yüzeylerine kavite dezenfektanı uygulamadan önce ve uyguladıktan sonra kompozit rezin diskler uygulanmıştır.restorasyonların renk tespitleri yapılmış ve renk değişimi hesaplanmıştır. Veriler, p0.05 önem seviyesinde tek yönlü ANOVA, Duncan testi ve eşleştirilmiş t-testleri yar-dımı ile istatistiksel olarak analiz edilmiştir. En bü-yük renk değişimi Ora 5'in uygulandığı gruplarda ortaya çıkarken, onu Savlex ve-Consepsis uygulanan gruplar izlemiştir. Consepsisin oluşturduğu renklenme algılanabilir düzeyin altında olmakla beraber, Tubulicid red, Tubulicid plus, NaOCl ve H2O2'e oranla daha yüksek olduğu saptanmıştır. Kompozit rezin uygulandıktan sonra, sadece Ora 5'in neden olduğu renklenme algılanabilir düzeyde bulunmuştur
Diş Beyazlatma Sırasında Kullanılan Aktivatör Işınların Pulpa Üzerindeki Sıcaklık Artışına Etkisi
Objectives: The purpose of this study was to evaluate the pulp chamber temperature rise during a tooth whitening procedure using various light sources. Methods: Twenty freshly extracted human teeth were used for study. All tooth irradiated for 15 minutes with quartz tungsten halogen, LED and diode laser activation lamps, and temperature rise of pulp chamber were recorded with and without bleaching agent (%36 H2O2). Data were analyzed statistically by the Paired Simple test, Univariate Analysis of Variance (ANOVA), Dependent Variable Test and Tukey's honestly significant difference (HSD). Results: Diode laser light source led to highest increase in pulp chamber temperatures and LED light source caused minimum increase in pulp temperatures. The statistics analysis showed that there were statistically significant difference among light sources (P=0.000). Conclusion: According to the present study, the temperature increases recorded for LED and Halogen light sources but it were not caused irreversible harmful changes in pulp tissue. However, Diode Laser-generated much temperature rise so caution is advised. These results weren't affected by neither bleaching agent present nor tooth typesAmaç: Bu çalışmanın amacı, çeşitli ışık kaynakları kullanarak yapılan diş beyazlatma işlemi sırasında beyazlatma jeli varlığında ve yokluğunda pulpa odasındaki sıcaklık artışını değerlendirmektir. Yöntem: Çalışmada 20 adet yeni çekilmiş insan dişi kullanıldı. Kuartz tungsten halojen ışık kaynağı, LED ışık kaynağı ve diode Lazer ışık kaynağı kullanılarak beyazlatma ajanı (%36 H2O2) varlığında ve yokluğunda olmak üzere dişler 15 dakika boyunca ışığa maruz bırakıldı ve oluşan pulpa odası sıcaklık artışları kaydedildi. Veriler Paired Simple test, Univariate Analysis of Varianca ( ANOVA ), Dependet Variable Test ve Tukey ' s honestly significant difference ( HSD ) ile istatistiksel olarak analiz edildi. Bulgular: Diode lazer ışık kaynağı en yüksek ışı artışına neden oldu. LED ışık kaynağı ise en düşük ısı artışına neden oldu. İstatistiksel analizler ışık kaynakları arasında, sıcaklık artışında istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılık olduğunu gösterdi (P=.000). Sonuç: Araştırmamıza göre, LED ve halojen ışık kaynakları pulpada ısı artışına neden olmuştur fakat bu artış pulpa dokusunda geri dönüşümsüz zararlı değişikliğe neden olacak seviyede değildir. Fakat, diode lazer ışık kaynağı kullanıldığında fazla ısı artışı olabilmesi nedeniyle dikkatli olunması gerekir. Bu sonuçlar, diş tiplerinden ve beyazlatma ajanı varlığından etkilememişti