12 research outputs found
Surgical treatment for proliferative diabetic retinopathy
Surgery for proliferative diabetic retinopathy remains a valid
treatment option even for patients who received proper laser
photocoagulation and medical therapy. With the advancements
of surgical techniques and technology, indications for surgery in
diabetic retinopathy is increasing. Aside from vitreous hemorrhage
and tractional retinal detachment, patients with macular
edema and proliferative complications get early intervention.
This review identifies the indications, surgical techniques,
anti-VEGF therapies related to surgery, surgical outcomes and
complications of pars plana vitrectomy for proliferative diabetic
reinopathy and macular edema
Long-term outcomes of low-dose 5-fluorouracil versus mitomycin-C in high-risk glaucoma surgery
Amaç: Yüksek riskli glokom olgularında, ameliyat sonrası düşük doz 5-florourasil (5-FU) ile ameliyat sırasında mitomisin-C (MMC) uygulamalarının etkinliğini ve güvenirliğini karşılaştırmak. Çalışmanın Yapıldığı Yer: Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları A.D. Gereç ve Yöntem: Yüksek risk glokom özelliklerini taşıyan 36 olgunun 36 gözü, retrospektif, kontrollü çalışmada değerlendirildi. On dokuz göze trabekülektomi sonrasında subkonjonktival 5-FU (toplam 15-25 mg) enjeksiyonları yapıldı. On yedi göze ise operasyon sırasında MMC (0.4 mg/ml, 3 dk) uygulandı. Göz içi basıncının (GİB) ilaçla veya ilaçsız 21 mm Hg ve altında olması başarı olarak kabul edildi. Bulgular: Bir yıl sonunda başarı, 5-FU grubunda %73.6, MMC grubunda %82.3 idi. Beş yıl sonunda toplam başarı 5-FU grubunda %52.6 ve MMC grubunda %63.5 olarak saptandı. Başarı oranları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p0.5). Beş yıl sonunda ortalama GİB, MMC grubunda anlamlı olarak daha düşük saptandı (p0.001). İlaç kullanımı (p0.80), bleb görünümü (p0.20), son görme keskinliği (p1.00) ve komplikasyonlar (p0.05) açısından iki grup arasında fark tespit edilmedi.Sonuç: Bu çalışma sonucunda, hem 5-FU'in hem de MMC'in yüksek riskli glokom olgularında uzun dönemde, GİB'nı etkin şekilde düşürdükleri ancak, MMC'nin GİB'nı daha iyi kontrol ettiği kanısı ortaya çıkmıştır.Objective: To compare low dose postoperative 5-fluorouracil (5-FU) with intraoperative mitomycin-C (MMC) for efficacy and safety as an adjunct to trabeculectomy in high-risk glaucoma patients. Institution: Department of Ophthalmology, School of Medicine, Gazi University, Ankara.Materials and Methods: In a retrospective, nonrandomized comparative trial, 36 eyes of 36 patients at high-risk for failure of trabeculectomy underwent glaucoma filtering surgery with either postoperative subconjunctival low-dose (total 15-25 mg) 5-FU injections (19 eyes) or intraoperative application of MMC (0.4 mg/ml, 3 min, 17 eyes). Success was defined as intraocular pressure (IOP) of ? 21 mmHg with or without medications.Results: Overall success at 1 year was 73.6% in the 5-FU group and 82.3% in the MMC group. The cumulative 5 years success was 52.6% in the 5-FU group and 63.5% in the MMC group. The difference between the groups was not statistically significant (p0.5). The postoperative mean IOP at 5 years was lower in eyes receiving MMC than that of eyes receiving 5-FU (p0.001). There was no significant difference in number of medications (p0.80), appearance of blebs (p0.20), final visual acuity (p1.00), and complications (p>0.05). Conclusions: Although both 5-FU and MMC appear to have good IOP control in high-risk patients, MMC results in a greater decrease in IOP than 5-FU
Comparison of Intravitreal Triamcinolone Treatment and Intravitreal Triamcinolone with Grid Laser Treatment in Patients with Diffuse Diabetic Macular Edema
Objective: To compare the efficacy of intravitreal triamcinolone acetonide (IVTA) and IVTA plus macular laser grid photocoagulation therapy in diffuse diabetic macular edema (DME).Material and Methods: Sixteen patients affected by diffuse DME were retrospectively evaulated. Patients were divided into two groups: control group (IVTA injection) and laser group (IVTA plus grid laser). Main outcomes were best corrected visual aquity (BCVA) and central macular thickness (CMT) at the 3rd and 6th months of treatment. IVTA associated complications and reinjection necessity were assessed.Results: Our study comprised 18 eyes of 16 patients. The baseline BCVA and CMT were 0.93±0.45 and 530±136µm for the control and 1.02±0.52 and 509±177µm for the laser group respectively. Posttreatment BCVA at the 3rd and 6th month were 0.73±0.4 and 0.75±0.45 for control and 0.98±0.44 and 1.04±0.4 for laser group respectively (p>0.05 for all). CMT values at the 3rd and 6th months were 260±174µm (p=0.008) and 362±163 µm (p=0.05) for control and 331±161µm (p=0.05) and 388±215 µm (p>0.05) for laser groups. 55% of control and 66% of laser groups needed reinjection with an avarage of 7±4 months after the first injection. 22% cataract progression and 33% intraocular pressure elevation were noted. Conclusion: Macular grid laser photocoagulation after IVTA does not have beneficial effects for diffuse DME
Patolojik miyopiye bağlı koroidal neovaskülarizasyonda kombinasyon tedavisi
Amaç: Patolojik myopiye bağlı koroidal neovaskülarizasyonda (KNV) verteporfinli fotodinamik tedavi (FDT) ve intravitreal bevacizumab (İVB) kombinasyon tedavisinin sonuçlarının bildirilmesi. Gereç ve Yöntem: Patolojik myopiye bağlı KNV nedeniyle FDT ve 2.5 mg İVB tedavisi alan hastaların kayıtları retrospektif olarak incelendi. Gözlerin tümü tedaviden önce ve sonra Snellen görme keskinliği değerlendirmesi (GK) ve tam oftalmolojik muayeneye ek olarak optik koherens tomografi ve floresein anjiografi ile değerlendirildi. Bütün kontrol vizitlerinde her lezyona bir aktivite skoru (AS) verildi. Kontrol vizitlerinde AS’nin en az 7 olması durumunda tekrar tedavi uygulandı. Bulgular: Çalışmaya toplam 6 hasta dahil edildi. LogMAR GK tedaviden önce 1.30 iken, son kontrolde 0.86 idi (p<0.05). GK’de ortalama 2 (-2-4) Snellen sırası artış izlendi. AS her kontrolde başlangıçtaki değere gore anlamlı olarak düşük bulundu (p<0.05). Başlangıç fovea kalınlığı 394.4±222.7 ?m iken son takipteki fovea kalınlığı 175.4±25.4 ?m idi (p<0.05). Ortalama 28 aylık takip süresi sonunda ortalama FDT/hasta sayısı 1.7 iken İVB sayısı 2.5 idi. Tartışma: Bu çalışmanın sonuçlarına gore myopik KNV tedavisinde FDT ve İVB kombinasyon tedavisi hem tekrar tedavi ihtiyacını azaltarak hem de görme keskinliğinde artış sağlayarak, etkili bir tedavi seçeneği gibi görülmektedir.Purpose: To report the outcome of combined verteporfin photodynamic therapy (PDT) and intravitreal bevacizumab (IVB) for the treatment of choroidal neovascularization (CNV) due to pathologic myopia. Materials and Methods: The reports of the patients with CNV secondary to pathologic myopia who received PDT and 2.5 mg of IVB were reviewed. All of the eyes were examined with optic coherence tomography and fluorescein anjiography in addition to Snellen visual acuity (VA) assessment and total ophthalmologic examination both before and after treatment. An activity score (AS) was given to each lesion during all visits. Retreatments were done if the AS is at least 7 during the control visits. Results: Six patients were included. The mean logMAR VA was 1.30 before treatment, 0.86 at the last visit (p<0.05). Mean improvement in VA was 2 (range, -2 to 4) Snellen lines. The mean AS was significantly lower than the baseline at each visit (p<0.05). Initial foveal thickness improved from 394.4±222.7 µm to 175.4±25.4 µm after the last follow-up (p<0.05). The mean number of PDT/patient was 1.7 and that of IVB was 2.5 during the 28 months of a mean follow-up. Conclusion: The results of this study suggest that PDT combined with IVB seems to be effective in treating myopic CNV by reducing retreatment needs and improving visual acuity
Tear secretion and tear stability after laser subepithelial keratomileusis (LASEK)
Amaç: LASEK’in gözyaşı fonksiyonlarında neden olduğu değişikliklerin gözyaşı sekresyonu ve stabilitesi ölçümleri ile değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: Düşük ve orta dereceli miyopinin düzeltilmesi amacıyla LASEK uygulanan 20 hastanın 36 gözünde Schirmer 1 testi, bazal gözyaşı sekresyonu ve gözyaşı kırılma zamanı ölçümleri preoperarif, postoperatif 1. hafta, 1. ay, 3. ay ve 6. ayda gerçekleştirilerek sonuçları değerlendirildi. Bulgular: Schirmer test değerinde postoperatif tüm ölçümlerde preoperatif 25 9.3 mm olan ortalama değere göre anlamlı bir değişiklik gözlenmedi (p0.05). Bazal gözyaşı sekresyonu ve gözyaşı kırılma zamanında postoperatif 1. haftada (p0.01) ve 1. ayda (p0.05) istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşüş izlenirken 3. ayda preoperatif değerlere ulaşarak 6. ayda stabil seyrettiği saptandı. Sonuç: LASEK sonrası gözyaşı fonksiyonlarında geçici ve kısa süreli bozulma meydana gelmektedir. LASIK ve PRK ile daha önce yapılan çalışmalar ile karşılaştırıldığında gözyaşı fonksiyonlarının belirgin olarak hızlı düzelmesi LASEK’i refraktif cerrahide avantajlı konuma getirebilirAim: To evaluate the effects of LASEK on tear functions with the measurements of tear secretion and tear stability Material and Methods: Schirmer 1, basal tear secretion and tear break-up time tests were performed preoperatively, postoperative 1st week, 1st month, 3rd month and 6th month in 36 eyes of 20 patients who had LASEK surgery for the correction of low to moderate myopia and the results were evaluated. Results: No significiant change was observed in Schirmer test value postoperatively from the preoperative mean value of 25 ± 9.3 mm (p>0.05). There were statistically significant decreases in basal tear secretion and tear break-up time at postoperative 1st week (p<0.01) and 1st month (p<0.05) which reached preoperative values at 3rd month and stayed stabilized at 6th month. Conclusion: LASEK induced a reversible and short-term distruption of tear functions postoperatively. An obviously faster recovery of tear functions compared to previous studies done with LASIK and PRK, could be an advantage for LASEK in refractive surgery