7 research outputs found
Relation between noise exposure and blood pressure, hearing complaints in a factory of isolation profile workers
YÖK Tez No: 2251171. AmaçBu çalışmada amaç; işyerinde gürültü etkileniminin olup olmadığının, gürültü etkilenimi ile kan basıncı değerleri ve işitme yakınmaları arasında ilişki olup olmadığının belirlenmesidir.2. YöntemBu kesitsel araştırmaya; Düzce Standard Profil Fabrikası'nda çalışan 1260 kişiden 1050 kişi katılmış ve katılım hızı % 83.33 olmuştur. Anket formu araştırmanın yürütücüsü, dört intörn doktor ve işyeri sağlık biriminde çalışan üç sağlık memuru tarafından doldurulmuştur. Gürültü düzeyleri bağımsız bir firmanın iki çevre mühendisi tarafından ölçülmüştür. Odyometre ölçümleri fabrika revirinde görevli ve işyeri hekimi tarafından eğitilmiş bir sağlık memuru tarafından yapılmıştır.3. BulgularYaş ortalamasının 30.97±5.51 (Standart hata), 975 kişinin (% 93.21) erkek olduğu belirlenmiştir.Fabrikanın dokuz bölümünden ikisinde 80 dB değerinin aşıldığı belirlenmiştir (KW= 198.878, SD= 8, P<0.0001). Standard Profil' de çalışma süresi ile sistolik (r=0.121; p<0.05) ve diyastolik (r=0.172; p<0.05) kan basıncı; sağ kulakta (r=0.161; p<0.05) ve sol kulakta (r=0.118; p<0.05) işitme kaybı ile olumlu ilişki bulunmuştur.Mavi yakalıların 493 (% 65.82)' ünün, beyaz yakalıların 31 (% 40.79)' inin 80 dB ve üstü ortamda çalıştığı ve farkın anlamlı olduğu belirlenmiştir (X2=17.59, p<0.05). Mavi yakalı ile beyaz yakalıların gürültü düzey ortanca ortalamaları farklı bulunmuştur (t=5.34, p<0.05). Mavi yakalıların 311 (% 34.25)' inin, beyaz yakalıların 18 (% 14.40)' inin 2 yıl ve daha az süre çalıştıkları, farkın anlamlı olduğu izlenmiştir (X2=77.616, P<0.05). Standard Profil' de çalışma süresi 1 yıldan az olan mavi yakalıların 13 (% 52.0)' ünde, beyaz yakalıların 8 (% 27.6)' inde, işitme kaybı belirlenmiştir. Mavi yakalıların; beyaz yakalılara göre daha kısa süre çalıştıkları ve 1 yıldan az çalışanların mavi yakalılarında işitme kaybı beyaz yakalılara göre daha fazla olarak belirlenmiştir.4. SonuçlarGürültü ile hipertansiyon ve işitme kaybı arasında ilişki bulunmamıştır. İşitme kaybı ve hipertansiyon, çalışma süresi ve yaşla ilişkili bulunmuştur. Standard Profil' de çalışma süresi 1 yıldan az olan mavi yakalıların beyaz yakalılara oranla daha fazla işitme kaybına uğradıkları tespit edilmiştir.Çalışanların belirli dönemlerde kurum içinde, gürültü düzeyi anlamlı ölçüde farklılık gösteren yerler arasında rotasyona tabi tutulmaları işçi sağlığı açısından yararlı olacaktır.5. Anahtar KelimelerEndüstriyel gürültü, işitme kaybı, hipertansiyon, Düzce.1. Background and AimAim of this study is to determine whether an exposure of noise in the workplace and a relationship between noise exposure and blood pressure, hearing complaints is present.2. MethodsNumber of workers participated in this cross-sectional study was 1050 from 1260 people working in Standard Profil Factory and participation rate was 83.25 %. Questionaire was filled by investigator and 4 sixth year students, 3 health officers working in the factory. Sound levels were measured by two environment engineers from independent company. Odyometers were performed by a health officer treated by occupational doctor working in the healthcare unit of factory.3. ResultsMean age was determined as 30.97±5.51 (Standart Error) and 975 (% 93.21) of the workers were male. In two parts of the factory, sound level was higher than 80 dB from nine parts (KW= 198.878, SD= 8, P<0.0001). Working time in the factory was positively related with systolic (r=0.121; p<0.05) and diastolic (r=0.172; p<0.05) blood pressures; hearing loss in right ear (r=0.161; p<0.05) and left ear (r=0.118; p<0.05).People working in parts where noise levels over than 80 dB were 493 (65.82%) of blue, 31 (40.79%) of white collar workers (X2=17.59, p<0.05). Sound level means of medians of working places were different between blue and white collar workers (t=5.34, p<0.05). 311 (34.25%) of blue collar workers and 18 (14.40%) of white collar workers were employed 2 year and more than 2 years (X2=77.616, P<0.05). Hearing loss was determined in people working less than 1 year in Standard Profil as 13 (52.0%) in blue collar workers and 8 (27.6%) in white collar workers. Time of employment of blue collar workers was shorter than white collar workers. Hearing loss was more in blue collar workers whom employed less than 1 year.4. ConclusionNo association was obtained between noise and hypertension, hearing loss. Hypertension and hearing loss was related with employment time and age. Hearing loss was determined more in blue collar workers employed less than 1 year than white collar workers employed less than 1 year.Changing working places of workers where significant different levels of noise is present will be beneficial for occupational health.5. Key WordsIndustrial noise, hearing loss, hypertension, Düzce
Relation between noise exposure and blood pressure, hearing complaints in a factory of isolation profile workers
YÖK Tez No: 2251171. AmaçBu çalışmada amaç; işyerinde gürültü etkileniminin olup olmadığının, gürültü etkilenimi ile kan basıncı değerleri ve işitme yakınmaları arasında ilişki olup olmadığının belirlenmesidir.2. YöntemBu kesitsel araştırmaya; Düzce Standard Profil Fabrikası'nda çalışan 1260 kişiden 1050 kişi katılmış ve katılım hızı % 83.33 olmuştur. Anket formu araştırmanın yürütücüsü, dört intörn doktor ve işyeri sağlık biriminde çalışan üç sağlık memuru tarafından doldurulmuştur. Gürültü düzeyleri bağımsız bir firmanın iki çevre mühendisi tarafından ölçülmüştür. Odyometre ölçümleri fabrika revirinde görevli ve işyeri hekimi tarafından eğitilmiş bir sağlık memuru tarafından yapılmıştır.3. BulgularYaş ortalamasının 30.97±5.51 (Standart hata), 975 kişinin (% 93.21) erkek olduğu belirlenmiştir.Fabrikanın dokuz bölümünden ikisinde 80 dB değerinin aşıldığı belirlenmiştir (KW= 198.878, SD= 8, P<0.0001). Standard Profil' de çalışma süresi ile sistolik (r=0.121; p<0.05) ve diyastolik (r=0.172; p<0.05) kan basıncı; sağ kulakta (r=0.161; p<0.05) ve sol kulakta (r=0.118; p<0.05) işitme kaybı ile olumlu ilişki bulunmuştur.Mavi yakalıların 493 (% 65.82)' ünün, beyaz yakalıların 31 (% 40.79)' inin 80 dB ve üstü ortamda çalıştığı ve farkın anlamlı olduğu belirlenmiştir (X2=17.59, p<0.05). Mavi yakalı ile beyaz yakalıların gürültü düzey ortanca ortalamaları farklı bulunmuştur (t=5.34, p<0.05). Mavi yakalıların 311 (% 34.25)' inin, beyaz yakalıların 18 (% 14.40)' inin 2 yıl ve daha az süre çalıştıkları, farkın anlamlı olduğu izlenmiştir (X2=77.616, P<0.05). Standard Profil' de çalışma süresi 1 yıldan az olan mavi yakalıların 13 (% 52.0)' ünde, beyaz yakalıların 8 (% 27.6)' inde, işitme kaybı belirlenmiştir. Mavi yakalıların; beyaz yakalılara göre daha kısa süre çalıştıkları ve 1 yıldan az çalışanların mavi yakalılarında işitme kaybı beyaz yakalılara göre daha fazla olarak belirlenmiştir.4. SonuçlarGürültü ile hipertansiyon ve işitme kaybı arasında ilişki bulunmamıştır. İşitme kaybı ve hipertansiyon, çalışma süresi ve yaşla ilişkili bulunmuştur. Standard Profil' de çalışma süresi 1 yıldan az olan mavi yakalıların beyaz yakalılara oranla daha fazla işitme kaybına uğradıkları tespit edilmiştir.Çalışanların belirli dönemlerde kurum içinde, gürültü düzeyi anlamlı ölçüde farklılık gösteren yerler arasında rotasyona tabi tutulmaları işçi sağlığı açısından yararlı olacaktır.5. Anahtar KelimelerEndüstriyel gürültü, işitme kaybı, hipertansiyon, Düzce.1. Background and AimAim of this study is to determine whether an exposure of noise in the workplace and a relationship between noise exposure and blood pressure, hearing complaints is present.2. MethodsNumber of workers participated in this cross-sectional study was 1050 from 1260 people working in Standard Profil Factory and participation rate was 83.25 %. Questionaire was filled by investigator and 4 sixth year students, 3 health officers working in the factory. Sound levels were measured by two environment engineers from independent company. Odyometers were performed by a health officer treated by occupational doctor working in the healthcare unit of factory.3. ResultsMean age was determined as 30.97±5.51 (Standart Error) and 975 (% 93.21) of the workers were male. In two parts of the factory, sound level was higher than 80 dB from nine parts (KW= 198.878, SD= 8, P<0.0001). Working time in the factory was positively related with systolic (r=0.121; p<0.05) and diastolic (r=0.172; p<0.05) blood pressures; hearing loss in right ear (r=0.161; p<0.05) and left ear (r=0.118; p<0.05).People working in parts where noise levels over than 80 dB were 493 (65.82%) of blue, 31 (40.79%) of white collar workers (X2=17.59, p<0.05). Sound level means of medians of working places were different between blue and white collar workers (t=5.34, p<0.05). 311 (34.25%) of blue collar workers and 18 (14.40%) of white collar workers were employed 2 year and more than 2 years (X2=77.616, P<0.05). Hearing loss was determined in people working less than 1 year in Standard Profil as 13 (52.0%) in blue collar workers and 8 (27.6%) in white collar workers. Time of employment of blue collar workers was shorter than white collar workers. Hearing loss was more in blue collar workers whom employed less than 1 year.4. ConclusionNo association was obtained between noise and hypertension, hearing loss. Hypertension and hearing loss was related with employment time and age. Hearing loss was determined more in blue collar workers employed less than 1 year than white collar workers employed less than 1 year.Changing working places of workers where significant different levels of noise is present will be beneficial for occupational health.5. Key WordsIndustrial noise, hearing loss, hypertension, Düzce
Prevalence of cigarette, alcohol and substance use in students of Forestry Faculty of Düzce University and causes to start to use them
Amaç: Bu çalışmanın amacı Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Öğrencilerinin sigara, alkol ve diğer bağımlılık oluşturan maddeleri kullanma sıklığını ve kullanmaya başlama nedenlerini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın evreni ve örneklemi Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi’nde okuyan 489 öğrencidir. Araştırmanın anket formunda, sosyo-demografik özelliklerle ilgili 24 soru, sigara ile ilgili 8 soru, alkol ile ilgili 6 soru ve madde kullanımı ile ilgili 7 soru bulunmakta idi. Bulgular: Orman Fakültesinde okuyan 489 öğrenciden 398 (%81.4)’ine anket uygulandı. Sigara içme sıklığı %41.6, alkol %40.3 ve madde kullanımı %9.3 olarak bulundu. Sigara ve alkole başlama nedenleri; çevre etkisi, özenti, merak, arkadaş etkisi olarak belirtildi. Sonuç: Üniversite öğrencilerinin sigara, alkol ve madde kullanım sıklıkları araştırmalarla saptanmalı ve öğrencilerin bu maddeleri kullanmaya başlama nedenleri önlenmesi için belirlenmelidir.Purpose: Purpose of this study is to determine the prevalence of cigarette, alcohol and substance use in students of Forestry Faculty of Düzce University and causes of students to start to use them. Methods: Population of the study is 489 students of Forestry Faculty. The questionnaire of the study includes 24 questions about socio-demographic characteristics, 8 about smoking, 6 about alcohol and 7 about substance use. Results: Questionnaire applied 398 of 489 (81.4%) students. The prevalence of smoking was found 41.6%, alcohol use 40.3% and substance use 9.3%. The causes of begin to use alcohol and substance were determined as; the effects of social environment, affectation from others and curiosity. Conclusion: The prevalence of smoking, alcohol and substance use in university students and the causes of students to start to use these substances have to be determined to prevent
The prevalence of injury in permanent residences of Düzce city
AMAÇ: Bu kesitsel çalışmanın amacı Düzce Kalıcı Konutlar Bölgesi’nde yaralanma sıklığı ile risk faktörlerini belirlemektir. YÖNTEM: Örneklem büyüklüğü; evren bölgenin nüfusu olan 13565 kişi, yaralanma sıklığı daha önce Düzce’de yapılan bir çalışmadan % 20.9, beklenen en düşük sıklık % 18.0 olarak alındığında; % 95 güven aralığında 715 kişi olarak bulundu. Ortalama hane halkı büyüklüğü bu bölgede yapılan bir çalışmada 3.9 olduğundan toplam 300 haneye gidildiğinde 1170 kişiye ulaşılacağı tasarlandı. Veri 2006 yılı 15–30 Nisan tarihlerinde toplandı. Toplam 300 haneden 767 kişilik örnekleme ulaşıldı. Araştırmanın bağımlı değişkenleri; yaralanma durumu, yaralanmaların sonucu oluşan durum ile bağımsız değişkenleri; yaş, cinsiyet, öğrenim durumu, meslek, kronik hastalık, sigara- alkol kullanma, medeni durumdu. BULGULAR: Grubun cinsiyete göre dağılımı; erkek 352 (%45,9), kadın 415 (%54,1)’ti. Erkeklerin ortalama öğrenim yılı (4,51,5 yıl) kadınlardan (4,21,6 yıl) daha yüksekti (t2,97, p0,03). Yaralanma sıklığı %10,0’dı (n767 kişi). Yaralanmanın şekli; düşme 31 kişi (%40,2), kesik 11 (%14,3), yanık 10 (%13,0); olduğu yer ev 41 (%55,4), yol 17 (% 23,0), okul 4 (%,4); oluşan lezyon kesik-açık yara 20 kişi (%28,2), çürük 10 (%14,1), burkulma 8 (%11,3) biçimindeydi. Yaralanan 77 kişiden 28’i (%36,4) hastaneye başvurmuştu. SONUÇ: Yaralananların dörtte birinin sağlık kuruluşuna başvurması, yaralanmaların gerçek sıklığının ancak saha araştırmaları ile ortaya konulabileceğini göstermekteydi.AIM/BACKGROUND: Objective of this cross-sectional study is to determine the prevalence of injury and risk factors in permanent residences of Duzce. METHODS: The sample size of this study is calculated as 715 people when population of the region is 13565, injury prevalence is 20.9% taken from a study in Duzce, expected lowest frequency as 18% and in 95% confidence interval. Number of people could be reached was designed as 1170 when 300 house was visited as mean household was 3.9 people which was taken from a study carried out in this region. Data is collected in 15-30 April in the year 2006. Totally, reached sample is 767 people. Injury status, status after injury are dependant variables and age, gender, education status, profession, chronic illness, tobacco-alcohol consumption, marital status are independent variables. RESULTS: Distribution of the group as gender was male 352 (45.9%), female 415 (54. %1). Mean education year of male (4.5±1.5 year) was higher than female (4.2±1.6 year) (t 2.97, p0.03). Injury prevalence was 10.0% (n767). Sort of injury was fall 31 people (40.2%), cut 11 (14. %3), burn 10 (13.0%). Place that injury take place was house 41 (55.4%), road 17 (23.0%), school 4 (5.4%). Lesions were; cut-wounded injury in 20 people (28.2%), rotten in 10 (14.1%), sprain in 8 (11.3%). Number of injured people was 77 and 28 (36.4%) of them applied to hospital. CONCLUSION: Valid prevalance of injuries can be indicated by field studies as quarter of injured people applied to health departments
Internet Addiction and Beck Depression Inventory in the University Students at a Student Hostel
Yilmaz, Muammer/0000-0002-8728-7635WOS: 000363103000002Objective: To determine the relationship between internet addiction and depression in students at a student hostel. Methods: The data of this descriptive study was collected with questionnaires applied to 698 of 1000 university students by face to face interview. Data was collected with Beck Depression Inventory and with the interview form that includes 15 questions about sociodemographic characteristics and 7 questions they were prepared using Goldberg's diagnostic criteria. Results: Among the participants 397 (56,9%) were diagnosed as Internet addicts. 61,4% of men and 51,6 %of women were internet addicts and the difference was significant (x(2)=6.90, p=0.009). Internet addiction was higher in the group over and at the age 19, then the group under 19 years (x(2)=5.07, p=0,024). 194 (80,5%) of 241 students they have 18 points and higher by Beck Depression Inventory were in the internet addicts group. Although 203 (44.4%) of 457 students they have 17 points and lower were prone to depression. BDI points were higher by the students they had chronic illness and they were to fail. Conclusion: According to BDI, internet addiction is most common by students they are prone to depression. The tendency to depression can be a cause or a consequent of internet addiction. Depression is not only associated with internet addiction. It can be related with chronic illness, losing relatives in the past year, satisfaction by faculty, school failure, and parents to be alive and together. Thus it must be researched if these are independent related with depression