44 research outputs found

    Kronik pulmoner hastalıklarda kısa dönem pulmoner rehabilitasyonun pulmoner fonksiyon testleri, kan gazı, fonksiyonel kapasite, dispne, yaşam kalitesi ve psikolojik semptomlar üzerine etkisi: Retrospektif çalışma

    No full text
    Objective: To establish the efficacy of short-term outpatient pulmonary rehabilitation in patients with chronic pulmonary diseases. Materials and Methods: Data from 65 outpatients [Chronic Obstructive Pulmonary Disease (COPD, Group 1, n=44) and non-COPD (Group 2, n=21)] who presented to the rehabilitation center were analyzed retrospectively. Respiratory functions, blood gases, functional capacity (peak oxygen consumption (pVO2), shuttle walk test (SWT), endurance shuttle walk test (ESWT), dyspnea [Medical Research Council (MRC) Dyspnea Scale], quality of life (Saint George;amp;#8217;s Respiratory Questionnaire, SGRQ), and psychological symptoms (Hospital Anxiety and Depression Scale, HADS) tests before and after an 8-week rehabilitation program were obtained from patients;amp;#8217; medical records. Results: After the rehabilitation program, a significant improvement in pVO2, ESWT, SGRQ (symptom, activity, impact subscale and the total score), and MRC dyspnea scale (p;lt;0.05) was observed in both groups, compared to the pre-rehabilitation period. In contrast, no significant improvement was observed in either groups following the rehabilitation program with respect to respiratory function tests (ZEV1 (ml,%), ZVK (ml,%), ZEV1/ZVK (%), blood gas measurements (paO2, paCO2, oxygen saturation), SWT, and HADS (p;gt;0.05). On the other hand, in inter-group comparison, the significant low values of ZEV1 and ZEV1/ZVK in the pre-rehabilitation period in Group 1 compared to Group 2, also persisted after rehabilitation (p;lt;0.05). The comparisons regarding the rest of parameters did not reveal any significant difference (p;gt;0.05). Conclusion: Outpatient pulmonary rehabilitation improves functional capacity, dyspnea, and quality of life in patients with COPD and non-COPD. Whatever the dyspnea etiology was, a regular exercise program in the rehabilitation unit is recommended for patients with chronic pulmonary diseases.Amaç: Bu çalışma, kronik pulmoner hastalarda kısa dönem ayaktan uygulanan pulmoner rehabilitasyonun etkinliğini saptamak amacıyla planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Ayaktan pulmoner rehabilitasyon merkezine başvuran 65 hastanın [Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH, Grup 1; n:44), (KOAH dışı kronik pulmoner hastalıklar, Grup 2; n:21)] verileri retrospektif olarak incelendi. Tüm hastaların 8 haftalık rehabilitasyon öncesi ve sonrasında değerlendirilen solunum fonksiyon testleri, kan gazı parametreleri, fonksiyonel kapasite (maksimal oksijen tüketimi (pVO2), mekik yürüme testi (MYT), endürans mekik yürüme testi (EMYT), dispne (Medical Research Council Dispne Skalası, MRC), yaşam kalitesi (Saint George Respiratory Questionnaire, SGRQ) ve psikolojik semptomları (Hastane Anksiyete ve Depresyon Anketi, HADS) dosyalarından kaydedildi. Bulgular: Her iki grupta rehabilitasyon sonunda rehabilitasyon öncesine göre pVO2, EMYT, SGRQ anketi (semptom, aktivite, etki ve toplam alt skorları) ve MRC Dispne Skalası’nda anlamlı düzelme görüldü (p0,05). Buna karşın, her iki grup içinde rehabilitasyon sonunda solunum fonksiyon testleri (ZEV1 (ml,%), ZVK (ml,%), ZEV1/ZVK (%), kan gazı ölçümleri (paO2, paCO2, oksijen satürasyonu), MYT, HADS’de anlamlı düzelme görülmedi (p>0,05). Rehabilitasyon öncesi Grup 1’de ZEV1 ve ZEV1/ZVK ölçümlerinde Grup 2’ye göre oluşan anlamlı düşüklük rehabilitasyon sonunda da devam etmekteydi (p0,05). Diğer bakılan tüm parametreler ile karşılaştırmada anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). Sonuç: Hem KOAH hem de KOAH dışı kronik pulmoner hastalıklarda ayaktan uygulanan pulmoner rehabilitasyon fonksiyonel kapasite, dispne, yaşam kalitesinde düzelme sağlamıştır. Dispneye neden olan etiyolojik neden ne olursa olsun, kronik akciğer problemi olan hastalara düzenli egzersiz programı önerilmelidir

    Erkek KOAH hastalarında osteoporozun değerlendirilmesi

    No full text
    Aim: Osteoporosis is an important complication in patients with chronic obstructive pulmonary disease (COPD). The aim of this study is to determine the bone mineral density (BMD) and assess the relationship among bone mineral density, bone metabolism and the clinical data in patients with COPD. Patients and Method: 25 male COPD patients (mean age: 66;plusmn;7.23 years) and 29 healthy male controls (mean age: 63.68;plusmn;8.04 years) were enrolled into the study. COPD and control groups were assessed for hip (femoral neck and Ward;amp;#8217;s triangle) and lumbar BMD, biochemical (blood calcium, blood phosphate, 24-hour urine calcium, creatinin clearance, osteocalcin, deoxypyridinoline) and hormonal [follicle-stimulating hormone (FSH), luteinising hormone (LH), free testosterone (sT), and parathyroid hormone (PTH)] markers. Results: No significant difference was found in BMD and T scores of hip and lumbar areas between COPD and control groups (p;gt;0.05). When compared to the control group, COPD patients had significantly lower free testosterone (p=0.008) and significantly higher osteocalcin (p=0.0016) and PTH (p=0.00) values. Pulmonary function test and duration of disease were not correlate with lumbar and hip BMD in COPD group (p;gt;0.05). Conclusion: Although BMD did not differ in any groups, some hormonal and biochemical markers were different in patients with COPD. Because osteoporosis is considered as an important complication to cause fractures, it is important to identify the risk groups for osteoporosis and take preventive and therapeutical measures. (From the World of Osteoporosis 2007;13:70-4)Amaç: Osteoporoz, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH)’ın önemli komplikasyonlarından biridir. Çalışmamızda, KOAH hastalarında kemik mineral yoğunluğunun saptanması, kemik mineral yoğunluğu ile kemik mineral metabolizması ve hastalık ciddiyeti arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Hastalar ve Yöntem: KOAH tanılı 25 erkek hasta (ortalama yaş: 66±7,23 yıl) ile 29 sağlıklı erkek kontrol (ortalama yaş: 63,68±8,04 yıl) çalışmaya alındı. Hasta ve kontrol grubu, kalça (femur boyun, femur ward üçgeni) ve lomber kemik mineral yoğunluk ölçümleri (KMY), kemik mineral metabolizmasının biyokimyasal (kan kalsiyum, kan fosfor, 24 saatlik idrar kalsiyum, kreatinin klirensi, osteokalsin, deoksipiridinolin) ve hormonal belirteçleri [gonadotropinler (FSH, LH, serbest testesteron), parathormon] açısından değerlendirildi. Bulgular: KOAH ve kontrol grubu arasında kalça ve lomber bölge KMY ve T skorları açısından anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). KOAH grubunda kontrol grubuna göre, serbest testesteronda (p=0,008) anlamlı düşüklük saptanırken, parathormon (p=0,000) ve osteokalsin (p=0,016) değerlerinde anlamlı yükseklik olduğu görüldü. KOAH hastalarında solunum fonksiyon testleri, hastalık süresi ile lomber omurga ve femoral bölgedeki T skoru ve KMY arasında anlamlı ilişki saptanmadı (p>0,05). Sonuç: KOAH hastalarında KMY sağlıklı kontrol grubundan farklı olmamasına rağmen bazı biyokimyasal ve hormonal belirteçlerde farklılık saptanmıştır. Osteoporoz kırıklara yol açan önemli bir komplikasyon olduğu için, riskli grubun belirlenmesi, koruyucu ve tedavi edici önlemler alınması bu yönüyle önemlidir. (Osteoporoz Dünyasından 2007;13:70-4
    corecore