25 research outputs found

    Menemen Ovası kuzeyinde üç prehistorik Yerleşim ve Geç Kalkolitik Çağdan erken tunç çağına uzanan süreçle ilgili veriler

    No full text
    Menemen kuzeyindeki Hacı Yusuf Değirmeni, Melengiç Sekisi ve Höyücek yerleşimlerinin Geç Kalkolitik Çağ’dan Erken Tunç çağı içlerine uzanan sürece ait yerleşim tabakaları içerdiği anlaşılmaktadır. Bunlardan Hacı Yusuf Değirmeni’nde Bakla Tepe Geç Kalkolitik keramiğiyle paralel örnekler görülmektedir. Melengiç Sekisi’nde Erken Tunç Çağı’na geçiş karakteri taşıyan keramik yer almaktadır. Bir sondaj kazısıyla araştırılan Höyücek, Troya I ve II başları ile çağdaş tabakalar ve olasılıkla daha erken tabakalar içermektedir. Bu yerleşimlerde saptanan veriler, Erken Tunç Çağı keramiğinin Kalkolitik geleneğe bağlı olarak ortaya çıktığını ortaya koymaktadır

    A look at the process of transition from the chalcolithic age to the early bronze age in central western anatolia in light of new data

    No full text
    Bölgenin kıyı kesiminde Bakla Tepe, iç kesimde Beycesultan Geç Kalkolitik Çağ’ın başlangıç ve gelişiminin izlendiği yerleşimlerdir. Mimari anlayışta farklar bulunmakla birlikte, keramikteki paralellikler bu iki kesimin kültürel yakınlığını ortaya koymaktadır. Her iki kesim keramiğinde, bir kısmı beyaz boya bezemeli ve çoğunlukla koyu tonlarda perdahlı kaplar karakteristiktir. Geç Kalkolitik Çağ’ın son dönemini yansıtan yerleşim tabakaları, Bornova-Yassıtepe’de karşımıza çıkmaktadır. Bu tabakalar, Troya I-Erken safhasıyla çağdaş yerleşim katının altında kesintisiz devam etmektedir. Burada mevcut dolgunun 2 m derinlikte bir kısmı dar bir alanda kazılmış ve altı yapı katı ortaya çıkarılmıştır. Bu katlarda yer alan keramik, istikrarlı bir gelişimi yansıtmaktadır. Beyaz boya bezemeye rastlanmayan bu keramikte, ufak boyutlu açık kapların yaygınlaştığı, üç ayaklı kaba kapların ve gaga ağızlı testilerin önem kazandığı görülür. Kap formları Kumtepe IB ile önemli ölçüde koşutluk göstermektedir. Mimari kalıntılar, taş temelli/taş duvarlı yapılara aittir. Henüz formları belirlenemeyen bu yapıların, Troya I-Erken yapı katındaki uzun evlerle aynı doğrultuda olması ve benzer malzeme ve teknikle inşa edilmesi dikkate değerdir. Mimaride uzun evlerle ilişkili bir süreç yaşanırken, keramikte Troya I-Erken evresine özgü kapların ortaya çıktığı ve yaygınlaştığı bir aşamaya ulaşılmaktadır. Mevcut verilerin Geç Kalkolitik Çağ’ın başlangıcı ve sonları hakkında bilgi sağlamasına karşın, Bakla Tepe Geç Kalkolitik Çağ kültürünü izleyen dönüşüm ve değişim safhası henüz açıklamaya muhtaçtır. Bununla birlikte, Troya I-Erken safhasına ulaşan gelişmelerin, Geç Kalkolitik Çağ kültürü içinde biçimlenip oluştuğu açıktır. Özellikle keramikteki gelişmeler, Kalkolitik keramik kültürüne sıkı sıkıya bağlıdır. Orta Batı Anadolu bölgesinde MÖ 6. binyılın ortalarından itibaren görülen bu kültür, ana özelliklerini dönemler boyunca muhafaza etmiş ve MÖ 3. binyıla aktarmıştır

    A neolithic settlement Aliağa Helvacıköy area Arap Tepe

    No full text
    İzmir’in kuzeyinde Gediz delta ovasının civarında iki Neolitik yerleşim yeri bilinmektedir. Bunlardan Ege Gübre Fabrikası’nda 2004 yılından itibaren kazı çalışmaları yapılmaktadır. Diğer yerleşim Helvacıköy yakınlarındaki Arap Tepe’de (Bekirler Arkası) yer almaktadır. Arap Tepe, Menemen Ovası’nı kuzeyden sınırlayan tepelik sahanın doğu kenarındadır. Tepenin eteğinde ve kuzeyindeki Böceli Tepe’de halen aktif su kaynakları vardır. Güneydeki kuru dere yatağı Arap Dere adını taşımaktadır. Arap Tepe ilk olarak 1949’da M.Şenyürek tarafından araştırılmış, buradaki Neolitik yerleşim ise 1996’da Hayat Erkanal tarafından tespit edilmiştir. Yaklaşık 300 m.lik bir alana yayılan Neolitik buluntular, tepenin az eğimli ve yer yer düz olan batı ve kuzey kesimlerinde yoğunluk göstermektedir. Keramik el yapımı, monokrom ve homojendir. Kırmızımsı kahve renkteki hamur, taşçık ve mika içermektedir. Bazı iri parçalarda organik maddelere rastlanmaktadır. Parçaların çoğu kırmızı tonlarda ince astarlı ve hafif perdahlıdır. Başlıca formlar konik boyunlu çömlekler, daralan ağızlı çömlekler, düzleştirilmiş ağız kenarlı çömlekler, dışa açılan kenarlı çanaklar ve dik kenarlı çanaklardır. Dikine tünel kulplar çok yaygındır. Dipler hafif yükseltilmiş, halka ve yüksek halka olmak üzere üç tiptedir. Birkaç adet baskı bezemeli parça dışında bezemeli keramiğe rastlanmamıştır. Arap Tepe’de taş alet buluntuları bol ve çeşitlidir. Bunların arasında havanlar, havanelleri, ezgi taşları, öğütme taşları, baltalar ve paletler yer almaktadır. Yontma taş aletler çeşitli renklerde çakmaktaşındandır. Arap Tepe’nin kuzeyindeki Karaçakmak ve Akçakmak tepelerinde çakmaktaşı kaynakları bulunmaktadır. Arap Tepe keramiği İzmir bölgesindeki diğer yerleşimlerden bilinen keramikle gerek hamur ve yüzey özellikleri, gerekse formlar itibarıyla yakın benzerlik göstermektedir. Arap Tepe’de yaygın olan kırmızı astarlı ve perdahlı keramik, Ulucak IV, Yeşilova’nın üst tabakaları ve Ege Gübre Fabrikası keramiğiyle paralellik içindedir. Paralellik özellikle düzleştirilmiş ağız kenarlı çömlekler ve yüksek halka diplerle somutlaşmaktadır. Bu çerçevede söz konusu keramiği MÖ 6. bin başlarına tarihlemek mümkündür. Arap Tepe’deki topluluk birdenbire tarih sahnesinden çekilmiş görünmektedir. Yerleşim süreci Geç Kalkolitik sonlarından itibaren tekrar izlenebilir hale gelmektedir. Yeni süreçte yerleşmeciler tepelik kesim yerine Arap Tepe önündeki ovalık araziyi (Çayıriçi) tercih etmişlerdir. Tunç çağlarında yerleşimler buradaki iki höyükte (Höyücek ve Höyücek II/Melengiç Sekisi) şekillenmiştir

    Aliağa and ıt's close vicinity in the neolithic and chalcolithic

    No full text
    Bölgenin Neolitik dönemi hakkındaki ilk veriler Menemen Ovası’nın kuzeyindeki Arap Tepe’den elde edilmiştir. Bir su kaynağı yakınındaki tepenin yüzeyi, burada elde özenle yapılmış kırmızı tonlarda astarlı-perdahlı keramik kullanan bir topluluğun yaşamış olduğunu ortaya koymaktadır. Pervaz ağızlı büyük çömleklere ve öğütme taşlarına sık rastlanması, bu insanların önlerindeki ovanın tarımsal imkânlarını değerlendirdiklerini göstermektedir. Ege Gübre kazıları, Nemrut Limanı’nda çağdaş bir köyü gün yüzüne çıkarmış ve dönemin yaşamı hakkında daha çok bilgi edinmemizi sağlamıştır. Arap Tepe ve Ege Gübre III yerleşimlerinin, İzmir bölgesindeki Ulucak IV ve Yeşilova III-1 tabakalarıyla paralel bir kültürü yansıttığı ve Geç Neolitik Çağ kültürü içinde yer aldığı anlaşılmaktadır. Radyo karbon ölçüm sonuçlarına göre Geç Neolitik topluluklar, kabaca MÖ 6.binyılın ilk çeyreği sonlarında tarih sahnesinden çekilmiş görünmektedir. Çok uzun olmayan bir süre sonrasında Ege Gübre’ye öncekinden tamamen farklı bir keramik kültürüne sahip insanlar yerleşmiştir. Yeni gelenlerin pek estetik olmayan, daha çok kahve ve gri yüzeyli keramiğinde, içe kalınlaştırılmış ağız kenarlı, oluk bezemeli çanaklar, boynuz tutamaklı kaplar gibi karakteristik unsurlar dikkat çekmektedir. Karşılaştırmalar, bu kültürün Ilıpınar VB, Aşağıpınar 5-3 ve Karanova III ile paralellikler taşıdığını göstermektedir. Bu yerleşimlerden alınan radyo karbon ölçüm sonuçları kabaca MÖ 6.binyılın ortalarına işaret etmektedir. Benzer kültür izleri, kuzeyde Altınova Kaymaktepe ile güneyde Ulucak III tabakasında karşımıza çıkmaktadır. Aliağa ve çevresinde, MÖ 5.binyıla tarihlenen bir yerleşime henüz rastlanmamıştır. Buna karşılık Hacı Yusuf Değirmeni, mat beyaz boyalı içe kalınlaştırılmış ağız kenarlı geniş çanaklarıyla bizi MÖ 4.binyıl başlarına götürmektedir. Bu binyılın sonlarına doğru Kumtepe IB kültürünün yaygınlık kazandığı bilinmektedir. Helvacıköy yakınındaki Melengiç Sekisi, iyi perdahlı koyu yüzeyli içe yuvarlaklaştırılmış ağız kenarlı çanaklarıyla bu dönemi yansıtan bir yerleşimdir

    THE CENTRAL WEST ANATOLIA CHALCOLITHIC CULTURE on THE BASIS of NEW EVIDENCE

    No full text
    Radyokarbon tarihleri Orta Batı Anadolu bölgesinde Neolitik yerleşimlerin MÖ 6. binyılın ilk çeyreğinde sona erdiğini göstermektedir. Bunu izleyen süreçte bölgede farklı bir kültüre sahip toplulukların ortaya çıktığı görülmektedir. Sınırlı verilere göre Neolitik insanlardan daha ileri düzeyde görünmemekle birlikte, bu topluluklar, uzun bir süreci kapsayan özgün bir kültürün (Kalkolitik) erken temsilcileridir. Kalkolitik kültür hakkındaki bilgiler henüz büyük ölçüde keramikten gelmektedir. Keramikteki gelişim ve değişimler aracılığıyla bu uzun sürecin aşamalarını belirlemek mümkün olmaktadır. Kalkolitik Çağın yerleşim yapısı, mimarisi, sosyo-ekonomik yaşamı ve dinsel inançları hakkındaki bilgilerimiz henüz çok azdır. Bununla birlikte mevcut veriler, MÖ 5. binin ortalarından itibaren maden çıkarma ve işleme alanlarında büyük gelişme kaydedildiğini ortaya koymaktadır.Radiocarbon dates indicates that Neolithic settlements in Central West Anatolia ended in the first quarter of the 6th millennium BC. It is seen that communities with a different culture appeared afterwards. Although these communities do not seem to be more advanced than Neolithic people according to limited data, they are the early representatives of a original culture (Chalcolithic) which covers a long period. Information about Chalcolithic culture has come mostly from pottery. With the developments and changes of pottery , it becomes possible to determine the phases of this long period. Our knowledge of Chalcolithic Age’s settlement structure, architecture ,socio-economic life and cult is very limited yet. Also the present data shows that there had been a great development in the field of mining and metalworking since the middle of 5th millennium BC

    The Central West Anatolia Chalcolithic Culture on the basis of new evidence

    No full text
    Orta Batı Anadolu bölgesi, kuzeyde Bakırçay, güneyde Büyük Menderes, batıda Ege Denizi, doğuda Afyon ili arasında yer almaktadır. Bölgedeki Neolitik yerleşimlerin MÖ 6. binyılın ilk çeyreğinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Terk edilen topraklara binyılın ortalarında tamamıyla farklı bir kültüre sahip toplulukların yerleştiği görülmektedir. Bu gelişmeyle başlayan Kalkolitik Çağ, Erken, Orta ve Geç olmak üzere üç dönem içeren uzun bir kültür sürecidir. Kalkolitik keramik Neolitik keramiğe kıyasla daha az estetik olup, yüzey işlenişinde perdah, astara göre daha fazla öneme sahiptir. Yüzey renklerinde kahverengi ve gri tonların yaygın olduğu bu keramik, ana özelliklerini süreç boyunca korumuştur. Hakim kap formlarının her dönemde değişmesine karşın, mahmuzlu kulplar, kaba özel kaplar ve perdah bezeme, süreç boyunca görülen karakteristik unsurlardır. MÖ 5. binyılın ortalarına kadar devam eden Erken dönemde tarım ve hayvancılığa dayalı bir yaşam biçimi hâkimdir. Kabaca MÖ 5. binyılın ikinci yarısına tarihlenen Orta Kalkolitik dönemde madencilik alanında gelişme kaydedildiği ve döküm yoluyla metal alet yapımına başlandığı anlaşılmaktadır. MÖ 4. binyıla tarihlenen Geç Kalkolitik dönemde tarımsal üretimin arttığı ve metal alet kullanımının yaygınlaşmaya başladığı görülmektedir. Erken Tunç Çağı’na geçiş safhasında keramikte yeni formlar ortaya çıkmakta ve Erken Tunç Çağı I döneminde yaygınlaşmaktadır. Bu yeni dönem keramiği Kalkolitik geleneğe bağlı olarak gelişmiştir

    Defense systems of the bronze ages at the Urla Peninsula

    No full text
    Batı Anadolu kıyılarının ortasındaki Urla Yarımadası, Anadolu anakarası ve Ege kültürlerini buluşturan bir köprü konumundadır. Nitekim çağlar boyunca bu iki yönle ilişkili çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmıştır. On iki İon kentinden ikisi yarımadada yer alırken, ikisi de yakın komşudur. Ancak yarımadanın coğrafik yapısı ve konumu, savunma ve güvenlik zaafı oluşturmaktadır. Yarımada çağlar boyunca bir yandan korsanlık, eşkıyalık ve kaçakçılık gibi güvenliğe yönelik faaliyetlere, diğer yandan organize siyasal güçlerin askeri saldırılarına maruz kalmıştır. Arkeolojik veriler, bu tip tehditlerin protohistorik dönemde de mevcut olduğunu ortaya koymaktadır. Erken Tunç Çağı’nda Urla İskelesi’ndeki Liman Tepe, görkemli bir kalesi, aşağı şehri ve limanı olan bölgesel idari ve siyasi bir merkez haline gelmiştir. Aynı dönemde yarımadanın başlıca yollarını ve körfezlerini denetim altında tutma yeteneğine sahip bir güvenlik ve savunma sistemi oluştuğu görülmektedir. Bu sistem içinde Alaçatı yakınlarındaki Gölkayası Samos adası yönünü, Kale Tepe Urla-Çeşme yolunu, Yaren Tepe Sığacık Körfezi yönünü denetim altında tutan başta gelen birimlerdir MÖ 2.binyıl ile birlikte dar bölgesel idari yapıların yerini daha geniş bölgelere hükmeden güçler almaya başlamıştır. Yarımadada bu döneme ait yerleşimlerdeki materyal kültür Anadolu paralelindedir. Bunun yanı sıra süreç içinde önce Minos, takiben Miken ticari ve kültürel etkileri ortaya çıkmıştır. Orta ve Geç Tunç Çağlarına ait az sayıda savunma birimi bilinmektedir. Bunlar daha çok bölgenin anakaraya bağlanan doğu kesiminde yer almaktadır

    Prehistoric settlements of the Urla Peninsula

    No full text
    Bu çalışmada Batı Anadolu sahillerinin ortasında yer alan Urla yarımadasındaki prehistorik yerleşimler, kültür dönemleri bazında incelenmiştir. Ulaşılan sonuçlar, Urla Yarımadası’nın en erken dönemlerden başlayan uzun bir kültür sürecine sahne olduğunu ortaya koymaktadır. Yarımadada ilk köysel yerleşimler bereketli ovalarda ve sahillerde kurulmuştur. Bu dönemde genelde kırmızı tonlarda astarlı ve perdahlı monokrom keramik kültürü hakimdir. Bu keramik Batı Anadolu’nun orta kesiminde hakim keramikle paralellik içindedir. İnsanların madenlerden yararlanmaya başladığı Kalkolitik dönemde Karaburun’un cıva madenlerinde faaliyet gösteren bir topluluğa rastlanmaktadır. Önceki döneme göre kaba yapımlı olan keramik, çoğunlukla kahve ve gri tonlarda perdahlıdır. MÖ 3. binde yarımadanın merkezindeki Liman Tepe bölgesel bir merkez olarak ortaya çıkmıştır. Bu devrin ortalarında kent hüviyeti kazanan Liman Tepe’nin, stratejik mevkilerdeki kalelerle yarımadayı hakimiyet altına aldığı anlaşılmaktadır. Yerleşim sayısının çok arttığı bu dönemde, Troya’da tanımlanan keramik kültürü hakimdir. Anadolu’nun güçlü bir siyasal sürece sahne olduğu MÖ 2. binde Urla Yarımadası’nda canlı bir kültürel yaşam mevcuttur. Bölgede hakim kültür, özellikle keramik bakımından Orta Anadolu ile yakın paralellik içindedir. Bunun yanı sıra bin yılın ortalarında Girit-Minos, MÖ 14 ve 13. yüzyıllarda Miken kültürüyle ticari ve kültürel ilişkiler mevcuttur

    Urla Yarımadasında bir yerleşme Germiyan Yalısı Küçük Ada

    No full text
    Antik Erythrai yakınlarındaki Germiyan Yalısı’nda Küçük Ada olarak bilinen ufak yarımadada yaklaşık MÖ 2. bine tarihlenen bir yerleşim bulunmaktadır. Korunaklı bir koyun kıyılarındaki bu yerleşim yerinde saptanan keramik buluntular arasında Myken örnekleri de mevcuttur. Bu keramik, yerleşimin deniz ötesi bağlantılarını ortaya koymaktadır. Burada ele geçen keramik parçaları, Myken etkisinin yayılım alanı göstermesi açısından önem taşımaktadır
    corecore