12 research outputs found
Ankara between discourse and representation
Ankara, başkent olarak kuruluşundan beri çeşitli söylemlere konu olmuştur. “Yoktan var edilen şehir”, “kuru bozkır”, “eksik şehir”, “mabetsiz şehir”, “müstehcen oyun havalarıyla ünlü şehir” gibi Ankara bağlamında öne çıkan her bir söylem, Ankara’ya dair yeni bir anlam dünyası inşa etmiştir. Bu anlam dünyasının sınırlarında kalan temsiller kentin belirli bir gerçeklikte anlaşılmasını mümkün kılarken, her yeni söylem de Ankara’ya dair anlatılmayan başka bir unsurun açığa çıkmasını sağlamaktadır. Bu çalışmada, Ankara’nın çeşitli söylemlerdeki temsili çoklu bir okumaya tabi tutularak ele alınmış, yorumlanmış ve görsel unsurların da yardımıyla alternatif bir söylem oluşturulmasına zemin hazırlanmıştır. Ankara’nın tarihi, mimarisi, mekânı, coğrafyası ve müziği bu çoklu okumanın yapıldığı beş temel alandır. Ankara’nın yoktan var edilmeyen köklü tarihi; Ahilik, Seğmenlik gibi örgütlü oluşumlarının varlığı; mimarisinde izleri görülebilen çok kültürlü yapısı; sahip olduğu Ahi Camileri; kuru bozkırdan ibaret olmayan coğrafyası; köy düğünlerinde icra edilen müzikli eğlenceleri bu çalışmada alternatif bir söylemin inşası için öne çıkarılmıştır.Ankara has been the subject of various discourses since its’ establishment as the capital city. Each prominent discourse in the context of Ankara such as, “The city created out of nothing”, “the arid step”, “the insufficient city”, “the city without the place of worship”, “the city famous for obscene belly dance music”, has constructed a new world of meaning in respect of Ankara. Representations within the limits of this world of meaning make it possible for the city to be understood in specific way of reality, and, each new discourse enables another element about Ankara to revealed which has not expressed earlier. In this paper, representation of Ankara within several discourses has been examined and interpreted by subjecting it to multiple readings and with the help of visual elements, a basis for an alternative discourse for Ankara has been provided. The history, art, place, geography and music of Ankara, are five fundamental areas in which this multiple reading has been done. Ankara’s deep-rooted history; the existence of its’ organized entities such as Ahilik, Segmenlik; multi-cultured structure whose signs can be followed in architectural buildings; Ahi mosques; geography which does not only consist of arid step; musical entertainment forms in village weddings are emphasized in this study for the construction of an alternative discourse
Kötülüğün sıradanlığı (Adolf Eichmann Kudüs’te)
Kötülük, suç, vahşet nedir ve nasıl ele alınmalıdır? Peki ya adalet, hak, hukuk? Kitabın konu aldığı “Yahudi sorunu”, Türkçe nihai çözüm, İngilizce final solution ve Almanca endlosung olarak zikredilen eylem dizisi neticesinde, dünyada örneği çok nadir görülecek bir felaketin adı olmuştur. Eser, kendisi de aslen bir Yahudi olan Hannah Arendt’in,1 eski bir Nazi subayının İsrail’deki yargılanma sürecini inceleyerek kaleme aldığı yazı dizisinin genişletilmiş halidir. İlk olarak 1964 yılında yayımlanmıştır. Ancak elimizdeki çeviri, kitabın 1994 tarihli İngilizce basımından gerçekleştirilmiştir. Türkçeye çevirme işini Özge Çelik üstlenmiş; 15 ana bölümü takiben sonsöz, ek, kaynakça ve dizin kısımlarıyla eser sona ermişti
Anti-komünizmden küreselleşme karşıtlığına: Milliyetçi muhafazakâr entelijansiya
Eser, Yüksel Taşkın’ın Boğaziçi Üniversitesi’nde 2001 yılında tamamlamış olduğu doktora tezinden hareketle hazırlanmıştır. Yüksel Taşkın, 2002 yılından beri Marmara Üniversitesi İİBF Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde öğretim üyesi olup 2009 yılında doçentlik unvanını almıştır. İlgi alanları “siyaset bilimi, siyaset sosyolojisi, entelektüellerin siyasal sosyolojisi, muhafazakârlık ve İslam, demokratikleşme, Ortadoğu toplum ve politikası” olarak gösterilebilir. Bu yazıya konu olan eserinden başka, biri Suavi Aydın’la birlikte kaleme alınmış 3 kitabı daha bulunmaktadır. Bunlardan biri doğrudan AK Parti ile ilgilidir ve Taşkın’ın Türk sağına olan ilgisinin devam ettiğini göstermektedir. Ayrıca çeşitli gazete ve dergilerde çıkan siyaset yazıları ve birçok kitapta yayımlanan bölümü bulunmaktadır. İncelediğimiz esere kaynaklık eden tezin özgün hâli İngilizce olup Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalında tamamlanmıştır. Ancak içeriği ve çerçevesi siyaset sosyolojisi ve siyasi tarih gibi alanları da kapsamaktadı
Bir beden sosyolojisi problemi olarak namus kavramı ve kadın bedeni
TEZ 305.4/ÖZTbKaynakça : 164 - 181 ss.[Özet Yok
Religious transformation of national identity
Sosyolojinin ve psikolojinin ortak ilgi alanlarından olan kimlik, bireyin sosyal hayattaki görünürlüğünü temsil etmektedir. Kişinin toplumsal hayatta temsili meselesi; siyasi alandaki varlığı ve duruşu da içine aldığından kimlik kavramının siyasi politikalar ve tartışmalarla da sıkı bir bağı bulunduğu şüphesizdir. Kimliğin sosyal ve özellikle siyasal teori zemininde sorunsallaştırılmasıyla beraber son dönemin temel siyaset tarzına dönüşen kimlik politikaları, toplumsal yaşamı baştan aşağı etkileyen bir eylem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamıyla, siyasal zeminde etkinliği iyiden iyiye artan kimlik, gerek yerel gerekse küresel düzeyde eskisinden daha aktif bir ifade aracına dönüşmüştür. Globalleşme diye özetlenen çığır, toplumsal ve siyasal kimliklerin kayganlaşmasını, getirmekte; bir yandan milletler çağının sona erdiği yönündeki tartışmalar sürüp giderken öte yandan yerel nitelikli etkinlikler ivme kazanmaya devam etmektedir. Bu karmaşa; din, etniklik, toplumsal cinsiyet gibi ikircikli meselelerin de kimlik tartışmaları içine eklemlenmesine ve kimliğin yeni ifade alanları bulmasına zemin hazırlamaktadır.Identity, which is common interest of sociology and psychology, represents visibility of the person in social life. Because the matter of representation of person in societal life include existence and stance in political sphere; it is certain that concept of identity has a tight relation with political policies and arguments. With the problematisation of identity in social and especially political theoric level; identity policies, which has become a fundamental politics manner, confront as an act affecting societal life thoroughly. In this sense; identity, whose forcefulness increases completely, has transformed to a much more active means of expression than before in both local and global level. The era outlined as globalism bring about getting slippery, multiplexing and miscegenation of social and political identities; on the one hand arguments to the age of nations has come to an end goes on, on the other hand local qualified identities continue to gain speed. This confusion makes it possible for ambivalent matters such as religion, ethnicity, gender to articulate in the discussions of identity and for identity to find new means of expression. In this paper, 'national identity' that is said to present substantial identity to people in aforesaid confusion has been brought into question once again. For this purpose, firstly definitions of "nation" and "nationalism" are handled. After that, adventure of national identity in our country starting from Ottoman which aims at presenting coherence to people via taking along religion is pursued. Finally, historical durations of "religious national identity" is addressed and hence a new contribution to the discussion of identity is endeavored
Interstitial lung disease caused by everolimus treatment
Altmış yedi yaşında kadın hasta bir aydır halsizlik, nefes darlığı ve öksürük yakınması ile başvurdu. Hasta 2007 yılında sağ memede invaziv duktal karsinom nedeniyle cerrahi ve radyoterapi tedavisi gördüğünü ve dört ay önce de akciğerde multipl metastatik lezyonların saptanması üzerine everolimus tedavisine (10 mg/gün) başlanmış. Tedaviden sonra hastada everolimusa bağlı intersitisyel akciğer hastalığı saptandı.. Everolimus nispeten güvenli bir oral anti-kanser ajanıdır ancak interstisyel akciğer hastalığı ciddi bir yan etki olarak bildirilmiştir. Bu olgu Everolimusa bağlı ciddi akciğer toksisitesini göstermek için sunulmuşturSixty seven years old female patient was admitted with complaints of fatigue, shortness of breath and cough, for one month. In 2007, the patient was treated with surgery and radiotherapy because of invasive ductal carcinoma in the right breast. Four months ago, after the identification of multiple metastatic lesions in lung, a treatment of everolimus 10mg/day began. After treatment the patient was diagnosed as everolimus-induced interstitial lung disease. Everolimus is a relatively safe oral anti-cancer agent, but as a serious side effect of interstitial lung disease have been reported. This case was presented to show the serious pulmonary toxicity related to Everolimu
Gastrostomy in hospitalized patients with acute stroke: "NoroTek" Turkey point prevalence study subgroup analysis
Objective: Nutritional status assessment, dysphagia evaluation and enteral feeding decision are important determinants of prognosis in acute neurovascular
diseases.
Materials and Methods: NöroTek is a point prevalence study conducted with the participation of 87 hospitals spread across all health sub regions of Turkey
conducted on 10-May-2018 (World Stroke Awareness Day). A total of 972 hospitalized neurovascular patients [female: 53%, age: 69±14; acute ischemic stroke
in 845; intracerebral hematoma (ICH) in 119 and post-resuscitation encephalopathy (PRE) in 8] with complete data were included in this sub-study.
Results: Gastrostomy was inserted in 10.7% of the patients with ischemic stroke, 10.1% of the patients with ICH and in 50% of the patients with PRE.
Independent predictors of percutaneous endoscopic gastrostomy (PEG) administration were The National Institutes of Health Stroke Scale score at admission [exp
(β): 1.09 95% confidence interval (CI): 1.05-1.14, per point] in ischemic stroke; and mechanical ventilation in ischemic [exp (β): 6.18 (95% CI: 3.16-12.09)] and
hemorrhagic strokes [exp (β): 26.48 (95% CI: 1.36-515.8)]. PEG was found to be a significant negative indicator of favorable (modified Rankin’s scale score 0-2)
functional outcome [exp (β): 0.032 (95% CI: 0.004-0.251)] but not of in-hospital mortality [exp (β): 1.731 (95% CI: 0.785-3.829)]. Nutritional and swallowing
assessments were performed in approximately two-thirds of patients. Of the nutritional assessments 69% and 76% of dysphagia assessments were completed
within the first 2 days. Tube feeding was performed in 39% of the patients. In 83.5% of them, tube was inserted in the first 2 days; 28% of the patients with
feeding tube had PEG later.
Conclusion: The NöroTek study provided the first reliable and large-scale data on key quality metrics of nutrition practice in acute stroke in Turkey. In terms
of being economical and accurate it makes sense to use the point prevalence method.Amaç: Akut nörovasküler hastalıklarda nütrisyonel durum ve disfaji değerlendirmesi ve enteral beslenme kararı önemli prognoz belirleyicilerindendir.
Gereç ve Yöntem: NöroTek, 10 Mayıs 2018’de (Dünya İnme Farkındalık Günü) Türkiye’nin tüm sağlık alt bölgelerine yayılmış 87 hastanenin katılımıyla
gerçekleştirilen bir nokta prevalans çalışmasıdır. Hastanede yatan ve bu alt çalışma için toplanan verisi tam olan toplam 972 nörovasküler hasta (kadın: %53, yaş:
69±14 yıl; 845’i akut iskemik inme; 119’u intraserebral hematom ve 8’i post-resüsitasyon ensefalopatisi) analiz edildi. Bulgular: Gastrostomi iskemik inmeli hastaların %10,7, intraserebral kanamalıların %10,1 ve post-resusitasyon ensefalopatisi olanların %50’sine uygulanmıştır.
Perkütan endoskopik gastrostomi (PEG) gereksiniminin bağımsız belirleyicileri, iskemik inme grubunda kabul NIHSS [exp (β): 1,09, %95 güven aralığı (GA):
1,05-1,14, puan başına] ile hem iskemik hem de hemorajik inmelerde mekanik ventilasyon uygulanmış olmasıdır [iskemik için: exp (β): 6,18, %95 GA: 3,16-
12,09] ve hemorajik inme için: [exp (β): 26,48, 95% GA: 1,36-515,8]. İnme olgularında PEG uygulaması hastane içi mortalite için bağımsız belirleyici değildi
[exp (β): 1,731, 95% GA: 0,785-3,829]. Ancak, PEG uygulanmış olması taburculuk esnasında iyi prognoza (modifiye Rankin skoru 0-2) sahip olabilme için
anlamlı bir negatif etmen olarak bulundu [exp (β): 0,032, %95 GA: 0,004-0,251]. Hastanede yatan nörovasküler hastaların yaklaşık üçte ikisinde malnütrisyon
ve yutma bozukluğu açısından değerlendirme yapılmıştı. Nutrisyonel status değerlendirmesinin %69’u ve disfaji değerlendirmesinin %76’sı ilk 48 saat içinde
gerçekleştirilmişti. Tüple enteral nütrisyon uygulama oranı %39’du. Beslenme tüplerinin %83,5’i ilk 2 gün içinde yerleştirilirken beslenme tüpü olan hastaların
%28’ine daha sonra PEG açılmıştı.
Sonuç: NöroTek çalışması ile Türkiye’de hastanede yatan akut inme hastalarında nutrisyonel uygulamaların temel kalite ölçütlerine ilişkin ilk güvenilir ve büyük
ölçekli veri sağlanmıştır. Ekonomik olması ve doğruluğu açısından nokta yaygınlık yönteminin bu tip verilerin temini için daha fazla kullanılması mantıklıdır
Acute Stroke Management in Türkiye: Intravenous Tissue Plasminogen Activator and Thrombectomy NöroTek: Türkiye Neurology Single Day Study
Objective: To reveal the profile and practice in patients with acute stroke who received intravenous tissue plasminogen activator (IV tPA) and/or neuro-interventional therapy in Türkiye. Materials and Methods: On World Stroke Awareness Day, May 10, 2018, 1,790 patients hospitalized in 87 neurology units spread over 30 health regions were evaluated retrospectively and prospectively. Results: Intravenous tPA was administered to 12% of 859 cases of acute ischemic stroke in 45 units participating in the study. In the same period, 8.3% of the cases received neurointerventional treatment. The rate of good prognosis [modified Rankin score (mRS) 0–2] at discharge was 46% in 83 patients who received only IV tPA [age: 67 ± 12 years; National Institutes of Health Stroke Scale (NIHSS): 12 ± 6; hospital stay, 24 ± 29 days]; 35% in 51 patients who underwent thrombectomy (MT) alone (age: 64 ± 13 years; NIHSS: 14.1 ± 6.5; length of hospital stay, 33 ± 31 days), 19% in those who received combined treatment (age: 66 ± 14 years; NIHSS: 15.6 ± 5.4; length of hospital stay, 26 ± 35 days), and 56% of 695 patients who did not receive treatment for revascularization (age: 70 ± 13 years; NIHSS: 7.6 ± 7.2; length of hospital stay, 21 ± 28 days). The symptom-to-door time was 87 ± 53 minutes in the IV treatment group and 200 ± 26 minutes in the neurointerventional group. The average door-to-needle time was 66 ± 49 minutes in the IV tPA group. In the neurothrombectomy group, the door-to-groin time was 103 ± 90 minutes, and the TICI 2b-3 rate was 70.3%. In 103 patients who received IV tPA, the discharge mRS 0–2 was 41%, while the rate of mRS 0–1 was 28%. In 71 patients who underwent neurothrombectomy, the mRS 0–2 was 31% and mRS 0–1 was 18%. The door-to-groin time was approximately 30 minutes longer if IV tPA was received (125 ± 107 and 95 ± 83 minutes, respectively). Symptomatic bleeding rates were 4.8% in IV recipients, 17.6% among those who received only MT, and 15% in combined therapy. Globally, the hemorrhage rate was 6.8% in patients receiving IV tPA and 16.9% in MT. Conclusion: IV thrombolytic and neurointerventional treatment applications in acute ischemic stroke in Türkiye can provide the anticipated results. Heterogeneity has begun to be reduced in our country with the dissemination of the system indicated by the “Directive on Health Services to be Provided to Patients with Acute Stroke.”. © Copyright 2023 by the Turkish Neurological Society / Turkish Journal of Neurology published by Galenos Publishing House