8 research outputs found

    Çocukluk çağında kronik konstipasyon

    No full text
    Aim: To evaluate the predisposing factors and the two different treatment modalities in childhood chronic functional constipation. Methods: 276 patients between 2-18 years of age admitted in our Pediatric Gastroenterology and Nutrition Unit between January 2001 June 2003 and diagnosed as chronic functional constipation were enrolled in the study. the study group included patients with abdominal pain, painful defecation, blood in the stool, encopresis and constipation at least 3 month's duration. Patients with neurologic diseases and organic etiology were excluded. Therapoetic modalities in the treatment of functional constipation included toilet training (1-2 times/day- 10-15 min), fiber diet, lactulose (2-3 cc/kg), and lactitol (0.4-0.6 cc/kg). Patients were followed up in the 1st, 3rd, 6th, 9th, 12th months in the first year and every 6 months later. Results: the mean age of the patients was 6.69 ± 3.63 years, mean duration time was 3.44 ± 2.71 years. Frequency of the presenting complaints were found as 65.2% abdominal pain, 34.4% painful defecation, 15.5% encopresis, and 6.8% enuresis. While 8.6% of the constipated patients had phychosocial problems within their families, patients with encopresis had higher phychosocial problems (23%). At the end of the first month and the first year of teatrnent remission was found 38.5% and 75%, respectively. 36.7% of the lactulose group and 42.8% of the lactitol group had clinical improvement. Conclusion: Psychosocial problems within the family has an important role on childhood functional constipation. Families should be trained on the etiology, treatment, prognosis of this problem and on proper psychosocial behavior. Medical treatment should be addressed when needed for better results.Amaç: Çocuklardaki kronik fonksiyonel konstipasyonda, predispozan faktörlerin değerlendirilmesi ve tedavide kullanılan iki farklı ajanın karşılaştınlmasıdır. Yöntem: Ocak 2001- Haziran 2003 tarihleri arasında Pediatrik Gastroenteroloji ve Beslenme Bilim Dalı Polikliniğine başvuran, kronik fonksiyonel konstipasyon tanısı alan, 2-18 yaşları arasındaki 132'si kız, 144'ü erkek toplam 276 hasta çalışmaya alınmıştır. Karın ağrısı, ağrılı ve/veya kanlı dışkılama, enkoprezis gibi yakınmaları olan, konstipasyonu 3 aydan daha uzun süren, nörolojik hastalığı olmayan olgular seçilmiştir. Konstipasyonun etiyolojisinde organik nedenler çalışma dışı bırakılmıştır. Tedavide tuvalet eğitimi (günde 1-2 kez, 10-15 dak. süreli), lifli diyet önerilmiş, 216 olgu laktuloz (2-3 cc/kg), 60 olgu laktitol (0.4-0.6 cc/kg) tedavi gruplarında incelenmiştir. Hastalar birinci yılda 1,3,6,9,12. aylarda, daha sonra 6 ayda bir izlenmiştir. İstatistiksel analizde Pearson ki-kare testi kullanılmıştır. Bulgular: Yaş ortalaması 6.69 ± 3.63 yıl olan olgularda konstipasyonun ortalama süresi 3.44 ± 2.71 (6 ay-15 yıl) yıl olarak saptandı. Başvuru yakınmaları, karın ağrısı (%65.2), ağrılı dışkılama (%34.4), enkoprezis (%15.5), enürezis (%6.8) olarak bulundu. Konstipe çocukların %8.6'sında ailede psikososyal sorun varken, enkoprezis + konstipasyonu olan çocuklarda bu oranın % 23'e yükseldiği görüldü. İlk ayda kontrole gelen 134 hastanın %38.5'unun, 1. yılda kontrole gelen 48 olgunun %75'inin tedaviden yarar gördüğü, tedaviden yarar görmeyen hastaların ise, oturma (tuvalet) eğitimine ve tıbbi tedaviye uyum sağlayamayan hastalar olduğu görüldü. Laktuloz alan grupta 1. ayda klinik yanıt %36.7 iken, Laktitol grubunda bu oran %42.8 olarak bulundu. İki grup arasında tüm izlem boyunca tedavi yanıtları yönünden istatistiksel fark bulunmadı (p>0.05). Sonuç: Fonksiyonel konstipasyonda enürezis ve enkoprezisin eşlik ettiği durumlarda etiyolojide psikososyal sorunlar önem taşımaktadır. Çocuğun ve ailenin etiyoloji, tedavi ve prognoz açısından eğitilmesi, ailenin uygun davranış biçimi, tuvalet eğitimi ve lifden zengin beslenme ile desteklenen tıbbi tedavi fonksiyonel konstipasyonun tedavisini başarıya ulaştıran faktörlerdir

    Çocuklarda üst gastrointestinal sistem endoskopilerinde duodenal patolojiler

    No full text
    Aim of this study, to determine the significance and rate of duodenal pathology during Eosophagogastroduodenoscopy (EGDs) in childhood and relation to pathological diagnosis. We evaluated 227 diagnostic EGDs with duodenal biopsies performed in consecutive infants (mean age; 6 month to 20 years; average age, 10.6 years) during the 24-month period from August 2000 to August 2002 retrospectively. Indications of EGDs included chronic abdominal pain (n=116; 52%), suspected gluten sensitive enteropathy (GSE) (n=37; 16%), upper GIS bleeding (n=34; 15%), evaluated for portal hypertension (n=24; 11%) and vomiting (n=14; 6%). Duodenal pathology was found in 39 of 227 patients (17%). Pathologic examination revealed villous atrophy (18 patients; 46%), bulbitis (15 patients; 38%), duodenitis (n=11; 28%), lymphocytes infiltration (n=7; 18%), and duodenal ulcer (n=2; 5%). Of 20 patients diagnosed GSE (54%), followed by Helicobacter pylori infections 13 patients (35%), duodenal ulcer 2 patients and giardiasis 1 patient respectively. Endoskopic duodenal pathology was very rare condition among the patients with portal hypertension (n=3; 0.8%). In cases with GSE mucosal flatting was found to be the most significantly sign (n=10; 50%), followed by granularity (n=5; 20%), mucosal fissured (n=3; 15%) and normal appearance (n=3; 15%) respectively. Duodenal mucosal pathologies were detected 14 of 124 patients by normal EGDs during study period. In this study we found that negative predictive value of 87%, positive predictive value %65 for gastric pathology. The negative predictive value of a normal appearing duodenal mucosa was found 90% arid pozitif prediktif value %68.Bu çalışmanın amacı çocuklarda üst gastrointestinal sistem endoskopilerinde duodenal patolojilerin oranı ve önemi ve patolojik tanıyla ilişkisini saptamaktır. Ağustos 2000-Ağustos 2002 tarihleri arasında 24 aylık sürede tanısal amaçlı yapılan ve rutin duodenal biyopsi alınan 227 üst gastrointestinal sistem endoskopisi değerlendirildi (6 ay-20 yaş arası, ortalama 10.6 yaş). Endoskopi kronik karın ağrısı, (n=116; %52), gluten sensitive enteropati (GSE) şüphesi (n=37; 16), üst GIS kanaması (n=34; %15), portal hipertansiyon için değerlendirme ( n=24; %11) ve kusma (n=14; %6) nedeni ile yapıldı. Histolojik olarak duodenal patoloji 39 hastada saptandı (%17). Patolojik incelemede villöz atrofi (n=18; %46), bulbit (n=15; %38), duodenit (n=11; %28), lenfosit infiltrasyonu (n=7; %18) ve duodenal ülser (n=2; %5) saptandı. 20 hastaya (%54) GSE, 13 hastaya (%35) Helicobacter pylori enfeksiyonu, 2 hastaya duodenal ülser ve bir hastaya giardiyazis tanısı konuldu. Portal hipertansiyonlu hastalar arasında endoskopik olarak duodenal patoloji çok nadir bulundu (n=3; %0.8). GSE'Iİ hastalarda mukoza kıvrımlarının düzleşmesi en önemli bulgu olarak tespit edildi (n=10; %50), Bunu sırasıyla granülarite (n=5; %20), mukozal fissürler (n=3; %15) ve normal görünüm (n=3; %15) izliyordu. Üst GIS endoskopisinde duodenumu normal olarak görülen 124 olgunun 14'ünde duodenal mukozal patoloji tespit edildi. Mide patolojilerinde endoskopinin pozitif tahmin değeri %65, negative tahmin değeri %87, normal görünümlü duodenal mukoza için pozitif tahmin değeri %68, negative tahmin değeri %90 olarak bulundu

    Erken süt çocukluğu döneminde Crohn hastalığı: Olgu sunumu

    No full text
    Crohn disease is rare in infancy and early childhood. It is reported that patients with Crohn disease are usually diagnosed during school age and adolescence periods. Chronic diarrhea, failure to thrive, rectal bleeding, abdominal pain, fever, oral and perianal lesions and high levels of acute phase reactants suggest Crohn disease. Inflamatuar bowel diseases should be considered in cases with intractable amoebiasis. Inflammatory bowel diseases should be taken into account for differential diagnosis in cases with amoebiasis resistant to therapy.Crohn hastalığı süt çocukluğu döneminde sık görülmez. Çocukluk yaş grubunda olgular genelde okul çağı ve adolesan yaşlarda görülür. Kronik ishal, gelişme geriliği, rektal kanama, karın ağrısı, ateş, oral ve perianal lezyonların varlığı, yüksek akut faz reaktanlari Crohn hastalığını düşündüren bulgulardır. Öte yandan, amip tedavisine karşın iyileşmeyen amebiyazis olgularında, bu durumun inflamatuvar barsak hastalığına bağlı olabileceği akılda tutulmalı, tedaviye dirençli amip enfeksiyonlarında ayırıcı tanıda inflamatuvar barsak hastalıkları düşünülmeli ve araştırılmalıdır
    corecore