7 research outputs found

    İZMİR-KARŞIYAKA ALTINTEPE VE ÇİLEKTEPE SEKTÖRLERİNİN JEOLOJİSİ, PETROGRAFİSİ VE DEĞERLİ METAL CEVHERLEŞMELERİ

    No full text
    Izmir-Karşıyaka Sancaklı köyü güneybatısındaki Altıntepe ve Çilektepe'de yapılan jeoloji, mineraloji ve cevher mikroskobu çalışmaları sonucunda inceleme alanında dasitik tüf ve lavlar ile Silisleşmiş dasitik lavlar, biyotit-hornblend dasit adı verilen asidik volkanik kayalar ile andezitik lav, tüf ve aglomeralar ve andezit daykları ayırtlanmıştır, incelemeler sahada iki farklı tip cevherleşme olduğunu göstermektedir. Birinci tip, Altıntepe (Arapdağ) sektöründe Silisleşmiş dasitik lavlar içinde tansiyon çatlakları içine yerleşmiş ve kuvars damarlarına bağlı olarak izlenen altın ve gümüş cevherleşmeleridir, ikinci tip ise Çilektepe (Çerkeskayası veya Pilavtepe) sektöründeki dasitik tüf içerisine dağınık olarak yerleşmiş ve hidrotermal alterasyonlara bağlı cevherleş- meleridir. Altın mineralizasyonları, çıkış kanalları silis jelleri tarafından tıkaçlanan dasitik tüfler içinde dissemine ve ağsal biçimde gelişmiştir. Volkanizmanın bölgesel verilerle ortaya konan yaşı Geç Oligosen ile Orta Miyosen arasındadır, içinde cevherleşme bulunmayan ve cevherleşmeden sonra oluştuğu düşünülen Biyotit-Hornblend Dasitlerde 14.7 ± 0.5 milyon yıllık yaş verisi dikkate alındığında cevherleşmelerin Orta Miyosen içinde oluştuğu görüşü ağırlık kazanmaktadır

    OTLUKİLİSE (GÜRÜN-SİVAS) DEMİR YATAĞININ KÖKENİNE BİR YAKLAŞIM

    No full text
    Bu çalışmada Sivas ili, Gürün ilçesi civarında yer alan Otlukilise demir yatağının maden jeolojisi ele alınmakta ve kökensel yorumu tartışılmaktadır. Platform tipi kireçtaşları ile temsil edilen Jura-Alt Kretase yaşlı Yüceyurt formasyonu üzerinde açılan havzanın ilk çökelleri havza yamaçlarında depolanan Üst Kretase yaşlı Yanıktepe formasyonuna özgü rudistli kireçtaşları ile şeyl, marn, kumtaşı ardalanmasından oluşmaktadır. Bu birimler üzerinde, havzanın giderek derinleşmesine bağlı olarak çökelmiş olan Paleosen yaşlı Akdere formasyonuna özgü sedimenter birimler gözlenmektedir. Bu formasyonun üzerine Orta Eosen yaşlı Başören formasyonu uyumsuz olarak gelmektedir. En üstte ise tüm bu birimleri uyumsuz olarak örten Miyosen ve Pliyo - Kuvaterner yaşlı Gövdelidağ ve Gürün formasyonlarına özgü sedimenter kayaçlar ile volkanitlerin oluşturduğu istif yer almaktadır. Otlukilise demir oluşumlarının kökeni, Yanıktepe ve Akdere formasyonları içinde yer yer gözlenen volkanik ara katkılarla ilişkili düşünülen volkanosedimenter oluşumlu siderit cevherlerinin ikincil süreçler ile zenginleştiği dize bütününde irdelenmiştir. Demirce zengin masif cevher örneklerinde yapılan çalışmalar, karbonatların çökeldiği bir ortama yayılan denizaltı volkanitlerinin dolaylı - dolaysız biçimde serpantinitlerden yıkadığı veya çözdüğü demir ve yandaş elementlerinin ortama hidrotermal - eksalatif girişlerine eşlik eden, yine hidrotermal oluşumlu yoğun silis gelişleri ile karakterize olunan silikat fazının ve aynı denizaltı volkanitlerinin deniz suyu ile reaksiyonu sonucu oluşan sülfid fazının birlikte katılımcı olduğu bir sedimentasyon havzasına özgü cevherleşme geçmişini şekillendirmektedir. Demirce fakir konglomeratik - breşik cevher örneklerinde gözlenen, özellikle kuvars ile siderit, kil ve/veya killi siderit seviyeleri arasında izlenen ve belirli matematiksel kurallar ile ifade edilebilen "ardışıklı birliktelik" deformasyon öncesindeki sedimerter ilişkiye işaret etmekte olup, kil ve kuvarsça zengin içice girmiş cevherli bir horizonun oluşum sırası ve/veya hemen sonrasındaki havza tabanı hareketleri ile yer yer masif, yer yer de parçalanmış cevher biçiminde şekillenebileceği ortaya konulabilmektedir. Böylece Otlukilise demir yatağı, Lahn - Dill tipi sinsedimenter - volkanojen ve eksalatif - sedimenter yataklara Türkiye'deki Deveci demir yatağı benzeri bir diğer örneği temsil etmektedir

    İZMİR-ÖDEMİŞ YÖRESİNDEKİ ARSENOPİRİTLERLE İLİŞKİLİ ALTIN OLUŞUMLARININ MADEN JEOLOJİSİ

    No full text
    Bu çalışma İzmir-Ödemiş bölgesinin kuzeydogusunda yer alan Elmacıgedigi, Zeytinlik, Yılanlıkale ve Kemer yörelerinde yüzeyleyen damar görünümlü altın içeren arsenopirit oluşumlarının ve onların yakın civarlarında izlenen mikaşist, amfibol şist ve amfibolitlerin mineralojik, petrografik ve jeokimyasal olarak incelemelerini kapsamaktadır. Bölgede incelemeye konu olan tüm alanlar Menderes Masifi'nin Ödemiş asmasifinde yer almakta olup, bu asmasifte esas olarak şistler, gnayslar ve amfibolitlerden oluşan birimler yüzeylemektedir. Bu birimler orta derecede metamorfizma geçirmişlerdir. Çalışma alanında genellikle biyotit ve/veya muskovitçe zengin, yer yer granat da içeren mikaşistler, granat-biyotit amfibolitler ve amfibol şistler yüzeylemektedir. Uzunlukları birkaç yüz metreden fazla ve kalınlıkları birkaç on metre civarında olan mercek biçimli amfibolitler, içinde bulundukları şistlerin yapraklanmalarına paralel olarak konumlanmışlardır. Sahadan seçilen 11 örnek üzerinde yapılan jeokimyasal incelemeler sonucu ana oksit-SiO2 diyagramlarında cevher, mikaşist ve amfibollü kayaçların farklı alanlara düştügünü görülmektedir. Zeytinlik bölgesinden alınan 7 örnekte, eser elementlerden Au-Ag-Sb-Bi ve Se arasında çok yüksek pozitif korelasyon katsayılarının varlıgı saptanmıştır. Cevher mikroskobisi çalışmaları sonucunda cevher minerallerinde sinjenetik ve post metamorfik olmak üzere iki ayrı evre saptanmıştır. Cevherleşmelerin, sedimantasyon sırasında önce havzaya gelen olasılıkla bazik magmatik kayaçlarla ilişkili bazı element artışları, daha sonrada asidik çözeltilerle ilişkili element zenginleşmelerine baglı olarak geliştigi söylenebilir. Bölgenin metamorfizmaya ugraması sırasında ve/veya sonrasında cevherleşmelerin bir kez daha hareketlendikleri düşünülmektedir

    KEBAN (ELAZIĞ) KURŞUN-ÇİNKO CEVHERLEŞMELERİNİN KÖKENİNE BİR YAKLAŞIM: ÖN ÇALIŞMA

    No full text
    Keban ve çevresi cevher oluşumları, genelde granitoyidlerle epimetamorfik kayaç dokanaklarında, Nimri formasyonu içinde ve Keban mermerleri içinde olmak üzere üç ayrı konumda izlenmektedir. Önceki çalışmalarda bu yöredeki Pb - Zn oluşumları granitoyidlere bağlı skarn tip yataklar biçiminde yorumlanmıştır. Bu çalışmada ise Nimri formasyonunun karbonatlı litolojileri içerisinde yer alan baskın karbonat cevherleri ile Keban mermerleri içerisinde yer alan sülfid ve karbonat cevherleri ağırlıklı olarak incelenmiştir. Mineraloji, petrografi ve jeokimya çalışmaları sonucu cevherleşmelerin yalnızca doğrudan granitoyidlere bağlı skarn tipte olmadıkları konusunda bazı önemli bulgular ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışmadaki veri tabanı ile sınırlı kalmak koşuluyla, Nimri formasyonu ve Keban mermerleri içinde varolan cevherlerin granitoyidlerin etkisi ile mobilize oldukları görüşü önem kazanmaktadır. Mobilizasyon öncesi cevher oluşumları mevcut verilere dayanarak SEDEX (Ekzalatif Sedimanter) tip ile MVT (Mississippi Valley Tip) yataklanmalar açısından irdelenmiş ve SEDEX tipe özgü bazı bulgular ağırlık kazanmıştır, ikincil süreçlerle birincil oluşumlar yeni konumlarını kazanırken, metal içerikleri açısından da zenginleşmelere uğramıştır. Metamorfizma ve/veya granitoyid etkisi ile ilgili hareketlenmeler ve yüzeysel etkiler ile ilişkili zenginleşmelere özgü süreçler çalışma konusu dışında bırakılmıştır. Bilime ve ekonomiye katkıları açısından, birincil oluşumlu cevherleşmelerin köken tartışmalarının yeniden yapılması gerekliliği bu çalışmanın özgün sonucudur

    KESİKKÖPRÜ (BÂLÂ - ANKARA) DEMİR YATAĞININ KÖKENİNE BİR YAKLAŞIM

    No full text
    Bu çalışmada; Kesikköprü beldesi (Bâlâ, Ankara) civarında yer alan demir yatağının maden jeolojisi ele alınmakta ve kökeni tartışılmaktadır. Paleozoyik - Mesozoyik yaşlı Kırşehir masifine özgü gnays, şist ve kuvarsit litolojilerinden oluşan temel üzerinde Üst Kretase sırasında açılan havzada, kristalize kireçtaşı blokları içeren ultramafik - mafik kayaçlardan oluşan ofiyolitli melanjia geçişli spilitik bazalt, bazaltik tüf, diyabaz daykları, çörtlü kireçtaşı, radyolarit, çamurtaşı - kireçtaşı bantlarından oluşan sedimanter ve volkanik - volkaniklastik kayaçlar yer almaktadır. Havzaya ait kayaçlar Mestrihtiyen - Paleosen yaşlı granit, granodiyorit ve porfirleri gibi granitoyidler tarafından katedilmiştir. Bu birimler, Eosen yaşlı kumlu, killi, fosilli kireçtaşı litolojilerinden oluşan Çayraz formasyonu, Miyosen - Pliyosen (?) yaşlı kireçtaşı ve fosilli kireçtaşı bloklu kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, anhidrit - jips ardalanmalı incik formasyonu ile riyolit ve tüflerinden oluşan volkanik kayaçlar, Pliyosen - Kuvaterner yaşlı alüvyonlardan oluşan, post-tektonik havza çökelleri tarafından uyumsuz olarak örtülürler. Cevherleşmeye kaynak -ve yan kayaç oluşturan litolojiler çok genel biçimde kristalize kireçtaşı blokları içeren, peridotit, piroksenit ve serpantinitlerden oluşan ultramafik kayaçlar ile gabro ve diyabazlardan oluşan mafik kayaçlar biçiminde iki ana grup altında, daha detayda ise hidrotermal alterasyona uğramış serpantinitler, mafik kayaçlar ve hidrotermal alterasyona uğramış mafik kayaçlar biçiminde incelenmiştir. Anılan litolojilerde olivin, piroksen ve plajiyoklaz mineralleri arasındaki ardalanmalı birliktelik saha, ince kesit ve XRD çalışmalarında belirgindir. Yöredeki ultramafik ve mafik kayaçlarda yapılan petrografik çalışmalar ultramafik kümülatlara özgü oluşumları düşündürmektedir. Cevher örnekleri çoktan aza doğru; esas olarak manyetit, daha az olarak pirit, kalkopirit, kromit, siderit, ankerit, eser oranlarda ise pentlandit, pirotin, gerstorfit, ilmenit ve sfen minerallerinden oluşmaktadır. Ayrıca cevhere silikat mineralleri olarak olivin, piroksen, tremolit, aktinolit eşlik etmekte, çatlak ve kırık dolguları boyunca kalsit ve dolomite de rastlanmaktadır. Cevher örneklerinde yapılan jeokimyasal çalışmalar, cevher oluşumunda granitik sıvıların doğrudan etkilerinin olmadığına işaret etmektedir. Granitik sokulumlarm oluşturduğu hidrotermal konvektif hücre ile ilgili süreçler, mafik kayaçları etkileyerek cevherleşmeye eşlik eden "skarn türü minerallerin" ve "fels benzeri dokuların" oluşturduğu hidrotermal alterasyon kalıplarını şekillendirmektedir. Özellikle ultramafik kayaçların yapılarında yer alan yoğun biçimde olivin, ikinci derecede de piroksen gibi ferromagnezyen minerallerin bünyelerindeki demir elementinin serpantinleşme süreci sonucu açığa çıkması, birincil demir element kökenini oluşturmaktadır. Bunların granitik sokulumların dolaylı etkileri ile ikinci kez zenginleşmeleri ise Kesikköprü demir yatağının oluşumundaki önemli bir diğer evreye işaret etmektedir. Kesikköprü demir yatağının Divriği tip yatak benzeri olabileceği, yani demir elementinin eski çalışmalarda savunulduğu biçimde doğrudan granitik kayaçlardan kaynaklanmamış olduğu görüşü bu çalışma doğrultusunda ağırlık kazanmaktadır

    DiVRiĞi (SİVAS) DEMiR YATAĞININ KÖKENİ, ORTA ANADOLU, TÜRKİYE-BİR CEVHER MİKROSKOBİSİ ÇALIŞMASI

    No full text
    Divriği A-Kafa demir yatağı, serpantinler ve kireçtaşları ve/veya granitik kayaçlar arasındaki dokanakla, Divriği B-Kafa demir yatağı ise serpantinitler ve kireçtaşları arasındaki dokanakla tektonik konumlu olarak yer alır. Her iki yatak serpanbnitlerin hidrotermal alterasyonu sırasında oluşmuştur. A-Kafa'nın baskın cevher mineralini % 5lere kadar varan pirit içeriklerivle manyetitler oluşturur. B Kafa'dakı ana cevher minerali ise karbonat ve silikat damarcıklarıyla kesilmiş maghemitleşmiş ve martitleşmiş manyetitlerdir. Cevher minerallerinin dokusal ilişkileri demirin serpantinitlerden türediğine işaret etmektedir. Demir, önce serpantinleşme süreçleriyle zenginleşmiş, daha sonra Murmano pjütonunun intruzyonu ile oluşan hidrotermal konvektif hücreler tarafından yeniden zenginleştirilmiştir Bu konvektif hücreler cevher kütlesinin şekli üzerinde önemli rol oynamışlardır. Önerilen model, gelecekte yapılacak aramalarda, ilâve demir cevheri rezervleri açısından yüksek şansa sahip potansiyel bir bölgeye işaret etmektedir
    corecore