77 research outputs found
Ebelik ve hemşirelik son sınıf öğrencilerinin hasta güvenliği ve tıbbi hatalar konusundaki tutumu
Amaç: Bu betimleyici çalışma, ebelik ve hemşirelik son sınıf öğrencilerinin hasta güvenliği ve tıbbi hatalar hakkındaki bilgi ve tutumlarının değerlendirilmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Araştırma, 2009 yılında Konya’da ebelik ve hemşirelik lisans son sınıf öğrencilerinde uygulandı. Veri toplama sürecinde okulda bulunan 45 ebelik, 50 hemşirelik öğrencisi örnekleme alındı. Veriler 24 soruluk anket formu kullanılarak toplandı. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 22±1 idi. Ebe ve hemşire adaylarınca, kendileriyle ilgili olarak, % 37’sinin stajları sırasında tıbbi hata yaptıkları, hataların yarıdan çoğunun % 59 ilaç hataları olduğu, yapılan hataların % 12’sinde hastaların zarar gördüğü, ancak çoğunlukla % 71 hataları rapor etmedikleri ifade edildi. Staj arkadaşları için ise bu oranları daha yüksek olarak bildirdiler. Tıbbi hataları en sık hekimlerin yaptığı % 38 belirtildi. Sonuç: Ebe ve hemşire adaylarının tıbbi hata yapma oranı yüksek, hata bildirimi ise düşüktür. Tıbbi hataları önlemede müfredatta hasta güvenliği eğitiminin daha fazla yer alması, hasta güvenliğine katkı sağlayabili
COVID-19 vaccination-related headache showed two different clusters in the long-term course: A prospective multicenter follow-up study (COVA-Head Study)
BackgroundAlthough acute headache following COVID-19 vaccination is widely acknowledged, the long-term progression of these headaches remains poorly understood. Our objective was to identify various phenotypes of prolonged or worsened headaches associated with COVID-19 vaccination and document any changes in these phenotypes over an extended period. Additionally, we aimed to document the diverse headache presentations among patients with pre-existing primary headaches.MethodsA multinational, prospective observational study was conducted to investigate prolonged or worsened headaches associated with COVID-19 vaccination. Questionnaires assessing COVID-19 vaccination-related headaches at three time points (initial visit, 3rd month follow-up, and 6th month follow-up) were developed for the study. Headache specialists/clinicians evaluated patients using these questionnaires in a prospective manner. Repeated K-means cluster analysis was performed to identify patient profiles with prolonged or worsened headaches related to COVID-19 vaccination.ResultsAmong the 174 patients included in the study, there was a female-to-male ratio of 128 (73.6%) to 46 (26.4%). The mean age of the patient group was 45.2 +/- 13.3 years, and 107 patients (61.5%) had a pre-existing history of primary headaches. Through the analysis, two major clusters were identified based on headache characteristics at each visit. During the first visit (n = 174), Cluster 1 primarily comprised patients with a history of primary headaches, frontal localization of pain, throbbing pain type, more severe headaches accompanied by symptoms such as nausea, phonophobia, photophobia, and osmophobia, and worsened by physical activity. In contrast, Cluster 2 consisted of patients with longer headache durations (over one month) and a stabbing/pressing quality of pain. Patients in Cluster 1 had a higher prevalence of migraine as the pre-existing primary headache disorder compared to Cluster 2 (90.48% vs. 68.18%, respectively; p = 0.005).ConclusionThe identification of two distinct phenotypes of prolonged or worsened headaches related to COVID-19 vaccination can provide valuable clinical insights. Having an awareness of the potential worsening of headaches following COVID-19 vaccination, particularly in patients with a primary headache disorder such as migraine, can help clinicians and headache experts anticipate and adjust their treatment strategies accordingly. This knowledge can aid in preplanning treatment modifications and optimize patient care
Cytotoxic effects of arctium minus methanol extract on various cancer cell lines
Amaç: Bu çalışmada Arctium minus (Hill) Bernh. ssp. minus’un toprak üstü kısımlarından elde edilen metanol ekstresinin kanser hücre hatları üzerindeki sitotoksik etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Arctium minus (Hill) Bernh. ssp. minus’un metanol ekstresinin, iki farklı insan meme kanseri hücre hattına (MCF-7 ve MDA-MB-231) ve kontrol olarak normal insan fibroblast hücre hattına (MRC-5) uygulanması ile in vitro sitotoksik etkileri araştırılmıştır. Hücre canlılık tayini CellTiter-Blue metodu kullanılarak gerçekleştirilmiştir. İstatistiksel analiz için One-Way ANOVA ve Tukey post-hoc testi kullanılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Analizlerde, MCF-7 kanser hücrelerinde hücre canlılığı %27,8 -38,7 oranında belirlenmiş olup önemli derecede sitotoksik aktivite tespit edilmiştir (1 mg/mL ekstre uygulaması için p<0.022). Ancak MDA- MB-231 kanser hücre hatlarında %47,8-59,7 oranında hücre canlılığı gözlemlenmiştir. MRC-5 normal fibroblast hücrelerinde ise sitotoksisite gözlemlenmemiştir (%92,4 – 105,4 hücre canlılığı). Bu bulgulardan yola çıkarak, MCF- 7 kanser hücreleri ve MRC5 normal fibroblast hücrelerine 1,25 mg/mL Arcitum minus ekstresi ile muamele edilmiş ve flow sitometrisi metodu ile hücre ölümünün ölçümü gerçekleştirilmiştir. Arctium minus ekstresi uygulaması ile hücre ölümü, MCF-7 kanser hücrelerinde (%98) MRC5 normal fibroblast hücrelerinden (%25) çok daha yüksek oranda gerçekleşmiştir. Sonuç olarak, Arctium minus ssp. minus ekstresi uygulamasının hücre canlılığını MCF-7 hücre hattında normal fibroblast hücre hattına göre daha fazla azalttığı söylenilebilir.Objective: This study aimed to evaluate the cytotoxic effects of Arctium minus (Hill) Bernh. ssp. minus methanol extract derived from aerial parts on cancer cell lines. Material and Method: For cytotoxicity assays, two different human breast cancer cell lines (MCF-7 and MDA-MB-231) and healthy human fibroblast cell line (MRC-5)as a control were used. Cell viability determination was performed using the CellTiter-Blue method. One-Way ANOVA and Tukey post test were used for statistical analysis. Result and Discussion: Cell viability has been detected between ratios of 27.8-38.7% for MCF-7 cancer cell line, and a significant cytotoxic activity was observed via the analysis (1 mg/mL extract treatment p< 0.022). However, 47.8-59.7% cell viability was observed for MDA-MB-231 cancer cell line, and MRC-5 healthy fibroblast cell line did not demonstrate any cell viability (92.4-105.4% cell viability). Depending on these data, MCF-7 cancer cell line and MRC-5 fibroblast healthy cell line were treated with Arcitum minus extract, then cell viability was detected by flow cytometry technique. The ratio of the cell death was higher in MCF-7 cancer cell line (98%) compared with the MRC-5 fibroblast healthy cell line (25%) after the Arctium minus extract treatment. In conclusion, Arctium minus ssp. minus extract has significantly decreased the cell viability in MCF7 cancer cell line when compared with the MCR-5 fibroblast normal cell line
RELIABILITY ANALYSIS FOR EVALUATING SKILLS IN PEDIATRIC BASIC LIFE SUPPORT PERFORMANCE
Amaç: Tıp Fakültesi öğrencilerinin mesleksel becerilerinin değerlendirilmesindekullanılan ölçme değerlendirme yöntemlerinin geçerli ve güvenilir olması önemlidir.DEÜ Tıp Fakültesi Mesleksel Beceriler Komitesi tarafından hazırlanmış olan 25puanlı Pediyatrik Temel Yaşam Desteği (Pediyatrik TYD) ölçeği (25 PÖ) ve 35puanlı 5\'li Likert tipi ölçek (35 PLÖ) kullanılarak gerçekleştirilen bu çalışmada,öğrencilerin Pediyatrik TYD uygulama becerilerinin değerlendirilmesinde kullanılanölçekler ve değerlendiriciler arası tutarlılığın ve güvenilirliğin araştırılması amaçlanmıştır.Gereç ve yöntem: Tıp Fakültesi Dönem II öğrencileri (n: 140) I. yarı yıl sonunda ikigrup halinde Pediyatrik TYD beceri sınavına alındı. Her bir grup, biri Anesteziyolojive Reanimasyon Uzmanı, diğeri Mesleksel Beceriler Laboratuvarı Eğiticisi olmaküzere iki kişi tarafından değerlendirildi. Puanlama her bir öğrenci için 25 PÖ ve 35PLÖ ile ayrı ayrı yapıldı. Uygulamanın ardından öğrencilerden de aynı ölçeklere görekendilerine puan vermeleri istendi. Ölçekler ve uzman, eğitici, öğrenci puanlarıarasındaki korelasyon istatistiksel yöntemlerle değerlendirildi.Bulgular: 25 PÖ ve 35 PLÖ iç tutarlılığı sırası ile (Cronbach α) 0,734 ve 0,793bulundu. İki ölçeğin toplam skorları yüksek derecede (r:0,935) tutarlıydı.Değerlendiriciler arası tutarlılık 25 PÖ için, I. grupta r: 0,770, II. grupta r: 0,763; 35PLÖ için I. grupta r: 0,748, II. grupta r: 0,763 bulundu.Sonuç: 25 PÖ ve 35 PLÖ değerlendirme ölçekleri, mezuniyet öncesi eğitimdePediyatrik TYD uygulama becerisini değerlendirmede kullanılabilecek güvenilirölçeklerdir.Objective: The reliability and validity of the assessment methods used in assessmentof Professional Skills of medical students is important. In this study using the 25points scale (25 PS) for evaluating Pediatric Basic Life Support prepared by DEUMedical School Professional Skills Committee and the 35 points 5 point Likert typescale (35 PLS), it was aimed to investigate reliability and consistency between examiners and the scales used inevaluation of performance ofmedical students in Pediatric BasicLife Support (Pediatric BLS). Material and method: Year II medical students (n: 140) participated in thePediatric BLS skills examination in two groups at the end of the first term. ThePediatric BLS skills of each group were assessed by two examiners, oneAnesthesiology and Reanimation specialist and by a trainer from the ProfessionalSkills Laboratory. For each student scoring was performed using both the 25 PS and35 PLS. Following completetion of the assessment, students were asked to scorethemselves using the same scales. Correlation between the scales and the specialist,trainer and the student scores were evaluated using statistical methods.Results: The internal consistency of 25 PS and 35 PLS were (Cronbach α) 0.734 and0.793 respectively. The total scores for the two scales were correlated significantly(r:0.935). The consistency among the examiners were r: 0.770 in the first group andr: 0.763 in the second group for 25 PS; and r: 0.748 in the first group, and r: 0.763in the second group for 35 PLS.Conclusion: 25 PS and 35 PLS evaluation scales are considered to be reliablestudent evaluation scales to be used in assessment of Pediatric BLS skills inundergraduate medical education
Factors Associated with Substance Use in Adolescents Under Legally Required Health Care
Objective:In this study, cases who applied to the polyclinic, where we followed the patients under legally required health care clinic in the last year, were evaluated. It was aimed to compare the socio-demographic and clinical characteristics of patients who use and do not use substances.Methods:Between September 2021 and August 2022, the files of cases aged 14-18 years with health precautions were reviewed retrospectively. Data of 75 cases with complete file information were recorded and analyzed.Results:Seventy-five patients (47 girls, 28 boys) were included in the study. Thirty four patients (21 girls, 13 boys) had substanceuse. The mean age was 15.9±1.2 years and the mean duration of education was 9.5±1.9 years. Legally required counseling was 72% (n=54), education was 29.3% (n=22), institutional care was 22.7% (n=17) Smoking and alcohol use (p=0.001) school absenteeism (p=0.002), criminal behavior (p=0.012), number of negative life events (p=0.025), exposure to emotional abuse (p=0.025) and care measures (p=0.017) were found to be higher in patients with substance use. Academic achievement was lower in patients using substance (p=0.001). Substance use was found to be higher in those residing in the city center than in the districts and rural areas (p=0.002). At least one psychiatric diagnosis (p=0.001), more than one psychiatric diagnosis (p=0.001) and conduct disorder (p=0.016) were detected more frequently in the substance abuser group. Cannabis was the most frequently used substance (79.4%) in the group using drugs.Conclusion:Adolescents who are monitored with in the scope of under legally required health care and who use substances are different from the non-substance use group in terms of some socio-demographic and clinical characteristics. Knowing these features can contribute to the prevention and treatment studies of forensic medicine and child and adolescent mental health clinics working with patients who receive legally required treatment. Therefore, it is recommended to increase cooperation between the clinics
Labraunda 2017
La mission 2017 de Labraunda a été double. Parallèlement à la mission de fouille/documentation/conservation qui s’est déroulée sur le site de Labraunda du 18 juin au 18 août 2017, nous avons inauguré cette année une mission de prospection, pour l’instant modeste, mais qui s’avère très prometteuse. Cette dernière, dont la première édition s’est déroulée pendant les deux semaines qui ont précédé la fouille, a pour objectif d’établir une carte archéologique de la région de Labraunda et de permet..
Diagnosis of comorbid migraine without aura in patients with idiopathic/genetic epilepsy based on the gray zone approach to the International Classification of Headache Disorders 3 criteria
BackgroundMigraine without aura (MwoA) is a very frequent and remarkable comorbidity in patients with idiopathic/genetic epilepsy (I/GE). Frequently in clinical practice, diagnosis of MwoA may be challenging despite the guidance of current diagnostic criteria of the International Classification of Headache Disorders 3 (ICHD-3). In this study, we aimed to disclose the diagnostic gaps in the diagnosis of comorbid MwoA, using a zone concept, in patients with I/GEs with headaches who were diagnosed by an experienced headache expert.MethodsIn this multicenter study including 809 consecutive patients with a diagnosis of I/GE with or without headache, 163 patients who were diagnosed by an experienced headache expert as having a comorbid MwoA were reevaluated. Eligible patients were divided into three subgroups, namely, full diagnosis, zone I, and zone II according to their status of fulfilling the ICHD-3 criteria. A Classification and Regression Tree (CART) analysis was performed to bring out the meaningful predictors when evaluating patients with I/GEs for MwoA comorbidity, using the variables that were significant in the univariate analysis.ResultsLonger headache duration (<4 h) followed by throbbing pain, higher visual analog scale (VAS) scores, increase of pain by physical activity, nausea/vomiting, and photophobia and/or phonophobia are the main distinguishing clinical characteristics of comorbid MwoA in patients with I/GE, for being classified in the full diagnosis group. Despite being not a part of the main ICHD-3 criteria, the presence of associated symptoms mainly osmophobia and also vertigo/dizziness had the distinguishing capability of being classified into zone subgroups. The most common epilepsy syndromes fulfilling full diagnosis criteria (n = 62) in the CART analysis were 48.39% Juvenile myoclonic epilepsy followed by 25.81% epilepsy with generalized tonic-clonic seizures alone.ConclusionLonger headache duration, throbbing pain, increase of pain by physical activity, photophobia and/or phonophobia, presence of vertigo/dizziness, osmophobia, and higher VAS scores are the main supportive associated factors when applying the ICHD-3 criteria for the comorbid MwoA diagnosis in patients with I/GEs. Evaluating these characteristics could be helpful to close the diagnostic gaps in everyday clinical practice and fasten the diagnostic process of comorbid MwoA in patients with I/GEs
Missed nursing care and reasons of nurses who are working at public and university hospitals in Thrace region
Araştırma Trakya bölgesindeki kamu ve üniversite hastanelerinde çalışan hemşirelerin
karşılayamadıkları bakım ve nedenlerini ortaya çıkarmak amacıyla yapılan tanımlayıcı bir
çalışmadır.
Araştırma Trakya bölgesindeki hastanelerde bakım gerektiren birimlerde çalışan 550
hemşireyle gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından hazırlanan 7
sorudan oluşan tanıtıcı bilgi formu ve “Karşılanamayan Bakım Ölçeği” kullanılmıştır.
Verilerin analizinde sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, Skewnes ve Kurtosise değerleri, t
testi, tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır.
Çalışmada karşılanamayan hemşirelik bakım gereksinimleri puan ortalaması
1,63±0,35, karşılanamayan hemşirelik bakım hizmetlerinin nedenleri toplam puan ortalaması
3,22±0,65 olarak bulunmuştur. En fazla karşılanamayan hemşirelik bakım gereksiniminin
“Hastayı günde üç kez veya gerektiği kadar ayağa kaldırma/dolaştırma” olduğu,
karşılanamayan hemşirelik bakımı için en çok belirtilen nedenin “Çalışan personel sayısının
yetersizliği” olduğu belirlenmiştir. Karşılanamayan hemşirelik bakım gereksinimleri puan
ortalamasıyla çalışılan birim arasında, karşılanamayan hemşirelik bakım hizmetlerinin
nedenleri toplam puan ortalamasıyla çalışılan birim, eğitim durumu ve hastane türü arasında,
hemşirelik bakım hizmetlerinin nedenlerinin alt boyutları puan ortalamalarından; iş gücü
kaynaklarıyla çalışılan birim, eğitim durumu, hastane türü ve çalışma saatleri arasında,
iletişimle çalışılan birim, eğitim durumu ve hastane türü arasında, malzeme kaynaklarıyla
hastane türü arasında anlamlı fark bulunmuştur.
Sonuç olarak; Trakya bölgesindeki kamu ve üniversite hastanesinde çalışan
hemşirelerin karşılayamadıkları bakımın var olduğu ve nedenlerinin alt boyut sıralamasının en
çoktan en aza doğru iş gücü kaynakları, malzeme kaynakları ve iletişim olduğu belirlenmiştir.
Karşılanamayan hemşirelik bakımının ortaya çıkarılmasına yönelik farklı örneklemlerde
çalışmanın tekrarlanması önerilmektedir.The research is a descriptive study for revealing missed nursing care and its reasons of
nurses working at public and university hospitals in Thrace Region.
Research conducted with the 550 nurses who work at departments need nursing care
in hospitals which are in Thrace region. Information form prepared by researcher, consisted of
7 questions and “MISSCARE Survey” were used for collecting data. For analysis of
parameters; number, percentage, average, standart deviation, Skewnes and Kurtosise values, t
test, one way Anova were used.
In the study, average point of nursing care was found 1,63±0,35, total point average of
missed nursing care’s reasons was found 3,22±0,65. It is determined that the most missed
nursing care is “The patient stand up/walk around three times in a day or as required”, the
most indicated reason of missed nursing care is “Lack of working personnels numbers”.
Significantly differences were found between averege point of missed nursing care and unit,
averege point of missed nursing care reasons and units, educational status, hospital type;
average point of labour resource subdminesions and units, educational status’, hospital type,
working times’; average point of comminucation subdimensions and units, educational status’,
hospital type; average point of material resources and hospital type.
As a result it was determined that missed nursing care of nurses working at public and
university hospitals in Thrace Region exist and order of reason’s subdimension from the most
to least is labour resource, material resource, communication. It is suggested that repeating the
study to reveal missed nursing care with different samples
Basınçlı Akifer Parametrelerinin Pompaj Analizi ile Belirlenmesi
Bu çalışma, basınçlı akifer parametrelerinin belirlenmesinde kullanılan yöntemleri ve bu yöntemlerin uygulanabilirliklerini ve güvenirliklerini ele alır. Basınçlı akifer parametre tahminleri ve yöntemleri, Theis (1935) tarafından elde edilmiş eksponansiyel integral formülüne dayanır. Theis (1935) yöntemi grafiksel bir yöntem olup, çifte logaritmik olarak çizilmiş Theis tip eğrisinin akiferde ölçülmüş olan yine çifte logaritmik olarak çizilen zaman-düşüm eğrisine çakıştırılmasını gerektirir. Diğer yöntemler ise, çeşitli sayısal ve grafiksel metotların Theis formülüne uygulanması esasına dayanır. Bu makale, arazide gözlenmiş üç adet gözlem kuyusunda ölçülmüş veriyi ele alarak güncel pek çok yöntemin tatbik edilmesini ve birbirleriyle kıyaslanmasını ele almaktadır. Bunun sonucu olarak, kullanılan bütün yöntemlerin avantaj ve dezavantajları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır
- …