7 research outputs found

    Gerbera yetiştiriciliğinde hasat öncesi ve sonrası yapılan bazı uygulamaların verim kalite ve vazo ömrü üzerine etkileri

    No full text
    Bu çalışma toprağın Agrolig , Bioprestige, Biovegetal gibi ticari organik gübreler ve yanmış sığır gübresiyle gübrelenmesinin, gerberada verim kalite ve vazo ömrüne etkilerini incelemek amacıyla yürütülmüştür. Ayrıca bitkilere periyodik olarak sprey şeklinde uygulanan farklı yaprak gübrelerinin (%1 Ca(NO3)2, %1 CaCl2, %1 KNO3 ve 50-100 ppm Zn EDTA) gerbera çiçeklerinde vazo ömrüne ve kaliteye olan etkileri araştırılmıştır. Hasat edilmiş çiçeklerin %1 CaCl2, %1 Ca(NO3)2, %1 KNO3 ve %1 şeker içeren solüsyonlar içersinde farklı şekillerde tutulmasının vazo ömrüne etkileri incelenmiştir. Hasat dönemi boyunca verim kalite ve vazo ömründeki değişimler de incelenmiştir. Çalışmada Ornella ve Testarossa isimlerinde iki farklı çeşit kullanılmıştır. Organik madde uygulamalarının sonuçlara önemli bir etkisi olmamıştır. Sprey uygulamaları da istatistiki bir fark oluşturmamıştır. Ancak %1'lik KNO3 sprey uygulamaları sonucu vazo ömründe bir artma eğilimi belirlenmiştir. Hasat sonrası uygulanan %1'lik Ca(NO3)2 iki çeşitte de vazo ömrünü arttırmıştır

    Türkiye'de kültürü yapılan ve doğal yayılış gösteren nergislerin (Narcissus) araştırılması, kültüre alınması, bazı morfolojik ve biyolojik özelliklerinin incelenmesi

    No full text
    Çalışmada Türkiye’nin nergis varlığı bakımından sahip olduğu durumun incelenmesi ve nergis genetik kaynaklarımızın, süs bitkilerinde önem taşıyan özellikler yönünden, sahip olduğu potansiyelinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışma Türkiye’de, Narcissus tazetta L. ve Narcissus serotinus L. türlerinin doğal yayılış gösterdiği alanlar ve farklı nergis türlerinin doğallaşmış olduğu alanlarda ve İzmir Bornova’da kurulan nergis plantasyonda, 2006-2010 yıllarında yürütülmüştür. Doğal ve doğallaşmış popülasyonların lokalite bilgileri kaydedilmiş, bu popülasyonların bitkilerinde bazı morfolojik ölçümler yapılmıştır. N. tazetta ve N. serotinus türlerinin, Türkiye Florası (Davis, 1984)’nda belirtilen yayılış alanlarına ek olarak yeni yayılış alanları belirlenmiştir. Çalışmada, değişik lokasyonlardan kültüre alınan bitkiler ve bazı kültür çeşitleri ile kurulmuş olan plantasyonda gerçekleştirilen ölçümler ile farklı bitki özellikleri, aynı ekolojik koşullarda belirlenmiştir. Çiçeklenme oranı, vazo ömrü, erkencilik ve morfolojik karakterler gibi bazı farklı özellikler bakımından, doğal popülasyonlardan alınan bitkilerin bazılarının, kültür çeşitlerinin sahip oldukları değerlerin üzerinde veya altındaki değerlere sahip olduğu belirlenmiştir. Doğadan alınan türlerin, kültür koşullarındaki bazı değerlerinin, bu türler için yapılmış tanımlamaların üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışma ile 11 farklı ilden ve 20 lokasyondan sökülen farklı türlere ait bitkiler ile bir plantasyon elde edilmiştir

    The development and cultivation of wild plants and using as ornamental plant

    Get PDF
    Yükselen yaşam standardı ve artan kentleşme tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de iç ve dış mekânda yeni süs bitkilerine olan talebi artırmaktadır. Ancak, günümüzde kentsel ortamlar, mimari yapılar, kamu parkları ve açık yeşil alanlar ile bu alanlarda yetiştirtilen süs bitkileri homojenleşmiş ve küresel kültürün bir parçasına dönüşmüştür. Artan ve değişen pazar talebi süs bitkileri üretimini ve ıslahını yeniden gündeme getirmiştir. Anadolu’nun bitki zenginliği, çok sayıda araştırıcıyı pazar taleplerine uygun yeni tür ve çeşidi süs bitkileri piyasasına kazandırmak için doğal türlerden yararlanma ve ıslahına yöneltmektedir. Bir türün süs bitkisi olarak ele almasında tarihin ilk dönemlerinden beri "ilk bakışta aşk" benzetmesi gibi bitkinin; olağan dışı biçimi, çiçeğin özel boyutu veya rengi, kokusu ve kolay çoğaltılması, yetiştirilmesi ve üretilmesi gibi faktörler etkili olmuştur. Bitkinin yayılımı, büyüme fizyolojisi, hastalık ve zararlılara karşı toleransı, farklı koşullarda büyüme özelliği, nakliyeye dayanımı ve piyasanın kabulü gibi diğer kriterler de devreye girmiştir. Günümüzde estetik kullanımı yanında mimari, mühendislik ve iklim kontrolüne katkıları dikkate alınarak süs bitkileri ıslah edilmektedirler. Doğal bitkilerin süs bitkisi olarak sektöre kazandırılmasında, kültüre alınmasında dört aşama yer almaktadır. Bunlar; tüketici ve piyasa isteklerine göre ticari potansiyeli olabilecek türün belirlenmesi ve teşhisi, uygun çoğaltım protokolünün belirlenmesi, büyüme ve gelişme fizyolojisine etki eden faktörlerin belirlenmesi ve son olarak pazarlama stratejisi ile satış noktalarının belirlemesidir. Bu aşamalara uygun ıslah yöntemleri (seleksiyonmelezleme vb.) ile oluşturulacak kültüre alma süreci, doğal türün ticari başarısı ve tüketiciler tarafından kabul şansı artacaktır. Bu çalışmaların sonunda da Anadolu’nun topraklarından dünyaya yayılacak süs bitkisi çeşitleri ülkemizin ekonomik kalkınmasına katkı sağlayacağı gibi, tanıtımına da katkı sağlayacaktır.The rise of living standards and increase of urbanization enhance the demand for indoor and outdoor ornamental plants in our country, as in the rest of the world. However, today, urban environments, architectural structures, public and private parks and urban open-green areas and ornamental plants grown in these areas have become homogeneous and become part of the global culture. Increasing market demand has made the production and breeding of ornamental plants the current issue. Anatolia's plant abundance leads a large number of researchers to the breeding of natural species to bring new species and varieties to the ornamental plants market in line with market demands. Since the early years of history, some factors have been effective to consider a species as an ornamental plant, such as "love at first sight", as well as the unusual form of the plant, the special size or color of the flower, the smell and the reproduction and breeding of the plant. The easy breeding of the plant has been another promoting factor. Nowadays, other criteria such as the plant's spread, growth physiology, tolerance to pests and diseases, growth in different conditions, resistance to transport and the acceptance of the market have also been important issues. Nowadays, they are reformed by taking into consideration the aesthetic use, as well as architectural, engineering and climate control contributions. There are four stages in the acquisition and cultivation of natural plants into the sector as ornamental plants for the sector. These are the identification of the species with commercial potential, determining the appropriate production protocol, determining the factors affecting the physiology of growth and development, and finally determining the marketing strategy and sales points. The commercial success of the natural species and the chance to be accepted by consumers will increase when an appropriate breeding program is developed for these stages. Varieties of ornamental plants to be spread from Anatolian lands to the World will contribute to the country's economic development as well as contribute to the presentation of the country

    Effects of sugar concentrations on in vitro micropropagation of spathiphyllum

    No full text
    Fotoototrofik mikro çoğaltım, doku kültüründe gereksinim duyulan karbonun karbondioksitten karşılanmasıdır. Bu yöntemin temeli besin ortamına organik karbon kaynağı olarak şekerin ilave edilmemesi veya konsantrasyonunun azaltılması koşuluna dayanmaktadır. Fotoototrofik mikro çoğaltım, doku kültürünün en önemli sakıncaları olan vitrifikasyon, dış koşullara adaptasyon güçlüğü, yoğun işgücü kullanımı, yüksek maliyet, kontaminasyon riski gibi sorunları azaltabilmekte ya da ortadan kaldırabilmektedir. Bu çalışma ile Spathiphyllum wallisii’nin farklı şeker konsantrasyonları içeren besin ortamlarındaki sürgün çoğaltma-köklendirme kabiliyetinin in vitro fotoototrofik çoğaltıma uygunluk durumu belirlenmeye çalışılmıştır. Sürgün çoğaltma denemesinde 8-10 mm uzunluğunda iki yapraklı in vitro sürgünler MS + 0.5 mg/l BAP + 0.1 mg/l NAA ortamında; köklendirme denemesinde ise 25 mm boyundaki in vitro sürgünler MS + 0.1 mg/l NAA ortamında kültüre alınmış olup; her iki ortam da 0, 10, 20, 30 g/l konsantrasyonlarında şeker içermektedir. Sürgün çoğaltma aşamasında, çoğalma oranı, kardeş sürgün adedi ve uzunluğu, sürgün yaş ağırlığı, yaprak renk değerleri ve gelişme puanı bakımından şekerli (10, 20, 30 g/l) ve şekersiz (0 g/l) ortamlar arasında istatistiksel olarak önemli farklılıklar bulunmuştur. 10, 20, 30 g/l şeker konsantrasyonlarında çoğalma sırasıyla 4.4, 4.6, 5.4 sürgün/eksp., 0 g/l şeker konsantrasyonunda 0.7 sürgün/eksp. olarak gerçekleşmiştir. Köklendirme aşamasında da ortamda şeker bulunması incelenen özellikler üzerine pozitif yönde etki göstermiştir. 20, 30 g/l şeker konsantrasyonlarında köklenme oranı %100 olup; kök sayısı sırasıyla 16.1-8.8 adet/eksp., yaş kök ağırlığı ise 518.9-440.6 mg olarak belirlenmiştir. Bu çalışma koşullarında fotoototofik mikro çoğaltmanın tam olarak gerçekleşmediği; Spathipyllum’un in vitro sürgün çoğaltma ve köklendirilmesi için besin ortamında 20 ya da 30 g/l konsantrasyonlarında şeker bulunması gerektiği sonucuna varılmıştır.Photoautotrophic micropropagation can be described as a tissue culture technique in which, all required carbon is supplied from carbon dioxide. Preparing the medium without or with low concentration of sugar, which is a source of organic carbon, is the main condition. Decreasing some problems as vitrification and contamination, lowering high input and labour costs and improving the acclimatization capacity of in vitro plantlets are the main advantages of photoautotrophic micropropagation. the present study was carried out to determine the compatibility of spathiphyllum for in vitro photoautotrophic micropropagation by proliferation and rooting ability of microshoots on different sugar concentrations. in shoot multiplication trial, micro shoots in 8-10 mm length with two leafs were planted in MS + 0.5 mg/l BAP + 0.1 mg/l NAA medium and in rooting experiment shoots in 25 mm length were transferred on MS + 0.1 mg/l NAA. Both media prepared with four different sugar concentrations (0, 10, 20, 30 g/l). in multiplication stage, significant differences were found between medium with sugar and without sugar at proliferation rate, new shoot number/exp. and length, shoot fresh weight, leaf colour values and growth score parameters. 10, 20, 30 g/l sugar concentrations gave the highest proliferation rate with means of 4.4, 4.6, 5.4 shoots per explant and 0 g/l doses gave 0.7 shoot/exp. respectively. A positive relationship was found between the increase in sugar concentration and rooting rate, root number, shoot fresh weight, root dry weight. 100% rooting percentage, 16.1-8.8 root number per explant 518.9-440.6 mg root fresh weight were verified for 20, 30 g/l sugar respectively. in this study conditions, photoautotrophic micropropagation was not be occurred exactly and the presence of 20 or 30 g/l sugar concentrations was necessary for efficient in vitro proliferation and rooting of Spathiphyllum

    Ticari nergis çeşitlerinin saksılı süs bitkisi olarak değerlendirilmesi üzerine bir araştırma

    Get PDF
    The research was carried out over a vegetation period between December 2014 and June 2015 at Ege University, Bayindir Vocational School to investigate the floristic properties of different cool-climate narcissus varieties grown in pots under greenhouse conditions. Twenty-two different Narcissus cultivars (Professor Einstein, Tête-à-Tête, Carlton, Precocious, Furbelow, Ice Follies, Strong Gold, Dellan, Carbineer, Tamsyn, Actaea, Golden Harvest, Cheerfulness, Sempre Avanti, Scarlett O’Hara, Monal, Fortissimo, Pink Silk, White Lion, Fortune, Salome) were examined in terms of their floral quality in Mediterranean ecological conditions. For this purpose, different Narcissus cultivars were scrutinized through a set of visual criteria for their first flowering time, flowering duration, flower length, stem height and width together with the amount and diameter of their flowers. As a result, in accordance with each cultivar, rather different outcomes were demonstrated; the flowering times were within 48 and 79 days, the flower longevity was between 20 and 44 days. In addition, plant length 24.0 - 64.6 cm, stem lengths varied between 17.75 cm and 54.28 cm, stem diameters were within 0.70 cm and 1.35 cm. The largest flower diameter was measured at 12.1 cm and the highest number of florets counted was 3. All varieties used in the experiment were different from each other in terms of development speed, color, form and general appearance. It was concluded that all varieties used in the research could be evaluated as a potted ornamental plant.Araştırma, Ege Üniversitesi Bayındır Meslek Yüksekokulu’nda sera koşullarında saksıda yetiştirilen farklı nergis çeşitlerinin floristik özelliklerini incelemek amacıyla Aralık 2014 – Haziran 2015 tarihleri arasında bir vejetayson döneminde yürütülmüştür. Araştırmada 22 farklı nergis çeşidi (Professor Einstein, Tête-à-Tête, Carlton, Precocious, Furbelow, IceFollies, Strong Gold, Dellan, Carbineer, Tamsyn, Actaea, Golden Harvest, Cheerfulness, SempreAvanti, ScarlettO’Hara, Monal, Tahiti, Fortissimo, Pink Silk, White Lion, Fortune, Salome) incelenmiştir. Çeşitlere ait ilk çiçeklenme başlangıcı, çiçekte kalma süresi, bitki boyu, sap uzunluğu, sap kalınlığı, çiçek çapı ve bir saptaki çiçek sayısı özellikleri değerlendirilmiştir. Elde edilen verilere göre; çiçeklenme başlangıç süreleri soğanların dikimden 48 - 79 gün sonrası belirlenmiştir. Çiçekte kalma süreleri 20 - 44 gün, bitki boyları 24,0 - 64,6 cm, sap uzunlukları 17,75 - 54,28 cm, çiçek çapları 4,2 - 12,1 cm, sap kalınlıkları 0,7 - 1,35 cm ve saptaki çiçek adedi 1 - 3 adet olarak belirlenmiştir. Denemede kullanılan tüm çeşitler gelişme hızı, renk, form, genel görünüm gibi birçok özellik açısından farklılık göstermiştir. Araştırmada kullanılan tüm çeşitlerin saksılı süs bitkisi olarak değerlendirilmesinin mümkün olacağı sonucuna varılmıştır
    corecore