37 research outputs found

    Uyuşturucu Madde Kullanımı Nedeniyle Başvuran ErgenlerdeÖzkıyım Girişimi ile İlişkili Etkenler

    Get PDF
    Amaç: Çocuk ve ergenlerde saptanan özkıyım girişimleri tüm dünyada etkisini gösteren bir halk sağlığı sorunudur. Madde kullanım bozukluğu özkıyım girişimlerine sıklıkla eşlik eden psikiyatrik bozukluklardandır. Bu çalışmadaki amacımız, madde kullanımı olan çocuk ve ergenlerde özkıyım girişimi bulunan ve bulunmayanlar arasındaki sosyodemografik farklılıkların belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma kapsamında Ege Üniversitesi Çocuk ve Ergen Bağımlılık Merkezi’ne (EGEBAM) poliklinik ya da denetimli serbestlik değerlendirmesi amacıyla başvuran çocuk ve ergenlerin arşiv dosyaları geriye dönük olarak incelenmiştir. Olguların özkıyım girişiminin olup olmadığı, sigara ya da madde kullanımına başlama yaşları, aile öyküleri, önceki tedavi öyküsü, sokakta yaşama öyküsü, adli sorun yaşama öyküsü gibi değişkenler değerlendirilmiştir. Bulgular: EGEBAM Polikliniği'ne başvurmuş olup dosyaları incelenen 371 olgunun %8’inde özkıyım girişimi öyküsü mevcuttu. Özkıyım girişimi ile istatistiksel olarak anlamlı düzeyde ilişkili olan değişkenler şu şekildeydi: Kız cinsiyet, önceki tedavi öyküsünün varlığı, ailede madde kullanımı öyküsünün varlığı ve sokak yaşantısı öyküsünün varlığı (p<0,001). Olguların özkıyım girişiminden bağımsız şekilde sigara kullanımına başlama yaşı ile madde kullanımına başlama yaşı arasında yaklaşık 2 yıl bulunmaktaydı. Sonuç: Özkıyım ile ilişkili risk faktörlerinin belirlenmesi erken müdahalelerin yapılması açısından önem taşımaktadır. Özellikle, kız cinsiyete sahip, geçmiş tedavi öyküsü bulunan, ailede madde kullanımı olan ve hayatının bir döneminde sokakta yaşama öyküsü olan olgular özkıyım açısından daha riskli olmaları nedeni ile daha detaylı bir değerlendirme bu riskin azaltılmasına olanak sağlayabilecektir. Bununla birlikte, çocuk ve ergen psikiyatrisinde acil müdahale gerektiren madde kullanımı ve özkıyım ilişkisini ve seyrini araştıran daha çok sayıda çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır

    Madde kullanım bozukluklarında genetik: bir gözden geçirme

    No full text
    It was thought earlier that environmental and social conditions were effective in the progress of substance use disorder but upon the developments in the genetics area it came forward that the genetic reasons play an important role. The substance use disorder is a complicated process. This process starts with trying the substance, continues with constant use and results in addictiveness progress. The impact of genetic mechanisms on the different levels of this process should be enlightened. It is notified that the addictiveness of alcohol, cigarette, heroin and cocaine pass through the family. The genetic of alcohol use disorder has been studied more compared to the substance use disorder;amp;#8217;s. As a result of these studies it was stated that the genetic impact in alcohol use disorder is more compared to the others. A genetic settlement that is agreed in the substance use disorder progress has not been obtained yet. The reason for this is that the formation of this sickness is attributed to the polygenic reasons. This situation causes the sickness to come in front of us with very different phenotypical features. The exposure of these different phenotypical features will guide the study of genetic groundÖnceleri madde kullanım bozukluklarının (MKB) gelişiminde çevresel, gelişimsel ve sosyal şartların etkili olduğu düşünülmekteydi. Ancak genetik alanında kaydedilen gelişmelerin ardından genetik nedenlerin oynadığı rol ön plana çıkmaya başlamıştır. MKB gelişimi karmaşık bir süreçtir. Bu süreç maddeyi ilk deneme ile başlar, sürekli olarak kullanma ile devam eder ve bağımlılık gelişimi ile sonuçlanır. Genetik mekanizmaların bu sürecin farklı aşamalarına olan etkisi aydınlatılmalıdır. Alkol, sigara, esrar, kokain bağımlılıklarının ailesel geçişi olduğu bildirilmiştir. Alkol kulanım bozukluklarının (AKB)genetiği diğer MKB genetiğine oranla daha sık çalışılmıştır. Bu çalışmaların sonucunda AKB ‘da genetik etkinin diğerlerine göre daha fazla olduğu bildirilmiştir. MKB gelişiminde üzerinde uzlaşı sağlanan bir genetik yerleşim henüz saptanmamıştır. Bunun bir nedeni bu hastalığın oluşumunun poligenik nedenlere bağlanmasıdır. Bu durum hastalığın çok farklı fenotipik özelliklerle karşımıza çıkmasına neden olmaktadır. Bu farklı fenotipik özelliklerin ortaya konması genetik zeminin araştırılmasında yol göstericidir

    Relationship Between Cigarette, Alcohol, Substance Use Disorders and Familial Drug Use in University Students

    No full text
    Amaç: Çal??ma, üniversite ö?rencilerinde sigara, alkol,madde deneyimi ve kullan?m bozuklu?u ile cinsiyet,fakülte, s?n?f, ya?am ortam?, ailedeki madde kullan?m?aras?ndaki ili?kiyi de?erlendirmek üzere tasarlanm??t?r.Yöntem: Ara?t?rma, kesitsel alan çal??mas?d?r ve örneklem, fakülte ve s?n?f düzeyine göre tasarlanm?? tabakaland?r?lm?? örneklem metoduna göre seçilmi?tir.Uygulama, s?n?f ortam?nda gerçekle?tirilmi?tir.Demografik veri formu, Fagerström Nikotin Ba??ml?l???Testi, Alkol Kullan?m Bozukluklar? Tan?ma Testi kullan?lm??t?r. ?statistiksel de?erlendirmede, frekans testleri,Pearson ki-kare, Mann Whitney U ve Kruskal Wallis veSpearman korelasyon testi kullan?lm??t?r. Bulgular:Ara?t?rmaya, 1522 ö?renci kat?lm??t?r. Erkeklerde sigara,alkol, madde deneyimi ve tütün ile alkol kullan?m bozuklu?u kad?nlara göre daha yüksek bulunmu?tur. Esrar(%12.5), ekstazi (%2), kokain (%0.6) ve eroin (%0.1) s?kl?kla kullan?lan yasad??? maddelerdir. Sigara, alkol, maddedeneyimi, alkol kullan?m bozuklu?u ile s?n?f, fakülte,ya?am ortam? ve ailesel madde kullan?m? aras?nda ili?kibulunmu?tur. Tütün kullan?m bozuklu?u ile cinsiyetd???ndaki di?er faktörler aras?nda ili?ki bulunmam??t?r.Sonuç: Üniversite ö?rencileri aras?nda, erkek olma, üsts?n?flarda okuma, ailesel madde kullan?m?, ki?inin maddedeneyimi ve ba??ml?l???nda art??a yol açabilmektedir. Aileyan?nda ya da yurtta kalma, sa?l?k bilimlerini temsil edenfakültelerde okuma ise koruyucu faktörler olarak de?erlendirilebilir. Tütün kullan?m bozuklu?u ile ilgili bulgular,sigara kullanmak ile ba??ml? olman?n gençler aras?ndaay?r?c? özelli?i olmad???n? göstermi?tirObjective: This study was design to evaluate the relationship between cigarette, alcohol, substance experience and use disorders and gender, faculty, class, livingenvironment, substance use of families among university students. Method: The research was cross-sectionalarea study and sample were selected stratified samplingmethod was designated according to faculty and classlevel. Application was carried out in classroom.Demographic data form, Fagerström Nicotine Test forDependence and Alcohol Use Disorders IdentificationTest were used. Frequency tests, Pearson chi-square,Mann Whitney U and Kruskal Wallis and Spearman correlation tests were used in statistical evaluation. Results:1522 students were attended the survey. Cigarette, alcohol, substance experience and tobacco, alcohol disordersamong men found higher than in women. Cannabis(12.5%), ecstasy (MDMA) (2%), cocaine (0.6%) and heroin (0.1%) were mostly used illegal drugs. There was arelationship between cigarette, alcohol, substance experience, alcohol use disorders and class, faculty, livingenvironment and familial substance use. There was noassociation found between any factors except genderand tobacco use disorder. Conclusion: Among university students, being a male, studying in upper classes andhaving familial drug use can lead to increase of experience and addicted to substances of a person. Stayingwith own family or at a dorm, reading in faculties representing the health sciences can be considered as protective factors. The findings of tobacco use disorder haveshowed that using or being addicted to cigarette is nota distinctive feature among young smoker

    Madde kullanım bozukluğu olan ve olmayan ergenlerin çocukluk dönemi aile yaşantılarına ilişkin algıları

    No full text
    Amaç: Bu araştırmanın amacı, madde kullanım bozukluğu (MKB) olan ve olmayan ergenlerin çocukluk dönemi aile yaşantılarına yönelik algılarının incelenmesidir. Yöntem: Araştırmaya madde kullanım bozukluğu tanısı ile tedavi gören 19 ergen (olgu grubu) ile madde kullanmayan 18 ergen (kontrol grubu) katılmıştır. Araştırma verileri Çocukluk Dönemi Aile Yaşantıları Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin analizinde t-testi ile lojistik regresyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Elde edilen bulgular, MKB olan ve olmayan ergenlerin çocukluk dönemi aile yaşantılarıyla ilişkili olarak anne-babaları ile yaşadıkları çatışma düzeyine, anne-babaların kendilerine yönelik tutumlarına, anne-babaların evlilik ilişkisindeki mutluluk ve çatışma düzeyine ilişkin algılarının farklılaştığını göstermektedir. Lojistik regresyon analizi sonucunda da, 0-7 yaş ve 8-11 yaş aralığında anne-babaların çocuklarına yönelik tutumları ve anne-babaların evlilik ilişkisindeki çatışma düzeyi ile 8-11 yaş aralığında anne-babaların evlilik ilişkisindeki mutluluk düzeyine ilişkin algılar madde kullanım bozukluğunu belirleyen etkenler olarak saptanmıştır. Sonuç: Araştırma sonuçları çocukluk döne- minde anne-baba tutumlarının ve anne-babaların evlilik ilişkilerinin çocuğun gelişimindeki önemini ortaya koymaktadır

    Abstract Effects of Problem Solving Therapy in Substance Use Disorder in Adolescents

    No full text
    Objective: In this study, it was aimed to examine the effects of problem solving therapy, which is a cognitive behavioral method, on adolescents diagnosed with alcohol and substance use disorder. Method: A semi-structured interview and intelligence test were administered to adolescents with diagnosis of substance use disorder to identify comorbidities. 46 adolescents who met the inclusion criteria were divided into two groups. Problem solving therapy was applied to the first group for 5 weeks, once a week, while the other group continued their routine controls in the center. Beck Depression Inventory, Screen for Child Anxiety Disorders, Revised Social Problem Solving Inventory, Addiction Profile Index and Treatment Motivation Questionnaire were administered to the groups at the beginning of the study and at the end of the 5th week and the results were analyzed. Results: Sociodemographic and substance use characteristics, comorbid psychopathologies and scale mean scores of the groups in the first evaluation were found to be similar to each other. Although the depression and anxiety scores decreased significantly in both groups, no significant difference was found between the groups. Problem -solving skills and treatment motivation increased in the therapy group and decreased in the control group. The difference between groups was found to be significant (p=0.045, 0.037 for problem solving and treatment motivation respectively). While the severity of addiction decreased in therapy group, it increased in control group, but the difference was not significant. Conclusion: This study is important in that it shows that psychosocial interventions strengthen the treatment of substance use disorder in adolescents. In our country, no other study was evaluating the effects of the intervention methods in addicted adolescents was found. Future studies with larger sample sizes and where the long-term results of substance use disorder are evaluated are needed

    İki uçlu bozuklukta birikme etkisi: İki nesil arasında bir karşılaştırma

    No full text
    Objective: The genetic phenomenon of anticipation is a pattern of inheritance that includes earlier age at onset and increased severity of symptoms in succeeding generations, and is a feature of some neurodegenerative diseases. This phenomenon is suggested to occur in bipolar disorder (BP) as well. Method: Anticipation in children with BP type 1 (s2) (n= 31) and their parents (s1) (n= 31);shy;?consecutive generations?was assessed by analyzing clinical characteristics and prognoses. Results: Age at onset of BP type 1 in s2 (mean: 19.3 ;plusmn; 4.2 years) occurred earlier than in s1 (mean: 29.5 ;plusmn; 10.2 years) (u = 345, P ;lt; 0.001). There was a direct negative correlation between the s1 and s2 cases (r = ?0.554, P ;lt; 0.001). The total number of episodes in s1 (13.9 ;plusmn; 12.3) was greater than in s2 (8.7 ;plusmn; 7), which had a higher frequency of episodes (0.6 ;plusmn; 0.3 and 1.5 ;plusmn; 1.2) (u = 357, P ;lt; 0.001). There was a direct correlation between total episodes and the frequency of manic episodes between s1 and s2 (r = 0.312, P ;lt; 0.001 and r = 0.365, P ;lt; 0.001, respectively). We observed that 72.7% of BP type 1 parents that had episodes with psychotic features had offspring that had episodes with psychotic features. Conclusions: Results of this study show that age at onset was earlier and the frequency of episodes was greater in s2 BP type 1 cases. In addition, episodes with psychotic features might be a marker for genetic anticipation.Amaç: Antisipasyon (birikme etkisi) adı verilen kalıtım kalıbı bir hastalıkla etkilenmiş bireylerde ardışık nesillerde daha erken başlangıç yaşı ve daha yüksek hastalık şiddeti ile birliktelik gösterir. BP bozuklukta da birikme etkisi görüngüsünün geçerli olabileceği öne sürülmüştür. Yöntem: Bu çalışmada birikme etkisinin değerlendirilmesi amacı ile iki uçlu bozukluk tip 1 tanılı hem çocukta (s2= 31) hem de ebeveynde-anne ya da baba- (s1= 31) ardışık iki nesilde hastalığın klinik özellikleri ve gidişi incelenmiştir. Bulgular: s2?de hastalığın başlangıç yaşı (19.3±4.2) s1?den (29.5±10.2)düşük bulunmuştur (u= 345, p 0.001). Birinci ve ikinci nesil olguların başlangıç yaşları arasında negatif yönde doğrusal bir ilişki mevcuttur (r= 0.554, p 0.001). Toplam dönem sayısı s1?de s2?den daha çok sayıda iken (13.9±12.3 ve 8.7±7), toplam dönem oranı s2?de (0.6±0.3 ve 1.5±1.2) daha yüksektir (u= 357, p 0.001). Birinci ve ikinci nesil olguların toplam dönem oranları ve manik dönem oranları arasında doğrusal bir ilişki vardır (r= 0.312, p 0.001 ve r= 0.365, p 0.001). Psikotik bulgulu ebeveynlerin % 72.7?inin çocuklarının da psikotik bulgulu dönem yaşadığı saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçlarına göre, iki uçlu bozuklukta birikme etkisi, ikinci nesilde başlangıç yaşının daha erken ve dönem sıklığının daha fazla olması yönünde doğrulanmaktadır. Buna ek olarak psikotik bulgulu dönemler birikme etkisinin bir değişkeni olarak önerilmektedir
    corecore