48 research outputs found
Hemşirelerin Ağrı Yönetimi Hakkında Davranışları ve Bilgi Seviyelerini Etkileyen Faktörler
Amaç: Tanımlayıcı tipte planlanan bu çalışmanın amacı; ağrı yönetimi konusunda hemşirelerin davranışları ve bilgi düzeylerini etkileyen faktörlerin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmanın popülasyonu bir devlet hastanesinin dahili, cerrahi servisleri ve yoğun bakımlarında çalışan hemşirelerdir. Çalışmaya toplam 79 hemşire dahil edilmiştir. Veriler güncel literatürde bulunan “Hemşire Tanımlayıcı Bilgi Formu”, “Hemşirelerin Ağrı Üzerine Bilgi ve Tutum Anketi”, “Ağrıya Karşı Müdahale Uygulama Formu” formlarından elde edilen standart bir anket ile toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin %48.1’i 31-40 yaş arasındaydı, %41.8’i ön lisans mezunuydu ve %34.2’sinin 16 yıl ve üzeri mesleki deneyimi vardı. Katılımcıların %59.5’i klinik hemşiresi olarak çalışıyordu ve %67.1’i daha önce ağrı yönetimi hakkında bir eğitim veya kursa katılmamıştı. Doğru yanıt puan ortalaması 4.73± 2.09 idi. Bilgi seviyesi ile yaş, eğitim seviyesi, çalışılan birim ve mesleki deneyim arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p>0.05). Ağrıya karşı en sık yapılan uygulama “nöbet sonrası diğer hemşireleri bilgilendirmek (%86.6)” ve “ağrılı bölgeyi saptamak (%73.1)” olarak belirlenirken, hemşirelerin %48.1’i ağrıyı azaltmak için hiç epidural-intratekal kaviteye epidural kateter ile ilaç uygulamadığını ifade etti. Sonuç: Hemşirelerin ağrı yönetimi hakkındaki bilgi seviyelerinin yeterli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bilgi seviyesinin yaş, eğitim seviyesi, mesleki deneyim ve ağrı yönetimi açısından alınan önceki eğitimler ile ilişkili olmadığı görülmüştür.Objective: The aim of this descriptive study was to determine the factors affecting the knowledge levels and attitudes of the nurses about the pain management. Material and Methods: Study population was nurses which work in medical, surgical and intensive care units of a public hospital. A total of 79 nurses were included in the study. Data were collected with a standardized questionnaire extracted from the current literature called “Nurses’ Demographics Form”, “Nurses’ Knowledge and Attitudes Survey Regarding Pain”, and “Applying Interventions Against Pain Form”. Results: 48.1% of the nurses who participated to the study were between 31-40 years old, 41.8% of them had associate’s degree, 34.2% of them had +16 years of occupational experience. 59.5% of the nurses were working as clinic nurses and 67.1% of them had not attended any course/training on pain management. There was no statistically significant association between knowledge level and age, educational degree, working department, and occupational experience (p>0.05). The most common interventions used against to pain were determined as “to inform other nurses after duty (88.6%)” and “to locate the pain (73.1%)”. 48.1% of the nurses were stated that they had never administered pharmacological agents to the epidural-intrathecal cavity with an epidural catheter to reduce pain. Conclusions: It was concluded that the knowledge level of the nurses on pain management was inadequate. It was seen that the knowledge level was not related to age, education level, working experience, and previous education status on pain management
Nursing at Izmir Katip Celebi University in Its Tenth Year
Hemşirelik Bölümü; İzmir’in dördüncü devlet üniversitesi olarak 2010 yılında kurulan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin 01.03.2011 tarihinde kurulan ilk bölümüdür. Beş öğretim üyesi ve iki öğretim görevlisinden oluşan kuruluş kadrosuyla, 2011-2012 eğitim öğretim yılında ilk öğrencilerini almıştır. Çiğli Belediyesi Eski Belediye Binasının altıncı katındaki amfide 103 öğrenci ile eğitim öğretime başlayan bölüm; bugün 38 öğretim elemanına, öğrenimine aktif devam eden 787 öğrenciye, 2015 yılından bu yana verdiği 913 mezun hemşireye, sınıf mevcuduna uygun kapasiteli birçok sınıfa, sosyal, kültürel ve sportif olanaklara sahip büyük bir kampüse ulaşmıştır. Bulunduğu şehir ve bölgenin yanı sıra ulusal çapta yüksek giriş puanları ile tercih edilen bir programdır. Genç ve dinamik bir akademik kadroya sahip olan bölüm; on yıl içinde edindiği deneyim, sahip olduğu bilgi birikimi ile stratejik hedeflerine ulaşma yolunda kararlılıkla ve disiplinle çalışmaya devam etmektedir.The Nursing Department was established on 01.03.2011 as the first department of Izmir Katip Çelebi University, which was established in 2010 as the fourth state university of Izmir. The Nursing Department admitted its first students in the 2011-2012 academic year with its founding staff consisting of five assistant professors and two lecturers. The department started education with 103 students in the lecture hall on the sixth floor of Çiğli Municipality Old Town Hall. Today, it has reached 38 faculty members, 787 students actively continuing education, 913 graduate nurses it has given since 2015, numerous classrooms suitable for class size, and a large campus with social, cultural, and sports facilities. In addition to the advantage of the city and region it is located in, it is a preferred program with high entrance scores at the national level. The department has a young and dynamic academic staff. This department continues to work with determination and discipline to achieve its strategic goals with the experience and knowledge it has acquired over ten years
Investigating the Validity and Reliability of Cancer Dyspnea Scale in Turkish Cancer Patients
Amaç: Bu çalışmanın amacı “Kanser Dispne Ölçeği”nin Türk kanser hastaları için Türkçe geçerlilik ve güvenirliğinin yapılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Metodolojik olarak planlanan araştırmanın evrenini bir üniversite hastanesinde akciğer kanseri tanısı nedeniyle tedavi gören veya akciğer metastazına bağlı dispne semptomu yaşayan tüm kanser hastaları oluşturdu. Belirtilen evren içinden araştırmaya katılmayı kabul eden, araştırmaya dahil olma kriterlerine uyan 120 hasta birey araştırma örneklemini oluşturdu. Araştırma verileri gerekli izinler alındıktan sonra toplandı. Verilerin toplanmasında; hasta tanıtım soru formu, Kanser Dispne Ölçeği, Vizüel Analog Skala ve Medical Research Council Scale kullanıldı. Güvenirlik analizlerinde; test-tekrar test, Cronbach Alfa ve madde toplam korelasyon testleri kullanıldı. Geçerlik analizlerinde; dil ve kapsam geçerliği, faktör analizi ve benzer ölçek geçerliliği uygulandı. Bulgular: Ölçeğin kapsam geçerliği için Kendall Uyuşum Katsayısı hesaplandı (Kendall’s W = 0,157, p= 0,101). Faktör analizinde ölçek maddelerinin üç faktör altında toplandığı belirlendi. Bu üç faktör toplam varyansın %91,013’ünü açıkladı. Ölçeğin test-tekrar test güvenirlik katsayısı 0,965 olarak hesaplandı. Madde korelasyon değerlerinin 0,689 ile 0,864 arasında belirlendi. Ölçeğin tümü için elde edilen Cronbach alfa katsayısının 0,722 olduğu bulundu. Sonuç: Kanser Dispne Ölçeği Türk toplumu için geçerli ve güvenilir bir ölçektir.Objective: The aim of the present study is to evaluate the Turkish validity and reliability of the “Cancer Dyspnea Scale” for Turkish cancer patients. Material and Method: All the cancer patients who were treated in a university hospital due to being diagnosed with lung cancer or were having dyspnea symptoms due to lung metastasis composed the universe of the study which was planned methodologically. The research sample consisted of 120 patients from the specified universe who accepted to participate in the study and met the inclusion criteria. Research data were collected after obtaining the necessary permissions. Patient identification questionnaire, Cancer Dyspnea Scale, Visual Analogue Scale, and Medical Research Council Scale were used in the data collection. Test-retest, Cronbach Alpha and item total correlation analysis were used for reliability analyses. Language and content validity, factor analysis, and Convergent validity were performed for validity analyses. Results: Kendall’s coefficient of concordance was calculated for the content validity of the scale (Kendall’s W = 0.157, p= 0.101). The items were grouped in three factors in the factor analysis. These three factors structure explained 91.013% of the total variance. Test-retest reliability coefficient of the scale was calculated as 0.965. Item correlation values were determined between 0.689 and 0.864. The Cronbach’s alpha coefficient was found as 0.722 for the total scale. Conclusion: Cancer Dyspnea Scale is a valid and reliable scale for Turkish population
Investigation of the Effectiveness of Nursing Practices in Meeting the Care Needs of Cancer Patients
Geriatric Approach in Disasters
Türkiye çeşitli doğal afetler bakımından riskli bir coğrafyada bulunmakla birlikte, en sık yaşanan afetlerin başında deprem, sel, yangın, fırtına, kuraklık gelmektedir. Ülkemiz dünyadaki en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmakta olduğundan, depremler ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Afet durumlarından en çok etkilenen kesim yaşlıların da içerisinde bulunduğu savunmasız gruplardır. Yaşlı nüfusu dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de her geçen gün artmaktadır. Nüfusun yaşlanması afet durumlarında geriatrik yaklaşımın ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Bu derlemenin amacı; afet durumlarında yaşlıları etkileyen durumları ortaya koymak, afet öncesinde ve sonrasında yaşlılara sunulacak hizmetlerin planlama ve uygulama aşamalarında hemşirenin sorumluluklarına dikkat çekmektir
Emergency Approach Strategies in COVID-19 Adult Patients with Definitive and Possible Diagnosis
Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19, bulaştırıcılığı yüksek, spesifik bir tedavisi olmayan bir virüstür. Henüz COVID-19 enfeksiyonu tanısı konmamış veya enfeksiyon şüphesi olan hastaların acil durumları nedeniyle günün 24 saati hizmet sunan acil servis başvurularında; hem diğer hastaları hem de sağlık çalışanlarını korumaya yönelik özel tedbirlerin alınması gereklidir. Bu anlamda hastalarla ilk temas yeri olan acil servis hizmetlerinin niteliği önem taşımaktadır. COVID-19 etkenine ilişkin hala birçok bilinmeyenin olduğu günümüzde, koruyucu önlemlerin alınması için tasarlanmış ve Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanmış, sağlık çalışanlarına kılavuzluk eden ve tüm ülkede aynı şekilde hareket etmeyi sağlayan kılavuzlar sürece önemli şekilde yol göstermektedir. Acil servise başvuran hastaların öncelikle COVID-19 açısından ekarte edilmesi çok önemlidir. COVID-19 negatif veya pozitif olan hastalara yönelik farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yazı; hastanelerin acil servis birimine başvuran tüm hastaların COVID-19 açısından ön değerlendirmesinin yapılmasında ve COVID-19 pozitif çıkmış farklı hasta gruplarına yaklaşımda dikkate alınacak girişimleri içermektedir. Anahtar Kelimeler: COVID-19, acil servis, acil tedavi, kardiyopulmoner resusitasyonCOVID-19, which affects the whole World, is a highly infectious virus that has no specific treatment. In emergency applications, which are available 24 hours a day due to the emergency of patients who have not yet been diagnosed with COVID-19 infection or who are suspected of infection; special measures must be taken to protect both other patients and health professionals. Therefore, the quality of emergency services which is the first place of contact with patients, is important. At the present time, where there are still many unknowns related to the COVID-19 factor, the guidelines which was designed for taking precautions and was prepared by the Ministry of Health guiding all health professionals and resulting to act invariably throughout the country, lead the process greatly . It is particularly important to exclude patients in terms of COVID-19 when they are applying to the emergency department. There are different approaches to patients with COVID-19 negative or positive. The present paper includes the interventions to consider for performing pre-evaluation of all patients admitted to the emergency department of hospitals related to COVID-19 and for approaching to different patient groups that have been diagnosed positive for COVID-19
A Phenomenological Pilot Study on the Opinions of Nursing Students Related to Nursing History Education
Amaç: Bu araştırmanın amacı, ülkemizde hemşirelik okullarında hemşirelik tarihi dersinin ulusal standardizasyonunu sağlamaya yardımcı olabilecek ulusal bir çalışmanın ön çalışmasını yapabilmektir. Bu bağlamda da araştırmada hemşirelik bölümü birinci sınıf öğrencilerinin hemşirelik tarihi eğitimine ilişkin görüşleri incelenmiştir. Gereç ve Yöntem: Araştırma nitel araştırmalardan fenomenolojik araştırma yöntemi kullanılmış olup, odak grup görüşmesi yapılmıştır. Araştırma evrenini, bir üniversitenin hemşirelik bölümü birinci sınıfında öğrenim gören öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemi ise araştırmaya katılmayı kabul eden öğrencilerden amaçlı örnekleme yöntemlerinden olan benzeşik (homojen) örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenmiş 7 öğrenci oluşturmuştur. Çalışmanın gerçekleştirilmesi için gerekli izinler alınmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında “Öğrenci Tanıtım Formu” ve “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin 4’ü kız, 3’ü erkektir ve yaş ortalaması 19,42±1,65 yıl’dır. Araştırma verilerinin içerik analizi sonucunda mevcut hemşirelik tarihi öğretimine ilişkin “Mesleki Kimlik Gelişimine Katkı”, “Eğitim-Öğretim Süresi”, “Eğitimin İçeriği”, “Eğitim-Öğretim Yöntemi” olmak üzere 4 tema belirlenmiştir. Bu temalarla bağlantılı olarak da 9 tane alt tema belirlenmiştir. Sonuç: Bu çalışma sonuçlarının hemşirelik eğitiminde hemşirelik tarihi eğitiminin ulusal boyutta başka çalışma sonuçlarının şekillendirilmesinde bir dayanak olacağı inancındayız.
Abstract
Objective: The aim of this research is to be able to carry out a pilot study of a national study which can help to ensure national standardization of nursing history course in nursing schools in our country.In this context, the opinions of the first year students of the nursing department about the education of nursing history were examined in the research.
Material and Method: The research was carried out by qualitative research using phenomenological research method, focus group research design. The research population consisted of students who were studying in the first year of the nursing department of a university.The sample of the study consisted of students who were determined using the homogeneous sampling method from the students who agreed to participate in the research. Permission has been obtained for the realization of the study. “Student Description Form” and “Semi-structured Interview Form” were used to collect research data.
Results: Among the students included in the scope of the research, 4 are female, 3 are male and 19.42±1.65 year age average. As a result of the content analysis of the research data, 4 themes were defined as “Contribution to Professional Identity Development”, “Duration of Education”, “Content of the Education”, “Teaching Method” of current nursing history course. Nine sub-themes have been identified in connection with these themes.
Conclusion: The results of this study suggest that nursing education education in nursing education will be a basis for shaping other study results at national level
Hemşirelik Eğitiminde Üç Farklı Eğitim Modeline Göre Öğrenci Memnuniyetinin Karşılaştırılması
Objective: The objective of the study is to determine student satisfaction in classical, integrated and problem-based learning education model used in nursing education. Material and Methods: The descriptive-comparative research design study consisted of 621 students from the third and fourth grades (senior-nursing students) in nursing schools with different education models. The data were collected by face to face interview method using the Socio-Demographic Attributes Form and Student Satisfaction Scale. Student Satisfaction Scale consists of the sub-dimensions of instructors, school administration, agreeing with decisions, scientific-social-technical facilities, quality of education. Scale average scores are graded from 1 to 5, and the increase of score averages signifies the increase of satisfaction. Results: Student Satisfaction Scale scores were 2.95±0.6 in the classical education model, 3.33±0.6 in the problem based learning model and 2.95±0.6 in the integrated education model. Problem-based learning model has the highest score in terms of student satisfaction and statistically differs from other models (p<0.05). Conclusion: The satisfaction of nursing students is moderate in all three education model. In the sub-dimensions, the highest satisfaction was observed in the instructors.Amaç: Çalışmanın amacı, hemşirelik eğitiminde kullanılan klasik, entegre ve probleme dayalı eğitim modellerindeki öğrenci memnuniyetlerini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Karşılaştırmalı tanımlayıcı tipte planlanan araştırmanın örneklemini, üç farklı eğitim modeline sahip hemşirelik okulunda üçüncü ve dördüncü sınıfta okuyan 621 öğrenci oluşturdu. Veriler yüz yüze görüşme yöntemiyle ve Sosyo-Demografik Özellikler Formu ve Öğrenci Doyum Ölçeği kullanılarak toplandı. Öğrenci Memnuniyeti Ölçeği; öğretim elemanları, okul yönetimi, kararlara katılma, bilimsel-sosyal-teknik olanaklar, eğitim kalitesi alt boyutlarından oluşmaktadır. Ölçek puan ortalamaları 1’den 5’e derecelendirilir ve puanların yükselmesi memnuniyet artışını ifade etmektedir. Bulgular: Öğrenci Doyum Ölçeği puanları, Klasik eğitim modelinde 2,95±0,6; Probleme Dayalı Öğretim modelinde 3,33±0,6 ve Entegre eğitim modelinde 2,95±0,6’dır. Probleme Dayalı Öğretim modelinde, öğrenci memnuniyeti açısından en yüksek puana sahip olup diğer modellerden istatistiksel olarak farklıdır (p<0.05). Sonuç: Hemşirelik öğrencilerinin memnuniyetleri üç eğitim modelinde de orta düzeydedir. Alt boyutlarda en yüksek memnuniyet öğretim elemanları boyutunda gözlenmiştir
Chronic Disease Management in Disasters
Kronik hastalıklar dünya genelinde önde gelen ölüm nedenleri arasında yer almaktadır. Afetler, mevcut hastalıkları şiddetlendirmenin yanı sıra, yeni kronik hastalıkların gelişmesine de katkıda bulunmaktadır. Afet ortamlarında en savunmasız popülasyonlardan biri kronik hastalığı olan bireylerdir. Gelişmiş ülkelerde yaşanan son afetler, kronik hastalığı olan bireyler için afete hazırlık önlemlerinin önemini ortaya çıkarmıştır. Kronik hastalığı olan bireylerin, afetler nedeniyle pek çok zorlukla karşılaştığı bilinmektedir ve afetlerden sonra bireylerin bakımı oldukça zorlu bir süreçtir. Afet öncesinde, sırasında ve sonrasında hemşireler, sağlık eğitimini planlar ve toplumun bu eğitimlere katılımını sağlarlar. Aynı zamanda sağlık bilincinin geliştirilmesine destek olurlar. Afetlerin etkisini azaltmak için, başta hemşireler olmak üzere sağlık hizmeti sunucuları, hastalara ve ailelerine sağlık hizmetinin ulaştırılması ve sunumunda kritik rollere sahiptir. Sağlık hizmetlerine erişim eksikliği, afetlerden sonra önde gelen ölüm nedenlerinden biridir. Bu derlemenin amacı, afet yönetiminin her aşamasında kronik hastalıkları olan bireylere yönelik, sağlık hizmeti sunumu sırasında karşılaşılan zorlukları ve bunların çözümleri ortaya çıkarmak, kronik hastalık yönetimi için etkili stratejiler belirlemektir. Bu tür stratejiler, afete hazırlık ve planlamada sağlık personeline, afetten etkilenen popülasyondaki kronik hastalıkları yönetmek için uygun stratejiler tasarlamasında yardımcı olabilir, afetler sırasında ve sonrasında sağlık sonuçlarını potansiyel olarak iyileştirebilir
Kanıta Dayalı Hemşireliğe Yönelik Tutumlar: Mezuniyet Öncesi ve Sonrası Durum
Amaç: Bu çalışmanın amacı kanıta dayalı hemşireliğe yönelik mezuniyet öncesinde ve sonrasında katılımcıların tutumlarını, etkileyen faktörleri belirlemek ve karşılaştırmaktır.Gereç ve Yöntem: Çalışmanın birinci aşamasında veriler, dördüncü sınıfta öğrenim gören (n=171) öğrencilere Birey Tanıtım Formu ve Öğrencilerin Kanıta Dayalı Hemşirelik Konusundaki Bilgi, Tutum ve Davranışları Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Araştırmanın ikinci aşaması mezunlar (n=103) ile yürütülmüştür. İkinci aşamada veriler Kanıta Dayalı Hemşireliğe Yönelik Tutum Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Katılımcıların mezuniyet öncesi ve sonrası kanıta dayalı hemşirelik konusundaki tutumları arasında pozitif yönde zayıf bir ilişki bulunmuştur. (r=0,236; p=0,016). Ayrıca mezuniyet öncesinde katılımcıların kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumu olumlu oldukça, kanıta dayalı hemşireliğin klinik uygulamada sağladığı yararlar konusundaki duyguları da olumlu olmaktadır (r=0,214; p=0,030). Hemşirelik bakımını planlarken kanıta dayalı uygulamalardan yararlanmak, mesleki dergileri okumak ve bilimsel toplantılara katılmak hem mezuniyet öncesi hem de mezuniyet sonrası bireyin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumunu etkileyen faktörler arasındadır.Sonuç: Öğrencilerin lisans eğitimi boyunca öğrencilerin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik bilgileri, tutum ve davranışları ne kadar geliştirilir ise, çalışma hayatlarında kanıta dayalı hemşireliği uygulama eğilimi o kadar artacaktır.Objective: The aim of this study is to determine and compare participants’ attitudes and influencing factors towards evidence-based nursing before and after graduation.Material and Method: The data in the first stage of the study were collected by using Individual Identification Form and Knowledge, Attitude and Behaviors of Nursing Students Towards Evidence-Based Nursing Scale to the senior (n = 171) students. The second stage of the research was carried out with graduates (n = 103). In the second stage, data were collected by using Attitude Towards Evidence-Based Nursing Scale.Results: A weak positive correlation was found between the attitudes of the participants before and after graduation towards evidence-based nursing (r = 0.236; p = 0.016). In addition, before graduation, the more positive the attitude of the participants towards evidence-based nursing is, the more positive they feel about the benefits of evidence-based nursing in clinical practice. (r=0.214; p=0.030). Utilizing evidence-based practices when planning nursing care, reading professional journals, and attending scientific meetings are among factors that affect the attitudes of individual towards evidence-based nursing both before and after graduation.Conclusion: The more students’ knowledge, attitudes, and behaviors towards evidence-based nursing are increased during their undergraduate education, the more they will tend to apply evidence-based nursing in their working area