63 research outputs found

    Metropolitan municipality analysis on scale of Kahramanmaraş

    Get PDF
    Türkiye’de şehirlerin nüfus ve mekânsal alan olarak büyümesi ve toplumun belediyelerden hizmet beklentilerinin artması, belediye kanununda yeni düzenlemeler yapma ihtiyacını doğurmuştur. Bu nedenle, 1982 Anayasasında büyük yerleşim birimleri için özel yönetim birimleri kurulabilir hükmü getirilmiş ve bu hükme dayanılarak 1984 yılında ilk defa büyükşehir belediyesi (BŞB) kurulmuştur. Daha sonra büyükşehir belediyesi ile ilgili birkaç düzenleme yapılmış ve son olarak 2012 yılında 6360 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanunla birlikte 2014 yılı yerel seçimlerinden sonra büyükşehir olan Kahramanmaraş’ta, belediye sınırı il mülki sınırları ile birleştirilmiş, belde belediyeleri kapatılmış, belde, bucak ve köylerin idari statüleri kaldırılarak tüzel kişiliği olmayan mahalle statüsüne dönüştürülmüştür. Büyükşehir kanunu kabul edilmeden önce sadece şehir ve kasabaların mücavir alan sınırı içerisinde hizmet veren belediyeler, bu kanun ile beraber kırsal yerleşmelere de hizmet vermeye başlamıştır. Bu değişiklik belediye yönetim anlayışında bir ezberi bozmuş ve merkez (şehir) yönetiminden mekânsal alan yönetimine geçilmiştir. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet alanının mülki sınırlar olarak belirlenmesi ve belde belediyelerinin kapatılması ölçek ekonomileri bakımından olumlu bir gelişme olup belediye hizmetlerinin etkin ve verimli sunulması yoluyla hizmet birim maliyetlerinin düşürülmesi sağlanacaktır. Fakat il merkezinden yüksek ve sıradağlarla ayrılmış kuzey bölgelerinde hizmet maliyetinin artacağı, görev, yetki, sorumluluk, temsil ve katılım açısından önemli değişiklikler ortaya çıkacağı belirlenmiştir. Kahramanmaraş ilindeki belediyeler arasında değişen görev, yetki ve sorumluluk dağılımının rantabl bir şekilde sürdürülmesi mümkün görülmemektedir. Büyükşehir belediyesinin yükümlü olduğu hizmetlerini sorumlu olduğu bölgelere götürmesinde ilin coğrafi büyüklüğü, topografik çeşitliliği ve mekânsal uzaklığı hizmetlerin kalite ve birim maliyeti kadar hizmetin ihtiyaç olduğu zamanda ulaştırılmasını da etkileyecektir. Aynı zamanda şehirler için hazırlanan belediye mevzuatımız ve hizmet kültürümüz kırsal alanlara hizmet vermeye uygun değildir. Bu nedenle Büyükşehir Belediye Kanunu ile belediye hizmet alanına giren kırsal bölgelerde kırsal politikaların uygulanmasında yeni sorunlar ortaya çıkabilir. Öte yandan yerel yönetimlerde yetki, kaynak ve ölçek büyüklüğünü artıralım anlayışına dayanılarak yapılan yönetsel dönüşümle ve bütünşehir/büyükşehir düzenlemesi ile ilin coğrafi/mülki sınırlarına taşınması bölgesel yönetim tartışmalarını da beraberinde getirecektir.Growing expectations of public from municipalities and growing cities as in population and geopraphical create a need in new regulation in Municipaility Law in Turkey. Because of this, in 1982, a new law was effective which is constant of bringing new management organization in large population areas. Based upon this law, first metropolitan municipality was established in 1984. After that there has been some regulation, at last, Metropolitan municipality Law numbered as 6360 has been effective in 2012. Kahramanmaraş has become Metropolitan Municipality after elections in 2014, There have been some changes with becoming metropolitan municipality such as; Municipality border was combined with city borders., Town municipalites were closed, administrative statues of town, district, village were cancelled and they converted to neighborhood which has no legal entity. Before accepting Metropolitan Municipalites, municipalities which are giving services to town and cities are started to give sercies to rural settlements too. This changement made concept of management understanding and it become from central (city) management to area management. Defining borders of Metropolitan Municipality of Kahramanmaraş as city borders and closing town municipalites are positive improvement in term of economics scale. It also decrease cost of services and give services more effectively. However, there are some locations which are North of city and are seperated from city with high mountains. It is certain that cost of service will be higher in these locations and there will be important changes in duty, charge, responssabilities, contributions and representaion. It was not possible to continue giving servies in a profitable level in scope of distribution duty,charge and responsabilities because of these changes. Geopraphical growth, topographical diversity and spatial distance will effect quality and cost of services, delivering services in time needed. In the same time, our municipality legistation, services culture are not convenient in giving services in rural settlements. Because of this, there will be some problems in application of rural politics in rural settlements which are entered services area of municipality with Metropolitan Municipality Law. Moreover, some local managerial arguments will arise because of city borders changed from geopraphical and territorial borders with the changement of metropolictan city to big city arrangement, managerial transformation based upon duty, resource and scale increase understanding

    Ethnobotanical Uses of Roots of Various Plant Species in Turkey

    Get PDF
    Turkey has advantage of lying on transection of three climatic zones. Namely Europe-Siberia, Iran- Turan and the Mediterranean region situated between 26 and 45° east longitude and 36–42° north latitude in the Northern hemisphere. The number of plant species subspecies, taxa and varieties in Flora of Turkey is above 12,000. In terms of plant diversity in the temperate zone, it attracts attention with its features that are different from the neighbouring countries around it in Asia, Europe and the Middle East. This has led to the development of many distinct ethno-medicinal-botanical habits among local people; who use different plant parts like roots, leaves, flowers, fruits, herbs, seeds, etc. in their cuisines, natural dyeing, decoration, textile dyeing and medicinal purposes, etc. This study reviews ethnomedicinal and botanic uses of the 196 taxa belonging to 54 families and 113 genera grown in Turkey

    Determination Of Irrigated Parcel By Using Unmanned Air Vehicle and Remote Sensing Technology

    Get PDF
    Büyük yatırımlar ile gerçekleştirilen sulama sistemlerinin geleneksel yöntemler ile izleme-değerlendirme faaliyetlerinde birçok problemlerle karşılaşılmaktadır. Son yıllarda, birçok sektörde olduğu gibi sulama faaliyetlerinin izleme-değerlendirmesinde de sahip olduğu yetenekler nedeniyle Uzaktan Algılama (UA) teknolojilerinden yaygın olarak yararlanılmaktadır. Bu teknolojiler içerisinde en yenisi İnsansız Hava Araçları (İHA)’dır. Ancak, ülkemizde sahip olduğu yeteneklere karşı İHA’lardan tarımsal faaliyetlerde istenilen düzeyde faydalanılmamaktadır. Bir çok alanda olduğu gibi sulama uygulamalarında da İHA teknolojisinden fayda sağlayacak uygulamaya dönük araştırmalar bu konuda yaşanan problemlerin giderilmesinde büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmada, DSİ 11. Bölge Müdürlüğüne bağlı 113. Şube Müdürlüğü hizmet alanı içerisinde yer alan 2.111,9 da araziye sahip Temrezli sulama sahasında sulama faaliyetlerinin izlenmesinde İHA’ların kullanım olanakları araştırılmıştır. Çalışmada, 2017 yılı için bir yandan multispektral kamera görüntüleri ile mevcut bitki deseni saptanmış bir yandan da termal ve multispektral kamera görüntüleri ile sulama faaliyetleri incelenmiştir. Araştırma sonucunda sulama sahasındaki bitki deseninin; Buğday %47,0, Ayçiçeği %36,6, Çeltik %6,9, Şekerpancarı %4,1, Yem bitkisi %3,7, Mısır %1,5 ve Sebze %0,3 olarak gerçekleştiği belirlenmiştir. Bu bitkiler içerisinde Mısır, Şekerpancarı, Çeltik, Sebze ve Yonca sulu tarım koşullarında yetiştirildiği belirlenmiştir. Araştırmada elde edilen bu sonuçlar üzerine yapılan değerlendirmede ise İHA’ların tarımsal alanlardaki sulama faaliyetlerinin incelenmesinde etkin bir araç olarak kullanılabileceği ortaya konmuştur. Bu çalışmanın kullanılan ekipman ve metot açısından ulusal ve uluslararası düzeyde literatüre katkı sağlaması beklenmektedir.Many problems are encountered in monitoring and evaluation of irrigation systems activities by using traditional methods. In recent years, Remote Sensing (RS) technologies have been widely used due to the capabilities of monitoring and evaluating irrigation activities. The most recent of these technologies is Unmanned Aerial Vehicles (UAV). However, UAVs are not utilized at the desired level in agricultural activities against the capabilities they have in our country. As in many fields, application-oriented researches that will benefit from UAV technology in irrigation applications are of great importance in eliminating the problems experienced in this regard. In this study, the utilization possibilities of UAVs for monitoring irrigation activities in Temrezli irrigation system which has 2111.9 da land in the 113th Branch Directorate service area under the 11th Regional Directorate of DSI were investigated. Primarily, the current crop pattern for 2017 was determined by multispectral camera images. Then irrigation activities were examined with thermal and multispectral camera images. Crop pattern in the irrigation field was determined as Sunflower 36.6%, Rice 6.9%, Fodder 3.7%, Sugar beet 4.1%, Corn 1.5%, Wheat 47%, Vegetable 0.3%. On the other hand, irrigated crops were identified as Corn, Sugar Beet, Rice, Vegetable and Alfalfa. As a result of the study, it has been shown that UAVs can be used as an effective tool in the investigation of irrigation activities in irrigation fields. This study is expected to contribute to the national and international literature in terms of equipment and method used

    Snapshot evaluation of acute and chronic heart failure in real-life in Turkey: a follow-up data for mortality

    Get PDF
    Objective: Heart failure (HF) is a progressive clinical syndrome. SELFIE-TR is a registry illustrating the overall HF patient profile of Turkey. Herein, all-cause mortality (ACM) data during follow-up were provided. Methods: This is a prospective outcome analysis of SELFIE-TR. Patients were classified as acute HF (AHF) versus chronic HF (CHF) and HF with reduced ejection fraction (HFrEF), HF with mid-range ejection fraction, and HF with preserved ejection fraction and were followed up for ACM. Results: There were 1054 patients with a mean age of 63.3±13.3 years and with a median follow-up period of 16 (7–17) months. Survival data within 1 year were available in 1022 patients. Crude ACM was 19.9% for 1 year in the whole group. ACM within 1 year was 13.7% versus 32.6% in patients with CHF and AHF, respectively (p<0.001). Angiotensin-converting enzyme inhibitor/angiotensin receptor blocker, beta blocker, and mineralocorticoid receptor antagonist were present in 70.6%, 88.2%, and 50.7%, respectively. In the whole cohort, survival curves were graded according to guideline-directed medical therapy (GDMT) scores ?1 versus 2 versus 3 as 28% versus 20.2% versus 12.2%, respectively (p<0.001). Multivariate analysis of the whole cohort yielded age (p=0.009) and AHF (p=0.028) as independent predictors of mortality in 1 year. Conclusion: One-year mortality is high in Turkish patients with HF compared with contemporary cohorts with AHF and CHF. Of note, GDMT score is influential on 1-year mortality being the most striking one on chronic HFrEF. On the other hand, in the whole cohort, age and AHF were the only independent predictors of death in 1 yea

    IN VITRO PLANT REGENERATION AND ANTIBACTERIAL ACTIVITIES OF GENTIANA LUTEA -AN ENDANGERED MEDICINAL PLANT SPECIES-

    Full text link
    WOS: 000477688700005Plant micropropagation studies offers a huge potential for production of new clones through induction of direct or indirect morphogenesis. Plant regeneration in in vitro of Gentiana lutea a valuable endangered medicinal plant, was induced on cotyledon nodes using numerous combinations and concentrations of TDZ and IBA. It was noted that these growth regulator combinations induced significant effects on shoot regeneration percentage. The callus formation percentage ranged 0 - 46.67 % with maximum induction on cotyledon node using MS medium containing 1.135 mu M TDZ + 4.90 mu M IBA. Shoot regeneration percentage ranged 16.87-66.67%. Presence or absence of IBA in the culture medium significantly affected shoot regeneration potential of cotyledon nodes. Maximum number of shoots per explant was observed on MS medium with 1.135 mu M TDZ + 2.450 mu M IBA. Well grown shoots were rooted on MS medium with 5.37 mu M NAA supplemented with and without 5 g/l carbon. Crude methanol extracts from the leaves of shoots induced on cotyledon nodes of in vitro cultures showed wide spectrum antibacterial activity against three Gram-positive bacteria (Micrococcus luteus ATCC 10240, Proteus mirabilis ATCC 14273, Streptococcus faecalis ATCC 12952,) and three Gram-negative (Enterobacter cloacae ATCC 13883, Escherichia coli ATCC 25922, Salmonella enteritidis ATCC 13076) bacteria; however, gram positive bacteria were more sensitive compared to gram negative bacteria strains, using broth microdilution method

    A research on social and economic aspects ofwaste water irrigation and alternative approaches : case study in Gaziantep.

    Full text link
    TEZ11827Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2017.Kaynakça (s. 91-96) var.xvi, 97 s. : res. (bzs. rnk.), tablo ; 29 cm.Bu çalışmada; atık sularla sulama yapılmasının çiftçi gelirine etkisi, çiftçilerin ve tüketicilerin konuya yaklaşımları, bilinç düzeyleri, atık suyun tarımda kullanımının toplum sağlığına olası etkileri, sorunlar ile ve çözüm önerileri araştırılmıştır. Çalışma kapsamında; Gaziantep ilinde atık sulardan sulama yapan 46 çiftçi ve Gaziantep il merkezinde 384 hanehalkı ile anket uygulaması yapılmış, ilgili Kurumlarda “Derinlemesine Mülakat Tekniği” uygulanmıştır. Araştırma sonucunda; atık su ile sulama yapan çiftçilerin ve pişirilmeden yenen sebzeleri tüketen tüketicilerin sağlıklarının risk altında olduğu, atık suyun ileri derecede arıtılması ve dezenfeksiyon yapılması gerektiği, bu maliyete üretici ve tüketicilerin belirli oranda katkı sağlayabilecekleri görülmüştür. Kuru koşullara göre; mevcut durumda atık su ile sulanan alanlarda 928 TL/da net gelir artışı sağlandığı, ileri derecede arıtılmış atık su ile sulama yapılması durumunda 1457 TL/da net gelir artışı sağlanacağı ve toplum sağlık masraflarının 923 303 TL/yıl azalacağı ortaya çıkmıştır. Atık sularla sulamanın yasaklanması pratikte uygulanabilir görülmemektedir. Ancak, üretici ve tüketicilerin konu hakkındaki bilinç düzeylerinin geliştirilmesi, atık suların ileri derecede arıtılarak ve dezenfekte edilerek sulamada kullanılması sürdürülebilir bir yaklaşım ve zorunluluktur.Research on social and economic aspects of wastewater irrigation is important in terms of giving idea to decision makers in order to establish sustainable waste water irrigation policy. In this study, impact on farmers’ income of using or not using waste water in irrigation, farmers’ and consumers’ approaches to subject and awareness level of them, probable effect on public health of waste water irrigation and solutions to problems were investigated. In the study, surveys were carried out with 46 farmers practiced waste water irrigation in Gaziantep and 384 households in Gaziantep City Centre, Also, “Depth Interview” was done with related Institutions. It was found that the health of farmers applied wastewater for irrigation and consumers consuming raw uncooked vegetables are under health risk, advanced treatment and disinfection is necessary, farmers and consumers can share in advanced treatment cost to some extend. Comparison to dry farming, increment in net income per decare is 928 TL in current waste water irrigation. But, it would be 1457 TL by means of irrigation with advanced treated waste water, also, health cost would be decreased 923 303 TL per year. Studies show that prohibition of waste water irrigation can not be practiced. However, improving awareness level of public and using waste water in irrigation after advanced treatment are both sustainable approaches and compulsory for solution

    Effects of mother corm diameter and plant growth regulators on ex vitro corm propagule regeneration in saffron (Crocus sativus L.)

    Full text link
    WOS: 000437427100004Saffron (Crocus sativus L.). is an economically important spice, medicinal and dye plant that is vegetatively propagated through corms. Saffron corms have low multiplication efficiency under field conditions; therefore, any effort to accelerate their multiplication will be desired. The study aimed to establish a mutiplication system using small (1.10 to 1.75 cm) and large (1.75 to 2.40 cm) diametered mother saffron corms after treatment with 20 mg + 300 mg.L(-1)BAP + 300 mg.L-1 GA(3) or 20 mg.L-1 BAP for 4, 6, 8, 10 h. The best corm induction rate was noted on treatment with 20 mg.L-1 BAP for 4 h pretreatment irrespective of the mother corm dimeter. Small and large mother corms had maximum multiplication rate of 80.00 and 86.67%, mean number of 6.17 and 5.55 cormlets induction per mother corm with 0.62 and 0.69 cm diameter. All of them induced variable number of roots per corm propagule. The experiment was completed in 90 days. The results show that, pretreatment of saffron corms with BAP + GA(3) or BAP could serve as an appropriate technique for economic multiplication of saffron corms without compromising qualitative and quantitative characteristics of saffron. The results obtained in this study could be used to help in designing improved saffron corm production in future.Departments of Field Crops, Usak and Ankara Universities, TurkeyThe authors acknowledge joint support of the Departments of Field Crops, Usak and Ankara Universities, Turkey

    Lens culinaris'te Sitokinin ve Oksinin Bitki Gelişimi ve Vasküler Dokular Üzerine Etkileri

    Full text link
    Cytokinins and auxins were studied in Lens culinaris before; however, there was lack of information about their effects on vascular tissues and their relation with plant development. In this study, intact lentil seedlings were treated with different doses of BAP (1 mg/L) and NAA (0.3, 0.6, 0.9, 1.2 mg/L) with periodic intervals of 7, 14, 21, 28, and 35 days under in vitro conditions. The behaviors of plant height, number of shoots per plant, and rooting were investigated to find if their regeneration behavior is related with the developmental behavior of phloem and xylem thickness and stem radius. In most instances, seven-day culture conditions in all plant growth regulators (PGRs) doses demonstrated the best results. BAP and NAA treatments with high doses on prolonged days of culture caused unhealthy growing on plant development and vascular tissues. While phloem region thickness was the highest in control group, xylem region was found to have the highest thickness in 1 mg/L BAP treatment used singly. Moreover, high doses of BAP and NAA caused deformity and shrinking in phloem and xylem regions that also lead to shrinking in stem radius. These results reveal negative effects of BAP and NAA treatments on prolonged days of culture and conclude that the time period of treatment must be optimized precisely to avoid damages to vascular and other tissues and promote desirable growth and development of tissues.Sitokininler ve oksinlerin Lens culinaris’te daha önce çalışılmasına rağmen bunların vasküler dokular ve bitki gelişimi üzerine olan etkileri hakkında bilgi bulunmamaktadır. Bu çalışmada, bütün mercimek bitkicikleri çeşitli BAP (1 mg/L) ve NAA dozlarında (0.3, 0.6, 0.9, 1.2 mg/L) periyodik 7, 14, 21, 28 ve 35 gün aralıklarında in vitro koşullarda kültüre alınmıştır. Bitki boyu, her bitkideki sürgün sayısı ve köklenmenin rejenerasyon davranışlarının; floem ve ksilem bölgesinin kalınlığının gelişimsel davranışı ve gövde çapının kalınlığı ile bir ilişkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Çoğu durumda, 7 günlük kültür koşulları tüm bitki büyüme düzenleyicileri dozlarında en iyi sonuçları göstermiştir. Yüksek dozdaki BAP ve NAA uygulamaları, uzatılan kültür günü sürelerinde bitki gelişimi ve vasküler dokular üzerinde sağlıksız gelişime neden olmuştur. Floem bölgesinin kalınlığı kontrol grubunda en yüksek olurken, ksilem bölgesinin yalnızca 1 mg/L BAP uygulamasında en yüksek kalınlığa sahip olduğu bulunmuştur. Ayrıca, yüksek BAP ve NAA dozları floem ve ksilem bölgesinde deformasyona ve daralmaya neden olmuştur ve gövde çapında daralmaya yol açmıştır. Bu sonuçlar, uzayan kültür günü sürelerindeki bitki büyüme düzenleyicileri uygulamalarının olumsuz etkilerini ortaya çıkarmaktadır. Vasküler dokular ve diğer dokulardaki hasarı azaltmak, dokulardaki istenen büyüme ve gelişmeyi elde etmek için gün periyodunun tam olarak optimize edilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır

    Surgical complications renal transplant patients

    Full text link
    Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı'nda 22 Aralık 1989 ile 1 Temmuz 1999 tarihleri arasında kronik böbrek yetmezliği nedeniyle renal transplantasyon yapılan 133 hastada oluşan cerrahi komplikasyonların sıklığı, tanı metodları, tedavi yolları ve greft üzerine etkileri değerlendirildi. Renal transplantasyon yapılan 133 hastanın 16'sında (%12) 16 cerrahi komplikasyon geliştiği görüldü. Yedi hastada (%5.3) üriner fistül, 5 hastada (%3.7) lenfosel, 2 hastada (%1.5) %50'nin altında renal arter stenozu, 1 hastada (%0.7) üreterovezikal darlık ve 1 hastada (%0.7) hematom tespit edildi. Tanı için tam kan sayımı, ayrıntılı biyokimyasal analizler, idrar tahlili, renal ultrasonografi ve/veya renal sintigrafi yapıldı. Üriner fistül görülen 7 olgudan 6'sında üreterovezikal kaçak vardı ve bunlara anastomoz revizyonu uygulandı, distal üreter nekrozu gelişen 1 hastaya ise pyelovezikostomi yapıldı. Üreterovezikal darlık saptanan 1 hastaya üreteroneosistostomi, lenfoseli olan 5 hastaya eksternal drenaj ya da peritoneal marsupiyalizasyon, hematom gelişen hastaya ise hematom drenajı uygulandı. Renal arter stenozu saptanan 2 hastaya, klinik olarak önemsiz derecedeki bu stenozlar için herhangi bir müdahale yapılmadı. Cerrahi komplikasyon gözlenen hastaların takiplerinde, komplikasyonlar ile ilişkilendirilebilecek greft fonksiyon bozukluğu veya greft kaybına rastlanmadı. Renal transplantasyon sonrası cerrahi komplikasyon gelişen hastalarda, bu komplikasyonların erken tanısı ve başarılı tedavisi ile, greft fonksiyonu ve greft ömrü üzerindeki olası negatif etkilerin önlenebildiği görüldü.Incidence of surgical complications, methods used in their diagnosis, treatment alternatives, effects on graft function were evaluated in 133 patients who underwent renal transplantation because of chronic renal failure in Çukurova University Medical Faculty, Department of Urology between December 1989 and July 1999. Sixteen surgical complications were encountered in 16 patients (12.0%). Seven (5.3%) had urinary fistulae, 5 (3.7%) had lymphoceles, 2 (1.5%) had renal arterial stenosis of less than 50%, 1 patient (0.7%) had ureterovesical stenosis and another one (0.7%) had hematoma. In the diagnosis, complete blood count, detailed serum analysis, urinalysis, renal ultrasound and/or scintigraphy were performed. There was ureterovesical leak in 6 of the 7 patients with urinary fistulas; an anastomosis revision was performed on these. Pyelovesicostomy was done in 1 patient with distal ureteral necrosis. Ureteroneocystostomy was performed in 1 patient with ureterovesical stricture; external drainage or peritoneal marsupialisation was done in 5 patients with lymphoceles; hematoma drainage was performed in one patient with hematoma. Since the stenosis was not significant, no intervention was found necessary in 2 patients with renal artery stenosis. There was no graft function deterioration or graft loss caused by surgical complications. In patients in whom surgical complications were seen after renal transplantation, the prompt diagnosis and successful management of the complications prevented the possible negative effects on graft function and life

    In Vitro Micropropagation from Hypocotyl of Crambe maritima L.

    Full text link
    Crambe maritima sebze olarak yenilebilme potansiyeli olan, unutulmuş ve keşfedilmemiş yabani bir tarla bitkisidir. Doğal yaşam alanı kuzey Avrupa ve Karadeniz'in çakıllı plajlarıdır. Bu çalışmada, in vitro'da üretilen bitkilerden izole edilen hipokotil eksplantlarının kullanımıyla Crambe maritima L.'nin mikro üretimi raporlanmaktadır. Hipokotil eksplantları, 0.50, 1.0, 2.0 mg/L BAP ve 0.0, 0.25, 0.50 mg/L NAA'nın 9 farklı kombinasyonunu içeren MS besin ortamında kültüre alınmıştır. Maksimum ortalama kallus oluşum yüzdesi 0.50 mg/L BAP 0.50 mg/L NAA içeren MS besin ortamında, maksimum ortalama rejenere sürgün yüzdesi 2.0 mg/L BAP 0.25 mg/L NAA içeren MS besin ortamında, maksimum eksplant başına düşen ortalama sürgün sayısı 1.0 mg/L BAP 0.50 mg/L NAA içeren MS besin ortamında, maksimum ortalama sürgün uzunluğu 2.0 mg/L BAP içeren MS besin ortamında kaydedilmiştir. Mikroüretim ile iyi gelişen sürgünler 1.0 mg/L NAA içeren MS besin ortamında köklendirilmiştir.Crambe maritima is a forgotten and wild plants and has an undiscovered potential as a field vegetable. Its natural habitat is gravel beaches in northern Europe and the Black Sea. In this study, micropropagation of Crambe maritima using hypocotyl explants isolated from in vitro regenerated plantlets has been reported. The hypocotyl explants were cultured on MS medium containing 9 different combinations of 0.50, 1.0, 2.0 mg L-1 BAP and 0.0, 0.25, 0.50 mg L-1 NAA. While the percentage of maximum mean callus regeneration was obtained from MS medium containing 0.50 mg L-1 BAP 0.50 mg L-1 NAA, maximum mean shoot regeneration was reported in MS medium containing 2.0 mg L-1 BAP 0.25 mg L-1 NAA. The percentage of maximum mean number of shoot per explant and maximum mean number of shoot length were obtained from MS medium containing 1.0 mg L-1 BAP 0.50 mg L-1 NAA and MS medium containing 2.0 mg L-1 BAP, respectively. Micropropagated shoots were rooted on MS medium containing 1.0 mg L-1 NAA
    corecore