323 research outputs found
Surgical Management of Hidradenitis Suppurativa
Background: Hidradenitis suppurativa (HS) is a chronic, relapsing inflammatory disease of skin, characterized by recurrent draining sinuses and abscesses, predominantly in skin folds carrying terminal hairs and apocrine glands
The Versatile Use of Temporoparietal Fascial Flap
Background: The pedicled or free temporoparietal fascial has been used in many areas, especially in head and neck reconstruction. This thin, pliable, highly vascularized flap may be also transferred as a carrier of subjacent bone or overlying skin
DEEP VEIN THROMBOSIS AFTER SEX REASSIGNMENT SURGERY: A CASE REPORT
Genel popülasyonda derin ven trombozu (DVT) insidansı yaklaşık 100.000'de 67 olarak yer almaktadır. DVT'ye neden olan birçok risk faktörü mevcuttur. Bunlar arasında ileri yaş, malignite varlığı, spontan düşük öyküsü, hamilelik, oral kontraseptif kullanımı, geçirilmiş tromboembolizm hikayesi, kalp yetmezliği, obezite, immobilite veya trombotik aktiviteye sahip hematolojik problemler gibi iyi bilinen birçok faktör bulunmaktadır. Günümüzde daha az dikkat çeken bir diğer yüksek risk grubu da yüksek doz östrojen kullanan ve erkekten kadına cinsiyet değişikliği amaçlanan transseksüellerdir. Biyolojik fonksiyonlar açısından transseksüellerin kendi biyolojik cinslerinden farklı olduğuna dair bir kanıt yoktur. Oral kontraseptif kullanımı ve major cerrahinin trombotik olaylara yol açması iyi bilinmektedir. Fakat oral kontraseptif kullanımı sırasında erkekten kadına cinsiyet değiştirme operasyonu olan ve postoperatif dönemde DVT gelişen bir olguya literatürde rastlanmamıştır. Bu makalede cinsiyet değiştirme operasyonu sonrası DVT gelişen bir olgumuzu sunmaktayız. Deep vein thrombosis (DVT) has an estimated annual incidence of 67 per 100 000. There are many etiologic factors that may cause deep vein thrombosis and these factors are very well known to increase the risk of venous thromboembolism such as increased age, presence of malignancy, history of spontaneous miscarriages, pregnancy, oral contraceptive usage, previous history of venous thromboembolism, heart failure, obesity, paralysis, or the presence of a thrombophilic abnormality. Another less conspicuous group of users of (high-dose) estrogens are male-to-female transsexuals. At present, there is no evidence that transsexuals differ in their biological functions from members of their biological sex. Oral contraceptive usage and surgery have been shown to cause significant number of thrombotic events. In addition, male to female transsexual patients must be considered as a risk group before surgery. To the best of our knowledge, this is the first case that had used oral contraceptives and developed DVT following sex reassignment surgery. We aimed to present a case that developed DVT after sex reassignment surgery
AMELANOTIC MALIGNANT MELANOMA IN THE LOWER EXTREMITY MIMICKING SQUAMOUS CELL CARCINOMA AND PYOGENIC GRANULOMA
Amelanotik malign melanom; pigment eksikliği ile karakterize ve klinik olarak tanıda zorluk yaratan ve tedavide gecikmeye yol açabilen sınıflandırılmamış bir melanom alt grubudur. Bu çalışmada da alt ekstremite de klinik olarak epidermoid karsinom ve piyojenik granülomu taklit eden iki amelanotik malign melanom olgusu sunulmuştur. Yanıltıcı klinik görünümleri nedeniyle bu lezyonların eksizyonunun gecikmesi veya benign lezyonlar gibi tedavi edilmesi tümör derinliğinin artmasına ve hayatı tehdit eden bir lezyon haline gelmesine neden olabilir. Amelanotic malignant melanoma that is characterized with lack of melanin pigment in the tumor cells, is an unclassified sub-type of malignant melanoma. Because of the lack of pigmentation, there are difficulties in clinical diagnosis, which can lead delays in the treatment. Two cases of amelanotic malignant melanoma in the lower extremity are reported. These lesions were mimicking epidermoid carcinoma and pyogenic granuloma on the heel . The misleading clinical appearance of this form of cutaneous melanoma can have serious implications for the patient if such a misdiagnosed malignant melanoma is treated as benign lesion. This delay in diagnosis can allow a thin melanoma to become a more invasive, life-threatening lesion
- …