600 research outputs found

    Londradaki Türklere ait toplumsal ve kültürel organizasyonlar

    Get PDF
    Elli yılı aşkın süredir Londrada varlık gösteren Türk nüfusa ait bir çok mekanlar oluşmuştur. Hem ulusaşırı hem de diasporik özellikler gösteren bu mekanlardan birisi de İngiltere’deki Türk nüfusa ait bir çok toplumsal ve kültürel organizasyonlardır. Bu çalışmanın amacı Londradaki Kıbrıs ve Türkiye kökenli göçmenlere ait toplumsal ve kültürel organizasyonların dağılımını, tarihsel gelişimini ele alıp onları sınıflandırmaktır. Bu çalışmada Londra’daki toplumsal ve kültürel organizasyonlar sınıflandırılırken farklı farklı dernekleri, klüpleri, vakıfları bir araya getiren daha üst çatı kuruluşlar esas almıştır. Buna göre, Kıbrıs Türk cemiyeti ve İngiltere Kıbrıs Türk dernekleri konseyi, İngiltere Türk dernekleri federasyonu ve demokratik güç girliği platformu şeklinde üç gruba ayrılmıştır. Bu gruplamanın içinde yer almayan organizasyonlar ise bir çatı kuruluş altında olmayan toplumsal organizasyonlar başlığı altında ele alınmıştır. Bu çalışmada saha gözlemleri ve görüşmeler veri kaynağını oluşturmaktadır. (22) (PDF) LONDRADAKİ TÜRKLERE AİT TOPLUMSAL VE KÜLTÜREL ORGANİZASYONLAR. Available from: https://www.researchgate.net/publication/312273056_LONDRADAKI_TURKLERE_AIT_TOPLUMSAL_VE_KULTUREL_ORGANIZASYONLAR [accessed Aug 19 2021]

    Lesion Detection on Leaves using Class Activation Maps

    Full text link
    Lesion detection on plant leaves is a critical task in plant pathology and agricultural research. Identifying lesions enables assessing the severity of plant diseases and making informed decisions regarding disease control measures and treatment strategies. To detect lesions, there are studies that propose well-known object detectors. However, training object detectors to detect small objects such as lesions can be problematic. In this study, we propose a method for lesion detection on plant leaves utilizing class activation maps generated by a ResNet-18 classifier. In the test set, we achieved a 0.45 success rate in predicting the locations of lesions in leaves. Our study presents a novel approach for lesion detection on plant leaves by utilizing CAMs generated by a ResNet classifier while eliminating the need for a lesion annotation process.Comment: 6 pages, 1 figur

    Çiğ süt ve dondurmadan izole edilen Staphylococcus aureus Suşlarının metisilin direnci ve Panton Valentine toksini üzerine araştırma: Multiplex PCR ile moleküler çalışma

    Get PDF
    Staphylococcus aureus is a very important pathogenic bacterium that causes nosocomial and community-acquired infections in humans, and is also one of the leading pathogens that causes food-borne poisoning. The presence of S. aureus in raw milk and dairy products, and especially the presence of MRSA (Methicillin Resistance S. aureus) strains, poses a potential risk to public health. The aim of this study was to investigate the presence of methicillin resistance and Panton-Valentine Leucocidin (PVL) toxin in Staphylococcus aureus isolated and identified from raw milk and ice cream in Konya (Turkey) by multiplex PCR method. A total of 55 S. aureus were isolated 49 (18%) from 260 raw milk samples collected from various farms and 6 (4%) from 150 ice cream samples sold in patisseries. The obtained isolates were identified as S. aureus with conventional and genotypic methods. Multiplex PCR was performed to detect the 16S rRNA, mecA, femA and lukS genes. While no mecA gene was detected in any of the 49 S. aureus isolates obtained from raw milk samples, the presence of mecA gene was observed in one of the 6 S. aureus isolates isolated from ice cream samples. The PVL gene was not detected in any of the S. aureus isolates studied. S. aureus contamination is common in raw milk samples and ice cream samples. In order to avoid this, it is necessary to comply with the hygiene conditions and increase the precautions even more.Staphylococcus aureus insanlarda hastane ve toplum kökenli enfeksiyonlara neden olan çok önemli bir patojen bakteridir ve aynı zamanda gıda kaynaklı zehirlenmelere neden olan patojenlerin başında gelmektedir. Çiğ süt ve süt ürünlerinde S. aureus ve özellikle MRSA (Metisilin Direnli S. aureus) suşlarının varlığı halk sağlığı için potansiyel bir risk oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Multiplex PCR yöntemiyle, Konya'da (Türkiye) çiğ süt ve dondurmadan izole ve identifiye edilen Staphylococcus aureus'larda metisilin direnci ve Panton-Valentine Lökosidin (PVL) toksini varlığının araştırılmasıdır. Çeşitli çiftliklerden toplanan 260 çiğ süt örneğinden 49 (%18) ve pastanelerden toplanan 150 dondurma örneğinden 6 (%4) adet olmak üzere toplam 55 S. aureus izole edildi. Elde edilen izolatlar, konvansiyonel ve genotipik yöntemlerle S. aureus olarak tanımlandı. 16S rRNA, mecA, femA ve lukS genlerini saptamak için multipleks PCR yapıldı. Çiğ süt örneklerinden elde edilen 49 S. aureus izolatının hiçbirinde mecA geni saptanmazken, dondurma örneklerinden izole edilen 6 S. aureus izolatından birinde mecA geni varlığı belirlendi. PVL geni, çalışılan S. aureus izolatlarının hiçbirinde saptanmadı. S. aureus kontaminasyonu çiğ süt numunelerinde ve dondurma numunelerinde oldukça yaygındır. Bu kontaminasyonun önüne geçebilmek için hijyen koşullarına uyulması ve önlemlerin daha da artırılması gerekmektedir

    İlkokul öğrencilerinin kaynaştırma öğrencilerine yönelik tutumları ile empatik eğilim düzeyleri arasındaki ilişki : Kocaeli İli örneği

    Get PDF
    06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Bu araştırmada normal gelişim gösteren ilkokul öğrencilerinin kaynaştırma öğrencilerine yönelik tutumları ile empatik eğilim düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma; ilişkisel tarama modelinde olup, betimsel bir nitelik arz etmektedir. Araştırmanın evrenini Kocaeli ilinde 2018-2019 yılında öğrenim gören ilkokul üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise Körfez, Kartepe ve İzmit ilçelerinden rastgele seçilen 8 okulun üçüncü ve dördüncü sınıflarında öğrenim gören 439'u erkek, 392'si kız olmak üzere toplam 831 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada normal gelişim gösteren ilkokul öğrencilerinin özel gereksinimli öğrencilere karşı tutumlarını belirlemek için Siperstein (1980) tarafından geliştirilen ve Çiftci (1997) tarafından Türkçeye uyarlanan "Etkinlik Tercih Formu", empatik eğilim düzeylerini belirmek için ise Kaya ve Siyez (2010) tarafından geliştirilen "KA-Sİ Çocuklar İçin Empatik Eğilim Ölçeği" kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 20.0 paket programından yararlanılmıştır. Veri sayısı 30'dan fazla olduğundan Kolmogorov-Simirnov (Lilliefors) testi sonucu incelenmiş olup, ölçek verilerinin değişkenler (cinsiyet, sınıf, okul türü ve kaynaştırma öğrencisi durumu) üzerinde anlamlılık değerlerinin 0,05'ten küçük olması ve çarpıklık ve basıklık katsayılarının ±1 sınırları dışında olması nedeniyle verilerin normal dağılıma uygunluk göstermediği bulunmuştur. Değişkenler üzerinde puanlar normal dağılmadığı için nonparametrik testlerden Mann Whitney U testi, regresyon analizi ve ilişki testi için spearman katsayı değeri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; normal gelişim gösteren ilkokul öğrencilerinin kaynaştırma öğrencilerine yönelik tutumları ile empatik eğilim düzeyleri arasında orta düzeyde, pozitif ve anlamlı bir ilişkinin olduğu bulunmuştur. Bilişsel ve duygusal empati değişkenlerinin, öğrencilerin kaynaştırma öğrencilerine yönelik tutumlarının bir yordayıcısı olduğu bulunmuştur. Üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinin kaynaştırma öğrencilerine yönelik olumlu tutumlarının yüksek olduğu, kız öğrencilerin tutumlarının erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Devlet okulları ve özel okullarda öğrenim gören öğrencilerin kaynaştırma öğrencilerine yönelik tutumlarının benzer olduğu; sınıfında kaynaştırma olan ve olmayan öğrencilerin tutumlarının farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinin empatik eğilim düzeylerinin yüksek olduğu, dördüncü sınıfların üçüncü sınıflara göre bilişsel ve duygusal olarak empati düzeylerinin daha yüksek olduğu söylenebilir. Özel okullarda öğrenim gören öğrencilerin sadece bilişsel empati düzeylerinin devlet okullarında öğrenim gören öğrencilerden anlamlı düzeyde yüksek olduğu görülmüştür. Sınıflarında kaynaştırma öğrencisi olan ve olmayan öğrencilerin empatik eğilim düzeylerinin benzer olduğu bulunmuştur. Ayrıca, öğrencilerin kaynaştırma öğrencilerine yönelik tutumlarındaki değişkenliğin %24'ünün öğrencilerin empatik eğilim düzeylerinden kaynaklandığı söylenebilir.The main purpose of this research is to determine the correlation between the attitudes of normal primary school students towards inclusive students and their empathic tendency levels. The research is in relational screening model and it has a descriptive character. The population of the research consisted of third and fourth grade primary school students in Kocaeli province in 2018-2019 academic year. The research sample consisted of 831 students (439 male, 392 female) studying in the third and fourth grades of 8 different schools which were randomly selected from Körfez, Kartepe and İzmit districts. On the purpose of determining the attitudes of the normal students towards the students with special needs, "Etkinlik Tercih Formu" developed by Siperstein (1980) and adapted into Turkish by Çiftci (1997) and On the purpose of determining their emphatic tendency levels, "KA-Sİ Çocuklar İçin Empatik Eğilim Ölçeği" developed by Kaya and Siyez (2010) was used in the research. SPSS 20.0 packaged software was used to analyze the data. Because of the number of data is more than 30, the result of Kolmogorov-Simirnov (Lilliefors) test was analysed and it has been found that the data are not suitable for normal distribution because the significance values of the scale data are less than 0.05 for the variables (gender, class, school type and inclusion student status) and the skewness and kurtosis coefficients are outside the ± 1 limits. Since the scores on the variables were not normally distributed, Mann-Whitney U Test was used for nonparametric tests and Spearman coefficient value was used for regression analysis and relationship test. The research results has shown that, there is an intermediate, positive and significant correlation between the attitudes of the normal students towards the inclusive students and their empathic tendency levels. Cognitive and emotional empathy variables are the predictors of normal students' attitudes towards inclusive students. It has been concluded that the 3rd and 4th-grade students have positive attitudes towards inclusive students and female students' attitudes are higher than male students. It has been found that, the attitudes of public school students and private school students towards inclusive students are similar, and the attitudes of students with and without an inclusive student in their classrooms are not different. It can be said that, the empathic tendency levels of the 3rd and 4th grade students are high; also, the 4th grade students has higher cognitive and emotional empathy levels than the 3rd grade students. It was found that only the cognitive empathic levels of the students of private schools were significantly higher than the students of public schools. It has been found that the emphatic levels of students with and without an inclusive student in their classrooms are similar. Also, it can be said that 24% of the students' attitudes towards mainstreaming students stem from their empathic tendency levels

    Synthesis of novel dopamine derived multidirectional ligands from cyanuric chloride: structural and antimicrobial studies

    Get PDF
    Two monopodal (2,4-dichloro-6-(3-hydroxytyramine)-1,3,5-triazine) and tripodal (2,4,6-(3-hydroxytyramine)-1,3,5-triazine) s-triazine derivatives were prepared through the reaction of cyanuric chloride (2,4,6-trichloro-1,3,5-triazine) and 3-hydroxytyramine hydrochloride (do-pamine hydrochloride). The structures of the compounds were identified by FT-IR, 1H NMR, 13C NMR, thermal analysis and elemental analysis. Their antimicrobial activities were car-ried out using the broth microdilution method in dimethyl sulfoxide (DMSO): Phosphate Buffered Saline (PBS) against eight bacteria and one yeast. The results of the test were com-pared with ampicillin. It was determined that CCDOP1, CCDOP3 and DOP have significant antibacterial and antifungal activity. These three chemicals revealed strong antibacterial activ-ity against the E. coli and S. aureus strains used in the study. S. aureus was the most sensitive strain against dopamine hydrochloride and E. coli was the most sensitive bacteria against CCDOP1

    Molecular characterization of cereal yellow dwarf virus-RPV in grasses in European part of Turkey

    Get PDF
    Yellow dwarf viruses (YDVs) are economically destructive viral diseases of cereal crops, which cause the reduction of yield and quality of grains. Cereal yellow dwarf virus-RPV (CYDV-RPV) is one of the most serious virus species of YDVs. These virus diseases cause epidemics in cereal fields in some periods of the year in Turkey depending on potential reservoir natural hosts that play a significant role in epidemiology. This study was conducted to investigate the presence and prevalence of CYDV-RPV in grasses and volunteer cereal host plants including 33 species from Poaceae, Asteraceae, Juncaceae, Geraniaceae, Cyperaceae, and Rubiaceae families in the Trakya region of Turkey. A total of 584 symptomatic grass and volunteer cereal leaf samples exhibiting yellowing, reddening, irregular necrotic patches and dwarfing symptoms were collected from Trakya and tested by ELISA and RT-PCR methods. The screening tests showed that 55 out of 584 grass samples were infected with CYDV-RPV in grasses from the Poaceae family, while none of the other families had no infection. The incidence of CYDV-RPV was detected at a rate of 9.42%. Transmission experiments using the aphid species Rhopalosiphum padi L. showed that CYDV-RPV was transmitted persistently from symptomatic intact grasses such as Avena sterilis, Lolium perenne and Phleum exratum to barley cv. Barbaros seedlings. PCR products of five Turkish RPV grass isolates were sequenced and compared with eleven known CYDV-RPV isolates in the GenBank/EMBL databases. Compared nucleotide and amino acid sequences of CYDV-RPV isolates showed that the identities ranged from 40.38 - 95.86 % to 14.04 - 93.38%, respectively. In this study, 19 grass species from the Poaceae family and two volunteer cereal host plants were determined as natural reservoir hosts of CYDV-RPV in the cereal growing areas of Turkey. © 2020 Authors

    Rapid Maxillary Expansion and Facemask Therapy: Effects on Mandibular Condyle Position and Dentoskeletal Profile

    Get PDF
    Aim:The aim of this study was to evaluate the effects of the combination of rapid maxillary expansion and facemask therapy on mandibular condyle position and dentoskeletal profile; during the treatment of class III patients.Subjects and Methods:Treatment group comprised 31 patients, 16 girls and 15 boys (mean age: 9.2±1.7 years) and control group comprised 27 subjects, 14 girls and 13 boys (mean age: 9.7±2.2 years); with class III maxillary retrusion. Mandibular position indicator (MPI®) measurements of the SAM®3 articulator and cephalometric changes were evaluated. Treatment and control changes within the groups and the differences between the groups were analyzed statistically. Wilcoxon's paired sample test and Mann-Whitney U-test were used for statistical evaluation, at p<0.05 level.Results:At the start, more than 70 per cent subjects (range: 71.40–83.70 per cent) showed asymmetrical condylar movement in every plane of space. Significant change was determined in control group, for left condyle AZZ measurement, during observation period. Left AX change was found statistically higher in treatment group than the control (p<0.05). In the treatment group, SNB, U1-NA (mm) and U1-NA (degrees) measurements were decreased (p<0.05) and N-Me (p<0.05); SNA, SN-MP and ANS-Me (p<0.01); ANB, A to N perp and UL to E plane (p<0.001) measurements were increased, when compare to control.Conclusions:During the study period, left condyle anteroposterior position changed more and became closer to the centric relation position in the treatment group than the control. Rapid maxillary expansion and facemask therapy resulted in a significant improvement in the maxillomandibular relationship. Mandible moved downward and backward and maxilla moved forward direction without rotation

    Place cells dynamically refine grid cell activities to reduce error accumulation during path integration in a continuous attractor model

    Get PDF
    Navigation is one of the most fundamental skills of animals. During spatial navigation, grid cells in the medial entorhinal cortex process speed and direction of the animal to map the environment. Hippocampal place cells, in turn, encode place using sensory signals and reduce the accumulated error of grid cells for path integration. Although both cell types are part of the path integration system, the dynamic relationship between place and grid cells and the error reduction mechanism is yet to be understood. We implemented a realistic model of grid cells based on a continuous attractor model. The grid cell model was coupled to a place cell model to address their dynamic relationship during a simulated animal’s exploration of a square arena. The grid cell model processed the animal’s velocity and place field information from place cells. Place cells incorporated salient visual features and proximity information with input from grid cells to define their place fields. Grid cells had similar spatial phases but a diversity of spacings and orientations. To determine the role of place cells in error reduction for path integration, the animal’s position estimates were decoded from grid cell activities with and without the place field input. We found that the accumulated error was reduced as place fields emerged during the exploration. Place fields closer to the animal’s current location contributed more to the error reduction than remote place fields. Place cells’ fields encoding space could function as spatial anchoring signals for precise path integration by grid cells.Fil: Fernandez Leon, Jose Alberto. Universidad Nacional del Centro de la Provincia de Buenos Aires. Centro de Investigaciones en Física e Ingeniería del Centro de la Provincia de Buenos Aires. - Consejo Nacional de Investigaciones Científicas y Técnicas. Centro Científico Tecnológico Conicet - Tandil. Centro de Investigaciones en Física e Ingeniería del Centro de la Provincia de Buenos Aires. - Provincia de Buenos Aires. Gobernación. Comisión de Investigaciones Científicas. Centro de Investigaciones en Física e Ingeniería del Centro de la Provincia de Buenos Aires; ArgentinaFil: Uysal, Ahmet Kerim. Baylor College of Medicine; Estados UnidosFil: Ji, Daoyun. Baylor College of Medicine; Estados Unido

    Film turizmi: Popüler kültür aracı olarak film ve dizilerin Nevşehir ili turizm faaliyetlerine etkisi

    Get PDF
    Gündelik yaşamın kültürü olarak ifade edilen popüler kültür, kitle iletişim araçları aracılığı ile toplumun büyük bir kesimini etkileyen, toplumsal yaşamın hızını yansıtan, en çok beğenilen ve en çok tercih edilen kitle toplumunun kültürü olarak belirtilmektedir. Film ve diziler, popüler kültürün önemli bileşenlerinden biri olup, kısa sürede milyonlarca kişiye ulaşabilmektedir. Böylece film ve dizilerin çekildiği mekânlar turistik açıdan çekim merkezi olabilmekte ve turizm hareketlerini arttırmaktadır. Çünkü son yıllarda yaşanan küreselleşme-yerelleşme tartışmaları birçok alanda değişikliğe neden olmuştur. Süreç içinde turizm etkinliklerinde de farklılaşmalar görülmüş ve turizm çekicilikleri de çeşitlenmiştir. Film turizmi bu çeşitliliğe bağlı olarak gelişen kültür turizmi içerisinde değerlendirilmektedir. Ana konusu film turizmi olan araştırmanın temel amacı, Nevşehir’de çekilen film ve dizilerin, Nevşehir’e gelen yerli turistlerin tercih süreci üzerindeki etkisinin belirlenmesidir. Çalışmanın örneklem alanı doğal yapısı ve kültürel dokusu ile bir film platosunu anımsatan Nevşehir ilidir. Araştırmanın verileri Nevşehir’e gelen yerli turistlere rastlantısal olarak uygulanan anketler ve mülakatlar ile elde edilmiştir. Dolayısıyla çalışmanın güvenirliliğini arttırmak için nitel ve nicel yöntemler birlikte kullanılmıştır. Veriler istatistikî yöntemlerle analiz edilmiş ve alanyazın ışığında sonuçlara ulaşılmıştır. Elde edilen bulgulara göre, film ve dizilerde, gösterilen tarihi ve doğal mekânlar ile sosyal yaşam izleyicilerde merak uyandırmaktadır. İzleyicilerin bu destinasyonları ziyaret etme isteklerinin oldukça yüksek olması turizm faaliyetlerinde motive edici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır
    corecore