3 research outputs found

    Benign ve malign tiroid nodüllerinin proteomik profil farklılıklarının belirlenmesi

    No full text
    Günümüzde çok sık rastlanan tiroid nodüllerinin histopatolojik tanısının konulmasını sağlayan en güvenilir ve ucuz yöntem İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi‘dir (İİAB). Ancak, ayırıcı tanıda ayrım kriterlerinin yeterli olmayışı bazı nodüllerin histopatolojik tanısını zorlaştırmaktadır. Papiller Tiroid Kanseri (PTK) en yaygın endokrin malignitedir ve farklı histolojik varyantları mevcuttur. Özellikle, Foliküler Varyant Papiller Tiroid Kanseri‘nin (FV-PTK) ĠĠAB yöntemi ile histopatolojik olarak tanı konulmasında zorluklar yaşanmaktadır. Bu nedenle, ayırıcı tanının ya da ayrım yapacak tekniklerin geliştirilmesi tiroid patolojisi için büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmada, klinikte en sık görülen varyantlardan klasik (CV-PTK) ve FV-PTK taze dondurulmuş dokuları 2 boyutlu jel elektroforezi ve LC-MS/MS ile analiz edilmiş ve protein profilleri belirlenmiştir. Ayırıcı tanıya katkısı olabilecek proteinler imünohistokimya ile valide edilmiştir. Aynı zamanda, bu vakaların formaline sabitlenmiş parafine gömülü (FFPE) dokuları MALDI-Görüntüleme kütle spektrometresi ile analiz edilip ayırıcı tanıya katkı sağlayabilecek anlamlı farklı peptidler belirlenmiştir. Çalışma grubundaki BRAF V600E mutasyonu FFPE örneklerin tümör bölgelerinden kesitler alınarak tespit edilmiştir. BRAF V600E mutasyon taraması sonucunda mutasyon görülen vakaların çoğunluğunun (%69) CV-PTK vakası olduğu tespit edilmiştir. Protein profillerine göre, özellikle benign ve FV-PTK örneklerinin çok sayıda ortak protein içerdiği ve aktin iskelet proteinlerinin ve hücre iskeletinin düzenlenmesinde sorumlu olan proteinlerin tiroid patolojisinde önemli rol oynadığı gösterilmiştir

    Benign ve Malign Tiroid Nodüllerinin Proteomik Profil Farklılıklarının Belirlenmesi

    No full text
    Günümüzde çok sık rastlanan tiroid nodüllerinin histopatolojik tanısının konulmasını sağlayan en güvenilir ve ucuz yöntem İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi‘dir (İİAB). Ancak, ayırıcı tanıda ayrım kriterlerinin yeterli olmayışı bazı nodüllerin histopatolojik tanısını zorlaştırmaktadır. Papiller tiroid kanseri (PTK) en yaygın endokrin malignitedir ve farklı histolojik varyantları mevcuttur. Özellikle, foliküler varyant papiller tiroid kanseri‘nin (FV-PTK) ġġab yöntemi ile histopatolojik olarak tanı konulmasında zorluklar yaşanmaktadır. Bu nedenle, ayırıcı tanının ya da ayrım yapacak tekniklerin geliştirilmesi tiroid patolojisi için büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmada, klinikte en sık görülen varyantlardan klasik (CV-PTK) ve FV-PTK taze dondurulmuş dokuları 2 boyutlu jel elektroforezi ve LC-MS/MS ile analiz edilmiş ve protein profilleri belirlenmiştir. Ayırıcı tanıya katkısı olabilecek proteinler imünohistokimya ile valide edilmiştir. Aynı zamanda, bu vakaların formaline sabitlenmiş parafine gömülü (FFPE) dokuları maldı-görüntüleme kütle spektrometresi ile analiz edilip ayırıcı tanıya katkı sağlayabilecek anlamlı farklı peptidler belirlenmiştir. Çalışma grubundaki braf v600e mutasyonu ffpe örneklerin tümör bölgelerinden kesitler alınarak tespit edilmiştir. BRAF V600e mutasyon taraması sonucunda mutasyon görülen vakaların çoğunluğunun (%69) CV-PTK vakası olduğu tespit edilmiştir. Protein profillerine göre, özellikle benign ve FV-PTK örneklerinin çok sayıda ortak protein içerdiği ve aktin iskelet proteinlerinin ve hücre iskeletinin düzenlenmesinde sorumlu olan proteinlerin tiroid patolojisinde önemli rol oynadığı gösterilmiştir

    Tiroid Patolojisinde Proteomik Yaklaşımlar

    No full text
    Tiroid bezinde görülen kanserler en sık görülen endokrin maligniteleri oluşturmaktadır ve bu kanserlerin insidansı son yıllarda önemli ölçüde artmıştır. Günümüzde çok sık rastlanan tiroid nodüllerinin histopatolojik tanısının konulmasını sağlayan en güvenilir ve ucuz yöntem İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi’dir (İİAB). Ancak, ayırıcı tanıda ayrım kriterlerinin yeterli olmayışı bazı nodüllerin histopatolojik tanılarının başarıyla konulamamasına neden olmaktadır. Bu amaçla son 40 yıldan beri birçok moleküler teknik geliştirilmiş ve farklı moleküler hedeflerin tiroid kanserinin ayırıcı tanısında kullanılması amaçlanmıştır. Ayırıcı tanıya katkısı olabileceği düşünülen genetik mutasyonlar ya da hücre yüzey belirteçleri prevelans farklılıkları nedeniyle klinikte yaygın olarak kullanılmamaktadır. Son yıllarda hızla gelişmekte olan proteomik tekniklerin; nodüllerde belirli zamanda belirli yerde bulunan proteinlerin yapısını, yerleşimini, miktarını, translasyon sonrası modifikasyonunu ve protein-protein etkileşimini aydınlatmasından dolayı, tiroid patolojisinde ayırıcı tanıya katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu derlemede, gelişen proteomik teknolojilerin klinik açıdan tiroid dokularına uygulanmasına odaklanılacak ve ayırıcı tanıya katkı sağlayabilecek potansiyel biyobelirteçlerin olası klinik kullanımları vurgulanacaktır
    corecore