39 research outputs found
ÖTEKİLEŞTİRİLEN KADIN
Uluslararası Bakalorya Programı A1 Türk Edebiyatı dersi kapsamında bitirme tezi olarak
yaptığım bu çalışma; Sevgi Soysal’ın “Tante Rosa” adlı eserinde yer alan kadın
sorunsalını konu almaktadır. Araştırmamda toplumsal düzen içerisinde kadın ve kadının
var oluş sorunsalını odak figür Tante Rosa’nın yaşam süreci; çocukluk, ergenlik ve
yaşlılık dönemleri ile ilişkilendirdim. Tezimin giriş bölümünde ataerkil toplum yapısında
kadının durumuna ve yapıta genel bir bakış sundum, gelişme bölümünde ise Tante
Rosa’nın yaşam ve gelişim sürecindeki durumlarına ve eylemlerine göre tezi başlıklara
ayırdım. Tante Rosa’nın, “Çocukluk ve Hayal Dünyası” bölümünde bir çocuğun
gözünden hayatı ve kız çocuğu olmanın verdiği beklentileri, “Ergenlik ve Kadınlığını
Keşfediş” bölümünde kadının kendini tanıma sürecini ve toplumun kadın üzerinde baskı
oluşturan değer yargılarını ,“Yaşlılık ve Hayata Tutunma Çabası” bölümünde de hayatta
kalabilmek için çabalayan, yalnız ve ölümünden sonra bile bir yere ait olamayan kadını
değerlendirdim. Tüm bunların sonucunda kadının hayatı istediği gibi yaşama
özgürlüğüne sahip olduğunu fakat bu seçimler sonucunda toplumun kadına biçtiği hayatı
yaşamayan kadının hiçbir yere ait olamadığı ve ne kadar çabalarsa çabalasın yalnızlığa
mahkûm edildiği, ötekileştirildiği sonucuna vardım
Evaluation of Choroidal Thickness in Patients with Pseudoexfoliation Syndrome and Pseudoexfoliation Glaucoma
Purpose. To compare the macular and peripapillary choroidal thickness in eyes with pseudoexfoliation (PEX) syndrome and PEX glaucoma with the normal eyes of healthy controls. Materials and Methods. In this prospective study, 30 eyes of 30 patients with PEX syndrome, 28 eyes of 28 patients with PEX glaucoma, and 30 eyes of 30 age-matched healthy subjects were enrolled. Choroidal thicknesses in the macular and peripapillary areas were measured by using spectral domain optical coherence tomography. Results. Gender, age, and axial length did not significantly differ between the groups (all, p>0.05). The mean values of choroidal thickness in the macular and peripapillary areas (except the superior quadrant) in the patients with PEX syndrome and PEX glaucoma were lower compared with controls (all p<0.05). The mean values of the macular and peripapillary choroidal thickness in the PEX glaucoma group were lower compared with PEX syndrome group; however this difference was not significant. Conclusions. The findings of this study revealed that macular and peripapillary choroidal thicknesses were decreased in PEX syndrome and PEX glaucoma cases. The role of choroid in the development of glaucomatous damage in patients with PEX syndrome remains unclear
ÖTEKİLEŞTİRİLEN KADIN
Uluslararası Bakalorya Programı A1 Türk Edebiyatı dersi kapsamında bitirme tezi olarak
yaptığım bu çalışma; Sevgi Soysal’ın “Tante Rosa” adlı eserinde yer alan kadın
sorunsalını konu almaktadır. Araştırmamda toplumsal düzen içerisinde kadın ve kadının
var oluş sorunsalını odak figür Tante Rosa’nın yaşam süreci; çocukluk, ergenlik ve
yaşlılık dönemleri ile ilişkilendirdim. Tezimin giriş bölümünde ataerkil toplum yapısında
kadının durumuna ve yapıta genel bir bakış sundum, gelişme bölümünde ise Tante
Rosa’nın yaşam ve gelişim sürecindeki durumlarına ve eylemlerine göre tezi başlıklara
ayırdım. Tante Rosa’nın, “Çocukluk ve Hayal Dünyası” bölümünde bir çocuğun
gözünden hayatı ve kız çocuğu olmanın verdiği beklentileri, “Ergenlik ve Kadınlığını
Keşfediş” bölümünde kadının kendini tanıma sürecini ve toplumun kadın üzerinde baskı
oluşturan değer yargılarını ,“Yaşlılık ve Hayata Tutunma Çabası” bölümünde de hayatta
kalabilmek için çabalayan, yalnız ve ölümünden sonra bile bir yere ait olamayan kadını
değerlendirdim. Tüm bunların sonucunda kadının hayatı istediği gibi yaşama
özgürlüğüne sahip olduğunu fakat bu seçimler sonucunda toplumun kadına biçtiği hayatı
yaşamayan kadının hiçbir yere ait olamadığı ve ne kadar çabalarsa çabalasın yalnızlığa
mahkûm edildiği, ötekileştirildiği sonucuna vardım
Evaluation of Serum Homocysteine and Leptin Levels in Patients with Uveitis
Objectives: To evaluate the serum homocysteine (Hcy) and leptin levels in patients with uveitis.
Materials and Methods: The 70 cases included in the study comprised 3 groups: patients with Behçet’s uveitis (BU), patients with
non-Behçet’s uveitis (NBU) and healthy controls. Body mass index was calculated for each subject. Serum Hcy and leptin levels were
measured. Furthermore, acute-phase reactants including erythrocyte sedimentation rate (ESR), C-reactive protein and neutrophil count
were measured.
Results: Serum Hcy levels were 15.04±4.59 µmol/L in the BU group, 15.4±6.87 µmol/L in the NBU group and 13.64±4.72 µmol/L
in the control group (p>0.05). The serum leptin levels of male patients in the BU group, NBU group and control group were 4.76±3.54
ng/ml, 6.33±3.74 ng/ml and 5.47±6.33 ng/ml, respectively (p>0.05). When we compared serum leptin levels in female patients and
controls, the mean serum leptin concentrations were significantly higher in female BU and NBU patients (24.83±17.62 ng/ml and
28.46±13.90 ng/ml, respectively) than in healthy control volunteers (9.62±6.36 ng/ml, p<0.05). In addition, the ESR value differences
between groups were statistically significant (p<0.05).
Conclusion: A larger case series is necessary to investigate serum Hcy and leptin concentrations in uveitis patients. (Turk J Ophthalmol
2015; 45: 146-151
Diffusion Tensor Tractography Imaging in a Case of Acute Brain Stem Infarct
Diffusion tensor tractography enables graphical reconstruction of the white matter pathways in the brain and quantitative study of white matter integrity. With this method virtual dissection of the living human brain can be performed. This technique has many potential clinical applications in neurological disorders, including the investigation of stroke. We present tractography findings of a patient that had an acute ischemic infarct in the brain stem. We aimed to report the disintegration of the white matter tracts at the infarct location in vivo, as well as the associated clinical symptoms. The current use of tractography in neurological disorders shows that it has the potential to improve our understanding of the damage and recovery process in diseases of the brain and spinal cord. From a clinical point of view tractography might be used to test new hypotheses, and to provide important new insights into the organization of the brain and the effects of brain disorder
IC Holding ve eğitime katkıları
Ankara : İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, 2016.This work is a student project of the The Department of History, Faculty of Economics, Administrative and Social Sciences, İhsan Doğramacı Bilkent University.by Özer, Abdurrahim
Results of Screening in Schools for Visually Impaired Children
Objectives: The aim of this study was to identify the causes of visual impairment in children attending schools for students with visual impairment and to identify children suitable for treatment and rehabilitation.
Materials and Methods: All students were examined in our department by a pediatric ophthalmologist and an ophthalmologist experienced in low vision and visual rehabilitation. The children’s medical histories were recorded. All children underwent ophthalmological examination including visual acuity measurement, anterior segment and dilated fundus evaluation, retinoscopy with cycloplegia, and intraocular pressure measurement. The causes of visual impairment were grouped as avoidable and unavoidable. Children with residual visual acuity better than 20/1250 were included in the low vision rehabilitation programme.
Results: A total of 120 patients were evaluated and 79.2% were legally blind (visual acuity less than 0.05), 18.4% had low vision (visual acuity between 0.05 and 0.3), and 0.8% had normal vision (>0.3). The main causes of visual impairment were retinal dystrophies (24.2%) and retinopathy of prematurity (17.5%). Of all diseases related to visual impairment, 27.6% were avoidable. Improvement in visual acuity was achieved with low vision aids in 57.5% of all patients.
Conclusion: The incidence of visual impairment due to avoidable causes can be decreased by ophthalmic screening. Treatment of these children in the early stages of visual development can improve visual acuity. Even in cases with delayed diagnosis, low vision aids are important for visual and neurobehavioral development, and these programmes may improve quality of life and education in these children