6 research outputs found

    Tannins and Their Impacts on Animal Nutrition

    Get PDF
    Tanenler; bitkilerin yapısında doğal olarak bulunan, kendilerini patojen mikroorganizmalara ve virüslere karşı korumak için ürettikleri fenolik bileşiklerdir. Hayvan besleme açısından ise tanenler; hayvanın türü, fizyolojik durumu, tanenin yapısı ve miktarına bağlı olarak olumlu ve olumsuz etkilere sebep olabilmektedirler. Bu çalışmanın amacı; tanenler, etkileri ve hayvan beslemede kullanımları ile ilgili bir derleme sunmaktır.Tannins are phenolic metabolites, which naturally produced by plants. They can defend plants against pathogen microorganisms and viruses. According to animal nutrition, tannins have both adverse and beneficial effects depending on animal species, physiological state of the animal, structure and concentration of the tannins. The objective of this study was to review the literature about tannins, their effects and usage of tannins in animal nutrition

    Effects of Propolis Extract Coating on Shelf Life and Quality Parameters of Eggs Obtained from Free-Range Hens

    Get PDF
    The study was carried out to demonstrate the effects of the use of water-extracted propolis (PE) as a coating material on shelf life, storage temperature, time, and egg quality parameters obtained from free-range laying hens. The idea of coating an egg with a product to preserve its freshness for a longer time has been the subject of research by researchers. For this purpose, there are studies using samples of propolis extracted using different alcohols. In this study, the effects of coating eggs obtained from free-range reared chickens with water extracted PE and keeping them in different storage conditions on the internal and external quality parameters of the eggs were investigated. For this purpose, 80 eggs were collected from 64-week-old Lohmann brown layers. Egg samples were divided into groups of 8 treatments [2 storage times (10 and 20 days) x 2 storage temperatures (4 degrees C and 22 degrees C) x propolis coating on the shell (coated/uncoated)] and arranged to contain 10 eggs per treatment. In the study, it was seen that PE caused positive effects on the shelf life and internal quality characteristics of eggs stored at room and refrigerator temperature, as it covers the pores on the shell. As a result of coating with propolis extract, specific gravity and egg yolk index values increased (P <0.05). In addition, the number of mesophilic bacteria has decreased. Due to these positive effects, propolis can be considered as a natural alternative product that can be used for eggshell coating. It was determined at the end of the research that coating with the water-derived extract of propolis, a by-product of beekeeping activities, might have positive effects on long-term storage

    The effects of in ovo injection of royal jelly to chicken eggs on performance ileal histomorpholgy and gut microbiota

    No full text
    Bu çalışma döllenmiş Ross 308 etlik piliç yumurtalarına arı sütü enjeksiyonunun performans, ileum histomorfolojisi, ileum mikrobiyotası, eritrosit mikrobiyolojisi, organ ağırlıklarına olan etkilerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Döllenmiş Ross 308 yumurtalara 4 farklı solüsyon enjekte edilmiştir. A) kontrol solusyonu (saf su), B) saf su+8mg/ml arı sütü, C) saf su+12mg/ml arı sütü, D) saf su+16mg/ml arı sütü. Denemenin 14. ve 21. günlerinde canlı ağırlık artışı, yem tüketimi yem dönüşüm oranı, ileum histomorfolojisi, ileum mikrobiyotası ve organ ağırlıkları kaydedilmiştir. Araştırmanın sonunda 14. gün canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yem dönüşüm oranlarında gruplar arasında önemli bir fark oluşmamıştır (P>0,05). Denemenin 21. gününde C grubunun canlı ağırlık artışı diğer gruplara oranla daha yüksek olduğu saptanmıştır (P0,05). Denemenin sonunda eritrosit boyları sırasıyla 11,82, 11,57, 12,19 ve 12,60 mikron olarak tespit edilmiş, en yüksek eritrosit boyu D grubunda bulunmuştur (P0,05). At the 21th day of trial, weight gain was higher in C group compared to other groups, (P0,05).At the end of the experiment, erytrocyte length were 11,82, 11,57, 12,19 and 12,60 micron respectively and the highest erytocyte height found in D group (P<0,001). The results were observed as similarly for erytrocyte width (P<0,001)

    Definition of environment factors that effects milk yield specieications of holstein cattles that are breeded in some enterprises registered to Cattle Breeders of Tekirdağ

    No full text
    Bu araştırmada, Tekirdağ Merkez ve ilçelerinde süt sığırı yetiştiriciliği yapan işletmelerde bulunan Siyah-Alaca sığırların bazı süt ve döl verim özelliklerini ortaya koymak için 2001-2007 yılları arasındaki toplam 5827 laktasyon kaydı kullanılmıştır. Süt verim özelliklerinden laktasyon süt verimi, 305 günlük süt verimi ve laktasyon süresi üzerinde durulmuştur. Döl verim özellikleri olarak ilkine buzağılama yaşı, buzağılama aralığı ve servis periyodu incelenmiştir. Çalışmada laktasyon süresi, 305 günlük süt verimi, laktasyon süt verimi, ilk buzağılama yaşı, buzağılama aralığı, servis periyodu için genel ortalamalar sırasıyla; 312.76±0.66 gün, 5838.18±18.75 kg, 6240.33±24.32 kg, 843.22±2.082 gün, 387.46±0.73 gün, 105.64±0.585 gün olarak belirtilmiştir. Laktasyon süreleri arasında laktasyon sıralarına göre istatistiki olarak önemli bir farklılık bulunmaz iken (P>0.05), sığırların yetiştirildikleri ilçeler, buzağılama yılları (P 0.05), an important difference between cattle breeding districts (P < 0, 01), calving years (P < 0, 01) and calving sessions (P < 0, 05) are determined. A significant difference (P < 0, 01) between lactation milk yield and milk yield of 305 days is observed according to districts, calving years and calving sessions

    Effects of Applied Different Thermal Environments in Incubation on Livability and Developmental Stability of Broiler Embryos

    No full text
    Son 50 yılda gerçekleştirilen ıslah çalışmalarıyla hızlı gelişen etlik piliçlerin büyüme hızları ve kas gelişimleri önemli şekilde gelişmiştir. Hızlı büyüme ve kas gelişiminde gerçekleşen bu iyileşmeler, beraberinde yüksek sıcaklık koşullarında metabolizmanın termal düzenlemesini gerçekleştiren mekanizmada önemli değişiklikler ortaya çıkarmışlardır. Kuluçka ısısının değişimi uygulamasıyla yüksek ısıya dayanıklılık geliştirilebilmektedir. Kuluçka süresi boyunca düşük veya yüksek ısıl uygulamasıyla kazanılan epigenetik adaptasyon sayesinde, çıkıştan sonraki dönemde vücudun termal düzenleme sisteminde düşük veya yüksek ısıya karşı savunma yeteneği kazandırılabilmektedir. Bu çalışmada etlik piliçlerde kuluçka gelişiminin erken ve geç embriyonik dönemlerinde yapılan yüksek ısıl uygulamanın yaşama gücü ve gelişim dengesi üzerine olan etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla kontrol grubu yumurtalarına optimum kuluçka koşulları (37.8 oC sıcaklık ve % 55 nem) 19. güne kadar olan gelişim dönemi boyunca uygulanmıştır. Uzun süreli sıcaklık uygulanan gruplarda (sırasıyla DG1 ve DG2) erken embriyonik dönemde (0-8. günler) ve geç embriyonik dönemde (10-18. günler) günlük 6 saat 39.6 °C ve % 60 bağıl nem koşulları uygulanmıştır. Aynı zamanda kısa süreli sıcaklık uygulanan gruplarda (sırasıyla DG3 ve DG4) erken embriyonik dönemde (8-10. günler) ve geç embriyonik dönemde (16-18. günler) günlük 3 saat 41 °C ve % 65 bağıl nem koşulları uygulanmıştır. Kuluçkanın erken ve geç embriyonik gelişim dönemlerinde yapılan ısıl uygulamalar embriyo, yürek, akciğer ağırlıkları, yüz, kanat, tibia, femur, metatarsus uzunlukları ve oransal asimetri oranları bakımından gruplar arasında önemli farklılıklara yol açmamıştır. Bunun yanında ölüm oranları dikkate alındığında kısa süreli yüksek sıcaklık uygulanan embriyolarda (DG3 ve DG4) karşılaşılan ortalamaların kontrol ve erken dönemde uzun süreli yüksek sıcaklık uygulanan gruptan (DG1) daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak etlik piliçlere sıcaklık zorlanımı için epigenetik adaptasyon yeteneği kazandırmaya yönelik çalışmaların ölüm oranları dikkate alınarak embriyonik gelişimin erken dönemlerinde gerçekleştirilmesi tavsiye edilebilir.Genetic selection has significantly improved the growth rate and muscle development of fast-growing broiler chickens in the last 50 years. Rapid growth rate and improved muscle tissue have presented broiler chickens with serious difficulties when called on to thermoregulate efficiently in hot environmental conditions. Altering the incubation temperature may induce an improvement in the acquisition of thermotolerance. During the prenatal period, lower or higher incubation temperatures alter postnatal thermoregulatory systems by inducing epigenetic adaptation to postnatal low or high environmental temperatures. The aim of this study was to determine the effect of thermal manipulations during early embryogenesis (EE) and late embryogenesis (LE) on livability and developmental stability in broiler chicken embryos. For this purpose, incubation conditions were 37.8 oC and 55 % relative humidity for control group throughout the incubation period until the 19th days. In the long term thermally treated groups (DG1 and DG2, respectively) during early embryogenesis (0-8 days) and late embryogenesis (10-18 days), incubation temperature was increased to 39.6 °C and relative humidity to 60 % for 6 hours per day. Also, in the short term thermally treated groups (DG3 and DG4, respectively) during early embryogenesis (8-10 days) and late embryogenesis (16-18 days), incubation temperature was increased to 41 °C and relative humidity to 65 % for 3 hours per day.Results indicate that averages weight of embryo, heart, lung, lenght and relative asymmetry of face, wing, tibia, femur, metatarsus in treatment groups were not significantly affected by thermal manipulations during early or late embryogenesis. When taking account of embryonic mortality, the mean values of short term high thermally treated embryos (DG3 and DG4) were higher than mean values of long term high thermally treated embryos in late embryogenesis (DG1) and control group. In conclusion, the results of this experiment suggested consideringly the embryonic mortality that the long term thermal conditioning at early stage of embryogenesis may help broilers cope with the heat stress

    Serbest Yetiştirilen Yumurta Tavuklarında Kırmızı Biberin Yemlere İlavesinin Yumurta Kalitesi Üzerine Etkileri

    No full text
    Son yıllarda kanatlı eti ve yumurtası üretiminin daha ekonomik yapılabilir olması ve ürün fiyatlarının diğer hayvansal protein kaynaklarına göre düşük olması sebebiyle ülkemizde bu ürünlerin diğer hayvansal ürünlere göre daha çok tercih edilmesini sağlamıştır.Buna bağlı olarak kanatlı sektöründeki endüstrileşme giderek artarken diğer yandan da hayvan refahı ve doğal ürünlerle beslenme konuları tartışılmaya başlanmıştır. Özellikle tüketicilerin sağlıklı beslenme bilinci ve isteği, gelir düzeylerinin artması, doğal ürünlere olan eğilimi arttırmış, sektör de bu konuda oluşan talebe cevap verebilmek için serbest yetiştirme modelleriyle üretim gerçekleştirmeye başlamıştır. Bu çalışma, 3x2 faktöriyel deneme desenine uygun olarak planlanmıştır. Üç farklı mera deseni ve kırmızı biberin iki halinin (var/yok) yumurta kalite kriterleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Deneme parsellerindeki mera üç farklı oranda; ingiliz çimi, ak üçgül ve rizomlu kırmızı yumaktan oluşacak şekilde düzenlenmiştir. Fakat, mera kompozisyonunu oluşturan bitkilerin çıkım oranları planlandığı gibi gerçekleşmediğinden, parseller arasında önemli bir farklılık gözlenmemiştir. Bu nedenle deneme deseni iki muamele (kırmızı biber var/yok) olacak şekilde değiştirilmiştir. HunterLab cihazı ile yapılan renk analizleri sonucunda, yemlerine kırmızı biber ilave edilen grubun yumurta sarılarının kırmızılık (a) değerleri daha yüksek saptanmıştır (P<0,001). Roche renk yelpazesi ile benzer sonuçlar bulunmuş ve rasyona %0,75 kırmızıbiber ilavesi ile yumurta sarısının rengi pozitif etkilenmiş, farklılık istatistiki olarak önemli bulunmuştur (P<0,001). Yürütülen bu çalışma ile kırmızı biber ilavesinin, serbest yetiştirilen yumurta tavuklarının yumurta sarısı rengi üzerine olumlu etkisi olduğu ortaya konmuştur. Proje neticesinde üniversitemizde mera tavuklarının barınabileceği ve sonraki projelere altyapı olabilecek, ayrıca uygulama alanı olarak hizmet görecek modern bir tesisin oluşturulmasına katkı sağlanmıştır
    corecore