19 research outputs found

    Intensive Care Management of the Traumatic Brain Injury

    Get PDF

    Laparoskopik kolesistektomi operasyonları sırasında "PEEP" uygulamasının hemodinami, ETCO2 ve dakika ventilasyon gereksinimi üzerine etkileri

    No full text
    Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.ÖZET Laparoskopik kolesistektomi tekniğine bağlı olarak, CO2 pnömoperitonyumun ve artmış intraabdominal basıncın, mekanik, hemodinamik ve respiratuar yan etkileri ortaya çıkmakta, bu hipoksemi, hiperkapni ve hemodinamik bozulmaya yol açabilmektedir. Temel problemler fonksiyonel rezidüel kapasitenin azalması, ventilasyon / perfüzyon dengesinin bozulması ve peritondan emilen, C02 'in sempatik stimülasyon etkileridir. Bu fizyopatolojik mekanizmalar perioperatif dönemde mekanik ventilasyon uygulamasının ve anestezinin gözden geçirilmesini gerekli kılmaktadır. Laparoskopik kolesistektomi operasyonunda, 5 cmH20 PEEP uygulamasının, ETCO2, dakika ventilasyon gereksinimini araştırdığımız çalışmamızda, 34 hasta rastgele 2 gruba ayrıldı. İnsuflasyon öncesi, KAH, SAB, DAB, SpÛ2, ETCO2 dakika ventilasyonu, havayolu tepe basmcı kaydedildikten sonra ( I.ölçüm), I. gruba 5cmH2 O PEEP ilave edildi. Hgruba PEEP ilave edilmeden yukarıdaki parametreler her iki grupta insuflasyon sonrası 5. Dakikada (II. ölçüm),30. dakikada (IH ölçüm), eksuflasyon öncesi (TV. Ölçüm) ve sonrası (V.ölçüm) olmak üzere toplam 5 dönemde tekrarlandı. İki grupta da insuflasyon öncesi ayarlandığı gibi solunum sayısı 14/dk ve, ETCO2 32-36 mmHg 'da sabit tutulmaya çakşırken dakika ventilasyonu ayarlandı. Aynı zamanda, aynı dönemlerde batını şişirmek amacı ile insüfle edilen toplam, CO2 (TCO2 )miktan kaydedildi. Kan gazı I., IH., IV. Dönemlerde tekrarlandı. Çalışmamızın sonucuna göre PEEP eklenmeyen grupta ETCO2 'i 32-36 mmHg arasında tutabilmek için dakika ventilasyonda, kontrole göre istatistiksel olarak anlamlı artma tespit edildi. 5 cırffcO PEEP uyguladığımız grupta, intraabdominal basıncın 12-15 mmHg arasında beraber kullanımı, önemli bir hemodinamik yan etki oluşturmadan, ETCO2 normal sınırlar içinde tutuldu, dakika ventilasyon arttırma gereksinimi olmadı. 3

    Extracorporeal Life Support for Patients with Acute Respiratory Distress Syndrome: Review

    No full text
    Patients with severe acute respiratory distress syndrome (ARDS) is an acute diffuse, inflammatory lung injury, leading to increased pulmonary vascular permeability with hypoxemia and bilateral radiographic opacities, associated with decreased lung compliance. Extracorporeal membrane oxygenation (ECMO) has been used to support primary or secondary diseases causing respiratory or cardiac failures in newborns, children and adults. Patients with severe ARDS are candidates for ECMO therapy. ECMO is a support modality, not a treatment; it is only beneficial in patients whose primary disease is reversible. ECMO complications-which can lead to mortality, morbidity, long-term disability and reduced quality of life-include surgical and organ bleeding, renal and multi-organ failure and central nervous system problems. The aim of this article was to provide a general overview of ECMO use and outcomes patients with severe acute respiratory distress syndrom

    Epidural anestezide bilinçli sedasyon: Remifentanil ve propofol karşılaştırılması

    No full text
    Aim: The aim of our study was to compare the effects of the ultra-short acting opioid agent remifentanil and propofol for epidural anesthesia with conscious sedation. Materials and Methods: ASA class I or II, 50 patients, aged between 35-60 years were separeted into two groups in a randomized manner after epidural anaesthesia. Group R received 0.1 ;micro;g kg-1 remifentanil bolus and an infusion with the rate of 0.025-0.1 ;micro;g kg-1 min-1 was started. Group P received propofol of 0.5 mg kg-1 bolus and 1-4 mg kg-1 h-1 infusion. Mean arterial pressure (MAP), heart rate (HR), peripheric oxygen saturation (SpO2), respiratory rate (RR) and sedation scores were obtained before block and sedation, 1., 5., 10, 15. minutes after sedation, at the end of the operation and 15. and 30. minutes postoperatively. Results: There was no statistically difference between the MAP and HR values at the end of the operation and postoperatively but there was a statistically difference between before sedation and the 1., 5., 10., 15. minutes values (p ;lt; 0.05). When groups were compared; the 1., 5., 10., 15. minutes MAP values were statistically significantly lower in the propofol group (p;lt; 0.05) while there was no difference in the HR measurement. RR and SpO2 values were statistically lower in Group R at the 1., 5., 10. 15. minutes (p;lt; 0.05). When compared with Group P, sedation scores were also lower in Group R (p;lt; 0.05). Postoperative recovery times were 8.1;plusmn;4.3 min in Group R, 7.9;plusmn;5.1 min in Group P, there was no statistically difference. Conclusion: We found that propofol is more efficient and safe in producing sedation; while remifentanil causes more respiratory depression, nausea and vomiting, therefore, careful monitoring is necessary.Amaç: Çalışmamızda epidural anestezide bilinçli sedasyonda, çok kısa etkili opioid ajan olan remifentanil ile propofolün karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: ASA I-II grubu, 35-60 yaş arasında 50 olgu epidural anestezi uygulamasını takiben randomize olarak iki gruba ayrıldı. Grup R'ye: remifentanil 0.1 µg kg-1 bolus takiben 0.025-0.1 µg kg-1 dk-1 infüzyonu ve Grup P'ye, propofol 0.5 mg kg-1 bolus takiben 1-4 mg kg-1 sa-1 infüzyon uygulandı. Blok öncesi, sedasyon öncesi, sedasyon sonrası 1., 5., 10., 15. dk. ve operasyon sonu ve postoperatif 15., 30. dk.'larda kalp atım hızı (KAH), ortalama arter basıncı (OAB), periferik oksijen satürasyonu (SpO2), solunum sayısı (SS) ve sedasyon değerleri kaydedildi. Bulgular: İlk 15 dk.'daki ölçümlerde blok öncesine göre KAH ve OAB'de anlamlı düşmeler gözlenirken (p 0.05), operasyon sonu ve postoperatif dönemdeki değerler açısından anlamlı fark bulunmadı. Gruplar arası karşılaştırmada ise KAH değerleri açısından fark saptanmazken, OAB değerlerinin 1., 5., 10., 15. dk.'larda propofol grubunda anlamlı olarak daha düşük olduğu saptandı (p 0.05). Solunum depresyonu yönünden karşılaştırıldığında ilk 15 dk.'daki ölçümlerde Grup R'de Grup P'ye göre SS ve SpO2'de azalma saptandı (p 0.05). Gruplar sedasyon açısından değerlendirildiğinde Grup R'de sedasyon skorları Grup P'ye göre anlamlı olarak düşük bulundu (p 0.05). Postoperatif derlenme süreleri Grup R'de 8.1±4.3 dk., Grup P'de 7.9±5.1 dk. olarak bulundu ve gruplar arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Sonuç: Sedasyon sağlamada propofolün daha etkili ve güvenli olduğu, remifentanilin daha fazla solunum depresyonuna neden olup, bulantı ve kusma oranını arttırdığı saptandı ve sedasyon amacıyla kullanımında dikkatli izlem gerektiği kanısına varıldı
    corecore