23 research outputs found
Evaluating the Terminology Used in Scientific Publications on Substance Use and Addiction
Objective: This study aims to assess the compatibility of the terms used in studies on substance use and addiction published within TÜBİTAK ULAKBİM TR index for the last ten years.
Methods: Studies using any of the keywords “substance, drugs, abuse, misuse, illegal substance, addictive substance, marijuana, cannabis, opium, morphine, heroin, opiate, opioid, opium, ecstasy, methamphetamine, amphetamine, addiction, user, narcotic, drug test, drug, stimulant and pleasure-inducing substance, bonsai, ecstasy, captagon”, conducted in Turkey and published in Turkish between 2013-2022 within TÜBİTAK ULAKBİM TR index were included. The articles were examined in terms of the equivalence of Turkish-English keywords; appropriate use of the terms user and dependent by current diagnostic criteria on; appropriate use of current names of substances, and particularly appropriate use of the terms related to cannabinoids.
Results: Inappropriate use of substance names was detected in 39.1% of 156 articles included. Inappropriate use of substance names was significantly more frequent in articles indexed in the field of social sciences [χ2 (2)=21.64, Cramer’s V=0.37, p=0.001]. Furthermore, appropriate use of substance names was significantly more frequent in studies whose first author works in health sciences [χ2 (2)=7.78, Cramer’s V=0.22, p=0.02].
Conclusion: Terminological problems in addiction studies, in terms of harmonization of Turkish-English keywords, use of the terms of user or addict, appropriate use of substance names, and especially terms specifically related to cannabinoids take attention. Inappropriate use of substance names was more common in disciplines other than health sciences. Efforts for appropriate use of language in addiction research may facilitate interdisciplinary collaboration in this area
Yol Şiddeti Öyküleri: Bir Nitel Çalışma
Trafik ortamında farklı şekil ve düzeylerde, içerisinde öfke ve saldırganlık barındıran pek çok olay yaşanmaktadır. Yol kullanıcıları arasında yaşanan bu olaylar, trafik güvenliğini tehdit etmekte ve olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Bu araştırma ile yol kullanıcılarının başlarından geçen “yol şiddeti (road rage)” kavramıyla adlandırabileceğimiz olayların ve bu olayların içerisinde sergilenen ve/veya maruz kalınan davranışların nitel analiz yöntemleri ile incelenmesi amaçlanmıştır. Açık uçlu bir sorunun yer aldığı araştırma linki 81 katılımcı tarafından doldurulmuştur. Katılımcıların yazılı olarak aktardığı öyküler nitel analiz tekniklerinden tematik analiz ve içerik analizi ile kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Tematik analiz sonuçları; olayın nedeni, en yoğun hissedilen duygular ve verilen tepkiler olmak üzere 3 ana tema olduğunu göstermiştir. Her bir ana temanın altında birbirleriyle ilişkili olduğu düşünülen 20 alt tema bulunmuştur. İçerik analizi sonuçları, yol kullanıcılarının en fazla sıklıkta ısrarlı takip deneyimlediklerini göstermiştir. Bulgular, ayrıntılı bir şekilde literatürdeki bilgiler çerçevesinde tartışılmıştır. Son olarak da yol şiddeti olaylarının azaltılması için yapılabilecekler üzerinde durulmuştur
Çocuk ve Ergenlerde Madde Kullanımı ve Adli Toksikolojik Analizler
Alkol ve madde kullanımı toplumu tehdit eden önemli halk sağlığı ve toplum güvenliği sorunlarından biridir. Yüksek bir genç nüfusa sahip olan ülkemizde çocuklar ve ergenler toplumun önemli bir kısmını oluşturmaktadır ve Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları (AMKB) açısından ergenler üzerinde durulması gereken önemli risk gruplarındandır. Yıllar geçtikçe kullanılan maddelere yeni çeşitler eklenmekte ve bu durum özellikle erken yaşlarda madde kullanımını daha cazip hale getirmekte ve genellikle riskli madde kullanım alışkanlıklarına neden olabilmektedir. Bununla beraber madde kullanımı ile ilgili pek çok risk faktörü ve koruyucu faktörler zamanla birlikte değişmektedir. Toplum güvenliği ve halk sağlığı açısından özellikle yasadışı olan bu maddelerin kontrolü ve/veya kullanımı durumunda tanı-izlem amacıyla yapılan madde testleri somut bir veri olarak büyük önem arz etmesinin yanında adli bir delildir. Kullanılan maddelerin saptanmasına yönelik yapılan tıbbi, sosyal veya hukuki işlemlerin bütüncül ve sistematik bir yaklaşımla yapılmasıyla, çocuklarımıza ve gençlerimize adaletli ve sağlıklı bir hizmet sağlanabilmektedir. Bu derleme çalışmasında, çocuk ve ergenlerdeki madde kullanım probleminin ülkemizdeki ve dünyadaki durumu hakkında genel bir profil sunularak, madde kullanım riski ve koruyucu faktörler, çocuk ve ergenlerde madde kullanımı ile mücadele, adli toksikolojik analizler ve bu analizlerde kullanılan biyolojik materyaller ele alınmıştır
Madde Etkisi Şüphesi Altındaki Sürücülerde Tükürük Analizi
İlaç/maddelerin trafik kazalarına etkisi bir çok yayında gösterilmiştir. Son on yılda, yol üzerinde uygulanabilen madde testleriyle ilişkili birçok gelişme meydana gelmiştir. Kötüye kullanımı olan maddelerin etkisi altındaki sürücünün saptanmasına yönelik hızlı, güvenilir ve kolay uygulanabilir yol üzeri testler, ter, idrar ve tükürük gibi alternatif matriksler üzerine odaklanmıştır. Avrupa birliği ROSITA projesi (Road Side Testing Assessment), kannabinoid, opiat, amfetamin ve türevlerinin yüksek prevalans gösterdiği birçok yasadışı maddenin, farklı biyolojik matrikslerde bulunduğunu göstermiştir. Ege Üniversitesi ve İzmir Emniyet müdürlüğü’nün işbirliği ve Cozart firmasının katkılarıyla bu proje gerçekleştirilmiştir. Bu projenin amacı, bu yol üzeri uygulanan testin kullana-bilirliği ve uygulanabilirliği yanında polis tarafından karşılaşabilecek problemleri saptamaktır. Bu çalışmada trafik kontrol noktalarında randomize olarak seçilen 25 araç sürücüsünde solunum havasında etilalkol analizi yanında tükürükte kötüye kullanımı olan maddelerin analizi için Cozart Bioscience Ra-piscan 5’li tükürük panel testi (kannabinoid, amfetamin, kokain, opiat ve benzodiazepin) uygulanmıştır. Kişiler gönüllü onam formunu imzalayarak çalışmaya katılmışlardır. Doğrulama GC-MS’le yapılmış; oral sıvıda MDA 65 ng/mL ve MDMA 180 ng/mL olarak bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: Madde etkisi altında taşıt sürme, yol üzeri madde testi, tükürü
Türkiye Pazarında Yeni Bir Ürün: Kenevir Özütlü Soğuk İçecekler
Amaç: Dünyanın en önemli çay pazarlarından biri olan Türkiye’de; soğuk çay son yılların en dikkat çekici ürünlerinden biridir. Bu çalışma ile kenevirin psikoaktif maddesi olan kannabisin pozitif şeklinde sunulduğu “Kenevirli Soğuk Çay” isimli içeceğinin; üzerinde yazıyla belirtilen ve içeriğinde bulunan maddeler kapsamında değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Materyal ve Metod: İçeceğin ilgili yasal düzenlemeler kapsamında yasaklı madde içerip içermediği iki ayrı yöntemle analiz edilmiştir. İmmunoassay çalışmasında, esrar, kokain, amfetamin, sentetik kannabinoidler, opiyatlar ve benzodiazepin grubu maddeler çalışılmıştır. Gaz Kromatografi-Kütle Spektrometresi ile esrar, amfetamin ve türevleri, analjezikler/non steroidal antienflamatuar ilaçlar, antidepresanlar, antihipertansifler, hipnotikler/sedatifler, nöroleptikler, opiyatlar/opioidler ve kafein parametreleri çalışılmıştır.
Bulgular: İmmunoassay yöntemiyle taranan parametreler belirlenen eşik değerlerine göre negatif olarak saptanmıştır. Kromatografik yöntemle yapılan analiz sonuçlarında ise, içecek; esrar, amfetamin ve türevleri, analjezikler/NSAID, antidepresanlar, antihipertansifler, hipnotikler/sedatifler, nöroleptikler, opiyatlar/opioidler için negatif sonuç verirken, kafein pozitif (62 µg/mL) olarak bulunmuştur.
Tartışma ve Sonuç: Dünyada birçok ülkede satışı mevcut olup, ülkemizde satışı durdurulan Kenevirli Soğuk Çay isimli içecek için abartılı lezzet ve his tarifleri ile satış politikası izlenmektedir. Yapılan analiz sonuçlarına göre, esrar veya başka bir yasadışı psikoaktif madde saptanmayan, kafein içerdiği belirlenen bu içecek, buz üzerinde kenevir yaprağı benzeri logosu ile bilinçaltında esrarı çağrıştıran özendirici potansiyel etki oluşturabilir. Satışta bulunan ürünlerde psikoaktif madde içerdiği bilinen kenevir bitkisine benzer, görselin kullanımı konusunda farkındalığın artması, gerekli yasal düzenlemelerin, çalışmaların ve denetimlerin yapılması önerilmektedir
Profesyonel Araç Sürücülerinde Sürücü Davranışları ve Becerileri ile Alkol, Madde ve İlaç Kullanımının Değerlendirilmesi
Giriş: Sürücü davranışları ve sürücülük becerileri, trafikte kaza riskini oluşturan ana unsurlar arasında yer almaktadır. Alkol ve madde etkisi altında araç kullanma davranışı; ölümlere, maddi hasarlara ve yaralanmalara neden olan önemli bir trafik sorunudur. Bu çalışmada; profesyonel araç sürücülerinde alkol, madde ve ilaç kullanımı sıklığının araştırılarak, bu maddeler ile sürücü davranış ve becerileri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Çalışma İzmir ilinin 4 farklı ilçesinde çalışan 90 profesyonel araç sürücüsü ile gerçekleştirilmiştir. Sürücülere sosyo-demografik ve madde kullanımına ilişkin soruların yer aldığı anket formu, Fagerström Nikotin Bağımlılık Testi (FNBT), CAGE Alkol Tarama Testi, Sürücü Davranışları Ölçeği (SDÖ) ve Sürücülük Becerisi Ölçeği (SBÖ) uygulanmıştır. Veriler istatiksel olarak SPSS 18.0 programı ile analiz edilmiştir (p<0,05 anlamlılık düzeyi).
Bulgular: Sürücüler 20-67 yaşları arasında olup yaş ortalaması 42,9±12,7’dir. Sürücülerin %46,7’si 20 yıldan fazla süredir profesyonel araç sürücüsüdür. Sürücülerinçoğunluğunda sigara (%57,8) ve alkol (%63,3) kullanımı vardır. Sürücülerin %55,6’sı trafikte dikkatini arttırmak ve/veya uyanık kalmak amacıyla yaşam boyu en az bir kez ağrı kesici, %12,2’si sakinleştirici ilaç, %1,1’i steroid, %20’si esrar, %3,3’ü amfetamin tipi stimülanlar (ATS), %2,2’si sentetik esrar kullandığını belirtmiştir. Alkol ve esrar kullanımı ile hatalar, kural ihlalleri ve güvenli araç kullanma becerisi puan ortalamaları arasında anlamlı ilişki bulunmuştur.
Tartışma ve Sonuç: Alkol, madde ve ilaç etkisi altında araç kullanma davranışının psikolojik, psikiyatrik ve adli toksikolojik bakış açısıyla çok yönlü olarak ele alınması uygulamada fayda sağlayacaktır. Çalışmamızın sonuçları ile işyeri ve trafik ortamında adli kanıt sunan madde testlerinin önemli olduğu ve aktif olarak uygulanması gerektiği görülmüştür
Legal Cannabis, and Then…
Yakın tarihe baktığımızda kannabis gibi psikoaktif etkili maddelerin kullanımı ile ilgili düzenlemelerin belirli dönemlerde sadece bir asayiş sorunu olarak de- ğerlendirilerek, yasal tedbirlerle kontrol edilmek istendiği görülmüştür. Ancak, madde kullanımı ve bağımlılığı sorununun, zamanla sadece bir asayiş sorunu olmadığının farkına varılmasıyla, tedavi ve önleme faaliyetlerine de önem verilmeye başlanmıştır. Son yıllarda ise, tıbbi tedaviyi düzenleyen, yasal çerçeve konusunda çalışan ve olayın psikososyal boyutu ile ilgili kişilerin yasal düzenlemeler ve yeni gelişmeler konusunda hassasiyet ile birlikte çalıştığı görülmektedir. Madde kullanımının artık “halk sağlığı ve toplum güvenliği sorunu” olarak beraber değerlendirilmesi ile birlikte, son dönemlerde özellikle kannabise ilişkin düzenlemeler hızla değiştirilmekte, konu birçok ülkede hala tartışılmaktadır. Bu uygulamaların birey ve toplum bazında halk sağlığı ve toplum gü- venliği açısından uzun vadede ortaya çıkacak sonuçlarının öngörülmesinin zor olacağı düşünülmektedir. Bu makale, konuya ilişkin yapılan çalışmaların derlenerek özellikle eğlence amaçlı (rekreasyonel) kannabis kullanımına izin verilmesi durumunda doğabilecek bireysel ve toplumsal sonuçları özetlemek amacıyla yazılmıştırRecently, it is seen that the regulations regarding the use of psychoactive substances such as cannabis are considered just as a public security problem in specific periods and it is expected to be controlled by legal precautions. However, with the realization that the problem of substance use and addiction is not a mere public security problem, treatment and prevention activities have started to be given importance. in recent years, it has been observed that people who both regulate medical treatment, and work on the legal framework and related to the psychosocial dimension of the incident, have been working sensitively on legal regulations and new developments. From now on the substance use is evaluated within “public health and society safety”, and along with this, especially cannabis regulations are being changed rapidly and the issue is still being discussed in many countries. It is thought that it will be diffcult to predict the long-term consequences of these practices as the basis of both individual and societal in terms of public health and public safety. This article is written in order to summarize the individual and social consequences that may arise if the use of recreational cannabis is allowed by compiling the studies regarding the subject
Pregabalin Qualitative Detection in Turkish Forensic Cases Between 2017 to 2018
Pregabalin (PGB) has been commonly subjected to diversion, from being a prescription drug to a recreational drug. In this study, pregabalin use (which is one of the substances subject to control in Turkey) and the concomitant use of other substances in cases admitted to the Izmir Forensic Medicine Institute was evaluated. Samples from 15,259 cases were screened, between June 2017 and December 2018, for the presence of PGB, and PGB positive cases were further analyzed. Of all cases screened, PGB was detected in 3.2% (n = 487). The mean age of PGB positive cases was 29.24 ; PLUSMN; 10.34 years old (min: 14, max: 84), and 94% of them were male. Cannabis metabolite THC-COOH was the most common substance detected in the blood samples following PGB. Overall, 8 other substances were commonly used along with PGB. These substances were cannabis, morphine, hydromorphone, codeine, hydrocodone, heroin, paracetamol, and naproxen. Finally, we observed similar results in urine analysis. This research provides systematic data for PGB use in forensic cases in Turkey. The study findings indicate that PGB and multiple drug use increased over time, and providers should be particularly careful when prescribing PGB