28 research outputs found
Some properties of wood plastic composites produced from waste cups
Odun Plastik Kompozit (OPK) üretimi geri dönüştürülebilir materyaller ve atık termoplastik
materyallere ilgi her geçen gün artmaktadır. Bu çalışmada geri dönüştürülebilir atık kağıt bardaklar,
polimer atıklar (Yüksek Yoğunluklu Polietilen (YYPE) ve Polipropilen (PP)) kullanılarak dört farklı
formülasyonda OPK üretimi gerçekleştirilmiştir. Kullanılan farklı polimer ve uyum sağlayıcıların
OPK’lerin bazı mekanik, fiziksel ve termal özellikleri üzerine etkileri incelenmiştir. OPK üretiminde atık
kağıt bardak kullanımının fiziksel, mekanik ve termal analizler üzerinde olumsuz bir etkisinin olmadığı
belirlenmiştir. Ayrıca atık kâğıt bardaklardan üretilen OPK’lerin uygun mekanik dirençlere sahip olduğu
belirlenmiştir. Çalışmada dolgu maddesi olarak kullanılan geri dönüştürülebilir atık kâğıt bardaklardan
potansiyel olarak OPK üretimlerinde faydalanılabileceği görülmüştürTo use of recycled and waste thermoplastics materials has been recently considered for producing wood plastic
composites (WPCs). In this study, we use four different formulations on the disposable cups, recycled polymers
(recycled high density polyethylene (HDPE) and polypropylene (PP)) to produce WPCs. The effect of different
polymers and coupling agents used were determined on some physical, mechanical and thermal properties in WPCs
samples. Use of waste paper cups for the production of WPCs, it was not determinet any negative affects on physical,
mechanical and thermal analysis. Also it was determinet that WPCs as a produced from waste paper cups have the
appropriate mechanical strength. This study suggested that using recycled waste paper cups as a filler can be
potantially utilized in production of WPCs
THE APPLICATION OF INDIRECT BOUNDARY ELEMENT METHOD ON ELECTROSTATIC FIELD PROBLEMS
In this study, the analysis of the electric field problems has been performed by using indirect boundary element method. The main purpose of this study is to demonstrate indirect boundary element method which is a numerical method used in the electrostatic field calculations is an effective method. Firstly, the mathematical formulations of the method have been demonstrated. In application section, the analysis of transmission line model which has parallel two wires and infinite length has been performed by using ISEY. The obtained results are compared with ELECTRO software's results. According to result, it is seen that the indirect boundary element method performs more accurate calculations for two dimensional electrostatic field problems; on the other hand it provides user easiness of solution
Yaptırımı (cezayı) ve sonuçlarını ağırlaştıramama kuralı
##nofultext##2004/5271 sayılı Yeni Ceza Yargılama Yasası’nın istinaf, temyiz, yasa yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesi (m. 283, 307/4, 309/4-b, 323/2) yollarında benimsenen ve yaygın anlatımıyla “aleyhe bozma yasağı kuralı”, kişisel görüşümüze göre “yaptırımı (cezayı) ve sonuçlarını ağırlaştıramama kuralı” denilen konu üzerine yaptığımız incelemenin üzerinden üç yıl geçmiştir.Bu arada yeni incelemeler ve Yargıtay kararlarıyla konu zenginleştirilmiştir.İncelememizde Türk yargısının “yaptırımı (cezayı) ve sonuçlarını ağırlaştıramama kuralı”nı algılamasında ve kurala yaklaşımında, dolayısıyla uygulamada sorunlar yaşandığı, köklü değişikliklere gereksinme olduğu sonucuna ulaşılmıştı.O incelmede hukuk uygulamasının sağlıklı olarak olabilmesi için özellikle şu görüşlere yer verilmişti:1-Kural, 1929 yılından bu yana dayanılan “kazanılmış hak” görüşünden arındırılmalıdır.2-Kuralın yanılgıya yaslanan bir lütuf, atıfet, iyilik, bağışlama olduğu, bu yüzden genişletilmemesi gerektiği anlayışı bir yana bırakılmalıdır.3-Kural, sanık/hükümlü yararına düzenlenmiş bir kurum bulunduğu için sanık/hükümlü aleyhine yorumlanamayacaktır.Elbette bunlara kimi koşullar da eklenmişti.Bu koşulların ne denli gerçekleştiğini, elbette kitapta yansıtılan kuramsal ve yargısal görüşleri inceleyen okurlar değerlendireceklerdir.Kitap, benim incelememe çok değerli meslektaşım sayın Prof. Dr. Ali Rıza Çınar’ın bilimsel incelemesi de eklenerek ve bir bütün olarak meslektaşlarımızın değerlendirmesine sunulmuştur.Yapıt, Yargıtayın son kararları ile de zenginleştirilmiştir. Bu kararların bulunmasında, özetlenmesinde, ayrıma tabi tutulmasında emek, bütünüyle Sayın Çınar’ındır
Yaptırımı (cezayı) ve sonuçlarını ağırlaştıramama kuralı
##nofultext##2004/5271 sayılı Yeni Ceza Yargılama Yasası’nın istinaf, temyiz, yasa yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesi (m. 283, 307/4, 309/4-b, 323/2) yollarında benimsenen ve yaygın anlatımıyla “aleyhe bozma yasağı kuralı”, kişisel görüşümüze göre “yaptırımı (cezayı) ve sonuçlarını ağırlaştıramama kuralı” denilen konu üzerine yaptığımız incelemenin üzerinden üç yıl geçmiştir.Bu arada yeni incelemeler ve Yargıtay kararlarıyla konu zenginleştirilmiştir.İncelememizde Türk yargısının “yaptırımı (cezayı) ve sonuçlarını ağırlaştıramama kuralı”nı algılamasında ve kurala yaklaşımında, dolayısıyla uygulamada sorunlar yaşandığı, köklü değişikliklere gereksinme olduğu sonucuna ulaşılmıştı.O incelmede hukuk uygulamasının sağlıklı olarak olabilmesi için özellikle şu görüşlere yer verilmişti:1-Kural, 1929 yılından bu yana dayanılan “kazanılmış hak” görüşünden arındırılmalıdır.2-Kuralın yanılgıya yaslanan bir lütuf, atıfet, iyilik, bağışlama olduğu, bu yüzden genişletilmemesi gerektiği anlayışı bir yana bırakılmalıdır.3-Kural, sanık/hükümlü yararına düzenlenmiş bir kurum bulunduğu için sanık/hükümlü aleyhine yorumlanamayacaktır.Elbette bunlara kimi koşullar da eklenmişti.Bu koşulların ne denli gerçekleştiğini, elbette kitapta yansıtılan kuramsal ve yargısal görüşleri inceleyen okurlar değerlendireceklerdir.Kitap, benim incelememe çok değerli meslektaşım sayın Prof. Dr. Ali Rıza Çınar’ın bilimsel incelemesi de eklenerek ve bir bütün olarak meslektaşlarımızın değerlendirmesine sunulmuştur.Yapıt, Yargıtayın son kararları ile de zenginleştirilmiştir. Bu kararların bulunmasında, özetlenmesinde, ayrıma tabi tutulmasında emek, bütünüyle Sayın Çınar’ındır
Kayseri il merkezindeki hekimlerin ve tıp öğrencilerinin sigara içme durumları ve sigara konusundaki tutumları
Nowadays Organ-on-Chip research is looking for replacements for In vivo studies by enhancing cell-based models in vitro. Human cell metabolism and drug studies have been done on a dish in regular incubators for decades, but result does not reliably present physiologically relevant situation. Therefore, increasing biomimicry of Organ-on-Chip enables to achieve more physiological relevant research. Physiological oxygen is one of the most crucial parameters to control in Organ-on-Chip models. Most of the cells experience physiological oxygen concentration between 1-10 % and therefore low-concentration oxygen control is needed. Cell culture medium must be changed regularly in long-term In vitro studies to remove metabolic waste and maintain enough amount of nutrients. Goal of this thesis was to study how the different medium exchange methods affect 1-well’s oxygen concentration and develop perfusion-based medium exchange system which could maintain stable oxygen conditions. Thus, thesis project is application for long-term cell studies under stable physoxia. Physoxia is physiologically relevant oxygen concentration in tissues while the hypoxia is unnormal low-oxygen concentration in tissues. The atmosphere in the 1-well structures was controlled by supplying premixed gas around the structure which was sealed with a custom-made cover. Four methods were tested to change cell culture medium in the 1-well structures, while measuring oxygen concentration. The following four types of medium exchange methods were tested: 1) conventional pipetting, 2) syringe injection through the 1-well structure, 3) non-conditioned continuous perfusion and 4) conditioned continuous perfusion. The measurements were done with the cell cultivation 1-well with a volume of 1 ml and in each exchange method the whole volume of the 1-well were exchange. For first two methods, the medium exchange was simulated by changing 1 ml dH2O for the same volume of pre-conditioned dH2O. For the case 3) continuous perfusion, we used unconditioned dH2O to simulate how the slowly perfused unconditioned medium affects the oxygen concentration in the cell culture. The exchanging methods were executed on top of a non-invasive optical oxygen sensor with integrated temperature control. In this study, physoxic and hypoxic oxygen atmospheres (5 % O2, 1 % O2 and 0 % O2 and all with 5 % CO2) were used. As expected, the conventional pipetting method showed the largest peaks (in average 11.1 % O2) in oxygen data in physoxia (5 % O2) and the stabilization back to 5 % O2 took over one hour. Syringe injection through a closed silicone-made chamber was more promising producing only 7.8 % O2 peaks and recovering time was 6.5 minutes on average. Non-conditioned continuous perfusion was tested with large variety of different perfusion flow rates between 1 ml/hour to 1 ml/day. With the flow rate of 1 ml/day, the oxygen concentration stays inside 4.9 % - 5.5 % limits under 5 % oxygen atmosphere but with a significantly faster perfusion speed 1ml/hour, the oxygen concentration varies between 5 – 12 % with 1 ml/hour, which indicates that the chamber could not condition fast flows steadily. Therefore, this study also investigates pre-conditioned continuous perfusion flow, which was tested with 0 %, 1 % and 5 % oxygen concentrations. The results show that with the highest oxygen concentration (5 % O2) the oxygen levels in the chamber stay between 4.9 %-5.3 %.With 1 % oxygen supply, the oxygen level in the cell culture compartment varies between 0.7 % -1.6 % O2 and with 0 % oxygen supply the variation is between 0.1 % and 1.7 % and it is not really achieving the 0 % oxygen level. For a conclusion, results show that the conditioned continuous perfusion is the most promising choice to make cell medium exchanges in physoxia. At least, the pre-conditioning unit should be revised to enhance cell medium pre-conditioning. On the other hand, the syringe-based method could be a viable method to fast, small volume injections. Injecting does not affect the oxygen concentration significantly. A slow perfusion unit could be an enhancement for long-term cell studies under stable and controlled physoxia and hypoxia