35 research outputs found
Okulöncesi Dönemde Risk Altındaki Çocuklar: Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşleri
This research was planned to analyze preschool teachers’ opinions about children at risk and to identify their experiences with children in different risk groups in their classes. A basic qualitative research design was utilized for an in-depth examination of how preschool teachers defined the concept of children at risk, their opinions on children at risk belonging to different categories, the most frequently encountered risk groups in classrooms, and the difficulties they experience with these children in the classroom. The data of the study were collected through semi-structured interviews with 10 preschool teachers selected by criterion sampling method. The obtained data were coded, categorized into themes, and evaluated with content analysis. The participating preschool teachers defined children at risk as children whose development is adversely affected, whose needs are not met, and who are growing up in insecure environments. They are children who are subjected to neglect and abuse, grow up in broken homes or in unfavorable conditions, are delinquents or drug addicts, are refugees, are Internet addicts, grow up in families with many children, live on the street, or are exploited for labor. The participating preschool teachers stated that they mostly encountered children living in broken families due to divorce/death in their professional experience. The problems encountered by these preschool teachers while working with children at risk in their classrooms were listed as difficulties in classroom management, undesirable behaviors, and problems caused by lack of self-care skills.Bu araştırma okulöncesi öğretmenlerinin, risk altındaki çocuklara ilişkin görüşlerini analiz etmek ve kendi sınıflarındaki farklı risk grubundaki çocuklara ilişkin deneyimlerini belirlemek amacıyla planlanmıştır. Araştırma, okulöncesi öğretmenlerinin risk altındaki çocuk tanımı, risk altındaki çocuk gruplarına yönelik görüşleri, sınıflarında daha çok risk altındaki hangi çocuklarla karşılaştıkları ve bu çocuklarla sınıf içinde yaşadıkları zorlukları derinlemesine inceleyebilmek adına temel nitel araştırma deseninde tasarlanmıştır. Araştırmanın verileri, ölçüt örneklem yöntemiyle seçilen 10 okulöncesi öğretmeni ile yarı yapılandırılmış görüşmeler aracılığıyla toplanmıştır. Elde edilen veriler kodlanarak temalara ayrılmış ve içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırmada okulöncesi öğretmenleri risk altındaki çocuğu; gelişim alanı olumsuz etkilenen, ihtiyaçları karşılanmayan ve güvensiz ortamda büyüyen çocuk olarak tanımlamışlardır. Araştırmaya katılan okulöncesi öğretmenlerine göre risk altındaki çocuklar; ihmal ve istismara maruz kalan, parçalanmış ve elverişsiz koşullarda büyüyen, suça sürüklenen, madde bağımlısı, mülteci, çok çocuklu ailede yetişen, sokakta yaşayan, çalışan çocuklar ve internet bağımlısı çocuklardır. Araştırmaya katılan okulöncesi öğretmenleri mesleki deneyimlerinde en çok parçalanmış (boşanma/ölüm) ailelerde yaşayan çocuklarla karşılaştıklarını ifade etmişlerdir. Araştırmaya katılan okulöncesi öğretmenleri, sınıflarındaki risk altındaki çocuklarla birlikteyken karşılaştıkları sorunları, sınıf yönetiminde zorluklar, istenmeyen davranışlar ve özbakım becerilerinde eksikliklerin doğurduğu sorunlar olarak belirtmişlerdir
Okul Dışı Öğrenme Ortamlarına İlişkin Öğretmen Görüşlerinin İncelenmesi
Bu araştırma okul öncesi öğretmenlerinin okul dışı öğrenme ortamlarına ilişkin farkındalıklarını belirlemek, öğretmenlerin perspektifiyle öğretim programının okul dışındaki öğrenme ortamlarına nasıl yansıdığını açıklamak, çocukların gelişiminde aile katılımı, okul idaresi ve pedagojinin rolünü belirlemek için yapılmıştır. Araştırma okul öncesi öğretmenlerinin konuya ilişkin görüşlerini derinlemesine inceleyebilmek adına nitel araştırma desenlerinden olan olgubilim deseniyle yürütülmüştür. Araştırma verileri ölçüt örneklem yöntemiyle seçilen 20 okul öncesi öğretmeni ile nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler kod ve kategorilere ayrılarak analiz edilmiştir. Araştırmada okul öncesi öğretmenleri okul dışı öğrenme ortamlarını okul ve sınıf dışında bulunan çevre veya informal öğrenme alanları olarak tanımlamış; okul dışı öğrenme ortamlarına kütüphane, müze, hayvanat bahçesi gibi alanları örnek vermiştir. Araştırmanın katılımcılarını oluşturan okul öncesi öğretmenlerine göre okul dışı öğrenme ortamlarının çocukların problem çözme becerisi, öz bakım becerisi, kas gelişimi ve odaklanma gibi becerilerinin gelişimini desteklediği görülmüştür. Eğitim programı bazında bakıldığında okul öncesi öğretmenleri okul dışı öğrenme ortamlarının çocukların kavram gelişimine olumlu katkı sağladığını belirtmişlerdir. Okul öncesi öğretmenleri okul dışı öğrenme ortamlarının kullanımı konusunda aile katılımı ve okul idaresinin iş birliği içerisinde etkin katılım ve gönüllülük esasına bağlı olarak çalışmaları gerektiği şeklinde görüşlerini belirtmişlerdir
Eskişehir’deki tarım makinesi operatörlerinin kabin konforu hakkındaki düşüncelerinin belirlenmesi
Comfort has a great importance in the interior design of tractor and agricultural machinery cabins. Operators are exposed to muscoskeletal system disorders since they spend long time periods during the day in these vehicles. There is a few work in the literature reporting operators’ opinions about cabin comfort of these machineries. In this study, a questionnaire was conducted in order to get information about agricultural machinery operators’ opinions about the comfort of their vehicles. Tractor cabins and combine harvester machine cabins were selected as machineries. The study was conducted in Eskişehir in Turkey. Questionnaire was composed of four groups of questions and five ordered response levels were used in the Likert's scale. Demographic questions, general questions about the machine, personal evaluation questions and open ended questions were asked to the operators. After the questionnaire completed, collected data were classified according to the machine type. Frequency tables were used to present the results. Visibility and the accessibility were the most satisfied issues for the tractor operators with 55.9% and 55.4% percentages, respectively. Seat comfort has the highest satisfaction degree with 43.7% for the combine harvester operators. Cronbach Alpha reliability coefficient was used for the satisfaction questions in the applied questionnaire. The reliability of the study was high with coefficients of 0.878 and 0.940 for the tractor and combine harvester questionnaires, respectively. This study will support design and development process of new products by considering operator opinions.Traktör ve iş makinesi kabin içi tasarımında konfor büyük öneme sahiptir. Operatörlerin çoğu bir gün içinde uzun süreler boyunca söz konusu araçları kullandıkları için kas ve iskelet sistemi rahatsızlıklarına maruz kalmaktadırlar. Literatürde bu konuda operatörlerin fikirlerine yer veren çalışmalara az rastlanmaktadır. Bu nedenle bu çalışmada daha konforlu bir araç içi tasarımına ulaşabilmek için geliştirilmesi gereken konular üzerine operatörlerin fikirlerini almak için bir anket çalışması yürütülmüştür. Söz konusu anket çalışmasına konu olarak Türkiye'de yaygın olarak kullanılan traktör kabini ve biçerdöver kabini seçilmiştir. Çalışma Eskişehir/Türkiye'de yürütülmüştür. Operatörlere uygulanan ankette dört grup soru yer almaktadır ve ankette 5'li Likert ölçeği kullanılmaktadır. Operatörlere demografik sorular, makineyle ilgili genel sorular, kişisel değerlendirme soruları ve açık uçlu sorular sorulmuştur. Anket tamamlandıktan sonra toplanan veriler makine tipine göre sınıflandırılmıştır. Derlenen sonuçlar frekans tablolarıyla sunulmuştur. Görünürlük ve erişilebilirlik traktör operatörlerine göre sırasıyla %55.9 ve %55.4 oranlarıyla en çok memnuniyet duyulan konulardandır. Biçerdöver operatörleri için de oturma bölgesi konforu %43.7 oranıyla en çok memnun olunan konudur. Bu çalışmada memnuniyet soruları için Cronbach Alpha güvenilirlik katsayısı kullanılmıştır. Çalışmanın güvenilirliği traktör anketi için 0,878, biçerdöver anketi için 0,940 katsayılarıyla yüksektir. Bu çalışma operatörlerin fikirlerini dahil ederek yeni ürün tasarım ve geliştirme sürecini destekleyecekti
The effect of participation in urban space on urban consciousness: The case of Denizli city
Kentlilik bilinci, kentte yaşayan bireylerin, kentle özdeşleşmesi, kendini kente ait hissetmesi, kente
karşı sorumluluk duyması, kentle ilgili kararlara aktif katılım göstermesidir. Katılım, kentlilik
bilincinin önemli unsurlarındandır. Katılımın gerçekleşebilmesi için kentlinin kentsel mekânı
kullanabilmesi, kentin sunduğu imkânlardan faydalanabilmesi; kenti tanıması, kentteki
değişiklikleri fark etmesi; kent yaşamının içinde olması gerekir. Kentin önemli aktörü olan
kentlinin aktif katılım gerçekleştirebilmesi, kentlilik bilincine sahip olmasıyla mümkündür.
Kentlilik bilinci yüksek bireylerin varlığı aktif katılımın gerçekleşmesinde; katılım ise insanların
yaşadıkları kentlere sahip çıkmasında, kentlerin sürdürülebilirliğinde, kentlilik bilincinin
oluşumunda/gelişiminde önemli katkı sağlamaktadır. Bu çalışma, Denizli İli Pamukkale ve
Merkezefendi İlçeleri sınırlarında yaşayan 18 yaş ve üzeri bireylerin, kentsel mekândaki katılım
davranışları ile kentlilik bilinci arasındaki farkı ve ilişkiyi ölçmek amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Saha araştırması kapsamında 1100 anket gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde tek yönlü
varyans analizi ve post-hoc testi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; katılım ile kentlilik
bilinci ve bileşenleri arasında anlamlı fark olduğu ortaya çıkmıştır.Kentlilik bilinci, kentte yaşayan bireylerin, kentle özdeşleşmesi, kendini kente ait hissetmesi, kente
karşı sorumluluk duyması, kentle ilgili kararlara aktif katılım göstermesidir. Katılım, kentlilik
bilincinin önemli unsurlarındandır. Katılımın gerçekleşebilmesi için kentlinin kentsel mekânı
kullanabilmesi, kentin sunduğu imkânlardan faydalanabilmesi; kenti tanıması, kentteki
değişiklikleri fark etmesi; kent yaşamının içinde olması gerekir. Kentin önemli aktörü olan
kentlinin aktif katılım gerçekleştirebilmesi, kentlilik bilincine sahip olmasıyla mümkündür.
Kentlilik bilinci yüksek bireylerin varlığı aktif katılımın gerçekleşmesinde; katılım ise insanların
yaşadıkları kentlere sahip çıkmasında, kentlerin sürdürülebilirliğinde, kentlilik bilincinin
oluşumunda/gelişiminde önemli katkı sağlamaktadır. Bu çalışma, Denizli İli Pamukkale ve
Merkezefendi İlçeleri sınırlarında yaşayan 18 yaş ve üzeri bireylerin, kentsel mekândaki katılım
davranışları ile kentlilik bilinci arasındaki farkı ve ilişkiyi ölçmek amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Saha araştırması kapsamında 1100 anket gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde tek yönlü
varyans analizi ve post-hoc testi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; katılım ile kentlilik
bilinci ve bileşenleri arasında anlamlı fark olduğu ortaya çıkmıştır
Privilege and Marginality: How Group Identification and Personality Predict Rightâ and Leftâ Wing Political Activism
In two studies, we examine how different processes might underlie the political mobilization of individuals with marginalized versus privileged identities for leftâ wing activism (LWA) versus rightâ wing activism (RWA). In the first study, with a sample of 244 midlife women, we tested the hypotheses that endorsement of system justification beliefs and social identities were direct predictors of political activism, and that system justification beliefs moderated the mobilization of social identities for activism on both the left and the right. We found that system justification predicted RWA only among those who felt close to privileged groups; the parallel reverse effect did not hold for LWA, though rejection of systemâ justifying beliefs was an important direct predictor. In Study 2, we replicated many of these findings with a sample of 113 college students. In addition, we tested and confirmed the hypothesis that LWA is predicted by openness to experience and is unrelated to RWA, but not that openness plays a stronger role among those with marginalized identities. These two studies together support our overall hypothesis that different personality processes are involved with political mobilization of privileged and marginalized individuals on the right and the left.Peer Reviewedhttps://deepblue.lib.umich.edu/bitstream/2027.42/141967/1/asap12132_am.pdfhttps://deepblue.lib.umich.edu/bitstream/2027.42/141967/2/asap12132.pd
Defining operating and production costs by designing project of a 1000 cattle capacity biogas facilitiy which uses organic wastes
Sanayi atıkları, hayvansal atıklar ve tarım kaynaklı atıklardan elde edilen biyogaz ile biyoenerjinin kullanımı hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaygınlaşmaktadır. Yapılan çalışmada; biyogaz hakkında genel bilgiler verilmiş olup, bu bilgiler ışığında 1000 büyük baş hayvan kapasitesine sahip bir tarım işletmesinin atıkları ile kurulacak biyogaz tesisi için tasarımsal ve mali hesaplamalar yapılmıştır. Tesiste oluşacak hayvansal atık miktarı 8.030 ton/yıl olacağı öngörülerek, atık kombinasyonuna eklenecek su miktarı, ön dengeleme havuzu hacim ve boyutları, reaktör hacim ve boyutları, gübre depolama havuzu hacim ve boyutları hesaplanmıştır. Bekletme süresi, ekonomik analizler ve önceki çalışmalar referans alınarak seçilmiştir. Biyogaz tesisinin işlem akışı hakkında bilgi verilmiştir. Kurulacak olan 125 kW elektrik üretim kapasitesindeki tesis için tüm gelir ve gider kalemleri dikkate alınarak maliyet analizleri yapılmıştır. Bu analizler sonucunda, tesise yapılan yatırımın geri dönüş süresi 4 yıl, tesisin amortisman süresinden sonra elde edeceği yıllık gelir 105.753,00 € olarak hesaplanmıştır. Tesisin çalışma süresi minimum 20 yıl olarak öngörülmüştür.Biogas and bioenergy which obtained from industrial wastes, animal manure, and agricultural wastes are becoming widespread in both developed and developing countries. In this study, general information about biogas has been given. Base on this information, design and financial calculations have been made for a biogas plant that is going to be feed by a farm which has 1000 cattle capacity. The amount of animal waste has been estimated at 8.030 tons per year. The amount of water to be added to the manure combination, the volume, and dimensions of the pre-equilibrium pool, reactor, manure storage pool has been calculated considering the estimation. Detention period has been selected by considering economic analyzes and previous studies. Information has been given about flow chart of the biogas plant. Cost analyzes have been made by considering all income and expense items of the biogas plant which has 125 kW electricity production capacity. As a result of these analyzes, biogas plant's redemption period has been calculated as 4 years. Biogas plant's annual income after the redemption period has been calculated as 105.753,00 €. Running time predicted as at least 20 years
ISAURA ANTİK KENTİ OSTOTEKLERİ / OSTOTHEKS OF THE ISAURA ANCIENT CITY
Isauria bölgesinin başkenti olan Isaura antik kenti korunaklı bir tepenin üzerine inşa edilmesi nedeniyle günümüze kadar varlığını kısmen de olsa koruyabilmiştir. Korunabilen kalıntılar arasında kentin etrafında konumlandırılmış nekropoller ve nekropollere ait mezarlar dikkat çekmektedir. Isaura kenti nekropollerinde yer alan mezarlar, bölgede varlığı bilinen diğer kentler arasında nekropol kavramını tam olarak karşılayabilmesi ve birden fazla mezar tipinin bir arada barındırması nedeniyle önem arz etmektedir. Çalışmanın konusunu bu nekropollerde tespit edilen mezar tiplerinden birisi olan ostotekler oluşturacaktır. Isaura nekropollerinde tespit edilen ostotekler iki tipte olup sayıca fazla değildir. Fakat ileriki dönemlerde yapılacak detaylı kazı çalışmaları sonucu toprak altında kalanların ortaya çıkmasıyla bu durum değişiklik gösterebilir.</p
ISAURA ANTİK KENTİNDEKİ HAÇ TEMALI MEZAR STELLERİ / THE CROSS THEMED FUNERARY STELES IN ISAURA ANCIENT CITY
Isauria bölgesi; güneyinde Kilikia, kuzeyinde Lykaonia ve Phrygia, batısında ise Pisidia ile çevrelenmiş, ilk çağdan yeni çağa kadar iskan görmüş, kendi içinde oluşturduğu kültür ve sosyal hayatının yansımaları olan ve günümüze kadar varlığını korumuş eserleriyle önemli bir antik kenttir. Kendi içinde yaşadığı düzen, Hristiyanlığın Anadolu’ya girmesi ile yeni bir boyut almış, kültürü, sosyal hayatı ve inanç sistemi farklı bir etkileşim içine girmiştir. Bu etkileşimin kendini gösterdiği alanlardan biriside mezar öğesi olan stellerdir. Bu çalışmada Isauria bölgesinin başkenti olan Isaura antik kentinin güney nekropolünde bulunan, Hristiyanlığın sembolü olan haç motifinin steller üzerindeki yansıması değerlendirilecektir. Çok fazla sayıda tespit edilemeyen steller daha sonra ortaya çıkacak benzer örneklere tipoloji oluşturma açısından katkı sağlayacaktır.</p
Kentlilik Bilincini Etkileyen Değişkenler: Denizli Kenti Örneği
Kentlilik bilinci; kentte yaşayan insanların kent kültürünü anlaması, kentle özdeşleşmesi, kendini kente ait hissetmesi ve kente karşı sorumluluk duymasıdır. Özellikle yoğun göç alan, hızla büyüyen ve sosyo-ekonomik yapısı değişen kentlerde kentlilik bilinci farklılaşmaktadır. Kentlilik bilincinin arttırılması için; yere bağlılık, kente dair algı, farkındalık, sahiplenme ve sorumluluk duygularının varlığı, sürdürülebilirliği gibi boyutlar önemlidir. Bu çalışma, Denizli İli Pamukkale ve Merkezefendi İlçeleri sınırlarında yaşayan 18 yaş ve üzeri bireylerin, kentlilik bilincini etkileyen değişkenleri tespit etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Alan araştırması kapsamında 1100 anket ve 22 derinlemesine mülakat yapılmıştır. Alan araştırması bulgularına göre; demografik, ekonomik, sosyo-psikolojik, kültürel ve fiziksel değişkenler Denizli’de kentlilik bilincini etkilemektedir. Denizli’de yaş ve kentte kalma süresi arttıkça kentlilik bilinci artmakta; gelir düzeyi ve eğitim seviyesi yükseldikçe kentlilik bilinci düşmektedir; kadınlarda kentlilik bilinci, erkeklere oranla daha düşük kalmaktadır
Epistemic exclusion and invisibility in sex research: Revisiting the WEIRD dichotomy
In our article titled, “How WEIRD and androcentric is sex research? Global inequities in study populations,” we showed that the published sex research is dominated by male and WEIRD (Western, Educated, Industrialized, Rich, and Democratic) samples. The commentary on our article by Sakaluk and Daniel critiqued the dichotomous coding of WEIRD and non-WEIRD contexts. After acknowledging how the androcentric bias finding was disregarded in the whole discussion, we used this critique as an opportunity to expand our argument about the epistemic exclusion and invisibility of researchers and samples from the majority of the world in sex research. We think having this debate between two groups of researchers located at Western universities is at odds with our intention. Thus, we invited researchers from Global South countries to join the debate via a short survey, and expanded our recommendations from the original paper with the help of these voices