62 research outputs found

    Intrasellar arachnoid cyst: A case report and review of the literature

    Get PDF
    AbstractIntroductionArachnoid cysts (ACs) are frequently found on intracranial imaging studies but intrasellar arachnoid cysts are rarely encountered.Presentation of caseWe present a 49-year old patient who had headaches for 6 months and cystic sellar mass was found in his cranial imaging. We operated him by transnasal transsphenoidal route. Our intraoperative diagnosis was an arachnoid cyst and pathologic studies verified our observation. He did well postoperatively and after a 1year follow-up he was left free from future follow-ups.DiscussionAs common cystic lesions occupying the sellar region can simulate ACs both clinically and radiologically, neurosurgeon can fail to include ACs in making the initial diagnosis preoperatively.ConclusionAlthough a rare entity, arachnoid cysts should be considered in the differential diagnosis of sellar region

    Kalvarium Metastazı Ayırıcı Tanısında Enostoz: Olgu Sunumu

    Get PDF
    Enostozlar (kemik adaları), genelde insidental olarak bulunan, herhangi bir klinik şikayet yaratmayan kemik lezyonlarıdır. Ayırıcı tanılarında primer kemik tümörleri ve metastazlar mevcuttur ve tanıya yönelik çalışmalarda kafa karıştırıcı olabilmektedirler. Olgu sunumumuzda metastaz ön tanısı ile opere edilen 65 yaşındaki erkek enostoz olgusu sunulmaktadır

    Türk Patolojisinde Bir Okul Prof Dr Talia Bali Aykan 13 Ağustos 1918 - 31 Ağustos 2003

    No full text
    Aydın SAV Ege Üniversitesi mezunu bir doktor olarak, öğrenciliğimde bana patoloji dalını sevdirmiş hocalarımı ardımda bırakıp, bu alanda uzmanlık eğitimimi yapmak üzere birçok kapıyı çaldıktan soma ilk defa 1980 yılında “Talia Hoca”yla karşılaştım. Bu ilk mülakatımızda, beni dinleyip merakla bu mesleği neden seçtiğimi sormasıyla “mikroskobun içinden bir mikrofon sarkıtıp hücrelerle röportaj yapmak istediğim için” dediğimi hatırlıyorum. Hoca bana dönüp “İstanbul'da bir kalacak yerin var mı?” sorusuna olumlu yanıt verdikten sonraa, ertesi günü gönüllü olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim'de göreve başladım. Çok kısa bir süre sonraa hocamın asistan kadrosu açmasıyla sınavı geçip resmi asistanlık statümü kazandım. O günden 31 Ağustos 2003'e kadar tam tamına yirmi üç yıl geçti. Uzmanlık eğitimimi izleyen yıllarda da kesintisiz bir işbirliğiyle birlikte sonunda dostluğa dönüşen yolculuğumuz halen bütün canllılığı ve verimiyle devam ediyordu. Ta ki... 31 Ağustos 2003 Pazar günü Çanakkale, Küçükkuyu beldesinin bir tatil tesisinde denizde yüzerken bu yıldız aramızdan ayrıldı. Türkiye Cumhuriyetine kanat geren bir bilimci, “hoca”, dost ve “insan” Prof. Dr. Talia Bali Aykan. 1918 yılında İstanbul'un Beylerbeyi'nde başlayan ve yaşamının tamamım düşünmeye, araştırmaya, eğitime, anlamaya ve anlatmaya adamış olan hocam seksenbeş yıllık bir ömrün ardından, binlerce paylaşılmış anı, eser ve belge bırakarak ayrıldı aramızdan. Hocamı tanıdıkça, daha çok hayret, daha çok hayranlık ve hepsinden önemlisi daha çok saygı duydum. Başlarda bilimsel kişiliği ve yaklaşımları dikkatimi çekmişti. Giderek de mesleğini ve dünyayı makro planda ve son derece ciddiyet ve cesaretle ele alarak değerlendiren kişiliği. Tüm yaşamını, ülkeme nasıl hizmet ederim? Yapılan bu iş ülkenin yararına mıdır? Nasıl yapılırsa yararına olur? Sorularına cevap vererek, tartarak tartışarak ve uygulayarak geçirdi. Talia Hoca'nın düşünceleri ve uygulamaları boyları ve çapları her zaman ülkenin çıkarları doğrultusundaydı. Hocam, tıp biliminin kuramcısı, uygulayıcısı, tartışmacısı ve paylaşımcısıydı. Kişiliğinin bir başka yönünü de ilk defa asistanlığım sırasında, ki 12 Eylül 1980'ün hemen ardıdır, farkına vardım. O zamana kadar kimsesiz ve sahipsiz cenazelerin otopsilerini “kürsü”müzde (YÖK sonrası anabilim olarak isimlendirildi) yapardık. Otopsinin tıp fakültesi öğrenci eğitiminde olduğu kadar uzmanlık eğitimi, sürekli tıp eğitimi ve ulusal sağlık istatistiklerinde yeri olduğunu da böylece öğrenirdik. Ancak, 12 Eylül dönemin askeri idarecileri, bazı meslekdaşlarmızdan aldıkları akıl doğrultusunda, kimsesiz ve sahipsiz bu cenazelerin, patoloji disiplin ince otopsi yapmalarım engelleyerek başka bir bilim dalında eğitim amacıyla kullanılmasını sağlayan yeni kanuni bir düzenleme yapıp uygulamaya koydular. Hocamın, bu olay nedeniyle önce öfkelenip, daha soma akılcı bir yöntemle ele alıp ve karşı tavır koyarak mücadeleye başlamasıyla, kişiliğinin ödünsüz ve ardıcıl mücadeleci tarafım görmeye başladım. Çünkü, otopsisiz tıp: hakemsiz maç, eleştirmensiz sanat, yargıçsız adalet ve sınavsız eğitimdi. Uzun yıllar bakanlık, rektörlük, dekanlık, YÖK, yazık basm, kişisel görüşmelerle mücadelesini sürdürdü. Talia Hocanın biyografisini oluşturan unsurları arka arkaya yazdığımızda ilk bakışta görünmeyen, ancak satır aralarında binlerce küçüklü büyüklü mücadele örnekleri, acılar, sıkıntılar, dostluklar, hüzünler saklıdır (1). Buna yakınları, dostları, paylaşanları ve inananları tanıktır. Yurtdışı deneyimini tamamlayıp ülkesine döndüğünde, eski deyişiyle “vazife mukaddestir” anlayışıyla ülkemizin gereksinmelerine yönelik patoloji eğitiminin esaslarım kurma, otopsi ağırlıklı eğitim, bu amaca yönelik ders kitaplarının esaslarım kurmak üzere pratik ve teorik teksirler hazırlamayı görev bilmiştir. Bu amacına ulaşmak için 1967 yıhnda kurulan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bünyesindeki Genel Patoloji ve Patolojik Anatomi Kürsüsü'nün temellerini atmıştır. 1980 yılında hocamın kürsüsünde asistanlığa başladığımda, deneysel patoloji (hayvan odası ve doku kültürü), otopsi patolojisi (patoloji anatomi) ve cerrahi patoloji bölümleri tasarlanmış, planlanmış ve çalışmaktaydı (2). Tüm bu gözlemlerinden çıkardığım sonuç ise, hocamın aklı, görgüsü, deneyimi ve hedefleri, olayları, gerçekleri ve gereksinmeleri “makro” planda ele alarak değerlendirip, uygulayabilme beceri, inanç ve gücünden gelmesiydi. 3 Eylül 2003 Çarşamba günü, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde kendisi için yapılan resmi törende, Taha Hoca'nın ardından güzel sözler söyleyen ve göz yaşı dökenlerin hemen tamamı, devrimci, mücadeleci, bilimci, akıllı ve akılcı, Cumhuriyet kadını, “öğretmen”, anne ve babaanneye ve hepsinden önemlisi “örnek bir insan”a Tanrı'dan rahmet dilediler. Dönüp salona baktığımda her yaştan, kuşaktan ve görgüden gelen insanların yüzlerindeki ve sözlerindeki enerji, inanç ve ateş, Prof. Dr. Bülent Berkarda Hoca'nm deyimiyle “toplumlarm kaçınılmaz olarak yapılması gereken bir görev olarak bu tür toplantılara, toplumumuzun özellikle zor günlerinde gereksindiği birliktelik, güçbirhği ve paylaşım” hedefini sonuna kadar destekliyordu. Aydınlıklar içinde yat Hocam... 1. Nusret Erdoğan: Prof. Dr. Talia Bali Aykan'ın Biyografisi.Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi. 1999;29:3. 2. Prof. Dr Talia Balı Aykan. Patoloji. Dünyada ve Türkiye'de 1850 yılından sonra tıp tarihindeki ilerlemelerin tarihi. Editör: Prof. Dr. Ekrem Kadri Unat. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, no.4, 1988, 344-355

    Türk Patolojisinde Bir Okul Prof Dr Talia Bali Aykan 13 Ağustos 1918 - 31 Ağustos 2003

    No full text
    Aydın SAV Ege Üniversitesi mezunu bir doktor olarak, öğrenciliğimde bana patoloji dalını sevdirmiş hocalarımı ardımda bırakıp, bu alanda uzmanlık eğitimimi yapmak üzere birçok kapıyı çaldıktan soma ilk defa 1980 yılında “Talia Hoca”yla karşılaştım. Bu ilk mülakatımızda, beni dinleyip merakla bu mesleği neden seçtiğimi sormasıyla “mikroskobun içinden bir mikrofon sarkıtıp hücrelerle röportaj yapmak istediğim için” dediğimi hatırlıyorum. Hoca bana dönüp “İstanbul'da bir kalacak yerin var mı?” sorusuna olumlu yanıt verdikten sonraa, ertesi günü gönüllü olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim'de göreve başladım. Çok kısa bir süre sonraa hocamın asistan kadrosu açmasıyla sınavı geçip resmi asistanlık statümü kazandım. O günden 31 Ağustos 2003'e kadar tam tamına yirmi üç yıl geçti. Uzmanlık eğitimimi izleyen yıllarda da kesintisiz bir işbirliğiyle birlikte sonunda dostluğa dönüşen yolculuğumuz halen bütün canllılığı ve verimiyle devam ediyordu. Ta ki... 31 Ağustos 2003 Pazar günü Çanakkale, Küçükkuyu beldesinin bir tatil tesisinde denizde yüzerken bu yıldız aramızdan ayrıldı. Türkiye Cumhuriyetine kanat geren bir bilimci, “hoca”, dost ve “insan” Prof. Dr. Talia Bali Aykan. 1918 yılında İstanbul'un Beylerbeyi'nde başlayan ve yaşamının tamamım düşünmeye, araştırmaya, eğitime, anlamaya ve anlatmaya adamış olan hocam seksenbeş yıllık bir ömrün ardından, binlerce paylaşılmış anı, eser ve belge bırakarak ayrıldı aramızdan. Hocamı tanıdıkça, daha çok hayret, daha çok hayranlık ve hepsinden önemlisi daha çok saygı duydum. Başlarda bilimsel kişiliği ve yaklaşımları dikkatimi çekmişti. Giderek de mesleğini ve dünyayı makro planda ve son derece ciddiyet ve cesaretle ele alarak değerlendiren kişiliği. Tüm yaşamını, ülkeme nasıl hizmet ederim? Yapılan bu iş ülkenin yararına mıdır? Nasıl yapılırsa yararına olur? Sorularına cevap vererek, tartarak tartışarak ve uygulayarak geçirdi. Talia Hoca'nın düşünceleri ve uygulamaları boyları ve çapları her zaman ülkenin çıkarları doğrultusundaydı. Hocam, tıp biliminin kuramcısı, uygulayıcısı, tartışmacısı ve paylaşımcısıydı. Kişiliğinin bir başka yönünü de ilk defa asistanlığım sırasında, ki 12 Eylül 1980'ün hemen ardıdır, farkına vardım. O zamana kadar kimsesiz ve sahipsiz cenazelerin otopsilerini “kürsü”müzde (YÖK sonrası anabilim olarak isimlendirildi) yapardık. Otopsinin tıp fakültesi öğrenci eğitiminde olduğu kadar uzmanlık eğitimi, sürekli tıp eğitimi ve ulusal sağlık istatistiklerinde yeri olduğunu da böylece öğrenirdik. Ancak, 12 Eylül dönemin askeri idarecileri, bazı meslekdaşlarmızdan aldıkları akıl doğrultusunda, kimsesiz ve sahipsiz bu cenazelerin, patoloji disiplin ince otopsi yapmalarım engelleyerek başka bir bilim dalında eğitim amacıyla kullanılmasını sağlayan yeni kanuni bir düzenleme yapıp uygulamaya koydular. Hocamın, bu olay nedeniyle önce öfkelenip, daha soma akılcı bir yöntemle ele alıp ve karşı tavır koyarak mücadeleye başlamasıyla, kişiliğinin ödünsüz ve ardıcıl mücadeleci tarafım görmeye başladım. Çünkü, otopsisiz tıp: hakemsiz maç, eleştirmensiz sanat, yargıçsız adalet ve sınavsız eğitimdi. Uzun yıllar bakanlık, rektörlük, dekanlık, YÖK, yazık basm, kişisel görüşmelerle mücadelesini sürdürdü. Talia Hocanın biyografisini oluşturan unsurları arka arkaya yazdığımızda ilk bakışta görünmeyen, ancak satır aralarında binlerce küçüklü büyüklü mücadele örnekleri, acılar, sıkıntılar, dostluklar, hüzünler saklıdır (1). Buna yakınları, dostları, paylaşanları ve inananları tanıktır. Yurtdışı deneyimini tamamlayıp ülkesine döndüğünde, eski deyişiyle “vazife mukaddestir” anlayışıyla ülkemizin gereksinmelerine yönelik patoloji eğitiminin esaslarım kurma, otopsi ağırlıklı eğitim, bu amaca yönelik ders kitaplarının esaslarım kurmak üzere pratik ve teorik teksirler hazırlamayı görev bilmiştir. Bu amacına ulaşmak için 1967 yıhnda kurulan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bünyesindeki Genel Patoloji ve Patolojik Anatomi Kürsüsü'nün temellerini atmıştır. 1980 yılında hocamın kürsüsünde asistanlığa başladığımda, deneysel patoloji (hayvan odası ve doku kültürü), otopsi patolojisi (patoloji anatomi) ve cerrahi patoloji bölümleri tasarlanmış, planlanmış ve çalışmaktaydı (2). Tüm bu gözlemlerinden çıkardığım sonuç ise, hocamın aklı, görgüsü, deneyimi ve hedefleri, olayları, gerçekleri ve gereksinmeleri “makro” planda ele alarak değerlendirip, uygulayabilme beceri, inanç ve gücünden gelmesiydi. 3 Eylül 2003 Çarşamba günü, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde kendisi için yapılan resmi törende, Taha Hoca'nın ardından güzel sözler söyleyen ve göz yaşı dökenlerin hemen tamamı, devrimci, mücadeleci, bilimci, akıllı ve akılcı, Cumhuriyet kadını, “öğretmen”, anne ve babaanneye ve hepsinden önemlisi “örnek bir insan”a Tanrı'dan rahmet dilediler. Dönüp salona baktığımda her yaştan, kuşaktan ve görgüden gelen insanların yüzlerindeki ve sözlerindeki enerji, inanç ve ateş, Prof. Dr. Bülent Berkarda Hoca'nm deyimiyle “toplumlarm kaçınılmaz olarak yapılması gereken bir görev olarak bu tür toplantılara, toplumumuzun özellikle zor günlerinde gereksindiği birliktelik, güçbirhği ve paylaşım” hedefini sonuna kadar destekliyordu. Aydınlıklar içinde yat Hocam... 1. Nusret Erdoğan: Prof. Dr. Talia Bali Aykan'ın Biyografisi.Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi. 1999;29:3. 2. Prof. Dr Talia Balı Aykan. Patoloji. Dünyada ve Türkiye'de 1850 yılından sonra tıp tarihindeki ilerlemelerin tarihi. Editör: Prof. Dr. Ekrem Kadri Unat. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, no.4, 1988, 344-355

    Kafa Travmalarında Diffüz Akson Zararı Tanıda B-App’nin Yeri

    No full text
    Farklı derecelerde kafa travması geçirmiş olan kişilerde ölümün ya da uzamış nörolojik defisitlerin en önemli nedenlerinden biri diffüz akson zararıdır (DAZ). Otopsi olgularında DAZ’ın tanısı beynin uygun bölgelerinden alınacak örneklerde Hematoksilen Eozin ile boyanmış kesitlerin mikroskopik incelenmesi ile mümkündür. Ancak, posttravmatik dönemde çok kısa süre yaşamış olan olgularda zararın morfolojik bulguları tam oluşmadığından bu olgularda DAZ’ın tanınması zordur. ß-APP bu tür olgularda DAZ’in tanınabilmesinde önemli rol oynamaktadır. Canlı iken gerçekleşmiş olan zararı yansıtması, sadece zarar görmüş aksonları işaretlemesi ve postmortem in-tervalden etkilenmemesi en önemli üstünlükleridir. Çalışmanın amacı, DAZ’ın oluş mekanizması ile morfolojik bulgularını gözden geçirmek, kafa travması geçirmiş olguların değerlendirilmesinde ß-APP’nin rolü ve önemini vurgulamaktır. Anahtar kelimeler: Travma, beyin, diffüz akson zararı, ß-AP

    Intradural solitary fibrous tumor of the lumbar spine: A distinctive case report

    Get PDF
    WOS: 000215268700066PubMed ID: 25648160Background. Solitary fibrous tumors are ubiquitous mesenchymal neoplasms of putative fibroblastic origin. They were originally described in the pleura but subsequently have been reported in many extraserosal sites. Solitary fibrous tumors may also occur in the meninges, central nervous system parenchyma, and spinal cord. Case. A 67-year-old male patient with progressive lower extremity weakness, urinary urgency, and sexual dysfunction has been admitted to our hospital. On his lumbar MRI, we detected an intradural lesion posterior to the L3 vertebral corpus. We resected the lesion by L3 total laminectomy. Immunohistological findings revealed strong and diffuse immunopositivity with vimentin, CD34, and bcl-2. Ki-67 proliferation index was 5-8%. We did not detect any recurrence 12 months after his operation. Conclusion. SFT is mostly seen in young and middle-aged patients and should be considered among differential diagnosis in cases suffering from pain, hypoesthesia, and urinary dysfunction. Gross total resection should be primary treatment. Tumors that have high Ki-67 labeling should be followed up for potential recurrences
    corecore