22 research outputs found

    Investigation of Antimicrobial Activity and DNA Protective Capacity of Melissa officinalis Extracts

    Get PDF
    In this study, antimicrobial activity, antioxidant capacity of Melissa officinalis leaf extracts and DNA protective effect aginst H2O2-induced oxidative damage were investigated. DNA protective effect of Melissa officinalis's leaf extract from oxidative stress was determined by using yeast comet assay. The comet assay, applied on Saccharomyces cerevisiae BY4741. We observed that DNA damage decreased in a dose dependent manner in experiments of preincubation and simultaneous incubation with the extract upon oxidative shock. Results indicated that Melissa officinalis's methanolic leaf extract protect the DNA against the damaging effect of hydrogen peroxide. Also we indicated that the antimicrobial effects of Melissa officinalis's extract on the different microorganisms. Extract of Melissa officinalis showed antimicrobial effect on all test test microorganisms.Bu çalışmada, Melissa officinalis yaprak ekstraktlarının antimikrobiyal, antioksidan kapasiteleri ve H2O2- indüklenmiş oksidatif hasara karşı DNA koruyucu etkisi incelendi. Melissa officinalis yaprak ekstraktlarının oksidatif stresten DNA'yı koruyucu etkisi maya comet testi kullanılarak belirlendi. Comet testi Saccharomyces cerevisiae BY4741 üzerinde uygulandı. Oksidatif strese karşı, ekstrenin İnkübasyon öncesi ve inkubasyon sırasında uygulanmasında doza bağlı olarak DNA hasarında azalma gözlendi. Sonuçlar; Melissa officinalis methanolik yaprak ekstraktlarının hidrojen peroksitin zararlı etkisine karşı DNA'yı koruduğunu gösterdi. Ayrıca Melissa officinalis ekstraktlarının farklı mikroorganizmalar üzerindeki antimikrobiyal etkisi incelendi. Melissa officinalis ekstraktları tüm test mikroorganizmaları üzerinde antimikrobiyal etki göstermiştir

    Türkiye Çamaltı Tuzla'sından İzole Edilmiş Ilımlı Halofil Penıcıllıum Sp. İle Kurşun Biyosorpsiyonu

    Get PDF
    Ağır metallerin farklı organizmalarla biyosorbsiyonunun önemi sebebiyle Çamaltı tuzlasından izole edilen tuza toleranslı (halotolerant) fungusun biyosorbsiyon potansiyeli bu çalışma ile ilk kez araştırılmıştır. Penicillium sp. izolatının kurşun [(Pb(NO3)2], nikel (NiCl2), krom (K2CrO4), çinko (ZnCl2), kadmiyum (CdCl2.H2O), bakır (CuSO4) ve kobalt (CoCl2.6H2O) ağır metallerine dirençlilikleri araştırılmış ve Penicillium sp. nin en yüksek tolerans gösterdiği ağır metal biyosorpsiyon çalışmaları için seçilmiştir. Penicillium sp. izolatının ağır metal toleransı kurşun > kadmiyum > krom > bakır > nikel > çinko > kobalt şeklinde gözlenmiştir. Biyosorpsiyon çalışmalarında 3 farklı kurşun derişimi (145 mg/lt, 644 mg/lt ve 1388 mg/lt) kullanılmış ve metal iyon derişimi yükseldikçe kurşun tutma kapasitesi düşmüştür. Penicillium sp. izolatının kurşun biyosorpsiyonunda Freundlich izotermi Langmuir izotermine göre daha uygundur. Kurşun bağlayıcı bölgelerin biyokütle yüzeyindeki amin grupları olduğu FTIR analizi ile doğrulanmıştır. Kurşuna yüksek direnç gösteren halotolerant Penicillium sp. yüksek oranda veya değişken oranlarda tuz içeren ortamlardaki kurşun kirliliğinin azaltılmasında kullanım için olduğu kadar optimizasyon çalışmalarından sonra tuz içermeyen ortamlarda da kullanım için önerilebilir.Owing the importance of biosorption of heavy metals by different organisms, a moderately halophilic fungus isolated from Çamalti saltern was first time investigated for its potential for biosorption. Different heavy metals namely, lead [(Pb(NO3)2], nickel (NiCl2), chromium (K2CrO4), zinc (ZnCl2), cadmium (CdCl2.H2O), copper (CuSO4) and cobalt (CoCl2.6H2O) were screened for resistance and the most tolerated heavy metal by Penicillium sp. was chosen in biosorption assay. The heavy metal tolerance of Penicillium sp. was observed in order of lead>cadmium >chromium>copper>nickel>zinc>cobalt. Different concentrations (145 mg/l, 644 mg/l and 1388 mg/l) of lead biosorption was investigated and increasing the metal ion concentration resulted in decreased uptake for lead. Freundlich isotherm was more effective than Langmuir isotherm for lead biosorption by Penicillium sp. The binding sites for lead attributed to the amine groups on the biomass surface were verified by Fourier Transform Infra Red (FTIR) analysis. A halotolerant Penicillium sp. having high resistance to lead, could be suggested for use as an agent for abatement of lead pollution in hypersaline conditions or in waters of fluctuating salinity, as well as in non-saline environments after further studies of optimization

    Determination of antimicrobial effects of Western Central Anatolian three ahlat species

    Get PDF
    Bu çalışma, biri endemik olmak üzere Türkiye’de yetişen üç Ahlat türünün [Pyrus anatolica Browicz (Som Ahlat) Pyrus elaeagnifolia Pall. subsp. elaeagnifolia (Ahlat) Pyrus amygdaliformis Vill. var. Amygdaliformis (Çöğür Ahlat)] yaprak, dal ve meyve ekstrelerinin, antibakteriyel ve antifungal etkileri araştırılmıştır. Antimikrobiyal aktivitesi için agar kuyu difüzyon yöntemi kullanıldı çalışmada incelenecek her üç Ahlat türlerde hem antifungal hem de antibakteriyel etkiye sahip olduğu saptandı. Endemik bir tür olan Pyrus anatolica, diğer türlerle karşılaştırıldığında güçlü antimikrobiyal kapasiteye sahip olduğu belirlendi. Bu nedenle Pyrus anatolica ekstraktından gıda katkı maddesi, tıp ve sağlık alanlarında yararlanılabileceği düşünülmektedir.In this study, antibacterial and antifungal efficiencies of leaves, branches, and fruit extracts of three Ahlat species growing in Turkey [Pyrus anatolica Browicz (Som Ahlat) (endemic species), Pyrus elaeagnifolia Pall. subsp. elaeagnifolia (Ahlat), Pyrus amygdaliformis Vill. var. Amygdaliformis (Çöğür Ahlat)] were investigated. Agar well diffusion method was used for the determination of antimicrobial activity. All three Ahlat species in the study were found to exhibit both antifungal and antimicrobial effects; however, the endemic species, Pyrus anatolica demonstrated stronger antimicrobial capacity compared to other species. Therefore, it is believed that Pyrus anatolica extract could be used in food additive, medicine and health fields

    Evaluation of antimicrobial and antibiofilm activities of lactic acid bacteria (LAB) against citrobacter spp. isolates

    Get PDF
    Bu çalışmanın amacı; Citrobacter izolatlarına karşı laktik asit bakterilerinin antimikrobiyal ve antibiyofilm aktivitelerini belirlemektir. Bu çalışmada kullanılan Citrobacter izolatları (C1, C2, C3) BD PhoenixTM otomasyon sistemi ile Citrobacter braakii olarak tanımlanmıştır. Biyofilm oluşumu Kongo kırmızılı agar ve mikrotitrasyon plak metodu kullanılarak incelenmiştir. Antibiyogram test sonuçlarına göre, tüm izolatlar amfisilin ve amoksilin-klavulanata karşı dirençli bulunmuştur. Antimikrobiyal aktivite test sonuçları laktik asit bakterilerinden elde edilen ekstraktların (Lactococcus lactis (L1), Lactobacillus fermentum (L2), Enterococcus faecalis (L3), Lactobacillus casei (L4), Lactobacillus plantarum (L5), Enterococcus faecium (L6), Lactobacillus curvatus (L7), Enterococcus durans (L8) Lactococcus garviae (L9), Enterococcus faecalis (L10)) Citrobacter braakii üzerinde antimikrobiyal ve antibiyofilm etkinliğinin olduğu saptanmıştır. En yüksek antimikrobiyal etki C2 izolatı üzerinde ve en düşük etki C3 izolatı üzerinde belirlenmiştir. Antibiyofilm test sonuçlarına göre L1, L2, L4, L6, L7, L8 ekstraktlarının en yüksek dozlarının tüm Citrobacter izolatlarında biyofilm oluşumunu engellendiği görülmüştür.The aim of this research was to evaluate the antimicrobial and antibiofilm effects of LABs against Citrobacter isolates. In this study, Citrobacter isolates (C1, C2, C3) which were identified as Citrobacter braakii with the BD PhoenixTM automation system. Biofilm formation investigated by Congo red agar method and microtiter plate method. Acording to antibiogram test results, all isolates was resistance to ampicillin, amoxicillin-clavulanate. Antimicrobial activity test results revealed that extracts of LABs (Lactococcus lactis (L1), Lactobacillus fermentum (L2), Enterococcus faecalis (L3), Lactobacillus casei (L4), Lactobacillus plantarum (L5), Enterococcus faecium (L6), Lactobacillus curvatus (L7), Enterococcus durans (L8) Lactococcus garviae (L9), Enterococcus faecalis (L10)) extracts have an antimicrobial effect on Citrobacter braakii. The highest antimicrobial effect determined on C2 isolate and the lowest effect determined on C3. According to antibiofilm test results, it was observed that high doses of L1, L2, L4, L6, L7, L8 extracts inhibited biofilm formation in all Citrobacter isolates

    Isolation and identification of bacteria capable of bioaccumulation of lead (Pb) from Organized Industrial Zone (Usak) wastes

    Get PDF
    Bu çalışmada Uşak ili sınırları içinde bulunan Seramik fabrikası atık örneklerinden dökme plak yöntemi kullanılarak 16 bakteri izolatı elde edildi ve kurşun (Pb) birikimi yapabilen 6 bakterinin identifikasyonu yapıldı. İzolatların 16S rRNA sekans analizi yapıldı ve ağır metal birikimi yapabilen bakteriler tespit edildi; SAB2: %99 Enterobacter cancerogenus; Pantoea agglomerans; Enterobacter cloacae, SÇB9: %100 Bacillus mycoides; Bacillus cereus; Bacillus weihenstephanensis, SAB4: %99 Acinetobacter haemolyticus, SAB6: %100 Pseudomonas aeruginosa, SAB7:%100 Bacillus subtilis; Bacillus halotolerans; Bacillus mojavensis, SAB9: %100 Bacillus aryabhattai; Bacillus meqaterium. ICP analiz sonuçlarına göre Bacillus mycoides (% 57) ve Bacillus aryabhattai'nin (% 46) kurşun biyosorbsiyonu yapabildiği, ilk kez bu çalışma ile tespit edildi. FTIR analiz sonuçları, amin gruplarının biyosorbsiyonda etkin olduğunu göstermektedir.In this study, 16 bacterial isolates were obtained by using pour plate method from ceramic factory waste samples located in Uşak province. The identification of 6 bacteria capable of lead (Pb) accumulation was performed. 16S rRNA sequence analysis of the isolates were performed and bacteria capable of heavy metal accumulation were detected; SAB2: %99 Enterobacter cancerogenus; Pantoea agglomerans; Enterobacter cloacae, SÇB9: %100 Bacillus mycoides; Bacillus cereus; Bacillus weihenstephanensis, SAB4: %99 Acinetobacter haemolyticus, SAB6: %100 Pseudomonas aeruginosa, SAB7:%100 Bacillus subtilis; Bacillus halotolerans; Bacillus mojavensis, SAB9: %100 Bacillus aryabhattai, Bacillus meqaterium. According to ICP analysis results, for the first time, Bacillus mycoides (57%) and Bacillus aryabhattai (46%) were found to be capable of lead biosorption. FTIR analysis results show that amine groups are effective in biosorption

    Comparison of Antimicrobial Activity in the Skin Secretion of Same Anurans from Turkey

    Full text link
    Membrane-active cationic antimicrobial peptides (CAMPs) are a new class of antibiotics produced by amphibian skin. In this study, Frog (Bombina bombina, Rana dalmatina, Rana macrocnemis, Bufo bufo, Bufo viridis, Bufo verrocosmisscus, Pelodytes caucasicus, Pelophylax ridibunda, Pelophylax caralitana) skin secretion was obtained from the dorsal skin using gentle transdermal electrical stimulation. Antimicrobial effects of prepared extracts on the tested microorganisms were determined by using different solvents. In vitro antimicrobial activity studies were carried out by Agar-Disc Diffusion Method. Antibacterial and antiyeast potential of different extracts were obtained from the skin secretions were assessed in terms of zone of inhibition of bacterial growth. According to our findings, all the extracts of skin secretion were obtained from different anurans, exhibit antimicrobial activit

    Bacillus subtilis SA2 İzolatı ile CI Acid Blue 193 ve CI 15707 Acid Red 88 Dekolorizasyonu

    Full text link
    zo boyaları, tekstil, kağıt, gıda, deri, kozmetik ve ilaç endüstrilerinde kullanıldığı için üretilen tüm renklendirme maddelerinin çoğunu oluşturur. Mevcut atık su temizleme prosedürleri, renk dayanıklılığı, stabiliteleri ve bozulmaya karşı dirençleri nedeniyle, inatçı azo boyalarını atık sulardan tamamen çıkaramaz. Azo boyaların belirli çevresel koşullar altında bakteriyel renklendirilmesi ve bozunması, bir tedavi yöntemi olarak ivme kazanmıştır, çünkü bunlar ucuz, çevre dostudur ve bu tür boyaların geniş bir yelpazesine uygulanabilir. Bu çalışmada, tekstil boyalarını renklendirebilen yeni bir bakteri suşu Basillus subtilis SA2, Uşak Organize Sanayi'deki tekstil atık su çamurundan izole edildi. Basillus subtilis SA2, test edilen CI Asit Mavisi 193 CI 15707 ve CI Asit Kırmızı 88 CI 15620 boyaları renklendirme kapasitesine sahipti. Boya adsorpsiyonunda FT-IR spektrometresi sonuçlarına göre, bakterilerin tutulma bölgelerinin muhtemelen amid grupları (1595-1700 cm-1) olduğu belirlenmiştir

    Investigation of Nickel and Chromium Ion Release from Simulated Fixed Orthodontic Appliances in Artificial Saliva Containing Fluoride

    Full text link
    Fluoride is found in many oral hygiene products due to its anti-cariogenic effect. However, fluoride has a corrosive effect that begins at the time of application and continues with the fluoride remaining in the residual saliva. This study aimed to investigate the effect of different fluoride concentrations on the release of nickel and chromium ions from simulated fixed orthodontic appliances made of copper-nickel-titanium (Cu-NiTi), nickel-titanium (NiTi) and stainless steel (SS) archwires. Simulated orthodontic appliances in the experimental groups were immersed in Klimek artificial saliva containing 125, 500, or 900 ppm fluoride (NaF) for one hour and 0.1 ppm fluoride for eleven hours. The process was repeated in subsequent periods. Control groups were exposed to only Klimek artificial saliva. The amounts of nickel and chromium ions released into Klimek artificial saliva were measured using inductively coupled plasma mass spectroscopy (ICP-MS). The morphological characteristics of the archwires were examined using atomic force microscopy (AFM) and scanning electron microscopy (SEM). The average roughness value of SS archwires before and after immersion was lower than that of Cu-NiTi or NiTi archwires (p<0.05). Simulated orthodontic appliances with SS archwires released more chromium ions than simulated orthodontic appliances with Cu-NiTi and NiTi archwires in experimental groups with 125 ppm fluoride (p<0.05). Simulated fixed orthodontic appliances with SS archwires released fewer nickel ions than simulated fixed orthodontic appliances with Cu-NiTi archwires in both control and experimental groups (p<0.05). Additionally, simulated fixed orthodontic appliances with SS archwires released fewer nickel ions than those with NiTi archwires in control and experimental groups with 500 ppm fluoride (p<0.05)

    Tekstil Sektöründe Termal Konfor Ölçümleri ve Alınacak Önlemlerin Değerlendirilmesi

    Full text link
    İş güvenliğinde riskler hakkında bilgi sahibi olunması için iş hijyeni ölçümleri büyük bir öneme sahiptir. Alınacak önlemler ve atılması gereken adımların belirlenebilmesi için öncelikle risk etmenlerinin belirlenmesi ve bu etmen derecelerinin belirlenen yasal dayanaklara ve standartlara uygun koşullara getirilmesi gerekir. Özellikle tekstil sektörü gibi çalışanların makine ve çevresel ortamlarla ilişkili olduğu bir sektörde bu risklerin derecelerinin belirlenmesi ve önlemler alınması azami önem arz eder. Tekstil sektöründe makinelerden ve üretim kaynaklı termal konfor ölçümleri yapılması gereken temel ölçümler olarak belirtilebilir. Yapılan ölçümlerden sonra alınması gereken önlemler daha çok önem arz etmektedir. Alınacak önlemlerde uygulama sırası önemlidir. 4 adımda mühendislik yöntemleriyle çözüm, yönetsel olarak çözüm, çalışan eğitim, bilgilendirme ve eğer bu yapılan 3 adım engelleyemiyor ise kişisel koruyucu donanım belirlenerek kullanılması sağlanmalıdır. Bu çalışma kapsamında entegre bir tekstil fabrikasının farklı bölümlerinde termal konfor ölçümleri(sıcaklık, nem, radyant ısı ve hava akım hızı) gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen ölçümler sonucunda yaz ölçümleri ile kış ölçümleri arasında özellikle open end bölümünde yakın değerler elde edilirken, diğer bölümlerde büyük farklar olduğu görülmüştür. Open end bölümünde, yaz ölçümleri ile kış ölçümleri arasındaki memnuniyetsizlik oranı yaklaşık %20 iken, dokuma bölümünde bu fark %60 civarında saptanmıştır. Termal konfor ile ilgili oluşan riskleri kontrol edebilmek için ne tür önlemlerin alınabileceği belirlenmiştir
    corecore