38 research outputs found
Efficiency of pentoxyphilline and melatonin treatment on newborn rat model of hypoxic ischemic encephalopathy
Perinatal asfiksi yenidoğan döneminde mortaliteye, motor-bilişsel kayıplar ve epilepsi gibi ciddi komplikasyonlara neden olan önemli bir sorundur. Hipoksi-iskemi sonrası nöron ölümü ile sonlanan süreç enerji yokluğu ile başlamakta, hücre içi kalsiyum birikimi, glutamat salınımı ve NMDA reseptörleri uyarılması ile devam etmektedir. Hücre içinde kalsiyum artışı ile kalsiyum bağımlı lipaz, proteaz ve fosfolipazlar aktive olmakta, ksantin ve prostaglandin sentezi sırasında oluşan serbest oksijen radikalleri hücre hasarına yol açmaktadır. Hücrede enerji yetmezliği, asidoz, glutamat salınımı, hücre içi kalsiyum artışı, lipid peroksidasyonu ve nitrik oksit oluşumu sonucunda ana hücresel bileşenler hasar görmekte; nekroz ve apopitoz ile hücre ölümü gerçekleşmektedir. Pineal bezde sentezlenen melatonin serbest radikal bağlayıcı ve antioksidan enzim aktivitelerini artıran güçlü bir antioksidandır. Apopitoz önleyici etkinliği olduğu bilinmektedir. Pentoksifilin bir ksantin türevidir. TNF- ' üretimini ve apopitozu engellemektedir. Çalışmada melatonin ve pentoksifilin tedavisinin yenidoğan rat hipoksik iskemik beyin hasarı modelinde nöron hasarı ve beyin nitrik oksit üretimi üzerine olan etkilerini araştırmayı amaçladık. Çalışmada yedi günlük Wistar Albino suşu yavru ratlar kullanıldı (n=60). Denekler; kontrol grubu, melatonin ile tedavi edilen hipoksi-iskemi grubu, pentoksifilinle tedavi edilen hipoksi-iskemi grubu, melatonin+pentoksifilinle tedavi edilen hipoksi-iskemi grubu, etanol (melatonin çözücüsü) verilen hipoksi-iskemi grubu ve salin verilen hipoksi-iskemi grubu olarak ayrıldı. Hipoksi iskemi uygulanan gruplardaki hayvanların, doğum sonrası yedinci günde sol ana karotis arterleri kalıcı olarak bağlandı. Cerrahi işlemden iki saat sonra 2.5 saat süre ile hipoksik gaz karışımı (%92 azot ve %8 oksijen) solutularak hipoksi oluşturuldu. Melatonin (10 mg/kg), pentoksifilin (40 mg/kg) ve pentoksifilin+melatonin hipoksiden hemen sonra tek doz olarak periton içine (i.p.) uygulandı. Hipoksik iskemik uygulamadan 72 saat sonra deneklerin beyin nitrit düzeyleri, hipokamus nöron sayısı ve apopitotik hücre oranları değerlendirildi.Histopatolojik değerlendirmede melatonin ve pentoksifilin tedavisi almış gruplarda hipokampus da apopitotik hücre sayılarında anlamlı azalma saptandı. Melatoninin tek başına uygulandığı grupta hipokampusun sadece CA2 bölgesindeki nöron sayılarında anlamlı düzeyde korunma mevcuttu. Melatonin ve pentoksifilin kombine tedavisinin, hipoksi iskemi grubu ile karşılaştırıldığında, hipokampus CA1, CA2, CA3 ve GD bölgelerindeki nöron sayılarını anlamlı düzeyde koruduğu ve apopitotik hücre oranlarını azalttığı saptandı. Hipoksik iskemik olay sonrası nitrik oksit düzeylerinde belirgin artış olduğu Griess reaktifi ile ölçülen beyin nitrit düzeyi ile gösterildi. Melatonin+pentoksifilin tedavisi ile hipoksi-iskemiye maruz kalan hemisferde nitrik oksit üretiminin belirgin azaldığı izlendi. Hipoksi iskemi grubu ile kontrol gruplarında böyle bir farklılık gözlenmedi. Bu sonuçlar yenidoğan rat hipoksik iskemik beyin hasarında melatonin ve pentoksifilin kombine tedavisinin nöron koruyucu etkinliği olduğunu göstermektedir. Bilgilerimize göre bu çalışma, melatonin ve pentoksifilin kombine tedavisinin gelişmekte olan beyinde hipoksi iskeminin oluşturduğu hasardan koruyucu etkinliğini gösteren ilk çalışmadır.Perinatal asphyxia is an important cause of neonatal mortality and subsequent serious sequelae such as motor and cognitive deficits and seizures. The principal mechanisms leading to neuronal death after hypoxia-ischemia are initiated by energy depletion, accumulation of extracellular glutamate, and activation of glutamate receptors. The cascade of events that follows involves accumulation of cytosolic calcium and activation of a variety of calcium-mediated deleterious events, such as activation of lipases, proteases and phospholipases, and formation of oxygen free radicals as by-products of xantine and prostaglandin synthesis. The intracellular calcium induces the production of nitric oxide. The combined effects of cellular energy failure, acidosis, glutamate release, intracellular calcium accumulation, lipid peroxidation, and NO neurotoxicity disrupt essential components of the cell, resulting in death by mechanisms of necrosis and apoptosis. Melatonin, the chief secretory product of the pineal gland, is an effective antioxidant which scavenges free radicals and up-regulates several antioxidant enzymes. It also has a strong anti-apoptotic signaling function. Pentoxyphilline is a xanthine derivative, potent inhibitor of TNF- ' production and apoptosis. The aim of this study is to investigate the effects of the melatonin and pentoxyphilline on neurodegeneration and cerebral nitric oxide production in a neonatal rat model of hypoxic-ischemic brain injury. Seven-day-old Wistar Albino rat pups have been used in the study (n=60). Experimental groups in the study were; sham operated group, melatonin treated hypoxia-ischemia group, pentoxyphilline treated hypoxia-ischemia group, melatonin+pentoxyphilline treated hypoxia-ischemia group, etanole (melatonin 's dissolver) treated hypoxia-ischemia group and vehicle-treated hypoxia-ischemia group. In hypoxia-ischemia groups, left common carotid artery was ligated permanently on the seventh postnatal day. Two hours after the procedure, hypoxia (%92 nitrogen and %8 oxygen) was applied for 2.5 hour. Melatonin (10 mg/kg), pentoxyphilline (40 mg/kg) and melatonin+pentoxyphilline were injected (intraperitoneally; ip) as a single dose immediately after the hypoxia period. Brain nitrite levels, neuronal cell death, and apoptosis were evaluated 72 hours after the hypoxic-ischemic insult. Histopathological evaluation demonstrated that melatonin and pentoxyphilline significantly diminished number of 'apoptotic cells ' in the hippocampus. Melatonin, when administered separately, significantly preserved the number of neurons only in the CA2 regions of hippocampus. When compared with vehicle-treated group, combination treatment with melatonin and pentoxyphilline significantly reduced 'apoptotic cell death ' and preserved the number of neurons CA1, CA2, CA3, and dentate gyrus regions of hippocampus. Brain nitrite levels were evaluated by Griess reagent and showed that hypoxic-ischemic injury caused a significant increase in NO production. Melatonin+pentoxyphilline treatment significantly decreased NO overproduction in the hypoxic-ischemic hemisphere, whereas no significant change appeared in hypoxia alone and also in the sham-operated group. These results suggest the beneficial neuroprotective effect of melatonin and pentoxyphilline combination treatment in this model of neonatal hypoxic-ischemic brain injury. To our knowledge, this is the first study that demonstrates a protective effect of melatonin and pentoxyphilline combination treatment against hypoxia-ischemia in the developing brain
Covid-19’un Turizm Fakültesi Öğrencilerinin Akademik ve Psiko-Sosyal Durumu Üzerindeki Etkisi
Bu araştırmanın amacı, Covid-19 pandemisinin Turizm Fakültesi öğrencilerinin akademik ve psiko-sosyal durumları üzerindeki etkisini değerlendirmektir. COVID-19 pandemisinin etkileri üniversite öğrencileri üzerinde farklı açılardan pek çok araştırmada ele alınmıştır. Bununla birlikte, lisans düzeyindeki turizm öğrencilerine yönelik az sayıda araştırma bulunmaktadır. Turizm sektörünün Covid-19 pandemisinde en fazla etkilenen sektörler arasında yer alması, pandemiden ötürü bir süre stajların ertelenmesi, sektörel belirsizlik gibi konular turizm öğrencilerini oldukça etkilemiştir. Bu araştırma ile Covid-19 pandemisinin turizm lisans öğrencilerinin akademik ve psiko-sosyal durumları üzerindeki etkilerinin incelenerek belirli çıkarımların yapılabilmesi ile olası krizlere yönelik önerilerde geliştirilmiştir. Araştırma kapsamında 153 adet turizm fakültesi öğrencisine, yüz yüze anket uygulaması yapılmıştır. Verilerin analizi SPSS 22.0 ile yapılmış olup, t testi ve ANOVA testleri uygulanmıştır. Akademik açıdan değişimlere uyum sağlandığı, psiko-sosyal açıdan ele alınan boyutlara bakıldığında, yaşam kalitesinin istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermiş (p0.05). Turizm Fakültesi öğrencilerinin akademik ve psiko-sosyal durumlarını pandemi sürecinde iyi yönettikleri ve genel olarak süreci olumlu deneyimledikleri gözlenmektedir.
Bu araştırma, 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Desteği kapsamında TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir
Two patientswith aseptic meningitis and immune trombocytopenic purpura following chickenpox
Suçiçeği, Varicella Zoster virüsünün (VZV) primer enfeksiyonudur. VZV viremisine bağlı olarak iç organ ve
santral sinir sistemi tutulumu gözlenebilir. Nörolojik komplikasyonlar, suçiçeği enfeksiyonu geçiren çocukların
hastaneye en sık yatış endikasyonları arasındadır. Üstelik tipik deri döküntüsü olmadan da görülebilirler.
Suçiçeğinin hemorajik komplikasyonları çocuklukta nadirdir. İmmün yetmezliklilerde trombositopeniyle
birlikte yaygın hemorajik döküntülere yol açabilir. Trombositopeni suçiçeğini izleyen 1-2 hafta içinde
gözlenebileceği gibi daha geç de ortaya çıkabilir.
Bu makalede, suçiçeği enfeksiyonundan sonra gelişmiş aseptik menenjitli 7 yaşında erkek olgu ile immun
trombositopenik purpuralı (İTP) 6 yaşında erkek olgu sunulmuştur. Her iki olguda da iyileşen suçiçeği
döküntüleri vardı. Aseptik menenjitli olgu spontan iyileşirken, İTP'li olgu metil prednizolon tedavisine yanıt
verdi. Bu iki olgu nedeniyle suçiçeğinin komplikasyonlu seyredebileceği ve aşı ile korunmanın önemi
vurgulanmıştır.Chickenpox is the primary infection of varicella zoster virus. The viscera and central nervous system can be
affected due to viremia of VZV. Neurologic complications are among the most frequent indications for
hospitalization of children with varicella. Furthermore, they can be seen in the absence of characteristic
cutaneous rash. Haemorrhagic complications of varicella are rare in childhood. Varicella can cause
trombocytopenia and disseminated hemorrhagic lesions in immunocompromised children. Trombocytopenia
maybegin 1to 2weeks ormore after varicella.
In this paper,a sevenyear oldmalewith asepticmeningitis and a six year oldmalewithimmune trombocytopenic
purpura (ITP) following varicella are presented. Both of them had resolving cutaneous rashes of varicella. The
patient with aseptic meningitis recovered spontaneously; on the otherhand, the patient with ITP responded to
metil prednisolone treatment.Due to these two cases, it is stressed that varicella can be complicated and it can be
prevented withvaccine
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Orta Asya'daki göçebe kabilelerin vücutlarını dış etkilere karşı korumak amacıyla hayvan derilerini ve bitki saplarını kullanmaları, çadırlarını kurmak için de koyun yününe nazaran çok daha uzun ve sıkı olan keçi yününü kullanmaya başlamaları dokumacılığın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu zanaat zamanla gelişmiştir. İnsanlar tarihi olarak tespit edilemeyen dönemlerde keçi yününden bugün düz dokuma tekniği adı verilen göçebe tenteleri yapmışlardır. Daha sonraki dönemlerde Alacahöyük'te arkeolojik kazılarda bulunan gümüş kirmanlar , Gordion'da bulunan Frigyalılara ait sumak ve cicim dokuma parçaları, Konya'nın Çumra ilçesi merkezinin kuzeyindeki Çatalhöyük'te yapılan kazılarda Neolitik çağa (Cilalı Taş çağı) ait (M.Ö 6000)dokuma parçaları dokumacılığın Anadolu'da geliştiğini göstermektedir. Bu elimize geçen parçalar sayesinde dokumacılık tarihini Anadolu'da M.Ö. VII. yüzyıla kadar indirebilmekteyiz. 1071 yılında Türkler Anadolu'ya geldiklerinde ileri düzeyde bir dokumacılık sanatıyla karşılaşmışlardır. Selçuklu İmparatorluğu döneminde de Türk kilim ve halı dokumacılığı gelişmeye başlamıştır. Birçoğu halen belgelenememiş sayısız halı parçasının 13 ve 14. yüzyıllardan kalma en eski Selçuklu halıları olduğu tahmin edilmektedir. Çalışmamızda Türkiye'de halk ağzından derlenmiş olan Derleme Sözlüğünde yer alan Dokumacılık mesleği ile ilgili söz varlığı incelenmiş, konuyla ilgili tarihî ve çağdaş kaynaklar taranmış, tespit edilen söz varlıkları dokumacılıkta kullanılan malzeme ismi, dokumacılıkta kullanılan alet ve araç ismi, dokumacılıkta kullanılan fiiller, dokumacılıkta kullanılan motif ve işlemeler, dokumada çalışan kişilere verilen isimler, dokumacılıkta kullanılan renk isimleri olmak üzere altı başlık altında gruplandırılmıştır. Ayrıca tespit edilen bu söz varlığı içerisinde ödünçleme kelimeler varsa bu kelimelerin kökenleri hakkında da bilgi verilmeye çalışılmıştır.The nomadic people in the Middle East used animal tisue and stems in order to protect their bodies from outside effect and started to use angora wool instead of sheep's wool to set up tents in that angora wool is longer and thicker than sheep's wool made nomadic tents first out of angora wools then by using plain weaving technique. Silver fortress which were found in the archaeological excavation in Alacahöyük, sumak and cicim weaving clothes which were found in Gordion and which belonged to phrygions,weawing clothes which were found in the excavation which were carried out in Çatalhöyük which is in Konya and which belonged to Neolithic Age allshow that weaving has improved in Anatolia.With the help of aforementioned weaving clothes, one can take weaving history in Anatolia to 7th Century BC. The Turks ran acros advanced weaving craft when they came to Anatolia in 1071.Turkish rug and carper weaving started to improve during Seljuq dynasty. Countless carper pieces are predicted to belong to Seljuq dynasty and they are believe to be the oldest in 13rd ve 14thcentury BC. In this study, existent words used for weaving occupation from the dictionary of collected words which are used as public language in Turkey are analyzed;historical and contemporary sources are scanned,words found after analysis are the material names about weaving,utensil and tool names used for weaving ,verbs used for weaving,motives and handworks used for weaving,the titles used for people who weave and the names of colors used for weaving.There are the six subtitles of the study.It is also in this study that if there is any borrowed words in the existing words the origins of these words are analyzed and researched
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Türk topluluklarının yüzyıllar içerisinde biriktirdiği doğa bilgisi söz varlıklarında belirgin şekilde hissedilmektedir. Kuzey Türkleri de kozmogoni ile insan düşüncesini dilde ayrı ve yeni kavramlar olarak birleştirmiş ve dilin söz varlığını bu yönde zenginleştirmiştir. Başkurt, Kazak, Kırgız ve Tatar halklarının bin yılı aşkın bir zamandır bulundukları coğrafyada ikamet etmeleri, hassas doğa algılarıyla birleşince söz varlığında zengin bir malzeme meydana getirmiştir. Kıpçak bozkırlarının ve Ural Dağlarının iklim şartlarına bağlı olarak gelişen mevsim ve mevsime bağlı olay adlandırmalarının çeşitliliği de bu yönde dikkat çekicidir. İnsan için yıl kavramı altında iki ana mevsim olduğu görülmektedir. Bunlar ,,güz" ve ,,ilkbahar"dır. Bu mevsimlerin insanların ekonomik faaliyetlerini düzenledikleri, tarım işlerinin yürütülmesi için en uygun iki zaman dilimi olması bunu desteklemektedir. Özellikle renkler ile mevsimlerin ve çeşitli hava olaylarının karşılanması, dolayısıyla zamanın renkler ile tanımlanması, bütün bu lehçelerde dikkat çekici bir özellik olarak durmaktadır. Bunun yanı sıra bu lehçelerin edebî yazı dilinde bu türden kırsal yaşama ait sözlerin varlığını da göçebe yahut yarı göçebe kültürün izi olarak değerlendirmek gerekir. Bu çalışmada da temel olarak genç Kıpçak yazı dillerinin de özellikle bu iki zamana bağlı olarak oluşturduğu adlandırmalar, çeşitliliği ve türlenmeleri açısından incelenmektedir. Elde edilen veriler ışığında bazı sözlerin açıklaması yapılmıştır. Bunların yanında mevsim adlandırmalarına bağlı olarak alıntılanan sözlerin geçirdiği anlam değişmeleri de incelenerek farklılıklar belirtilmiştir.The knowledge about nature of the Turkic people is commonly found in their vocabulary. The Northern Turks have combined cosmogony and human thinking as different words in language, thus enriching the vocabulary of their language. The Bashkir, the Kazakh, the Kirghiz and the Tatar have dwelled on the same lands for over a thousand years and as a result they have had a rich vocabulary by combining this and their perception of nature. The variety of words regarding the seasons and the weather conditions compatible with seasons is quite remarkable. It is seen that there are two main seasons within a year, "fall" and "spring" .That these two seasons are the times when people arrange their economic activities and carry out their agricultural activities to support this way of thinking. Principally, compensation of seasons and various weather events with colors - indirectly redefining time with colors- stands out as a remarkable characteristic in all of these dialects. In addition, existence of such kind of words belonging to rural life in the literary language of these dialects must be interpreted as a trace of nomadic of semi-nomadic culture. In this study, the name- giving based on these two seasons in Kipchak literary languages, the variety and diversity of name- giving have been studied. Through the data obtained, some words have been explained and the meaning changes of borrowings have also been studied
A condition mimicking lung mass appearance in childhood: Round pneumonia [Çocukta akcigerde kitle görünümünü taklit eden bir durum: Yuvarlak pnömoni]
In childhood, pneumonia is one of the major infectious diseases responsible for significant morbidity and mortality. Clinical and radiographic features of round pneumonia simulate pulmonary masses. Streptococcus pneumoniae, Mycobacterium tuberculosis, and Klebsiella pneumoniae are the most frequent etiologic agents of Round pneumonia in children. A two-year-old boy presented with fever, cough, respiratory distress, tachypnea, suprasternal-intercostal retractions, rales and expiratory wheezes. In the laboratory findings white blood cell count was 17300/mm 3, neutrophils 56%, erythrocyte sedimentation rate 54 mm/hour, C-reactive protein 68.84 mg/L, and chest radiogram showed right perihilar 2.5 cm density. In the chest computed tomography scan a 24 mm size irregular contoured consolidation-atelectasis complex in the superior segment of the lower lobe of right lung, demineralization at the right side of T5 vertebra and enlargement at the neural foramina was present. Thorax-abdomen magnetic resonance imaging was performed to exclude neuroblastoma. The spinal cord and neural foramina were normal. The case was discussed at the Aegean University Medicine Faculty Pediatric Respiratory-Allergy Council and the round consolidation with air bronchogram was consistent with round pneumonia. Clinical and radiographic recovery was performed after third generation cephalosporin treatment. In this case we aim to mention the round pneumonia which mimics lung masses