9 research outputs found
Analysis of coronary angiography related psychophysiological responses
<p>Abstract</p> <p>Background</p> <p>Coronary angiography is an important tool in diagnosis of cardiovascular diseases. However, it is the administration is relatively stressful and emotionally traumatic for the subjects. The aim of this study is to evaluate psychophysiological responses induced by the coronary angiography instead of subjective methods such as a questionnaire. We have also evaluated the influence of the tranquilizer on the psychophysiological responses.</p> <p>Methods</p> <p>Electrocardiography (ECG), Blood Volume Pulse (BVP), and Galvanic Skin Response (GSR) of 34 patients who underwent coronary angiography operation were recorded. Recordings were done at three phases: "1 hour before," "during," and "1 hour after" the coronary angiography test. Total of 5 features obtained from the physiological signals were compared across these three phases. Sixteen of the patients were administered 5 mg of a tranquilizer (Diazepam) before the operation and remaining 18 were not.</p> <p>Results</p> <p>Our results indicate that there is a strong correlation between features (LF/HF, Bk, DN1/DN2, skin conductance level and seg_mean) in terms of reflecting psychophysiological responses. However only DN1/DN2 feature has statistically significant differences between angiography phases (for diazepam: p = 0.0201, for non_diazepam p = 0.0224). We also note that there are statistically significant differences between the diazepam and non-diazepam groups for seg_mean features in "before", "during" and "after" phases (p = 0.0156, 0.0282, and 0.0443, respectively).</p> <p>Conclusions</p> <p>The most intense sympathetic activity is observed in the "during" angiography phase for both of the groups. The obtained features can be used in some clinical studies where generation of the customized/individual diagnoses styles and quantitative evaluation of psychophysiological responses is necessary.</p
Biyomedikal Mühendisliğinin Temelleri
Kitap Hakkında Açıklama:
Biraz detaylı bakıldığında bütün alanlar/disiplinler, diğer alanlarla ciddi bir etkileşim hâlindedir. Bir alanın, diğer alanlardan izole şekilde düşünülmesi ya da fonksiyon görmesi zaten mümkün değildir. Ancak Biyomedikal Mühendisliğinde bu "diğer alanlarla ilintili olma durumu" biraz daha belirgindir. Biyomedikal Mühendisliği EKG, EEG gibi insan vücudunun ürettiği elektriksel sinyallerin algılanmasıyla ilgili teknolojilerin gelişmesine paralel olarak, mühendislik ve tıp dünyası arasında bir köprü olarak doğmuş ve gelişmiştir. Fen ve sağlık bilimlerinin kesişiminde yer alan bu fantastik meslek; makine, elektrik, kimya, bilgisayar mühendislikleri gibi uygulamalı bilimlerin ve matematik, fizik, kimya gibi temel/fen bilimlerinin prensiplerinden faydalanır ve
Matematikte kuramlar; fizik, kimya ve biyolojide ilkeler; bilgisayarda akış şemaları; anatomi, fizyoloji, patoloji ve biyolojide modeller; klinik, endüstri ve eğitimde cihazlar, süreçler ve sistemler geliştirir.
Geliştirilen mühendislik kavramlarını biyoloji, tıp ve sağlık bilimleri alanlarına uygulayarak hedefteki canlı mekanizmayı ve sistemi daha iyi anlamaya, modellemeye, gerekirse onarmaya veya suni bir sistemle değiştirmeye çalışır.
Bu sayede sağlık hizmetlerinin kalitesini yükseltir; hasta tedavisinde bilim ve teknolojinin emniyetli ve etkili uygulamalarını yapar.
Mesleki mevzuatı belirler, teşhis ve tedavi amacıyla kullanılan cihaz, sistem ve süreçlerin üretim, bakım, kalibrasyon ve akreditasyon süreçlerini yönetir.
Biyomedikal Mühendisliğinin Temelleri (BMT) kitabı, işte bu önemli köprü alanı sizlerle tanıştırmak için yazılmıştır. Kitabın 20 bölümden oluşan organizasyonu kapsamında, biyomedikal mühendisliğinin geniş yelpazesindeki belli başlı konulara yer verilmiştir. Ülkemizde biyomedikal mühendisliği alanının öncülerinin yetiştiği hızlı bir süreci yaşıyoruz. Bu mesleğin beklenen seviyede katkı sağlayan itibarlı bir konuma hızla yükselmesi için öncülerin çok iyi bir temel almaları gerekmektedir. Böyle bir süreçte, BMT kitabımızın önemli bir rolü ve katkısı olacağına inanıyoruz
Biyomedikal Mühendisliğinin Temelleri
Kitap Hakkında Açıklama:
Biraz detaylı bakıldığında bütün alanlar/disiplinler, diğer alanlarla ciddi bir etkileşim hâlindedir. Bir alanın, diğer alanlardan izole şekilde düşünülmesi ya da fonksiyon görmesi zaten mümkün değildir. Ancak Biyomedikal Mühendisliğinde bu "diğer alanlarla ilintili olma durumu" biraz daha belirgindir. Biyomedikal Mühendisliği EKG, EEG gibi insan vücudunun ürettiği elektriksel sinyallerin algılanmasıyla ilgili teknolojilerin gelişmesine paralel olarak, mühendislik ve tıp dünyası arasında bir köprü olarak doğmuş ve gelişmiştir. Fen ve sağlık bilimlerinin kesişiminde yer alan bu fantastik meslek; makine, elektrik, kimya, bilgisayar mühendislikleri gibi uygulamalı bilimlerin ve matematik, fizik, kimya gibi temel/fen bilimlerinin prensiplerinden faydalanır ve
Matematikte kuramlar; fizik, kimya ve biyolojide ilkeler; bilgisayarda akış şemaları; anatomi, fizyoloji, patoloji ve biyolojide modeller; klinik, endüstri ve eğitimde cihazlar, süreçler ve sistemler geliştirir.
Geliştirilen mühendislik kavramlarını biyoloji, tıp ve sağlık bilimleri alanlarına uygulayarak hedefteki canlı mekanizmayı ve sistemi daha iyi anlamaya, modellemeye, gerekirse onarmaya veya suni bir sistemle değiştirmeye çalışır.
Bu sayede sağlık hizmetlerinin kalitesini yükseltir; hasta tedavisinde bilim ve teknolojinin emniyetli ve etkili uygulamalarını yapar.
Mesleki mevzuatı belirler, teşhis ve tedavi amacıyla kullanılan cihaz, sistem ve süreçlerin üretim, bakım, kalibrasyon ve akreditasyon süreçlerini yönetir.
Biyomedikal Mühendisliğinin Temelleri (BMT) kitabı, işte bu önemli köprü alanı sizlerle tanıştırmak için yazılmıştır. Kitabın 20 bölümden oluşan organizasyonu kapsamında, biyomedikal mühendisliğinin geniş yelpazesindeki belli başlı konulara yer verilmiştir. Ülkemizde biyomedikal mühendisliği alanının öncülerinin yetiştiği hızlı bir süreci yaşıyoruz. Bu mesleğin beklenen seviyede katkı sağlayan itibarlı bir konuma hızla yükselmesi için öncülerin çok iyi bir temel almaları gerekmektedir. Böyle bir süreçte, BMT kitabımızın önemli bir rolü ve katkısı olacağına inanıyoruz
The Reliability of the bilateral trigeminal roots-motor evoked potentials as an organic normalization factor: symmetry or not symmetry?
Background: In order to achieve a complete clinical evaluation of mastication, an in-depth neurophysiopathological assessment of masticatory muscles control is needed. Electromyography technique (EMG) is widely used for this purpose but failed to give convincing results.
The aim of this work was to describe our quantitative objectivation of the motor control of the masticatory muscles and to verify the hypothesis to consider the bilateral Root Motor Evoked Potentials as an electrophysiological normalization factor.
Methods: 25 healthy people (15 males, 10 females; mean age 29 years ± 5) with normal occlusion and no history
of temporomandibular disorders and orofacial pain underwent a transcranical electrical stimulation that allowed a direct
bilateral stimulation of the motor roots of the trigeminal motor system called bilateral Root Motor Evoked Potentials (bRMEPs).
The maximal Absolute Neural Evoked Energy, symmetry and synchrony properties of the resulting bR-MEPs were studied using measures like latency, amplitude and integrated area of the collected signal. An Artificial Neural Network computational model was used to estimate the correlation coefficient with the EMG values of each of both sides to predict the values from the right side by inputting values from the left side.
Results: With regard to the descriptive statistical aspect the mean and SD values were for onset latency (1.96
msec ± 0.18 msec vs. 2.01 msec ± 0.21 msec), amplitude (5.76 mV ± 2.01 mV vs. 5.89 mV ± 2.51 mV) and integral area (11.09 mV/msec ± 4.45 mV/msec vs. 11.27 mV/msec ± 4.34 mV/msec) for right and left masseter muscle, respectively.
The Kruskal-Wallis test shows not statistically significant difference between the medians (confidence level 95%) in fact the P–value was 0.33, 0.96 and 0.86 between sides for latency, amplitude and the EMG integral area, respectively for the bR-MEPs. The similarity between sides of the data sampled, studied in terms of mean squared error and correlation coefficients for latency (R2=0.955, SME=0,032) amplitude (R2=0.948, SME=0.162) and integrated area (R2=0.947, SME=0.212), indicates an organic symmetry of the trigeminal motor nervous system.
Conclusion: These results show the high efficiency in terms of symmetry and stability of the bR-MEPs as a
normalization factor