6 research outputs found
Benign solitary pulmonary necrotic nodules: How effectively does pathological examination explain the cause?
Aims. We investigated the histopathological features of solitary pulmonary necrotic nodules (NNs) of undetermined cause. We combined our findings with those obtained using other methods to determine how well the etiological factors were explained.Methods. We screened patients who underwent surgery to treat solitary pulmonary granulomatous and nongranulomatous NNs of undetermined cause. The NN sizes and features of both the NNs and adjacent parenchyma were evaluated. Histochemical analyses included Ehrlich-Ziehl-Neelsen (EZN), Grocott, and Gram staining. Polymerase chain reaction (PCR) was used to detect tuberculous and nontuberculous mycobacteria, panfungal DNA,Nocardia,Francisella tularensistypes A and B, and actinomycetes.Results. The NNs were granulomatous in 78.9% and nongranulomatous in 21% of the 114 patients included. EZN staining or PCR was positive forMycobacteriumin 53.5% of all NNs: 62.2% of granulomatous and 20.8% of nongranulomatous NNs. We found a weak but significant correlation between granulomatous NNs andBacilluspositivity and a significant correlation between granulomas surrounding the NNs and the presence of multiple necroses. The NN etiology was determined via histopathological, histochemical, and PCR analyses in 57% of patients but remained undetermined in 42.9%.Conclusion. The causes of both granulomatous and nongranulomatous NNs can be determined by pathological examination. Granulomatous necrosis and granulomas in the adjacent parenchyma are important for differential diagnosis. When both features are present, they strongly support a diagnosis of tuberculosis, even in the absence of bacilli
Carpal tunnel syndrome symptoms and functional status in office workers
Amaç: Bu çalışma ofis çalışanlarında karpal tünel sendromu semptomları ve fonksiyonel durumu belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu tanımlayıcı araştırmanın evrenini İstanbul ilinde bulunan özel bir şirketin iki ayrı binasında Kasım 2015-Mayıs 2016 tarihleri arasında çalışan 700 ofis çalışanı oluşturmuş, örneklem seçimi yapılmamış tüm evrene ulaşmak hedeflenmiştir. Ofis çalışanlarının yoğun iş temposu ve çalışmaya katılmak istememeleri nedeniyle, katılmaya gönüllü olan 153 bireye ulaşılmıştır. Bireyler araştırma hakkında bilgilendirilmiş ve araştırma için sözlü onamları alınmıştır. Veri toplama aracı olarak Sosyo-Demografik Soru Formu ve Boston Karpal Tünel Sendromu Anketi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan çalışanların yaş ortalaması 33.62±8.22, %51.6'sı kadın, %50.3'ü evli, %12.4'ünün el ve bilek rahatsızlıkları için tanı konmuş hastalığı bulunmaktadır. Çalışanların Boston Karpal Tünel Sendromu Anketi Semptom Şiddeti Skalası puan ortalaması 1.34±4.46, Fonksiyonel Durum Skalası puan ortalaması 1.24±0.40 bulunmuştur. Çalışanların %62.1'i fonksiyonlarında zorluk çekmediğini, %33.3'ü hafif derece zorlandığını belirtmiştir. Semptomlar açısından incelendiğinde; çalışanların %42.5'inde karpal tünel sendromuna yönelik belirti olmadığı, %47'sinde hafif derecede, %9.8'inde ise orta derecede belirtiler olduğu bulunmuştur. Çalışanların Semptom şiddeti skalası ile fonksiyonel durum skalası puan ortalamaları arasında pozitif yönde, orta düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (r=.67; p=0.00). Buna göre çalışanlarda karpal tünel sendromu semptomları attıkça fonksiyonel durum kapasitesinde yetersizlik artmaktadır.Aim: The aim of the study was to examine carpal tunnel syndrome symptoms and functional status in office workers. Material and Method: This study is a descriptive research. The population of this research is comprised of people working in two different buildings private institutions in the city of Istanbul. The research was conducted between the dates of November 2015-May 2016. The population is comprised of 700 workers. It is aimed to reach whole population without sampling, but office workers intense worked and they didn't want to participate, so this research was completed by contacting with 153 workers who are voluntary for this research. Individuals were informed about the research and verbal consents were obtained for the research. Socio-Demographic Questionnaire and Boston Carpal Tunnel Syndrome Questionnaire were used as data collection tools. Results: The average age of the participants was 33.62±8.22, 51.6% were woman, 50.3% were marriage, 12.4% were diagnosed with hand and wrist disorders. The mean score of the Symptom Severity Scale of Boston Carpal Tunnel Syndrome Questionnaire was 1.34±4.46 (min=1, max=3) and the mean score of Functional Status Scale was 1.24±0.40 (min=1, max=3.5). 62.1% of the workers stated that they did not have difficulty in their functions and 33.3% stated that they were slightly difficult. When examined in terms of symptoms; it was found that 42.5% of the workers did not have signs for carpal tunnel syndrome, 47% were mild, and 9.8% were medium. There was a significant positive correlation between the symptom severity scale and the functional status scale scores (r=.67, p=0.00). As carpal tunnel symptoms increased, functional capacity insufficient increased
Endotracheal ectopic parathyroid adenoma mimicking asthma
Primary benign tumors of the trachea are uncommon. These tumors may cause tracheal occlusion and lead to a misdiagnosis of asthma. Ectopic parathyroid adenoma (EPA) can be seen anywhere between the mandibular angle and the mediastinum. The distal part of the trachea is a rare location for EPA, and EPA obstructing the endotracheal lumen has not been reported in the literature. We herein describe a 52-year-old female with a several-year history of asthma treatment who presented with progressive dyspnea. Computed tomography revealed a mass that was obstructing the tracheal lumen. Total mass excision was performed via endobronchial treatment, and pathologic examination revealed EPA
Sosyal Medya ve Ceza Sorumluluğu Bir Olgu Sunumu
Ceza sorumluluğu, kişinin bir suç işlediğinde tam bir bilinç ve iradeye sahip olması temeline dayanır. Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan pek çok faktör bulunmaktadır. Yasal anlamda ceza sorumluluğunun yaş ile ilişkisi konusunda ülkeler farklı yaş sınırları belirlemişlerdir. Ülkemizde 15 yaşının bitiminden sonra akıl hastalığı ya da zayıflığı saptanmaması ceza sorumluluğunun tam olması için yeterli iken, 12-15 yaşları arasında suçun hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayıp kavramadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Belli bir yaş diliminde yapılması istenen bu değerlendirmede, öncelikle gelişimsel özelliklerin ceza sorumluluğuna etkisine yönelik bir araştırma yapılması beklenmektedir. Ek olarak, ruhsal bozukluklar, tıbbi hastalıklar ve çocuğun bağlantılı olduğu sosyal çevrenin de ele alındığı bir yaklaşım, değerlendirmede biyopsikososyal yönden bütüncül bir bakış açısı sağlayacaktır. Öte yandan, teknolojinin gelişmesi ve internet kullanımının yaygınlaşması nedeniyle sosyal medya üzerinden işlenen suçlar daha çok tartışılır hale gelmiştir.
Bu olgu sunumunda bir sosyal medya organı vasıtasıyla yazılı olarak kamu görevlisine hakarette bulunma iddiasıyla üzerine atılı suç bakımından fiili algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneği hususunda rapor düzenlenmesi istenen 15 yaşındaki bir ergenin adli psikiyatrik değerlendirme ve raporlama süreci ele alınarak; bu tür olguların değerlendirmesinde dikkate alınacak yöntemler tartışılacaktır.
Ergenler arasında sosyal medya kullanımının arttığı bilinmektedir. Sosyal medya üzerinden suç işlediği iddia edilen ergenlerin adli psikiyatrik değerlendirmeye yönlendirilmesinin artması nedeniyle bu konuya dikkat çekilmek istenmiştir