2 research outputs found
Cinsel İstismara Uğrayan İşitme Engelli Çocukların Adli Süreçte Yaşadığı Zorluklar Bir Olgu Serisi
Giriş: Çocuğun cinsel istismarı, bir erişkinin cinsel gereksinim ve isteklerini karşılamak için çocukları ya da ergenleri araç olarak kullanmasıdır. Cinsel istismarın herhangi bir sosyodemografik grupla bağlantısı saptanmamış ve her sosyoekonomik düzeyde görülebileceği belirtilmiştir. Cinsel istismar tanısı genellikle çocuktan alınan öykü ile konulmaktadır. Cinsel istismarın tanısında ve değerlendirmesinde verbal iletişim çok önemli olduğundan, işitme engelli çocuklar diğer çocuklara göre daha fazla örselenmekte; kendilerini ifade edemedikleri için daha riskli duruma düşmektedirler.
Yöntem: Bu olgu serisinde cinsel istismara uğrayan işitme engelli üç çocuğun sosyodemografik özellikleriyle, tanı ve değerlendirme sürecinde yaşadıkları sıkıntılar ele alınarak; bu çocukların değerlendirmesinde dikkate alınacak yöntemler tartışılacaktır.
Sonuç: Çocuklarda cinsel istismar uzun dönem olumsuz sonuçlara yol açan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu nedenle adli süreçte yer alan profesyonellerin eğitilmesi ve farkındalıklarının arttırılması çocukların sistem içerisinde daha rahat ve daha doğru değerlendirilmesine yardımcı olacaktır.
Anahtar kelimeler: Cinsel istismar, işitme engeli, çocuk ve ergen
Sosyal Medya ve Ceza Sorumluluğu Bir Olgu Sunumu
Ceza sorumluluğu, kişinin bir suç işlediğinde tam bir bilinç ve iradeye sahip olması temeline dayanır. Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan pek çok faktör bulunmaktadır. Yasal anlamda ceza sorumluluğunun yaş ile ilişkisi konusunda ülkeler farklı yaş sınırları belirlemişlerdir. Ülkemizde 15 yaşının bitiminden sonra akıl hastalığı ya da zayıflığı saptanmaması ceza sorumluluğunun tam olması için yeterli iken, 12-15 yaşları arasında suçun hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayıp kavramadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Belli bir yaş diliminde yapılması istenen bu değerlendirmede, öncelikle gelişimsel özelliklerin ceza sorumluluğuna etkisine yönelik bir araştırma yapılması beklenmektedir. Ek olarak, ruhsal bozukluklar, tıbbi hastalıklar ve çocuğun bağlantılı olduğu sosyal çevrenin de ele alındığı bir yaklaşım, değerlendirmede biyopsikososyal yönden bütüncül bir bakış açısı sağlayacaktır. Öte yandan, teknolojinin gelişmesi ve internet kullanımının yaygınlaşması nedeniyle sosyal medya üzerinden işlenen suçlar daha çok tartışılır hale gelmiştir.
Bu olgu sunumunda bir sosyal medya organı vasıtasıyla yazılı olarak kamu görevlisine hakarette bulunma iddiasıyla üzerine atılı suç bakımından fiili algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneği hususunda rapor düzenlenmesi istenen 15 yaşındaki bir ergenin adli psikiyatrik değerlendirme ve raporlama süreci ele alınarak; bu tür olguların değerlendirmesinde dikkate alınacak yöntemler tartışılacaktır.
Ergenler arasında sosyal medya kullanımının arttığı bilinmektedir. Sosyal medya üzerinden suç işlediği iddia edilen ergenlerin adli psikiyatrik değerlendirmeye yönlendirilmesinin artması nedeniyle bu konuya dikkat çekilmek istenmiştir