Radiation Dosimetry in Thyroid Cancer Patients

Radioactive iodine is utilized commonly for ablation of remnant thyroid tissue after thyroidectomy and treatment of persistent disease and metastases in differentiated thyroid cancer patients. As it involves ionizing radiation, it is important to ensure that the patients receive optimum amount of radiation to destruct the target tissue while keeping the radiation-related side effects to minimum. In clinical practice, standard activity doses are preferred for thyroid cancer patients, assuming that biokinetics are similar in all patients. Lately, many clinicians offered to individualise the radioactive iodine therapy by calculating the optimal amount of radioactivity using patient dosimetry. Radiation dosimetry is used to calculate the minimum effective and maximum tolerated absorbed dose for a successful radioactive iodine therapy. This approach enables to administer increased amount of therapeutic activity while minimizing the related side effects. This chapter presents some of the basic principles of patient dosimetry and radioiodine biokinetics following radioactive iodine administration in differentiated thyroid cancer patients

Investigation of relationship between pedagogical formation program students’ personality traits and attitudes towards teaching professionPedagojik formasyon öğrencilerinin kişilik özellikleri ve öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi

The aim of this study is assessment of the relationship between pedagogical formation program students’ attitudes personality traits and towards teaching profession. For this purpose, in order to determine students’ personality characteristics is used Adjective Based Personality Scale (ABPT) which is developed by Bacanlı, İlhan ve Aslan (2009), in order to determine pedagogical formation program students’ attitudes towards teaching profession is used Attitude Scale of Teaching Profession which is developed by Çetin (2006). The working group containing 220 female and 137 male totally 357 students is composed of graduated students attending the pedagogic formation education in Selcuk University in the academic year of fall and spring in 2012-2013. According to the analyzed of the research is found a relationship between students ‘attitudes towards teaching profession and personality traits in terms of openness to experience, extraversion, agreeableness and conscientiousness, there is a meaningful and positive relation the level of .05. Özet Bu araştırmanın amacı; pedagojik biçimlenme programı öğrencilerinin kişilik özellikleri ile mesleğe yönelik tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda öğrencilerin kişilik özelliklerini belirlemek için Bacanlı, İlhan ve Aslan (2009) tarafından geliştirilen “Sıfatlara Dayalı Kişilik Testi (SDKT)”, formasyon öğrencilerinin mesleğe yönelik tutumlarını belirlemek amacı için ise, Çetin (2006) tarafından geliştirilen “Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutum Ölçeği (ÖMTÖ)” kullanılmıştır. Araştırma örneklemi Selçuk Üniversitesinde pedagojik formasyon eğitimine devam eden, 357 öğrenciden oluşmuştur (220 bayan, 137 erkek). Veriler 2012-2013 bahar ve güz döneminde, toplanmış ve analiz edilmiştir. Araştırmada yapılan istatistiksel analizler sonucunda kişilik özellikleri ve mesleğe yönelik tutum arasında dışadönüklük, yumuşak başlılık, deneyime açıklık ve sorumluluk kişilik faktörlerinde .05 düzeyinde anlamlı pozitif yönlü bir ilişki olduğu saptanmıştır

Hesap verebilirlik ve örgütsel adalet ilişkisi üzerine bir araştırma : Tüvasaş örneği

06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Bu araştırmanın amacı bir kamu kuruluşu olan TÜVASAŞ içerisinde hesap verebilirlik ve örgütsel adalet ilişkisinin ne düzeyde olduğunu tespit etmek ve değerlendirmektir. Araştırmanın birinci bölümünde hesap verebilirlik kavramı üzerinde durulmuş, ikinci bölümde ise örgütsel adalet kavramı üzerinde durulmuştur. Üçüncü ve son bölümde ise araştırma verileri ve sonuçları üzerinde durulmuştur. Araştırmada tarama modellerinden ilişkisel bir tarama modeli benimsenmiştir. Araştırmanın evreni TÜVASAŞ'ta çalışan 1103 kişiden oluşmakta ve araştırmamızın örneklemi ise kolayda örneklem yöntemi ile seçilen 337 kişiden oluşmaktadır. Elde edilen verilerin analizi için SPSS 20.0 paket programından yararlanılmıştır. Veriler korelasyon analizi ve regresyon analizi yöntemleri ile analiz edilmiş ve araştırma sonuçlarına göre hesap verebilirlik ve örgütsel adalet arasında pozitif yönlü ve istatistiki açıdan anlamlı bir ilişkinin olduğu saptanmıştır. Ayrıca hesap verebilirliğin, örgütsel adalet üzerindeki etkisi incelendiğinde istatistiki açıdan anlamlı olduğu ve hesap verebilirliğin örgütsel adaleti açıklama düzeyinin %50'nin üzerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.The purpose of this study is to determine and evaluate the degree of accountibility and organizational justice relation withing a public establishment named Tüvasaş. In the first chapter of the study the main focus is on the concept of accountibility, and in the second chapter, the focus is on organizational justice. In the third and final chapter, we focused on the research data and the findings. Relational Screening Model was used as a screening model. The population of this research consists of 1103 Tüvasaş employees and the sampling of the research consist of 337 people whom were selected by convenience sampling method. For data analysis, SPSS 20.0 package program was used. The data were analysed with regression analysis methods and according to the findings, it was seen that there has been a positive and statistically significant relationship between the accountibility and organizational justice. Further, it was clearly seen that when investgating the effect of accountiblity on organizational justice, it is statistically significant and the degree of statement of accountibility for the organizational justice is above % 50

PSİKOLOJİK DANIŞMANLARIN DANIŞMA BECERİSİ DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ

Bu araştırmanın amacı, hâlihazırda görev yapan psikolojik danışmanların psikolojik danışma becerilerinden olan fiziksel ve psikolojik dinleme becerisi yeterlik düzeylerinin belirlemektir. Bu beceriler fiziksel dinleme becerileri ve psikolojik dinleme becerileri’ni içermektedir Araştırma Konya, Ankara, Aksaray, Niğde, Mersin illerinde çalışan psikolojik danışma ve rehberlik bölümü mezunu psikolojik danışmanlar üzerinde yapılmıştır. Araştırma ilgili illerden 58 kadın, 52 erkek toplam 110 kişi üzerinde yapılmıştır. Psikolojik danışmanların fiziksel ve psikolojik dinleme beceri düzeyleri, fiziksel ve psikolojik dinleme yardım becerileri değerlendirme formu FPDYBDD ile ölçülmüştür. Araştırmada elde edilen bulgular, psikolojik danışmanların kendilerini tüm fiziksel dinleme danışma becerilerinde de “iyi” düzeyde olduklarını, değerlendirdikleri söylenebilir; psikolojik dinleme danışma becerileri düzeylerinin “yetersiz” düzeyde olduğu söylenebilir. İlgili becerilerin cinsiyet ve kıdeme göre değişmediği gözlenmiştir

Farklı kor materyalleri ile restore edilmiş fibersite ile relyx fiber postlarının diş dokusuna bağlanma dayanımlarının incelenmesi

Objective: This study aimed to assess the pull-out bonding resistance of FiberSite and RelyX Fiber posts constructed from core structures using various resin cement. Materials and Methods: Sixty mandibular premolar teeth were horizontally sectioned to create a root canal length of 15 +/- 1 mm. Up to size #40, samples were prepared and obturated with gutta-percha and root canal sealer. Three groups of specimens (n=20) were formed. FiberSite posts were luted and built-up using Clearfil DC Core Plus in Group 1, RelyX Fiber posts were luted and built-up using Clearfil DC Core Plus in Group 2, and RelyX Fiber Posts were luted and built-up using Filtek Bulk Fill Posterior in Group 3. Each specimen was vertically positioned in a universal testing machine and rotated at 0.5 mm/min until it dislodged. Oneway ANOVA and post hoc tests were used to evaluate the data. Results: The bonding strength of FiberSite posts was higher than that of RelyX Fiber posts (p<0.05). Clearfil DC Core Plus-built RelyX Fiber Posts exhibited higher bond strength than Filtek Bulk Fill Posterior-built posts (p<0.05). Conclusion: FiberSite posts provide better root canal dentin retention than RelyX Fiber posts with different core materials.Amaç: Bu çalışmada farklı rezin simanlar ile kor yapıları oluşturulmuş FiberSite ve RelyX Fiber Post sistemlerinin kök kanalına bağlanma kuvvetlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Altmış adet mandibular premolar diş, 15±1 mm kök kanal uzunluğu elde etmek için yatay olarak kesildi. Örneklerin kök kanalları #40’a kadar prepere edildi ve guta-perka ve kanal patı kullanılarak kök kanal dolguları yapıldı. Örnekler daha sonra 3 gruba ayrıldı (n=20). Grup 1’de FiberSite postları Clearfil DC Core Plus ile simante edildi. Grup 2’de RelyX Fiber postlarının simantasyonu ve kor yapıları, Clearfil DC Core Plus ile yapıldı. Grup 3’te, Clearfil DC Core Plus ile simante edilen RelyX Fiber postlarının kor yapıları Filtek Bulk Fill Posterior ile yapıldı. Tüm örneklere, universal test cihazında kırılma gerçekleşinceye kadar dikey yönde 0,5 mm/dak sabit kuvvet uygulandı. Verilere tek yönlü varyans analizi yapıldı ve post hoc testleri ile analiz edildi. Bulgular: FiberSite postlarının bağlanma dayanımı, RelyX Fiber postlarından anlamlı ölçüde daha yüksek bulunmuştur (p<0,05). Clearfil DC Core Plus ile kor yapıları oluşturulan RelyX Fiber postları, Filtek Bulk Fill Posterior (p<0,05) ile kor yapısı oluşturulan RelyX Fiber postlarından daha fazla bağlanma dayanımı göstermiştir. Sonuç: FiberSite postları, farklı rezin simanlar ile kor yapıları oluşturulan RelyX Fiber postlarından kök kanal dentinine daha yüksek bağlanma kuvvetine sahiptir

Mortality Rates of Traumatic Traffic Accident Patients at the University Hospital

The aim of the study is to estimate hospitalization and mortality rates in patients admitted to the University Hospital due to traffic accidents, and to determine the mean cost of the applicants in the hospital due to traffic accident. In this retrospective study data were obtained from the records of a university research and practice hospital. There were 802 patients admitted to emergency and other outpatient clinics of the University Hospital because of traffic accidents throughout the year 2012. Out of these patients, 166 (20.7%) were hospitalized, and the annual mortality rate was 0.87%. The total cost was 322,545.2 euro and 402.2 euro per patient. Road traffic accident detection reports covered only the numbers of fatal injuries and injuries that happened at the scene of accidents. Determination of the number of the dead and wounded with overall mortality rate would be supposed to reveal the magnitude of public health problem caused by traffic accidents

A new gluten-free product: Brown rice bulgur, and its physical and chemical properties

In this research, a new alternative food product, defined as brown rice bulgur (BRB), rich in functional components compared to white rice and cooked in a short time compared to brown rice was developed for society especially individuals with gluten intolerance and celiac disease. BRB was produced with two different methods as boiling (BRB-B) and steaming (BRB-S). The cooking time of raw brown rice decreased from 30 to 9 min in BRB samples. The phytic acid content of BRB samples decreased by about 15% and enzyme resistant starch content of BRB-B and BRB-S samples increased by about 9% and 21% compared to brown rice, respectively. The produced BRB samples were in the medium GI food group. In conclusion, it was evaluated that the newly developed BRB is superior than brown rice, white rice, and wheat bulgur in terms of short cooking time, lower GI, and being gluten-free, respectively. Practical applications: In this study, brown rice bulgur has been produced from brown rice, unpreferable by consumers due to its long cooking time, hard texture, and dark color, with wheat bulgur production method. This new food product includes the advantages of wheat bulgur such as resistivity to insect and mold activity because of applied high-temperature thermal process and drying process, but do not include the disadvantages of brown rice such as long cooking time. Additionally, it could be attention to some consumers because of being a new gluten-free product. The obtained data can help diversify this product in the food industry

COVID-19 pandemisinin endodontistlerin sürekli mesleki gelişimleri üzerine etkisinin etkisi: Kapsamlı bir anket çalışması

Objective: Continuing professional development (CPD) is a lifelong process that continues despite all kinds of obstacles. The aim of this study was to evaluate of endodontists’ attitudes towards CPD during the coronavirus disease-2019 pandemic and online educa tional resources (OERs). Material and Methods: A questionnaire on demographic data and preferred resources before and after the pan demic was sent to 554 potential participants via e-mail. A chi-square test and multivariate logistic regression test were conducted on the ob tained data at a 5% significance level. Results: One hundred seventy five participants responded to the survey. Of all the participants, 67% were women and 45% were academicians. Since the pandemic began, OERs have been preferred over traditional resources, but traditional ones were considered more useful than OERs. Most of the respondents believed that contagion concerns represented the greatest obstacle to CPD. Gender and experience were related to the perception that the pandemic affected the respondents’ CPD activities (p<0.001). Spe cialty/PhD students tended to benefit more than others from OERs (p<0.05). The respondents mostly considered that OERs are comfort able and advantageous in terms of time, cost, professional knowledge and skill. Conclusion: The resources endodontists chose for CPD ac tivities seemed to have changed in favour of OERs during the pandemic despite their lower perceived usefulness as compared with traditional resources.Amaç: Sürekli mesleki gelişim (SMG), her türlü engele rağ men yaşam boyu devam eden bir öğrenme sürecidir. Bu çalışmanın amacı, endodontistlerin koronavirüs hastalığı-2019 pandemisi sırasında SMG’ye ve online eğitim kaynaklarına (OEK) yönelik tutumlarını de ğerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Beş yüz elli dört katılımcıya pandemi öncesi ve sonrası olmak üzere demografik veriler ve tercih edilen kaynaklar hakkında hazırlanmış bir anket e-posta yoluyla gön derildi. Elde edilen veriler üzerinde %5 anlamlılık düzeyinde ki-kare testi ve çok değişkenli lojistik regresyon analizi yapıldı. Bulgular: Yüz yetmiş beş katılımcı anketi cevaplamıştır. Tüm katılımcıların %67’si kadın ve %45’i akademisyendi. Pandemi başlangıcından itibaren OEK geleneksel kaynaklara tercih edilmiş, ancak geleneksel olanlar OEK’den daha kullanışlı kabul edilmiştir. Ankete katılanların çoğu, bulaş endişesini SMG’nin önündeki en büyük engel olarak görmüştür. Cinsiyet ve deneyim, pandeminin katılımcıların SMG faaliyetlerini et kilediği algısıyla ilişkili bulunmuştur (p<0,001). Uzmanlık/doktora öğ rencileri OEK’den daha fazla yararlanma eğiliminde bulunmuştur (p<0,05). Ankete katılanlar OEK’nin zaman, para, mesleki bilgi ve be ceri düzeyleri açısından rahat ve avantajlı olduğunu düşünmektedirler. Sonuç: Her ne kadar endodontistler pandemi döneminde SMG için OEK tercih etmiş olsalar da geleneksel kaynakları OEK’ye göre daha kullanışlı olduklarını düşünmektedirler