24 research outputs found

    Uterus kanserlerinin evrelendirilmesinde manyetik rezonans görüntüleme

    No full text
    Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.[Abstarct Not Available

    İlkayak arterlerdeki tasc A-B ve distalindeki tasc C-D tipi tıkanmalar için melez (stent ve baypas) yaklaşım

    No full text
    AMAÇ: Melez yaklaşımların arttığı bir dönemde, ilyak arter ve distalindeki lezyonlara endovasküler girişimlerle cerrahiyi eklediğimiz olguları geriye dönük olarak gözden geçirdik. GEREÇ VE YÖNTEM: Ekim 2001-Ocak 2007 tarihleri arasında İzmir Eğitim ve Araştıma Hastanesi (Bozyaka) Kalb Damar Cerrahi Kliniğinde 115 hastaya femoro-popliteal ve femoro-distal baypas yapılmıştır (110 Erkek (%95.7) ,5 Kadın (%4.3). Tüm hastalar aortafemoropopliteal anjiyo ve/veya koroner anjiyo ile değerlendirilmiştir. TASC A ve B ilyak lezyonlar için stent kararları deneyimli girişimsel radyologlar ile yapılan konseylerde verilmiştir. Stent için uygun olmayan TASC C ve D ilyak lezyonları olan hastalara cerrahi tedavi uygulanmıştır. 115 hastanın 33'üne (%28.7) iliyak arterlerindeki TASC A ve B tipi lezyonlara Perkutan Transluminal Anjioplasti (PTA)-stent ve bu işlemden 15-30 gün sonra femoro-popliteal veya femoro-posterior tibiyal baypas yapılmıştır. Stent sonrası verilen Klopidogrel tablet 75mg/gün ve ASA lOOmg/gün tedavisi operasyona 5 gün kala kesilip yerine deri altından düşük molekül ağırlıklı heparin verilmiştir ve sonrasında eski tedaviye devam edilmiştir. Bilek/kol indeksi (Ankle/Brakial index) tüm hastalarda ölçülmüştür. Girişimler için spinal ve/ya genel anestezi kullanıldı. Ameliyat sonrası hasta izlemleri; bakı, Doppler ultrasonografi ve Manyetik rezonans (MR) anjiyo ile yapılmıştır. Çalışma geriye dönük olarak düzenlenmiştir. BULGULAR: Melez girişim yapılan 33 hastanın tümü erkekti. Ortalama yaş 60 (36-81) idi. Stent sonrasında yapılan baypaslar sırasındaki değerlendirmede proksiınal akımlar yeterli olup operasyon sonrasında tüm hastalarda palpasyon ile nabız ele gelmiştir. Melez tedavi yapılan hastalardan; 18 hastaya (%54,6) diz üstü femoro-popliteal baypas yapıldı. Bu ameliyatlarda 4 hastaya (%23) 6mm Politetrafloroetilen (PTFE) ve 14 hastaya (%77) 8mm PTFE damar grefti kullanıldı. Dizaltı femoro-popliteal 10 hastaya (%30.3) safen ven (l-%3.3) ile ve heparin emdirilmiş 8mm PTFE damar grefti (9-%96.7) ile yapılmıştır. Beş (%15.2) hastaya femoro-posterior tibiyal arter baypas safen ven (4-%93.4) ve heparin emdirilmiş PTFE damar grefti (l-%6.6) ile yapılmıştır. Erken greft trombozu gözlenmedi. Geç greft trombozu 3 hastada (%9) gözlendi. Femoral arterin distaline embolektomi ile sekelsiz iyileşme oldu. Hastaların hepsinde femoral arterin proksimalindeki akım güçlü idi, kateter ilerletmeye gerek kalmadı. Yani stent restenozu hiçbir hastada gözlenmedi. Bu hastalarda klopidogrel ve asetilsalisilik asit kesilip warfarin tedavisine geçildi. Amputasyon ve mortalite gözlenmedi. Geç infeksiyon 1 hastada (%3.03) gözlendi. Antibioterapi, pansuman ve debridman ile iyileşme oldu. SONUÇ: İlyak arter ve distalindeki lezyonlann tedavisinde melez yaklaşım ile hastanın yaşam konforu artmış olup, büyük bir damar cerrahisi operasyonu yerine, karın açılmadan, daha az travmatik bir operasyon ile morbidite azaltılmıştır.AIM: the morbidity of the patients who treated endovaseular for iliac artery and then surgical treatment for its distal lesions was improved by hybrid approach. METHODS115 patients (110 male(95.7%)-5 female(4.3%)) operated between October 2001-January 2007. Thirtythree (28.7%) of 115 patients treated with iliac artery Percutan Transluminal Angioplasty (PTA)-stent and femoro-popliteal artery or femoro-posterior tibialis artery by-pass was made 15-30 days later respectively. All patients underwent to aortafemoropopliteal and/or cardiac angiography. PTA-stent desicions has made with experienced interventional radiologists for TASC A and B iliac lesions. Surgical treatment was applied TASC C and D iliac lesions. Clopidogrel tablet 75mg/daily treatment ceased 5 days before from surgery and low weight molecular heparin(LWMH) was continued. Patient follow-up was made with physical examination, doppler US and MR angiography postoperatively. RESULTS: Mean age was 60 (36-81). During the by-pass procedure proximal blood flow was perfect and at the end of the operation anterior and posterior tibialis artery pulsations was palpable. the patients who treated by hybrid therapy and their vascular grafts are listed respectively; 6mm (4-23%) or 8mm (14-77%) Polytetra fluroethilen (PTFE) vascular graft in the above-knee by-passes (18-54.6%). Saphenous vein (1-3.3%) and heparin-bounded PTFE vascular graft (9-96.7%) in the below knee by-passes (10-30.3%). Saphenous vein(4-93.4%) and heparin-bounded PTFE vascular graft(l)(6.6%) in the Femoro-posterior tibial by-passes(5-15.2%). Nobody had early graft thrombosis. Late graft thrombosis was seen in 3(9%) patients. All patients healed with distal embolectomy without proximal embolectomy. Because of proximal flow was perfect stent restenosis was not observed.Medical treatment of graft thrombosis patients was continued warfarin. Nobody had amputation or mortality. Late infection was seen in only 1(3.03%) patient. CONLUSIONS: Life comfort increased by hybrid approach for iliac artery and its distal lesions, instead of a major vascular surgery operation smaller intervention was applied

    Travma sonucu gelişen iliyak arteriyovenöz fistül

    No full text
    A 41-year-old male with a large arteriovenous fistula (AVF) of the left iliac vessels was referred to our clinic. Patient had a gunshot wound to the abdomen 10 years ago and underwent colostomia and repairment of the left iliac vein. The patient had been on oral anticoagulant therapy since he underwent aortic valve replacement 5 years ago. Covered endovascular stent grafts could not be used due to big size discrepancy between the common and external iliac arteries. Simple embolization with a detachable balloon system and placement of a stent to stabilize the balloon resulted with failure. AVF was closed surgically. Although endovascular approaches offer great advantages for the treatment of complex vascular pathologies, surgery remains the ultimate solution as in this case.Sol iliyak damarlarında geniş arteriyovenöz fistül saptanan 41 yaşında erkek hasta kliniğimize yatırıldı. On yıl önce kurşunlanma nedeniyle kolostomi ve sol iliyak ven tamiri yapılan hasta beş yıl önce geçirdiği aort kapak replasmanı nedeniyle antikoagülan tedavi alıyordu. Öncelikle planlanan kaplı stent, ana ve eksternal iliyak damar çapları arasındaki büyük fark nedeniyle kullanılamadı. Ayrılabilir balon ile embolizasyon ve bu balonu yerinde tutmak için yerleştirilen stent sonuç vermedi. Arteriyovenöz fistül cerrahi olarak kapatıldı. Ameliyat sonrası dönemde hastanın sol bacağındaki bulgular hızla düzeldi. Her ne kadar endovasküler yaklaşımlar kompleks vasküler patolojilerin tedavileri için büyük avantajlar sunmaktaysa da, cerrahi tedavi halen en kesin çözüm olmaya devam etmektedir

    Stent kaynaklı psödoanevrizma: Nadir bir komplikasyonun Hemobahn kaplı stent ile tedavisi

    No full text
    Delayed rupture and aneurysm formation at the site of stent placement has rarely been described in the literature. However, these rare complications are usually fatal and the patients are taken to the operating theater for repeat endovascular treatment. In this case report, a rare complication that developed after percutaneous recanalization and stent angioplasty of chronic long-segment iliac artery occlusion, and the treatment of this complication are presented.Delayed rupture and aneurysm formation at the site of stent placement has rarely been described in the literature. However, these rare complications are usually fatal and the patients are taken to the operating theater for repeat endovascular treatment. In this case report, a rare complication that developed after percutaneous recanalization and stent angioplasty of chronic long-segment iliac artery occlusion, and the treatment of this complication are presented

    Aortic banding in the treatment of type I endoleak

    No full text
    Recently, endovascular repairs for aortic aneurysms have become highly popular particularly in high-risk patients. Despite growing experience and knowledge in this field, certain problems are still to be solved. Endoleak is the most common complication after endovascular procedures. Endoleak can be defined as incomplete sealing of the aneurysm sac, resulting in continuous pressure on the aneurysm cavity and persistent rupture risk. Several methods are available for the management of proximal and the distal type 1 endoleaks. In this Article, we present a 61-year-old male case who underwent aortic banding for the repair of type 1b endoleak.Son zamanlarda, özellikle yüksek riskli hastalarda yapılan aort anevrizmalarının endovasküler onarımı, son derece popüler hale gelmiştir. Bu alanda artan deneyim ve bilgi birikimine rağmen, halen çözüm bekleyen bazı sorunlar mevcuttur. Kaçak, endovasküler işlemler sonrasında en sık görülen komplikasyondur. Anevrizma boşluğu üzerinde devam eden baskı ve inatçı rüptür riski doğurarak, anevrizma kesesinin yetersiz olarak kapatılması kaçak olarak tanımlanabilir. Proksimal ve distal tip 1 kaçak tedavisinde uygulanabilecek birkaç yöntem vardır. Bu yazıda, tip 1b kaçak onarımı için aort bantlama yöntemi uygulanan 61 yaşında erkek bir olgu sunuldu
    corecore