14 research outputs found

    İbnü Cinnî’nin El-Hasâis ve Suyûtî’nin El-Müzhir Fî Ulûmi’lLuga Adlı Eserlerinin Metod ve İçerik Yönünden Karşılaştırılması

    Get PDF
    İbnü Cinnî’nin el-Hasâis ve Suyûtî’nin el-Müzhir adlıeserleri Arap dilinin önde gelen iki önemli kaynağıdır. Her iki eser de Arap dilinin her hangi bir alanında çalışma yapan bir kişinin yararlanmasıgerektiği eserlerdendir. el-Hasâis’de daha çok Arap gramerine ait konulara ağırlık verilmiş, özellikle gramerdeki illet sebep, gerekçe konusu detaylıbir şekilde işlenmiştir. elMüzhir’de ise ağırlıklıolarak dil ve edebiyat konularıişlenmiştir. Bu yüzden ikisinin ortak ele aldığıkonu sayısıoldukça sınırlıdır. İbnü Cinnî daha çok hocasıEbû Ali el-Fârisî’nin görüşlerini ön plana çıkarmışve en çok rivayeti ondan yapmıştır. Genel itibariyle naklettiği rivayetlerin ve görüşlerin doğruluğunu tartışmışve beğendiklerini öne çıkarmıştır. Onların yanısıra kendi görüşlerine de yer vermiştir. Bazen bir konuyla ilgili sadece kendi görüşünü belirttiği de olmuştur. Yüz altmışcivarında bölümden oluşan elHasâis’de Arap dilinin temel pek çok konusuna yer verilmiştir. el-Müzhir’de ise Suyûtî daha çok başkalarının görüşlerini nakletmiş, ancak görüşünü naklettiği müellifin adınıve eserini vermeyi ihmal etmemiştir. Başka eserlerden aktardığırivayetler bazen birkaç sayfayıbulmakta, bazen de birkaç kısa cümleden oluşmaktadır. Elli bölümden oluşan ve çoğunluğu derleme olan eserde müellif daha çok kendinden önce yazılmışolan sözlüklerden yararlanmış, değişik anlamlara gelen kelimelerin anlamlarınıda nakletmiştir. Ayrıca tarih, tabakât, şiir ve ahbâr kitaplarından da nakillerde bulunmuştur. Ancak Suyûtî başka eserlerden naklettiği bilgileri titiz bir ayıklamaya tabi tuttuktansonra eserine almışve kısaltmalar yapmıştır. Bu çalışmada iki eserin karşılaştırmasıyapılmış, birlikte ele aldıklarıkonular, her birinin ayrıayrıele aldığıkonular belirlenerek adlarıve içerikleri hakkında bilgiler verilmiştir. Konu başlıklarından birebir örtüşenler ve bazıkelime değişiklikleriyle ayrışanlar belirtilmiştir. Çalışmada ayrıca her iki müellifin hayatıve hocalarıhakkında da bilgi verilmiş, önemli eserlerinin – özellikle Arap diline ait olanların – isimlerine yer verilmiştir

    FIKHULLUGA VE İLMULLUGA TERİMLERİNİN ANLAMLARI / THE MEANINGS OF THE FIKHULLUGA AND THE ILMULLUGA TERMS

    No full text
    Bu çalışmada fıkhulluga (filoloji) ve ilmulluga (dilbilim) terimlerinin anlam ve içerikleri üzerinde durulmuş, her iki terimin Arap edebiyatındaki yeri ve önemi incelenmiştir. Fıkhulluga terimi Arap edebiyatında ilk defa IV./X. yüzyılda, ikinci defa da XX. yüzyılın ortalarında ortaya çıkmıştır. Asırlar süren bu boşlukta fıkhulluga teriminin Araplarca tekrar kullanıldığı  belirlenememiştir. Ayrıca fıkhulluganın ilk ortaya çıktığı dönemdeki anlamıyla yirminci yüzyılın ortalarında ortaya çıktığı dönemdeki anlamı da birbirinden farklı olmuştur. Biz bu çalışmada ortaya çıkan bu farklılıklar ve sebepleri üzerinde durmayı yeğledik ve her iki terimden kastedilen anlamların neler olduğunu belirlemeye çalıştık. İlmulluga terimi dünyada XIX. yüzyılın başlarında kullanılmaya başlanmış ve geçen bir iki asırda büyük gelişme göstermiştir. Araplarda bu terim ilmulluga adıyla ve Avrupa’da anlaşıldığı şekliyle XX.  yüzyılın başlarında tanınmaya başlamıştır. Önceki dönemlerde Araplarda dil çalışmaları, el-Ulumu’l-arabiye adıyla ve Arapçaya tahsis edilmiş bir şekilde yapılmakta idi. Arapların dil çalışmalarında Arapça; nahiv, sarf, belağat, şiir, nesir, metin, edebiyat ve tarihi gibi çeşitli yönlerden ele alınmakta idi.</p

    MUALLAKALARDA BİTKİ VE HAYVAN TASVİRLERİ / DESCRIPTIONS OF PLANTS AND ANIMALS IN THE MUALLAQAT

    No full text
    Câhiliye dönemi edebiyatının en seçkin örneklerini teşkil eden eski Arap şiiri, -özellikle muallaka adıyla anılan kasideler- değişik panayırlarda kalabalık halk kitlesinin huzurunda okunmuş, oluşturulan dil üstadları tarafından beğenildikten sonra halk arasında yaygınlaşmıştır. Eski Arap şiirinin en iyi örnekleri olarak kabul edilen muallakalar sergilenmek üzere pek çok kişinin ziyaret ettiği Kabe’nin duvarlarına asılmıştır. Bu şiirler sıradan çöl hayatını yansıtmakta, o dönemin Araplarının en önemli geleneklerini içermektedir. Ayrıca edebî sanatlar açısından da oldukça zengin olan bu şiirler göç yerlerinin, otlakların başta deve olmak üzere yabani olsun evcil olsun diğer çöl hayvanlarının ve çöl bitkilerinin tasvirlerini de konu edinmiştir. Ezberlenerek muhafaza edilen şiir, hıfzının kolaylığı sebebiyle nesirden daha çok rağbet görmüştür. Öyle ki o dönemin şiirlerinin dilden dile asırlarca intikali ezber yoluyla sağlanmıştır. Eski Arap şiiri, Arap dilinin en önemli kaynaklarındandır. Muallakaları oluşturan şiirlerin ve şairlerin hangileri ve sayılarının kaç olduğu konusunda bir görüş birliği yoktur. Bazıları onların sayısını yedi ile sınırlarken bazıları dokuz, bazıları da on olduğu görüşündedir. Ancak yedi sayısı çoğunluğun üzerinde ittifak ettiği sayıdır. Buna göre yedi muallaka şairi şunlardır. İmriu’l-Kays, Tarafa b. el-Abd, Zuheyr b. Ebî Sulmâ, Antera b. Şeddâd, Amr b. Kulsûm, Lebîd b. Rebîa ve Haris b. Hıllıze. Câhiliye dönemi Arap şiiri pek çoğunda olduğu gibi muallaka şiirlerinde daha çok göç yerlerinin, göçün olmazsa olmazlarından olan develerin, çöl hayvanlarının, bazı çöl bitkilerinin ve ağaçlarının tasvirlerini görmekteyiz

    ARAPÇADA KELİME OLUŞTURMA YÖNTEMLERİ VE ARAPÇA'NIN DİĞER DİLLER ARASINDAKİ YERİ

    No full text
    ..

    EBÛ UBEYD el-KÂSIM B. SELLÂM VE ONA NİSPET EDİLEN el-LUĠÂT ELLETÎ NEZELE BİHÂ’L-KUR’ÂNU’L-KERÎM ADLI ESER / EBÛ UBEYD El-KÂSIM B. SELLÂM AND THE WORK NAMED EL-LUGÂT ELLETÎ NEZELE BIHÂ’L-KUR’ÂNU’L-KERÎM ATTRIBUTED TO HIM

    No full text
    Din, dil ve edebiyat alanlarında ortaya konulan ilk eserlerin müelliflerinden biri olan Ebû Ubeyd el- Kâsım b. Sellâm hicri birinci asrın ortalarında doğmuş, döneminin önemli ilim merkezlerinde tahsilini tamamlamış, kadılık ve eğitmenlik görevlerinde bulunmuştur. Anlamları kapalı kelimeler (garîbulluga) konusunda ilk eser verenlerden biri olarak bilinir.Ebû Ubeyd’e nispet edilen el-Lugât elletî nezele bihâ’l-Kur’ânu’l-Kerîm adlı eser Kur’ân’da, lehçelerinden kelimeler bulunan önemli Arap kabilelerini konu alır. Ancak zaman zaman başka dillerden Arapça’ya geçmiş olup Kur’ân’da yer alan bazı yabancı kökenli kelimelere de değinmiştir. Kabile sayısı yaklaşık kırkı, dil sayısı da (Farsça, Süryânîce, İbrânîce, Habeşçe, Rumca, Kıptîce ve Berberîce) olmak üzere yediyi bulmaktadır.Kelimeler, Kur’ân’daki sûre ve âyet sırasına göre dizilmiş, hangi lehçe ya da dilden geçtiği kelimenin hemen ardından belirtilmiştir. Birden fazla lehçe ve dillerden alınanlara da dikkat çekmiştir.  </p

    İbnü Cinnî&apos;nin El-Hasâis ve Suyûtî&apos;nin El-Müzhir Fî Ulûmi&apos;l- Luga Adlı Eserlerinin Metod ve İçerik Yönünden Karşılaştırılması Compared Of Al-Hasais By Ibnu Cinni And Al-Muzhir&apos;s Fi Ulumi&apos;l-Ga By Suyuti In Term&apos;s Of Method And Contend

    No full text
    ÖZET İbnü Cinnî&apos;nin el-Hasâis ve Suyûtî&apos;nin el-Müzhir adlı eserleri Arap dilinin önde gelen iki önemli kaynağıdır. Her iki eser de Arap dilinin her hangi bir alanında çalışma yapan bir kişinin yararlanması gerektiği eserlerdendir. el-Hasâis&apos;de daha çok Arap gramerine ait konulara ağırlık verilmiş, özellikle gramerdeki illet (sebep, gerekçe) konusu detaylı bir şekilde işlenmiştir. elMüzhir&apos;de ise ağırlıklı olarak dil ve edebiyat konuları işlenmiştir. Bu yüzden ikisinin ortak ele aldığı konu sayısı oldukça sınırlıdır. İbnü Cinnî daha çok hocası Ebû Ali el-Fârisî&apos;nin görüşlerini ön plana çıkarmış ve en çok rivayeti ondan yapmıştır. Genel itibariyle naklettiği rivayetlerin ve görüşlerin doğruluğunu tartışmış ve beğendiklerini öne çıkarmıştır. Onların yanı sıra kendi görüşlerine de yer vermiştir. Bazen bir konuyla ilgili sadece kendi görüşünü belirttiği de olmuştur. Yüz altmış civarında bölümden oluşan elHasâis&apos;de Arap dilinin temel pek çok konusuna yer verilmiştir. el-Müzhir&apos;de ise Suyûtî daha çok başkalarının görüşlerini nakletmiş, ancak görüşünü naklettiği müellifin adını ve eserini vermeyi ihmal etmemiştir. Başka eserlerden aktardığı rivayetler bazen birkaç sayfayı bulmakta, bazen de birkaç kısa cümleden oluşmaktadır. Elli bölümden oluşan ve çoğunluğu derleme olan eserde müellif daha çok kendinden önce yazılmış olan sözlüklerden yararlanmış, değişik anlamlara gelen kelimelerin anlamlarını da nakletmiştir. Ayrıca tarih, tabakât, şiir ve ahbâr kitaplarından da nakillerde bulunmuştur. Ancak Suyûtî başka eserlerden naklettiği bilgileri titiz bir ayıklamaya tabi tuttuktan sonra eserine almış ve kısaltmalar yapmıştır. Bu çalışmada iki eserin karşılaştırması yapılmış, birlikte ele aldıkları konular, her birinin ayrı ayrı ele aldığı konular belirlenerek adları ve içerikleri hakkında bilgiler verilmiştir. Konu başlıklarından birebir örtüşenler ve bazı kelime değişiklikleriyle ayrışanlar belirtilmiştir. Çalışmada ayrıca her iki müellifin hayatı ve hocaları hakkında da bilgi verilmiş, önemli eserlerinin -özellikle Arap diline ait olanların -isimlerine yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: İbnü Cinnî, Hasâis, Suyûtî, Müzhir, Arap dili, edebiyat, gramer, mukayese, bâblar, neviler. Compared Of Al-Hasais By Ibnu Cinni And Al-Muzhir&apos;s Fi Ulumi&apos;l-Ga By Suyuti In Term&apos;s Of Method And Contend ABSTRACT The Works of Ibnu Cinnî el-Hasâis and the works of Suyûtî al-Muzhir are the leading sources of Arabic language. Both works are worth getting use of them for the researchers in any fields of Arabic language. al-Hasais mostly deals with grammer, especially the topic of illet (reson and requirement) stuied in detail. As for, al-Muzhir it mainly deals with the topics of the language and literature. Therefore, the common points studied are very limited in deed. Ibnu Cinni mostly mentioned his teacher&apos;s Abu Ali elFârisî&apos;s views, mainly and most of the relations from him. Genarally, he discussed the authenticity of the views and relations which he narrated and gave the ones he favored priority. Beside those, he replaced his own views as well. Sometimes, on some topics, he remarked only his own opinions. He dealt with lots of basic topics of Arabic language in al-Hasais, which consists of nearly 160 parts. As for in al-Muzhir, Suyuti narrated others&apos; thouhts, but he did not omit to remark the author&apos;s name and his work he quoted from. The narrations which he quoted out of other works sometimes took several pages, and sometimes contained a few short sentences. Within the work which consists of fifty parts, the writer mainly got use of the dictionaries written former and repotted the meaning of the words that mean different meanings. In addition to this, he also related from books of history, categories (tabaqat), poetry and news (akhbar). However, Suyuti did not put the knowledge quoted from other works before he had carefully investigated them. He also shortened them. In this study the two works have been compared. The same and different subjects the authors studied were pointed out by notifying the names and contents of them in each book. Intimately same topics and the ones differing ones with some word changes were remarked for one another. Within this study, the bibliography of both writers and information about their teachers were also presented. The book titles of outstanding works, especially the topics related with the language of Arabic were mentioned

    CAHİLİYE ŞİİRİNDE DEVE

    No full text
    CAHİLİYE ŞİİRİNDE DEV

    ESKİ VE YENİ KAYNAKLARDA FIKHULLUGA KAVRAMI

    No full text
    ..

    TEORİK VE PRATİK AÇIDAN YABANCI KELİMELERİ ARAPÇALAŞTIRMA (TA'RİB) YÖNTEMLERİ

    No full text
    ..

    ARAP DİLiNDE NAHiV İLMİNİN DOĞUŞU VE ÖNEMİ

    No full text
    ARAP DİLiNDE NAHiV İLMİNİN DOĞUŞU VE ÖNEM
    corecore