3 research outputs found
The Muslim Emigration in Western Anatolia
Avec les guerres balkaniques, toute la région apprit à connaître un nouveau concept : le nettoyage ethnique. Les États cherchant à homogénéiser leur population le firent de deux manières : par les traités ou par la force. Les statistiques démographiques devinrent ainsi un instrument politique et commença alors « la manipulation ethnique ». Parmi les Chrétiens anatoliens, les Grecs ottomans furent la première cible du CUP qui craignait de perdre « le dernier territoire restant ». Talat Pacha, ministre de l'Intérieur parla aux diplomates allemands de débarrasser le pays « des ennemis de l’intérieur ». Expulsions, terreur et déportations : entre 1912 et 1918, sur les deux rives de l’Égée, près de la moitié des 17,5 millions d’habitants ont été « déplacés ». Le legs le pire de cette période est la tendance des États à croire qu’ils ont le droit d’échanger ou de déporter leurs populations comme du bétail.With the Balkan Wars, the whole region was introduced to a new concept: Ethnic cleansing. States looking to homogenize their population did this in two ways: either by treaty or by force. Population statistics thus became one political instrument and then started the “ethnic engineering”. Among Anatolian Christians, Ottoman Greeks were the first target of the CUP who feared losing the “last remaining territory”. Talat Pasha, Minister of the Interior, talked to German diplomats about ridding the country of “internal enemies”. After expulsions, terrorism and deportations between 1913 and 1918, on both sides of the Aegean, almost half the population of 17.5 million changed places. The era’s worst legacy is the idea that states have a right to exchange or deport their populations like property
Seçim Kampanyalarının Profesyonelleşmesi: AK Parti ve CHP’nin 2011 Genel Seçim Kampanyalarının Analizi
Bu çalışma, seçim
kampanyalarının profesyonelleşmesi sürecini araştırmaktadır. Kampanyalarda
parti yerine adayların öne çıkması, kampanya iletişiminde uzmanların artan
rolü, ticari alandaki pazarlama tekniklerinin siyasi alana transferi ve medya
iletişiminin yüz yüze iletişimin yerini almasıyla imajın önem kazanması, yeni
seçim kampanyalarının semptomlarıdır. Türkiye’de siyasi partilerin ajanslarla çalışması,
televizyon reklamlarını kullanması, kamuoyu araştırmalarından yararlanması
1980’leri bulmuştur. 2000’li yıllar Türkiye’de siyasi kampanyaların oturmaya
başladığı, bütçelerin yükseldiği, lider imajının partinin ve ideolojinin önüne
geçtiği, ajansların çoğaldığı, siyasal iletişimde internetin öneminin arttığı
yıllardır. Bu araştırmanın konusunu, Türkiye’de 2011 milletvekili genel
seçimlerinde AK Parti ile CHP tarafından yürütülen seçim kampanyalarının
analizi oluşturmaktadır. Her iki parti de gelişen iletişim teknolojilerinden,
kamuoyu araştırmalarından, siyasal reklamlardan ve profesyonellerden
yararlanmıştır. Televizyon filmleri, afişler ve gazete reklamlarıyla seçim
kampanyaları kurumsal olarak partilerden ziyade kişisel olarak parti liderleri
üzerine inşa edilmiştir