13 research outputs found

    SOSYAL BİLİŞSEL KURAM TEMELLİ EĞİTİMLE TİP 1 DİYABETLİ ÇOCUKLARIN HASTALIK YÖNETİMİNİN DESTEKLENMESİ

    No full text
    Çocukluk dönemlerinde görülen Tip 1 diyabet; pankreasın beta hücrelerinin otoimmün veya otoimmün olmayan sebeplerleetkilenmesiyle ortaya çıkan insülin eksikliği ve hiperglisemiyle karakterize kronik metabolik bir hastalıktır. Diyabet etkiliyönetildiğinde, diyabete bağlı komplikasyonlar geciktirilebilmekte ve hatta önlenebilmektedir. Diyabetli bireyin eğitimi; kendikendine bakma gücünü kullanması konusunda bireyi desteklemektir. Diyabet eğitimi hastalığın yönetiminde anahtar roloynamaktadır. Çocuklara verilecek eğitimlerde çocukların bireysel özellikleri ve öğrenme becerileri mutlaka göz önünealınmalıdır. Diyabetli çocukların eğitimi sadece çocukların becerilerini geliştirmeye yönelik olmamalı, davranış değişikliğinide hedeflemelidir. Kişilerin bir davranışı uygulayabilmeleri için yalnızca davranış hakkında bilgiye sahip olmaları değil,davranışla ilişkili öz yeterlilik algısının da güçlü olması gerekir. Bandura'nın Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı, eğitimin nasıldaha etkin verilebileceği sorusuna ışık tutar. Kuram temelli eğitim programı, doğru eğitim yöntemlerinin seçilmesine yön verir,böylece öğrenmeyi kolaylaştırarak verilen desteğin etkinliğini arttırır.Type 1 diabetes seen in childhood; It is a chronic metabolic disease characterized by insulin deficiency and hyperglycemia, which occurs when the beta cells of the pancreas are affected by autoimmune or non-autoimmune causes. When diabetes is manage deffectively, complications due to diabetes can be delayed and even prevented. Education of the person with diabetes; to support the individual in using the power of self-care. Diabetes education plays a key role in the management of the disease, the individual characteristics and learning skills of the children must be taken in to consideration in the education to be given to children. Education of children with diabetes should not only aim to improve children's skills, but also target behavioral change. Inorder for people to implement a behavior, not only must they have knowledge about the behavior, but alsotheperception of self-efficacy associated with the behavior must be strong. Bandura's Social Cognitive Learning Theorys heds light on the question of how to deliver education more effectively. Thetheory-basededucation program guides the selection of the right education methods, thus increasing the effectiveness of the support given by facilitating learning

    COVID-19 Hastalarının yaşadığı ağrılar için bütünleşik tıp kullanımı

    No full text
    Amaç: Bu araştırmada amaç, COVID-19 hastalarının yaşadıkları ağrılarla baş etmek için kullandıkları bütünleşik tıp yöntemlerini ve bu yöntemlerin ağrı üzerine etkisini belirlemektir. Yöntem: Tanımlayıcı tipteki araştırma olası olmayan örnekleme yöntemlerinden kartopu örnekleme yöntemi kullanılarak 13 Aralık 2021-23 Aralık 2021 tarihleri arasında 312 COVID-19 hastası ile yürütüldü. Veriler, Kişisel Bilgi Formu ve Vizuel Analog Skala kullanılarak toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler (yüzde, frekans, ortalama, standart sapma, minimum, maksimum) ve bağımsız gruplarda t testi kullanıldı. Sonuçlar p<0.05 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi. Bulgular: Hastaların %83.3’ünün baş ağrısı şikâyeti olduğu, %67.3’ünün bütünleşik tıp yöntemlerini iyi geldiği için kullandığı, % 69.2’sinin C vitamini desteği aldığı, %60.3’ünün dua/ibadet ettiği, %67.0’sinin sarımsak tükettiği belirlenmiştir. Hastalar bütünleşik tıp yöntemi kullandıktan sonraki ağrı düzeylerinde azalma olduğu belirtmiş ve her iki ağrı seviyesi arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Sonuç: COVID-19 hastalarının hastalık sürecinde kullandıkları bütünleşik tıp yöntemlerinin ağrılarını azalttığı belirlendi

    How successful are we aging

    No full text
    Aim: This study was conducted to determine who live in southeastern Turkey, the older people how successful they get older.Methods: The sample of the descriptive study; it consisted of 442 elderly individuals aged 60 and over who applied to two FamilyHealth Centers (FHC) between July and October 2019. Personal Information Form and Successful Aging Scale were used to collectdata. Percentage, frequency, average, standard deviation, linear regresyon, t test and Anova were performed in the data analysis(p<0.05).Results: It was determined that the mean scores of Successful Aging Scale decreased with increasing age, increased with educationand the difference between them was significant (p=0.00). It was determined that Successful Aging Scale total scale mean scorewas 46.5±12.0. The effect of independent variables on successful aging was determined as R2 = .262.Conclusion: It was determined that total mean score of successful aging of the elderly individuals included in the study wasmedium, and as the age increased, the mean score of successful aging decreased

    Supporting Disease Management of Type 1 Diabetic Children with Social Cognitive Theory-Based Education

    No full text
    Çocukluk dönemlerinde görülen Tip 1 diyabet; pankreasın beta hücrelerinin otoimmün veya otoimmün olmayan sebeplerleetkilenmesiyle ortaya çıkan insülin eksikliği ve hiperglisemiyle karakterize kronik metabolik bir hastalıktır. Diyabet etkiliyönetildiğinde, diyabete bağlı komplikasyonlar geciktirilebilmekte ve hatta önlenebilmektedir. Diyabetli bireyin eğitimi; kendikendine bakma gücünü kullanması konusunda bireyi desteklemektir. Diyabet eğitimi hastalığın yönetiminde anahtar roloynamaktadır. Çocuklara verilecek eğitimlerde çocukların bireysel özellikleri ve öğrenme becerileri mutlaka göz önünealınmalıdır. Diyabetli çocukların eğitimi sadece çocukların becerilerini geliştirmeye yönelik olmamalı, davranış değişikliğinide hedeflemelidir. Kişilerin bir davranışı uygulayabilmeleri için yalnızca davranış hakkında bilgiye sahip olmaları değil,davranışla ilişkili öz yeterlilik algısının da güçlü olması gerekir. Bandura'nın Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı, eğitimin nasıldaha etkin verilebileceği sorusuna ışık tutar. Kuram temelli eğitim programı, doğru eğitim yöntemlerinin seçilmesine yön verir,böylece öğrenmeyi kolaylaştırarak verilen desteğin etkinliğini arttırır.Type 1 diabetes seen in childhood; It is a chronic metabolic disease characterized by insulin deficiency and hyperglycemia, which occurs when the beta cells of the pancreas are affected by autoimmune or non-autoimmune causes. When diabetes is manage deffectively, complications due to diabetes can be delayed and even prevented. Education of the person with diabetes; to support the individual in using the power of self-care. Diabetes education plays a key role in the management of the disease, the individual characteristics and learning skills of the children must be taken in to consideration in the education to be given to children. Education of children with diabetes should not only aim to improve children's skills, but also target behavioral change. Inorder for people to implement a behavior, not only must they have knowledge about the behavior, but alsotheperception of self-efficacy associated with the behavior must be strong. Bandura's Social Cognitive Learning Theorys heds light on the question of how to deliver education more effectively. Thetheory-basededucation program guides the selection of the right education methods, thus increasing the effectiveness of the support given by facilitating learning

    Intercultural Sensitivity and Ethnocentrism Levels of Students in Health Programs

    No full text
    Bu çalışma, sağlık programları öğrencilerinin kültürlerarası duyarlılık ve etnik merkezcilik düzeyleriniincelemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı olarak planlanan araştırmanın evrenini, bir vakıf üniversitesininmeslek yüksekokulunda öğrenim gören sağlık bölümü (anestezi, diyaliz, ilk ve acil yardım) 2. sınıf öğrencilerioluşturmuş olup çalışmaya katılmayı kabul eden 180 öğrenci örneklemi oluşturmuştur. Veriler Temmuz 2019 dakişisel bilgi formu, kültürlerarası duyarlılık ölçeği ve etnik merkezcilik ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerinistatistiksel analizinde; sayı, yüzde, ortalama, bağımsız gruplarda T testi, ANOVA, pearson korelasyon analiziSPSS 21 paket programında yapılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 20.92±2.3 olup,%36.7’si ilk ve acil yardım, %33.3’ü diyaliz ve %30’u anestezi bölümü öğrencisidir. Öğrencilerin %71.1’ininkadın, %41.7’sinin sağlık meslek lisesi mezunu, %82.9’unun Doğu/Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşadığıbelirlenmiştir. Öğrencilerin %37.2’si kötü, %57.8’i orta düzeyde İngilizce bildiklerini, %58.9’u farklı ülkelerdenarkadaşı olduğunu ve %96.1’i farklı kültürlerden hastalara bakım vermek istediklerini belirtmişlerdir.Katılanların %53.9’u iletişim, %56.1’i dil, %7.2’si kültürel farklılık, %10’u güven duyma ve %10’u ön yargıylailgili sıkıntı yaşayabileceklerini belirtmişlerdir. Toplam ölçek puanına bakıldığında etnik merkezcilik 53.5±5.9ve kültürlerarası duyarlılık 94.6±8.7’dir. Kültürlerarası duyarlılık ölçeğinin etnik merkezcilik ölçeği ilekorelasyonunda, negatif yönde ilişki saptanmıştır (r:-0.369**p:0.000). Cinsiyete göre etnik merkezcilikölçeğinde erkeklerin puan ortalamasının (55.7±5.9), kadınların puan ortalamasından (52.6±5.7) yüksek olduğuve aradaki farkın önemli olduğu belirlenmiştir (p: 0.002). Yabancı dil bilgisi artıkça kültürlerarası duyarlılıkölçeği puanının arttığı, yabancı dil bilenlerle bilmeyenler arasındaki farkın önemli olduğu belirlenmiştir(p<0.05). Çeşitli faktörlerin varlığı kültürel duyarlılığı ve etnik merkezciliği etkilediğinden öğrencilerineğitimlerinde kültürlerarası duyarlılık programlarıyla farkındalık kazandırılması gereklidir.The study examines the intercultural sensitivity and ethnocentrism levels of health program students. The universe of the research, which is planned as an identifier, has created second-year students in the department of health (anesthesia, dialysis, first and emergency assistance) studying at a foundation university vocational school and 180 students who have agreed to participate in the study sample. Statistical analysis of data; T test, ANOVA, Pearson correlation analysis in the number, percentage, average, independent groups were performed in the SPSS 21 package program. The average age of the students participating in the study is 20.92±2.3, 36.7% is first and emergency assistance, 33.3% is dialysis and 30% are anesthesia students. 71.1% of students are female, 41.7% have graduated from the health vocational high school, and 82.9% live in the East/Southeast Anatolia region. 37.2% of students said they were bad, 57.8% ıntermediate English, 58.9% said they were friends from different countries and 96.1% said they wanted to care for patients from different cultures. Participants stated the problems they might encounter as communication (53.9%), language (56.1%), cultural difference (7.2%), trust (10%), and prejudice (10%) problems. The total score of the scale reveals that ethnocentrism is 53.5 ± 5.9 and intercultural sensitivity is 94.6 ± 8.7. The correlation between the intercultural sensitivity scale and the ethnocentrism scale was negative (r: -0.369 ** p: 0.000). The mean score of males (55.7 ± 5.9) was higher than the mean score of females (52.6 ± 5.7) in ethnic centrism scale and the difference was significant (p: 0.002). It was determined that as the knowledge of foreign languages increased, the score of intercultural sensitivity scale increased, and the difference between those who knew foreign languages and those who did not know was significant (p <0.05). Since various factors affect intercultural sensitivity and ethnic centrism, it is necessary to raise awareness among students through intercultural sensitivity programs

    SAĞLIK PROGRAMLARINDA ÖĞRENİM GÖREN ÖĞRENCİLERİN KÜLTÜRLER ARASI DUYARLILIK VE ETNİK MERKEZCİLİK DÜZEYLERİ

    No full text
    Bu çalışma, sağlık programları öğrencilerinin kültürlerarası duyarlılık ve etnik merkezcilik düzeyleriniincelemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı olarak planlanan araştırmanın evrenini, bir vakıf üniversitesininmeslek yüksekokulunda öğrenim gören sağlık bölümü (anestezi, diyaliz, ilk ve acil yardım) 2. sınıf öğrencilerioluşturmuş olup çalışmaya katılmayı kabul eden 180 öğrenci örneklemi oluşturmuştur. Veriler Temmuz 2019 dakişisel bilgi formu, kültürlerarası duyarlılık ölçeği ve etnik merkezcilik ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerinistatistiksel analizinde; sayı, yüzde, ortalama, bağımsız gruplarda T testi, ANOVA, pearson korelasyon analiziSPSS 21 paket programında yapılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 20.92±2.3 olup,%36.7’si ilk ve acil yardım, %33.3’ü diyaliz ve %30’u anestezi bölümü öğrencisidir. Öğrencilerin %71.1’ininkadın, %41.7’sinin sağlık meslek lisesi mezunu, %82.9’unun Doğu/Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşadığıbelirlenmiştir. Öğrencilerin %37.2’si kötü, %57.8’i orta düzeyde İngilizce bildiklerini, %58.9’u farklı ülkelerdenarkadaşı olduğunu ve %96.1’i farklı kültürlerden hastalara bakım vermek istediklerini belirtmişlerdir.Katılanların %53.9’u iletişim, %56.1’i dil, %7.2’si kültürel farklılık, %10’u güven duyma ve %10’u ön yargıylailgili sıkıntı yaşayabileceklerini belirtmişlerdir. Toplam ölçek puanına bakıldığında etnik merkezcilik 53.5±5.9ve kültürlerarası duyarlılık 94.6±8.7’dir. Kültürlerarası duyarlılık ölçeğinin etnik merkezcilik ölçeği ilekorelasyonunda, negatif yönde ilişki saptanmıştır (r:-0.369**p:0.000). Cinsiyete göre etnik merkezcilikölçeğinde erkeklerin puan ortalamasının (55.7±5.9), kadınların puan ortalamasından (52.6±5.7) yüksek olduğuve aradaki farkın önemli olduğu belirlenmiştir (p: 0.002). Yabancı dil bilgisi artıkça kültürlerarası duyarlılıkölçeği puanının arttığı, yabancı dil bilenlerle bilmeyenler arasındaki farkın önemli olduğu belirlenmiştir(p<0.05). Çeşitli faktörlerin varlığı kültürel duyarlılığı ve etnik merkezciliği etkilediğinden öğrencilerineğitimlerinde kültürlerarası duyarlılık programlarıyla farkındalık kazandırılması gereklidir.The study examines the intercultural sensitivity and ethnocentrism levels of health program students. The universe of the research, which is planned as an identifier, has created second-year students in the department of health (anesthesia, dialysis, first and emergency assistance) studying at a foundation university vocational school and 180 students who have agreed to participate in the study sample. Statistical analysis of data; T test, ANOVA, Pearson correlation analysis in the number, percentage, average, independent groups were performed in the SPSS 21 package program. The average age of the students participating in the study is 20.92±2.3, 36.7% is first and emergency assistance, 33.3% is dialysis and 30% are anesthesia students. 71.1% of students are female, 41.7% have graduated from the health vocational high school, and 82.9% live in the East/Southeast Anatolia region. 37.2% of students said they were bad, 57.8% ıntermediate English, 58.9% said they were friends from different countries and 96.1% said they wanted to care for patients from different cultures. Participants stated the problems they might encounter as communication (53.9%), language (56.1%), cultural difference (7.2%), trust (10%), and prejudice (10%) problems. The total score of the scale reveals that ethnocentrism is 53.5 ± 5.9 and intercultural sensitivity is 94.6 ± 8.7. The correlation between the intercultural sensitivity scale and the ethnocentrism scale was negative (r: -0.369 ** p: 0.000). The mean score of males (55.7 ± 5.9) was higher than the mean score of females (52.6 ± 5.7) in ethnic centrism scale and the difference was significant (p: 0.002). It was determined that as the knowledge of foreign languages increased, the score of intercultural sensitivity scale increased, and the difference between those who knew foreign languages and those who did not know was significant (p <0.05). Since various factors affect intercultural sensitivity and ethnic centrism, it is necessary to raise awareness among students through intercultural sensitivity programs

    The Relationship of Students’ Exam Anxiety with the Success of the Cardiopulmonary Resuscitation Application Exam: Paramedic Example

    No full text
    Çalışma paramedik öğrencilerindeki sınav kaygı düzeylerinin KPR uygulama sınavı başarılarıyla ilişkisiniincelemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı olarak yapılan araştırmanın evrenini, bir vakıf üniversitesi meslekyüksekokulunda öğrenim gören paramedik 2. sınıf öğrencileri oluşturmuş, katılmayı kabul eden 67 öğrenciörneklemi oluşturmuştur. Veriler Şubat 2020’de sosyo-demografik bilgi formu, KPR Uygulama Rehberi(KPRUR) ve Sınav Kaygısı Ölçeği (SKÖ) kullanılarak toplanmıştır. SPSS-24 paket programı kullanılmış ve,sayı, yüzde, ortalama, bağımsız gruplarda T testi, ANOVA, Pearson korelasyon analizi yapılmıştır. Katılanlarınyaş ortalamasının 19.93±1.8, %70.1’inin kadın, %50.7’sinin sağlık meslek lisesi mezunu olduğu belirlenmiştir.Kadınların SKÖ (104.3±25.3) ve KPRUR (84.6±13.1) puan ortalamalarının erkeklerin SKÖ (97.8±19.9) veKPRUR (82.5±14.1) puan ortalamalarından yüksek olduğu, fakat aralarında anlamlı bir fark olmadığıbelirlenmiştir (p>0.05). SKÖ puanı 102.4±23.9 olarak bulunmuştur. Öğrencilerin KPRUR puanının 84.01±13.3olduğu, öğrencilerin en yüksek puan aldıkları işlem basamaklarının; hastanın bilinç durumu değerlendirmek(9.4±2.2), beş siklusta bir yeniden değerlendirme yapmak (9.37±2.2) ve bir siklusta 30 Göğüs Kompresyonu- 2Solunum yapmak (9.21±2.2) olduğu belirlenmiştir. Çalışmaya katılanların sınav kaygı düzeyi ortalamasının ortave KPRUR puan ortalamalarının iyi düzeyde olduğu belirlenmiş olup, KPRUR toplam puanı ile sınav kaygısıdüzeyi arasında anlamlı bir ilişki belirlenmemiştir.The study has been conducted to examine the relationship between exam anxiety levels of paramedic students and their success in CPR practice exam. The universe of the descriptive study consisted paramedic 2nd grade students studying at a foundation university vocational school and the sample has been formed with 67 students who agreed to participate. The data have been collected in February 2020 by using the socio-demographic information form, CPR Implementation Guide (CPRIG) and Exam Anxiety Scale (EAS). SPSS-24 package program was used, and number, percentage, average, T test in independent groups, ANOVA, and Pearson correlation analysis have been performed. It has been determined that the average age of the participants was 19.93±1.8, 70.1% were women, 50.7% were health vocational high school graduates. It has been detected that the mean scores of SCI (104.3 ± 25.3) and CPRIG (84.6 ± 13.1) of women were higher than the mean scores of SCI (97.8 ± 19.9) and CPRIG (82.5 ± 14.1) of men, but there was no significant difference between them (p> 0.05). EAS score has been found as 102.4±23.9. It has been determined that, CPRIG score of the students was 84.01±13.3 and the process steps where the students got the highest score were; to evaluate the patient's consciousness (9.4±2.2), to make reassessment in five cycles (9.37±2.2) and to perform 30 Chest Compressions- 2 breaths in one cycle (9.21±2.2). It has been detected that exam anxiety level average of the participants in the study was medium and CPRIG average score was at good level, and significant relationship has not been determined between the total score of CPRIG and exam anxiety level

    ÖĞRENCİLERİN SINAV KAYGI DÜZEYİNİN CPR UYGULAMA SINAVI BAŞARILARI İLE İLİŞKİSİ: PARAMEDİK ÖRNEĞİ

    No full text
    Çalışma paramedik öğrencilerindeki sınav kaygı düzeylerinin KPR uygulama sınavı başarılarıyla ilişkisiniincelemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı olarak yapılan araştırmanın evrenini, bir vakıf üniversitesi meslekyüksekokulunda öğrenim gören paramedik 2. sınıf öğrencileri oluşturmuş, katılmayı kabul eden 67 öğrenciörneklemi oluşturmuştur. Veriler Şubat 2020’de sosyo-demografik bilgi formu, KPR Uygulama Rehberi(KPRUR) ve Sınav Kaygısı Ölçeği (SKÖ) kullanılarak toplanmıştır. SPSS-24 paket programı kullanılmış ve,sayı, yüzde, ortalama, bağımsız gruplarda T testi, ANOVA, Pearson korelasyon analizi yapılmıştır. Katılanlarınyaş ortalamasının 19.93±1.8, %70.1’inin kadın, %50.7’sinin sağlık meslek lisesi mezunu olduğu belirlenmiştir.Kadınların SKÖ (104.3±25.3) ve KPRUR (84.6±13.1) puan ortalamalarının erkeklerin SKÖ (97.8±19.9) veKPRUR (82.5±14.1) puan ortalamalarından yüksek olduğu, fakat aralarında anlamlı bir fark olmadığıbelirlenmiştir (p>0.05). SKÖ puanı 102.4±23.9 olarak bulunmuştur. Öğrencilerin KPRUR puanının 84.01±13.3olduğu, öğrencilerin en yüksek puan aldıkları işlem basamaklarının; hastanın bilinç durumu değerlendirmek(9.4±2.2), beş siklusta bir yeniden değerlendirme yapmak (9.37±2.2) ve bir siklusta 30 Göğüs Kompresyonu- 2Solunum yapmak (9.21±2.2) olduğu belirlenmiştir. Çalışmaya katılanların sınav kaygı düzeyi ortalamasının ortave KPRUR puan ortalamalarının iyi düzeyde olduğu belirlenmiş olup, KPRUR toplam puanı ile sınav kaygısıdüzeyi arasında anlamlı bir ilişki belirlenmemiştir.The study has been conducted to examine the relationship between exam anxiety levels of paramedic students and their success in CPR practice exam. The universe of the descriptive study consisted paramedic 2nd grade students studying at a foundation university vocational school and the sample has been formed with 67 students who agreed to participate. The data have been collected in February 2020 by using the socio-demographic information form, CPR Implementation Guide (CPRIG) and Exam Anxiety Scale (EAS). SPSS-24 package program was used, and number, percentage, average, T test in independent groups, ANOVA, and Pearson correlation analysis have been performed. It has been determined that the average age of the participants was 19.93±1.8, 70.1% were women, 50.7% were health vocational high school graduates. It has been detected that the mean scores of SCI (104.3 ± 25.3) and CPRIG (84.6 ± 13.1) of women were higher than the mean scores of SCI (97.8 ± 19.9) and CPRIG (82.5 ± 14.1) of men, but there was no significant difference between them (p> 0.05). EAS score has been found as 102.4±23.9. It has been determined that, CPRIG score of the students was 84.01±13.3 and the process steps where the students got the highest score were; to evaluate the patient's consciousness (9.4±2.2), to make reassessment in five cycles (9.37±2.2) and to perform 30 Chest Compressions- 2 breaths in one cycle (9.21±2.2). It has been detected that exam anxiety level average of the participants in the study was medium and CPRIG average score was at good level, and significant relationship has not been determined between the total score of CPRIG and exam anxiety level

    Eğitimli Gençlerin Benlik Saygısı ile Kadına Yönelik Şiddete Karşı Tutumları Arasındaki İlişki

    No full text
    Amaç: Bu araştırma, eğitimli gençlerin benlik saygısı ile kadına yönelik şiddete karşı tutumları arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı olarak gerçekleştirilen araştırmanın örneklemini Hasan Kalyoncu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu’nda öğrenim gören 437 öğrenci oluşturmuştur. Veriler 4-10 Mart 2019 tarihlerinde toplanmıştır. Verilerin toplanmasında Sosyo-Demografik Bilgi Formu, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği Kısa Form (RBS-10) ve Kadına Yönelik Şiddet Tutum Ölçeği (İSKEBE) kullanılmıştır. Verilerin analizinde sayı, yüzdelik, ortalama, ki-kare, korelasyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılanların %66,8’inin kadın, %87,2'sinin gelirinin giderine denk olduğu, %20,4’ünün adalet bölümünde öğrenim gördüğü, %71,4'ünün aile içi sorunlarda anne babasının birlikte karar verdiği, %18.1'inin babasının yalnız karar verdiği, %12,4’ünün bu güne kadar en az bir defa şiddete maruz kaldığı belirlenmiştir. Araştırmaya katılan kadınların %60,3’ü ve erkeklerin %44,1’i kadına yönelik şiddeti önlemede kanunların yeterli düzeyde mevcut olmadığını; kadınların %67,1’i ve erkeklerin %49,7’si şiddeti önleme yöntemlerinin yeterli olmadığını ifade etmişlerdir (p<0,0,05). Öğrencilerin şiddete ilişkin tutum ölçeği genel puan ortalamasına (122,60±22,3) göre şiddete karşı geleneksellikten uzak ve çağdaş bir görüşe eğilimli oldukları aynı zamanda benlik saygısı yüksek olan öğrencilerin şiddete karşı (r=0,118, p<0.05) bir tutum gösterdikleri belirlenmiştir. Sonuç: Benlik saygısı yüksek olan eğitimli gençlerin, kadına yönelik şiddete karşı oldukları saptanmıştır

    The effectiveness of training given about breast cancer in a foundation unıversity students

    No full text
    Amaç: Araştırmada, bir vakıf üniversitesinde okuyan öğrencilere meme kanseri hakkında verilen eğitimin etkinliğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın evreni, Gaziantep de bulunan bir Vakıf Üniversitesinde 2014-2015 öğretim yılına devam eden öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini Sağlık Bilimler Fakültesinde öğrenimine devam eden birinci ve dördüncü sınıf kız öğrencileri oluşturmuş ve gönüllü olma esasına dikkat edilerek araştırmayı kabul eden 135 öğrenci ile yapılmıştır. Tanımlayıcı özellikler formunda; sosyo-demografik özellikleri ve kendi kendine meme muayenesi'ne yönelik bilgi ve uygulamaları gösteren 24 soru sorulmuş ve Champion tarafından geliştirilen Meme Kanseri Taramalarında Sağlık İnanç Modeli Ölçeği kullanılmıştır. Bu araştırma yarı deneysel tipte bir çalışma olup eğitim öncesinde ön test yapıldıktan sonra meme kanseri eğitimi verilmiştir. Eğitimden bir ay sonra son test olarak sadece Meme Kanseri Taramalarında Sağlık İnanç Ölçeği uygulanmıştır. Veriler bilgisayar ortamında değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırma 135 kız öğrenciyle yapılmış, yaş ortalaması 20.50.2 olarak bulunmuştur. Öğrencilerin meme muayenesi konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları belirlenmiştir. Meme muayenesini yapmama nedenleri arasında muayeneyi yapmayı bilmediği, ileriki hayatında meme kanseri olmayı düşünmediği ve ailelerinde ve yakın çevresinde meme kanseri tanısı alan kişiler olmadığı için yapmadıkları tespit edilmiştir. Meme muayenesi yaptığını ifade eden öğrencilerden sadece birkaç tanesinin muayeneyi her ay yaptığı saptanmıştır. Eğitim öncesi ve sonrası ölçek puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak fark bulunmuştur (p0.05). Sonuç: Öğrencilerin, eğitim sonrası ölçek alt puan ortalamalarının eğitim öncesine göre artış gösterdiği belirlenmiştir. Dördüncü sınıfların puan ortalamaları birinci sınıflara göre hem eğitim öncesi hem de eğitim sonrası yüksek bulunmuştur. Öğrencilere kendi kendine meme muayenesinin önemini anlatan, farkındalık yaratan, ayrıca meme muayenesini görsel materyallerle sunulan eğitim programları düzenlenmelidir.Objective: The study was conducted on investigating the efficiency of the education of breast cancer among the students at a foundation university. Methods: The population of the study selected among the 2014-2015 academic year students at a foundation university in Gaziantep. First-year (freshmen) and fourth-year (senior) female students, from Faculty of Health Sciences, comprised the sample of the study. Study was carried out with 135 students, who accepted the study, by paying attention to the basis of voluntariness. In the form of descriptive features, 24 questions were asked that indicating the socio-demographic features and the knowledge and applications regarding the self-breast examination. Champion's Health Belief Model Scale for breast cancer screening was used. The type of the research was semi-experimental. Breast cancer education was given after the pre-test before the training. A month later the training, only the Health Belief Scale on Breast Cancer Screening was applied as the final test. Data was evaluated on the computer. Results: The mean age of 135 female students was found as 20.5 &plusmn; 0.2. Students were found to have inadequate knowledge on breast examination. The reason behind why students never perform breast examination are: 1- they didn't know how to apply, 2- they didn't expect to have breast cancer eventually and lastly absence of breast cancer cases neither at their families nor in the proximate environment. Only a few students among those declared to apply breast examination perform the examination in a monthly regular base. A statistically significant difference (p&lt;0.05) on the mean scale scores between prior and after the test was found. Conclusion: Pre-test subscale score mean value as compared to the one after was found to be increased. The average scores of fourth grades was higher as compared to the first grades at both pre and post trainings. As a result, an educational program, helping on gaining an awareness of the self-breast examination to the students by presenting the examination via visual materials should be organized
    corecore