11 research outputs found

    Koroner Stent Uygulanan ST Elevasyonsuz Miyokard İnfarktüsünde Pentraksin-3’ün Uzun Vadeli Prognostik Önemi

    Get PDF
    Amaç: ST elevasyonu olmayan miyokard infarktüsü (NSTEMI) ve stabil anjina pektoris (SAP) tanısıyla perkütan koroner girişim (PKG) yapılmış hastalarda ardışık ölçülen pentraksin-3 (PTX3) düzeylerinin Gensini risk skoru ve uzun dönem takiplerde kardiyovasküler mortalite ile ilişkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız retrospektif olarak planlanmış olup PKG yapılan NSTEMI ve SAP tanılı hastaların uzun dönem kardiyovasküler mortalite sonuçları değerlendirildi. Çalışmamız, çalışma ve kontrol grubu olmak üzere iki gruptan oluşmaktadır. PKG yapılan NSTEMI tanılı 18 hasta çalışma grubuna, SAP tanılı 37 hasta ise kontrol gurubuna dahil edildi. Tüm hastalardan başvuru anı, 8. ve 24. saatte PTX3 ölçümleri için kan örnekleri alındı. Gensini skorları PKG öncesi hesaplandı. Bulgular: Sekizinci saatte bakılan PTX3 düzeyleri NSTEMI hastalarında SAP tanılı hastalara göre sayısal ve istatistiksel olarak anlamlı saptandı [13,37 (5,47-27,75) ve 5 (3,83-12,42), p=0,006]. Başvuru anında bakılan PTX3 değerleri Gensini skoru ile ilişkili saptandı (r=0,299, p=0,026). Sekizinci saatte bakılan PTX3 değerleri uzun dönem kardiyovasküler mortalite için bağımsız öngördürücü olarak saptandı (Hazard oranı: 1,294, %95 güven aralığı: 1,024-1,653, p=0,039). Sonuç: PTX3, NSTEMI hastalarında uzun dönemde kardiyovasküler mortalite için yüksek riskli bireylerin belirlenmesinde yardımcı olabilir

    Metabolik sendromlu hastalarda akut faz reaktanları

    No full text
    ÖZET Giriş: Metabolik sendrom temelinde insülin direncinin yattığı kronik düşük dereceli inflamatuar bir süreçtir. Metabolik sendrom bileşenlerinin her birinin koroner arter hastalığı için risk faktörü olduğu düşünülürse önemi daha da artmaktadır. Bu çalışmada metabolik sendromdaki vasküler inflamasyonu akut faz reaktanları aracılığıyla ortaya koymak amaçlanmıştır. Metod: Çalışmaya 25 NCEP ATP III kriterlerine uygun metabolik sendromlu hasta ile 20 sağlıklı kontrol olgusundan oluşan toplam 45 olgu alındı. Tüm hastaların ayrıntılı anamnez, rutin muayene, biyokimyasal testler, serum akut faz reaktanlan, ekokardiyografik inceleme, brakiyal arter doppler USG ile endotel fonksiyonları değerlendirildi. Olgular metabolik sendrom ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılıp karşılaştırıldı. Sonuçlar: Yapılan istatistiksel değerlendirme sonucunda metabolik sendromlu bireylerde akut faz reaktanlan olan hs CRP, EL-6, TNF-a, fibrinogen, sedimantasyon, lökosit sayısı kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. Olguların kilo, boy, kan basıncı, bel çevresi, BKİ, vücut yağ yüzdesi gibi değerleri metabolik sendromlu olgularda beklenildiği gibi istatistiksel olarak yüksek bulundu. Yine metabolik sendromlu olgularda beklenildiği gibi trigliserid, T.kolesterol, LDL kolesterol düzeyleri yüksek, HDL kolesterol düzeyleri düşük olarak bulundu. Metabolik sendromlu bireylerde ekokardiyografik olarak SVH ve SVDD kontrol grubuna oranla yüksek bulundu. Yine metabolik sendromlu bireylerde akıma bağlı vazodilatasyonla bakılan endotel fonksiyonlan kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede bozulmuş bulundu. Tartışma: Bu çalışmada metabolik sendromlu hastalarda inflamasyon göstergesi olan serum akut faz reaktanlan düzeyleri yüksek bulunmuştur. Ateroskleroz gelişiminde vasküler inflamasyon ilk basamaktır. Bu durum metabolik sendromlu bireylerde ateroskleroz gelişimi ve komplikasyonlan riskinin fazla olduğunu göstermektedir. Serum akut faz reaktanlanmn düzeyinin metabolik sendromlu bireylerde kardiyovasküler hastalık riskini saptamada, takipte, tedavinin değerlendirilmesinde ve tedavi etkinliğinin gösterilmesinde yol gösterici olabilir inancındayız. 4

    Zależność między fragmentacją zespołów QRS a wynikami w skali SYNTAX i skali Gensiniego u chorych z ostrym zespołem wieńcowym

    No full text
    Background: Fragmented QRS (fQRS) complexes on 12-lead electrocardiography (ECG) have been reported to be predictors of cardiac events and all-cause mortality in coronary artery disease (CAD). Aim: To investigate the relationship between fQRS complexes and SYNTAX and Gensini scores in patients with acute coronary syndrome (ACS). Methods: A total of 302 patients (223 men and 79 women) with ACS (133 ST elevated myocardial infarction [STEMI], 107 non-STEMI [NSTEMI], and 62 unstable angina pectoris [USAP]) were evaluated retrospectively in this study. An fQRS pattern was found in 70 patients (fQRS group) but was not found in 232 patients (non-fQRS group). SYNTAX score > 22 and Gensini score > 20 were defined as high SYNTAX and Gensini scores. The relationship between the presence of fQRS on 12-lead ECG and SYNTAX and Gensini scores was assessed. Results: SYNTAX score (p < 0.001), Gensini score (p < 0.001), NYHA class (p < 0.001), QRS duration (p < 0.001), number of disease vessels (p = 0.003), and high sensitive troponin T levels (p = 0.026) were significantly higher in the fQRS group. The number of fQRS leads (HR 5.79, 95% CI 2.78–12.06, p < 0.001, HR 3.41, 95% CI 1.32–8.78, p = 0.016, respectively) was found to be an independent predictor of high SYNTAX score and high Gensini score in multivariate analysis. Conclusions: The number of fQRS leads on 12-lead ECG on admission is associated with the severity and complexity of CAD in patients with ACS.Wstęp: Jak wskazują doniesienia, fragmentacja zespołów QRS (fQRS) w 12-odprowadzeniowym elektrokardiogramie (EKG) jest czynnikiem predykcyjnym zdarzeń sercowych i zgonu z jakiejkolwiek przyczyny u pacjentów z chorobą wieńcową (CAD). Cel: Celem badania była ocena zależności między fQRS a punktacją w skali SYNTAX i skali Gensiniego u chorych z ostrym zespołem wieńcowym (ACS). Metody: Do badania włączono retrospektywnie 302 chorych (223 mężczyzn i 79 kobiet) z ACS [133 przypadków zawału serca z uniesieniem docinka ST (STEMI), 107 przypadków zawału serca bez uniesienia odcinka ST (NSTEMI) i 62 przypadki niestabilnej dławicy piersiowej (USAP)]. Cechy fQRS stwierdzono u 70 chorych (grupa fQRS), a u 232 osób nie występowały pofragmentowane zespoły QRS (grupa nie-fQRS). Jako wysoką punktację definiowano wynik w skali SYNTAX wynoszący > 22 i wynik w skali Gensiniego wynoszący > 20. Oceniono zależności między obecnością fQRS w 12-odprowadzeniowym EKG a punktacją w skali SYNTAX i skali Gensiniego. Wyniki: Punktacja w skali SYNTAX (p < 0,001), punktacja w skali Gensiniego (p < 0,001), klasa wg NYHA (p < 0,001), czas trwania zespołu QRS (p < 0,001), liczba zmienionych chorobowo naczyń (p = 0,003) i stężenie troponiny T oznaczanej metodą wysokoczułą (p = 0,026) były istotnie większe w grupie fQRS. W analizie wieloczynnikowej wykazano, że liczba odprowadzeń, w których występowały pofragmentowane zespoły QRS (odpowiednio HR 5,79; 95% CI 2,78–12,06; p < 0,001; HR 3,41; 95% CI 1,32–8,78; p = 0,016) była niezależnym czynnikiem predykcyjnym wysokiej punktacji w skali SYNTAX i skali Gensiniego. Wnioski: Liczba odprowadzeń, w których występują pofragmentowane zespoły QRS w 12-odprowadzeniowym EKG wykonanym przy przyjęciu do szpitala, wiąże się ze stopniem ciężkości i złożonością CAD u chorych z ACS.
    corecore