52 research outputs found

    The self-esteem of high school students and their attitudes towards physical education and sports lessons

    Get PDF
    Bu çalışmada, lise öğrencilerinin benlik saygıları ile beden eğitimi ve spor dersine ilişkin tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma evrenini 2021-2022 eğitim öğretim yılındaki Doğu Karadeniz Bölgesi Fen Lisesi öğrencileri oluşturmaktayken; örneklemini bu okullarda öğrenim gören basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenen 383 gönüllü öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada verilerin toplanması “Demografik Bilgi Formu”, “Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri” ve “Ortaöğretim Öğrencileri İçin Beden Eğitimi Dersi Tutum Ölçeği” ile sağlanmıştır. Veri analizleri SPSS 26.0 lisanlı paket program kullanılarak değerlendirilmiştir. Analizlerde betimleyici istatistiklerin, One-Way ANOVA, Tukey HSD testi ve Pearson Korelasyon analizlerinden faydalanılmıştır. Araştırma bulgularında öğrencilerin, benlik saygısı puanlarının yaş, sınıf, gelir düzeyi ve lisanslı spor yapma durumu açısından anlamlı farklılıklar gösterdiği (p<0.05), beden eğitimi ve spor dersine ilişkin tutum puanlarında ise cinsiyet ve lisanslı spor yapma durumu değişkenleri açısından anlamlı farklılıklar gösterdiği (p<0.05) belirlenmiştir. Ayrıca benlik saygıları ile beden eğitimi ve spor (BES) dersine ilişkin tutum puanları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişkinin olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, fen lisesi öğrencilerinin demografik özelliklerine göre benlik saygısı düzeyleri ile BES dersine ilişkin tutumlarında pozitif yönlü anlamlı ilişkiler olduğu, benlik saygısı kavramının, beden eğitimi ve spor dersine ilişkin olumlu tutum geliştirmede önemli bir yordayıcı olduğu sonucuna ulaşılmıştır

    Lateral sefalometrik görüntülerde servikal vertebra morfolojisinin görsel ve yazılım destekli analizinde gözlemci uyumu

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, servikal vertebra morfolojisini görsel ve geliştirilen bilgisayar destekli yazılımla inceleyerek farkları değerlendirmek, kemik yaşı tayininde kullanılabilecek yazılım için veri oluşturmaktır.Gereç ve Yöntemler: Çeşitli tanı ve tedavi prosedürleri için Süleyman Demirel Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne başvuran, kronolojik yaşları 120 ile 228 ay arasında değişen 100 bireyin dijital lateral sefalometrik radyografı seçildi. tüm radyograflardaki C2, C3 ve C4 vertebraların morfolojileri iki klinisyen tarafından görsel olarak Baccetti metoduna uygun olarak değerlendirilip kaydedildi. Aynı görüntüler, iki bilgisayar mühendisi tarafından görüntülerin bölütlenmesi için C# programlama dilinde geliştirilen bir yazılıma .JPEG formatında aktarıldı. Bilgisayar destekli metod için vertebralarda noktalar, aynı iki radyolog tarafından işaretlendi ve vertebraların morfolojileri, işaretlenen noktalar yardımıyla görsel olarak tekrar değerlendirildi. Birbiriyle ilişkili noktalar arasındaki mesafeler ve bu mesafelerin oranları yazılım aracılığıyla hesaplandı. Bu hesaplamalar kullanılarak servikal vertebra morfolojileri yazılım tarafından belirlendi. Servikal vertebra morfolojilerinin belirlenmesinde gözlemci uyumları kappa testi uygulanarak belirlendi.Bulgular: Konkavite varlığı değerlendirmesinde, gözlemciler arası uyum, görsel incelemede orta (Kappa: 0.452), yazılım destekli incelemede orta (Kappa: 0.568), yazılım incelemesinde önemli (Kappa: 0.630) bulundu. Gövde şekli değerlendirmesinde, gözlemciler arası uyum, görsel inceleme, yazılım destekli inceleme ve yazılım incelemesi için düşük olarak bulundu. Hem vertebra şekli hem de vertebra konkavitesi değerlendirmesinde görsel incelemedeki gözlemciler arası uyum orta düzeyde iken; yazılım desteği ve yazılım incelemesinde gözlemciler arası uyum artmaktaydı.Sonuç: Bu çalışma ile elde edilen verilere göre, lateral sefalometrik radyograflarda servikal vertebra morfolojisinin belirlenmesinde, yazılım desteği ile gözlemciler arası uyum artmaktadır. Vertebra morfolojisinin değerlendirilmesinde insan faktörünün etkisini azaltmak, klinik kararlarda standardizasyonu arttırabilir.ANAHTAR KELİMELER Kemik yaşı ölçümü, Servikal Vertebra, radyografi, yazılı

    Monocyte-HDL Ratio: Can It Be Included in the Follow-Up of Diabetes Mellitus and Diagnosis of Diabetic Nephropathy?

    Get PDF
    Background and Aim: Diabetic nephropathy is the most common cause of end-stage renal disease and albuminuria is the earliest manifestation of diabetic nephropathy.Oxidative stress and inflammation caused by advanced glyco-oxidation end products contribute to micro and macrovascular complications of diabetes. Monocyte to high-density lipoprotein (HDL) cholesterol ratio (MHR) is an essential indicator of inflammation and oxidative stress. In this study, we aimed to reveal the relationship between diabetes regulation and complications and MHR. Material and Method: A total of 182 subjects, including 152 patients with diabetes mellitus (DM) and 30 healthy controls, were included in this study. All data of the subjects were scanned retrospectively. The DM group was divided into two groups nephropathy (n=68) and non-nephropathy (n=84), with a limit of 30 mg/day for albuminuria. MHR was calculated by dividing the monocyte count by the HDL cholesterol count. Results: When patients with DM were divided into nephropathy and non-nephropathy, patients with nephropathy had higher MHR levels than the other group. We showed that MHR correlated with albuminuria, creatinine, and HbA1c in patients with diabetic nephropathy. In addition, in the regression analysis, albuminuria and MHR were predictors of DN, while MHR, age, and creatinine were found to be independent predictors of albuminuria. Conclusion: MHR, which is an easily calculated marker with simple laboratory tests, which is frequently requested in routine practice in the follow-up of diabetes patients, can help predict the regulation of diabetes and its kidney complications

    EEG response of different sound waves and frequencies

    Full text link
    24th Signal Processing and Communication Application Conference, SIU 2016 -- 16 May 2016 through 19 May 2016 -- -- 122605In this study, same amplitute sounds of sinuzoidal, square and saw tooth wave in frequencies of 100 Hz, 1 kHz and 10 kHz have been generated during 1 second. These sounds have been listened 5 times by a subject. The averaged power spectrums of the EEG which gathered from the subject have been represented in the frequencies of 0-4 Hz, 4-7 Hz ve 8-12 Hz and evaluated. © 2016 IEEE

    Öğrencilerin Bilişsel Alanlarındaki İngilizce Beceri, Özerklik ve İlişkili Olma Durumları Arasındaki İlişki

    Full text link
    anemonThe aim of this paper is to examine therelationships between some variables relevant to EFL and the basicpsychological needs (autonomy, competence and relatedness). Additionally, gender differences in EFL variables and the three basic needs wereinvestigated. The sample consisted of 155 Turkish students (90 females and 65males) in different departments of a public university. English skills andknowledge, as well as participants'level of English competencies, were inpositive relationships with these needs. Turkish and English grammar difficultywas in negative relationships with the basic psychological needs. There were nostatistically significant gender differences either in EFL variables or in thebasic needs. Students found English grammar more difficult to use and learncompared to Turkish grammar. Further research suggestions and practicalimplications were discussed. Buçalışmanın amacı İngilizcenin Yabancı Dil Olarak Öğretimine ilişkin birtakımdeğişkenler (EFL) ve temel psikolojik ihtiyaçlar arasındaki (özerklik, becerive ilintililik) arasındaki ilişkiyi irdelemektir. Buna ek olarak, yukarıda adıgeçen değişkenlerdeki cinsiyet farklılıkları da incelenmiştir. Örneklem 90'ıkız ve 65'i erkek olmak üzere toplamda bir Türk Devlet üniversitesinin farklıbölümlerinde öğrenim gören 155 öğrenciyi kapsamıştır. Katılımcıların İngilizcebeceri düzeyleri de dâhil olmak üzere katılımcıların İngilizce yetenek vebecerileri onların ihtiyaçları ile pozitif ilişki içerisinde görülmüştür.Öğrencilerin Türkçe ve İngilizce gramer zorluk düzeyleri ile ilgilidüşünceleri, onların temel psikolojik ihtiyaçları ile negatif ilişki içerisindegörülmüştür. İstatiksel olarak, gerek İngilizcenin Yabancı Dil Olarak Öğrenimideğişkenleri için olsun gerekse temel psikolojik ihtiyaçlar için olsunaralarında istatistiksel olarak anlamlı cinsiyet farklılıklarınarastlanmamıştır. Katılımcılar İngilizce dilbilgisi, Türkçe gramere göreöğrenilmesi ve kullanılması daha güç bulmuşlardır. Alanla ilgili ilerdeyapılabilecek araştırmalar için önerilerde bulunulmuş ve pratik bazıçıkarımlarda bulunulmuştur.36133

    Effects of productivity, r&d and income inequality on economi̇c Growth: a panel data analysis using r

    Full text link
    Günümüzde çoğu hükümet ülkelerindeki refah seviyelerini artırmak, küreselleşme trendine uyum sağlamak ve dünyadaki şiddetli rekabete dahil olmak için ekonomik büyümenin itici güçlerine önem vermeye başladı. Ekonomik büyümenin temel itici güçleri, ülkelerin verimlilik artışları, AR-GE harcamalarıdır. Ayrıca, özellikle son zamanlarda, ülkelerdeki gelir dağılımı eşitsizliğinin de ekonomik büyümeyi etkileyip etkilemediği tartışma konusu haline gelmiştir. Bu sebeple, bu tez çalışmasında, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki verimlilik, AR-GE harcamaları ve gelir dağılımı eşitsizliğinin ekonomik büyüme üzerine olan etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla, 29 ülkeye ait 1998-2018 yılları arasında gözlenen GSYİH, verimlilik, AR-GE harcamaları ve gelir dağılımı eşitsizliği değişkenlerine ait panel veriler analiz edilmiştir. Değişkenlere ait yatay kesit bağımlılığı, durağanlık testleri yapılmış, ardından panel veri regresyon modelleri test edilmiş ve parametre kestirimleri yapılmıştır. Daha sonra, en uygun model belirlenerek, model hatalarına ait otokorelasyon, değişen varyans ve yatay kesit bağımlılığı gibi model varsayım sınamaları yapılmıştır. Tüm analizlerde R istatistik programı kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, verimlilik ve AR-GE değişkenleri ekonomik büyümeyi pozitif yönde etkilerken, gelir dağılımı eşitsizliğinin artması da ekonomik büyümeyi negatif yönde etkilediği belirlenmiştir. Bu durumda, ülkelerdeki gelir dağılımının adaletli bir şekilde dağılmasının ekonomik büyümeyi olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak, ülke yöneticilerinin, sadece verimlilik artışları ve gelirin adaletli bir şekilde dağılımının sağlanması noktasında önlemler almayıp, aynı zamanda da özellikle politika yapıcılarının, ekonomik büyüme üzerinde olumlu yönde ciddi bir etkisi olduğu sonucuna ulaşılan AR-GE harcamaları konusunda bütçe artıracak şekilde politikalar üretip, teşvikler sağlanması gerekliliği ifade edilebilir.Today, most governments have begun to give importance to the driving forces of economic growth in order to increase the welfare level in their countries, adapt to the globalization trend and be included in the fierce competition in the world. The main driving forces of economic growth are productivity increases and R&D expenditures of countries. In addition, especially recently, it has become a matter of debate whether income inequality in countries also affects economic growth. For this reason, in this thesis, the effects of productivity, R&D expenditures and income inequality on economic growth in developed and developing countries were investigated. For this purpose, panel data of the variables of GDP, productivity, R&D expenditures and income inequality observed between 1998 and 2018 belonging to 29 countries were analyzed. Cross-sectional dependence and stationarity tests of the variables were performed, then panel data regression models were tested and parameters were estimated. Then, the most suitable model was determined and model assumption tests such as autocorrelation of model residuals, heteroskedasticity and cross-sectional dependence were carried out. In all analyzes, R statistics program was used. According to the results of the analysis, it has been determined that while productivity and R&D variables affect economic growth positively, the increase in income inequality affects economic growth negatively. In this case, it has been concluded that the fair distribution of income in the countries has a positive effect on economic growth. As a result, it can be stated that country managers should not only take measures to increase productivity and ensure a fair distribution of income, but also to produce policies and provide incentives for R&D expenditures, which has been concluded that especially policy makers have a significant positive effect on economic growth

    Grammar and academic writing acts in English for Academic Purposes (EAP) at a Turkish university : Grammar and academic writing acts

    Full text link
    The study aimed to examine students' competencies related to English for academic purposes (EAP). The research questions included the relationships between students' interest in academic writing, their level of English proficiency, as well as subjective and objective measures of their EAP competencies. 152 Turkish students participated this study in a Meditterranean city university, out of which 80 were females and 72 were males. All of them were asked to take a short test which measures their EAP knowledge and to estimate their level of EAP competencies and interest in academic writing. Correlational analysis, chi-square test and independent samples t-test were used to answer the research questions. The findings revealed positive correlations between the objective measure of EAP knowledge, self-reports of EAP competences and interest in academic writing. EAP test showed to be difficult for students. Statistically significant gender differences were found only in case of English proficiency levels where females outperformed males
    corecore