59 research outputs found
A comparative analysis of lexical bundles used by native and non-native scholars
In the recent years, globalization prepared a ground for English to be the lingua franca of the academia. Thus, most highly prestigious international journals have defined their medium of publications as English. However, even advanced language learners have difficulties in writing their research articles due to the lack of appropriate lexical knowledge and discourse conventions of academia. Considering the fact that the underuse, overuse and misuse of formulaic sequences or lexical bundles are often characterized with non-native writers of English, lexical bundle studies have recently been on the top of the agenda of corpus studies. Although the related literature has represented specific genres or disciplines, no study has scrutinized lexical bundles in the research articles that are written in the educational sciences. Therefore, the current study compared the structural and functional characteristics of the lexical-bundle use in L1 and L2 research articles in English. The results revealed the deviation of the usages of lexical bundles by the non-native speakers of English from the native speaker norms. Furthermore, the results indicated the overuse of clausal or verb-phrase based lexical bundles in the research articles of Turkish scholars while their native counterparts used noun and prepositional phrase-based lexical bundles more than clausal bundles
Evaluation the oral hygiene conditions, oral Candida colonization and salivary Streptococcus mutans and Lactobacilli density in a group of ?-thalassemic children and adolescence
In this study, the prevalence and distribution of dental caries and oral hygiene conditions in a group of patients with ?-TM are evaluated and the results compared to age-and gender-matched healthy patients. In addition, oral candida colonization and the density of Streptococcus mutans (S.mutans) and Lactobacilli in the total saliva are assessed. This study involved 59 ?-TM patients between 6-16 years old (mean:11.59±3.22), who applied to the Department of Pedodontics, Faculty of Dentistry, Akdeniz University, with ongoing follow-up, treatment and regular blood transfusions. All enrolled patients were diagnosed with ?-TM by the Department of Pediatric Hematology and Oncology, Faculty of Medicine, Akdeniz University. As a control group, age-and gender-matched healthy 50 patients were included to the study. Plaque (p=0.001), DMFT (p=0.009) and DMFS (p=0.039) indices were significantly higher in the ?-TM patients, whereas, the oral hygiene status was significantly lower (p=0.004). Saliva buffering capacity average was insignificantly but slightly more in ?-TM patients(p=0.131). While S.mutans values were significantly higher in the ?-TM patients (p=0.002), no significant difference was found in the Lactobacillus (p=0.131) and Candida values (p=0.33). DMFT, DMFS, Plaque and oral hygiene indices and S.mutans values were found significantly different in ?-TM patients than healthy, control group patients, in this study
In vitro clonal micropropagation of vigna caracalla l. verdc.
Vigna caracalla L. Verdc., “İzmir sarmaşığı’’ olarak da adlandırılan, hoş kokulu güzel çiçekleriyle dikkat çeken bir süs bitkisidir. Bu çalışmada, Vigna caracalla L. Verdc. bitkisinde in vitro klonal mikroçoğaltımın gerçekleştirilmesi için etkili bir protokolün geliştirilmesi amaçlanmıştır. Tohumlar, farklı sterilizasyon yöntemlerine maruz bırakıldıktan sonra MS besin ortamlarında kültüre alınmışlar. En yüksek sterilizasyon (%93.33) oranı (%93.33); 1 dk %70 etil alkol, 4 dk %0.1 HgCl2 uygulamasının ardından, 7 saat suda bekletilen tohumlarda elde edilmiştir. En yüksek çimlenme yüzdesi (%95.24), N6 besin ortamı içeren 250 mL’lik erlenlerde gözlenmiştir. En yüksek ortalama sürgün uzunluğu (5.05 cm) 1 mg/L IBA + 0.5 mg/L BAP içeren MS besin ortamında kültüre alınan sürgün ucu eksplantlarından elde edilmiştir. Jelleştirici ajan, ışık şiddeti ve eksplant tipinin sürgün rejenerasyonuna etkisinin belirlenmesi için yapılan denemelerde ise en yüksek çoğaltım katsayısı (1.71) ve yaprak boyu (0.82 cm), Duchefa agar ile katılaştırılmış N6 besin ortamında 4200 lüks ışık şiddetine maruz bırakılan nod eksplantlarından elde edilmiştir. Bu çalışma kapsamında, fazla hiperhidrisite göstermeyen ve çoğaltım oranı daha yüksek olan 16 adet klonun mikroçoğaltım denemelerinde uygun reaksiyon verdiği belirlenmiştir. En yüksek kök rejenerasyonu (%85.71), Fluka agar ile katılaştırılmış N6 besin ortamındaki 4200 lüks ışık şiddetine maruz bırakılan sürgün ucu eksplantlarında saptanmıştır. Köklü sürgünler, %70 başarı yüzdesi ile aklimatize edilmişlerdir.Vigna caracalla L. Verdc. is an ornamental plant, having with its beautiful odorous remarkable flowers, named as "İzmir's ivy". In this study, it was aimed to develop an effective protocol for in vitro clonal micropropagation in Vigna caracalla L. Verdc. plant. The seeds were cultured in MS medium after exposed to different sterilization methods. The highest percentage of sterilization (93.33%) were achieved when the seeds were soaked in 70% ethyl alcohol for 1 min, 0.1% HgCl2 for 4 min and then kept sterilized distilled water for 7 hours. The highest percentage of germination (95.24%) was observed in 250 mL Erlenmeyer flasks containing N6 medium. The highest shoot length (5.05 cm) was obtained from shoot tip explants cultured in MS medium containing 1 mg/L IBA + 0.5 mg/L BAP. In the experiments carried out to determine the effect of gelling agent, light intensity and explant type on shoot regeneration, the highest multiplication coefficient (1.71) and leaf length (0.82 cm) was achieved in node explants cultured in N6 medium solidified with Duchefa agar and exposed to 4200 lux light intensity. Within the scope of this study, it was determined that 16 clones that did not show much hyperhydricity and had higher multiplication rate gave appropriate responses for micropropagation experiments. The highest root regeneration (85.71%) was achieved from shoot tip explants cultured in N6 medium solidified with Fluka agar and exposed to 4200 lux light intensity. The rooted plantlets were acclimatized with 70% success
Clinical Experience for Modified Thoracoabdominal Nerve Block Through Perichondrial Approach (M-TAPA) in Five Patients. Dermatomal Evaluation and Application of Different Volumes: A Case Series and Review of Literature
Thoracoabdominal nerves block through perichondrial approach (TAPA) is a novel block and provides abdominal analgesia. TAPA block targets the both anterior and the lateral branches of the thoracoabdominal nerves. Modified-TAPA (M-TAPA) was defined due to the need for blocking certain dermatomes depending on the surgical incision sites. In the literature, the knowledge about the efficiency and dermatomal coverage of M-TAPA is limited. In this case series, we want to report our experiences with this issue
Ebeveyn ve öğretmen mükemmeliyetçiliğinin 5-6 yaş okul öncesi dönem çocuklarının algılanan kaygı düzeyini öngörmedeki rolü
Bu tezde, ebeveyn ve öğretmen mükemmeliyetçiliğinin, okul öncesine devam eden 5-6 yaş çocuklarının algılanan kaygı düzeylerini ön görmedeki rolleri incelenmektedir. Veri toplamak amacıyla, Okul Öncesi Kaygı Ölçeği (Ebeveyn Formu), Okul Öncesi Kaygı Ölçeği (Öğretmen Formu), Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği ve araştırmacı tarafından oluşturulan öğretmen ve ailelere yönelik kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırma, Denizli İl Merkezinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı anasınıflarına ve bağımsız anaokullarına devam etmekte olan 5 ve 6 yaşlarında 379 çocuğun ebeveynleri ve öğretmenleri ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verilerinin analizinde çoklu ve aşamalı regresyon, ANOVA, Tukey Post-Hoc Test ve korelasyon istatistiki tekniklerden yararlanılmıştır. Annelerin ve babaların tek başlarına sosyal düzene yönelik mükemmeliyetçilik düzeylerinin ebeveynin algıladığı çocuk kaygısının anlamlı yordayıcısı olduğu görülmekle birlikte, kendilerine yönelik ve başkalarına yönelik mükemmeliyetçilik düzeylerinin kaygı üzerinde anlamlı yordayıcı olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra öğretmenin algıladığı kaygı düzeyleri üzerinde öğretmen mükemmeliyetçilik düzeyinin anlamlı bir yordayıcı olmadığı belirlenmiştir.This thesis analyses the roles of parent and teacher perfectionism on predicting anxiety levels of 5 and 6 year old preschool children. The data collection was done through the use of Preschool Anxiety Scale (Parent Form), Preschool Anxiety Scale (Teacher Form), Multi-dimensional Perfectionism Scale and Personal Information Form (Parent and Teacher Form). The last form was developed by the researcher of the thesis. The study was carried out with parents and teachers of 379 preschool children in kindergartens (privately owned or run by the Ministry of Education) in the city of Denizli. The data were analyzed using multiple and stepwise regressions, ANOVA; Tukey Post-Hoc Test and correlation statistics tests. The results indicated that the social-oriented perfectionism levels of mothers and fathers were valid estimators of parental observation of the children?s anxiety level. On the other hand, it was found that self-oriented and other-oriented perfectionism levels of parents were not the valid estimators of parental observation of the children?s anxiety level. In addition, it was determined that the teacher?s perfectionism level was not significant on teacher?s perception of the children?s anxiety level
Bir okul öncesi eğitim kurumunda ekolojik ayak izi uygulamaları ile sürdürülebilir yaşam fırsatlarının geliştirilmesi
Bu çalışma okul öncesi eğitimde ekolojik ayak izi uygulamaları ile sürdürülebilir yaşam fırsatlarının geliştirilmesi amacıyla kurum personeli ve araştırmacının karşılıklı-işbirliğine dayanan eylem araştırması deseninde gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubu, Denizli ili, Pamukkale ilçesinde bulunan resmi bağımsız bir okul öncesi eğitim kurumunda çalışan müdür, müdür yardımcısı, öğretmenler ve diğer personel olmak üzere toplam 19 kişiden oluşrmaktadır. Çalışma grubuna ayrıca, okulda öğrenim gören 60-72 aylık 18 çocuk ve ebeveynleri dahil edilmiştir. Araştırma verileri nitel ve nicel veri toplama yöntemleri ile gerçekleştirilmiştir. Nitel veriler, görüşmeler, gözlemler, araştırmacı ve katılımcı günlükleri, fotoğraflar, video kayıtları ve dokümanlar yoluyla toplanmıştır. Çalışma kapsamı, mevcut durumun belirlenmesi, eylem süreci ve genel değerlendirme olmak üzere üç aşamalı gerçekleştirilmiştir. Mevcut durumu belirlemede, okulun ekolojik ayak izi hesaplanmış aynı zamanda, katılımcı personelin ekolojik ayak izi kavramına yönelik ön bilgi durumları belirlenmiştir. Eylem süreci, araştırmacı tarafından gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısı ile başlamış ve süreç, enerji, su, gıda tüketimi, ulaşım ve atık yönetimine yönelik gerçekleştirilen beş eylem döngüsü ile tamamlanmıştır. Sürecin değerlendirmesinde, izleme sınıfındaki öğretmenin, gerçekleştirilen eylem sürecinin, planlama, uygulama değerlendirme ve yansıtma basamaklarına ilişkin görüşleri belirlenmiştir; aynı zamanda izleme sınıfındaki öğretmenin okul öncesi eğitimde ekolojik ayak izi uygulamalarına ve araştırmadaki katılımcılara ilişkin genel değerlendirmeleri de alınmıştır. Ayrıca, süreç içerisindeki deneyimlerin, kurumun yöneticileri, öğretmenleri ve diğer personelinin, sürdürülebilir yaşama yönelik farkındalık, tutum ve davranışları ile ekolojik ayak izi farkındalık düzeyleri puanları arasındaki değişim ve katılımcıların ekolojik ayak izini azaltma konusundaki görüşleri değerlendirilmiştir. Okulda öğrenim göre 60-72 ay grubu çocukların, ekolojik ayak izi farkındalık düzeylerindeki değişim de, sürecin değerlendirilmesine ilişkin olarak tartışılmıştıır. Son olarak, sürecin değerlendirilmesinde personelin ve ailelerin proje ile ilgili genel görüşleri de değerlendirilmiştir. Çalışmada eylem süreci kapsamında ekolojik ayak izinin azaltılmasına yönelik oluşturulan eylemlerin büyük çoğunluğu gerçekleştirilmiştir. Süreç sonunda okul personelinin sürdürülebilir yaşama yönelik farkındalığı, tutum ve davranışlarında olumlu yönde anlamlı değişiklik olduğu belirlenmiştir. İzleme sınıfındaki çocukların ekolojik ayak izi farkındalık düzeylerinde de benzer bulguya ulaşılmıştır. Elde edilen bu sonuçlar değerlendirildiğinde, ekolojik ayak izi uygulamalarının, kurumun, tasarım ve süreçlerini, tüm personelinin tutum, farkındalık ve davranışlarını, çocukların ekolojik ayak izi farkındalık düzeylerini sürdürülebilir yaşam fırsatı sağlaması yönünde olumlu olarak değiştirdiği söylenebilir. Bu nedenle, ekolojik ayak izi uygulamalarının, okul öncesi eğitim kurumlarında sürdürülebilir yaşam fırsatları geliştirme amacına yönelik etkili bir uygulama aracı olduğu düşünülmektedir.This study was carried out in the form of a mutual-cooperative action research design by preschool staff and researcher in order to develop sustainable life opportunities through ecological footprint applications. The study group consisted of all administrative, auxiliary and educational staff, children and parents of a formal preschool in Denizli, Turkey. The data were collected by qualitative and quantitative tools including interviews, observations, logs, photographs, video recordings and documents, Ecological Footprint Awareness Scales for both adults and for children. The scope of the study consisted of three stages: (1) determination of the current situation, (2) action process, and (3) general evaluation. At the first stage, the ecological footprint of the school was calculated, and the prior knowledge of the participants regarding the ecological footprint concept was determined. The action process started with an information meeting held by the researcher and was completed with five action cycles namely energy, water, food consumption, transportation and waste management. At the last stage, the views of the participants about the action process and their views on the general evaluations of the ecological footprint applications were taken. At this stage also the ecological footprint awareness scores and attitudes towards reducing the ecological footprint of the participants were evaluated. At the end of the study, it is seen that the majority of the planned actions were realized within the scope of the action process. With the study, a positive significant change was determined between the participants' sustainable awareness, attitudes and behaviors regarding ecological footprints. In the study during the action process, the majority of the actions designed to reduce the ecological footprint were realized. At the end of the process, it was determined that there was a significant positive change in the awareness, attitudes and behaviors of school personnel towards sustainable life. Similar findings were found regarding the ecological footprint awareness levels of children in the class that was monitored. When these results are evaluated, it can be said that ecological footprint applications positively change the design and processes of the institution, attitudes, awareness and behaviors of all staff and children's ecological footprint awareness levels to provide a sustainable life opportunity. Therefore, ecological footprint applications are considered to be an effective implementation tool for the purpose of developing sustainable living opportunities in preschool education institutions
Okul Öncesi Dönemde Kültürel Miras Eğitimine İlişkin Öğretmen Görüşleri: Denizli İli Örneği
Kültürel miras geçmişten günümüze gelen ve gelecek nesillere aktarılması gereken değerler bütünüdür. Bu çalışmada okul öncesi öğretmenlerin kültürel miras algısı ve okul öncesinde kültürel miras eğitime bakış açıları araştırılmıştır. Çalışma Denizli’de okul öncesi çocuklarla çalışan 74 öğretmeninin kültürel miras eğitimine ilişkin görüşlerinin belirlenmesini amaçlamaktadır ve çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden tekli durum çalışması ve örnekleme yöntemlerinden amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır ve elde edilen verilerin analizinde betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmada, öğretmenlerin yaklaşık yarısının kültürel miras denildiğinde “bir milletin geçmişten günümüze gelen maddi ve manevi değerleri” düşündükleri ortaya konulmuştur. Bunun yanı sıra gelenek, “gelenek, görenek, örf ve adetler”, “milli değerler” ve “evrensel değerler” gibi farklı cevaplar da verilmiştir. Öğretmenler kültürel mirası çoğunlukla bir milletin geçmişten günümüze gelen maddi-manevi değerleri olarak görmektedir (n=50; %48.54). Okul Öncesi öğretmenler kültürel miras öğeleri arasında doğal ve tarihi alanları (n=59; %38.31) ilk sırada görmektedirler. Ankete katılanların tamamı okul öncesi dönemde kültürel miras eğitimi verilmesi yönünde görüş belirtmiştir. Öğretmenlerinin okul öncesi dönemde kültürel miras eğitimine yer verilmesine yönelik nedenleri arasında en çok “ağaç yaş iken eğilir” (n=21; %24.14) ve “kültürü öğrenmek ve korumak için” (n=18; %20.69) nedenleri gelmektedir. Ankete katılan öğretmenlerin tümünün çocuklar ile kültürel miras eğitimine yönelik olarak, kültürel miras eğitiminde sanat etkinliği, fen etkinliği, matematik etkinliği, Türkçe etkinliği, oyun etkinliği, okuma yazma hazırlık etkinliği, alan gezisi ve drama etkinlikleri yaptırdıkları anlaşılmaktadır. Katılımcıların yarısından fazlasının (n=40; %54.05) eğitim programının kültürel miras eğitiminde beklentilerini karşıladığı görülürken, 34 katılımcının (%44.05) konu ile ilgili beklentilerini karşılamadığı anlaşılmaktadır. Öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun (n=68; %91.89) kültürel miras eğitiminde materyal kullandığı ve konu ile ilgili hizmet içi eğitim almadıkları (n=62; %83.78) görülmüştür
- …