200 research outputs found
İlkokulun Hazır Oluşunu Değerlendirme Aracı’nın (İHODA) Geliştirilmesi: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması
Bu araştırmada ilkokulların, okula başlayan çocuklar için hazırlıklı olma durumlarını tespit etmede kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir değerlendirme aracının geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Alanyazında ilkokulun hazır oluşunun incelendiği bir ölçme aracının bulunmaması, araştırmanın gerekçesini oluşturmaktadır. Araştırma, ölçek geliştirme süreçleri izlenerek yürütülmüştür. Veriler, iki katılımcı grubundan elde edilmektedir. Aracın kapsam ve görünüş geçerliği, uzman görüşüyle sağlanmıştır. Aracın yapı geçerliği için Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) ve Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) gerçekleştirilmiştir. Güvenirlik hesaplamalarında ise iç tutarlılığa bakılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi, aracın 26 madde ve dört faktörlü bir yapıdan oluştuğunu göstermektedir. Doğrulayıcı faktör analizinde, modelin 24 madde ve dört faktörlü yapısı ile kabul edilebilir uyum değerlerine (X²/sd=1,829; CFI=.91; IFI=.91; RMSEA=.07; SRMR=.08, PNFI=.71; PGFI=.64) ulaşılmıştır. Modelin bazı uyum değerleri (GFI=.79; AGFI=.74), kabul edilebilir değer düzeyinde değildir. Fakat bu değerlerin (GFI, AGFI), kabul edilebilir değerlere yakın değerler oldukları ve modelin, araştırmanın diğer bulguları tarafından desteklendiği görülmektedir. Aracın sadelik ve yalınlık düzeyi .64’lük basitlik uyum değeriyle (PGFI) orta üstü düzeydedir. Aracın alpha cronbach değerleri, “Fiziki Düzenlemeler” boyutunda .81; “Fiziki Güvenlik Önlemleri” boyutunda .91; “Öğretmen” boyutunda .83 ve “Geçiş” boyutunda .92’dir. Aracın tümüne ilişkin alpha cronbach değeri .93’tür. Araştırmanın, “Okula Hazır Oluş” kavramının boyutlarından “Okulun Hazır Olması” boyutunda yapılacak araştırmalarda somut sonuçlara ulaşılmasına katkıda bulunacağı düşünülmektedir
FAALİYET TABANLI MALİYETLEME ve SÜREYE DAYALI FAALİYET TABANLI MALİYETLEME YÖNTEMLERİ
Teknolojik gelişmelere bağlı olarak değişen çevresel koşullar işletmelerin maliyet yapılarını değiştirmiş, dolaylı maliyetlerin toplam maliyetler içerisindeki payının artmasına neden olmuştur. Yoğun rekabet ortamında maliyet yönetiminin giderek önemli hale gelmesi işletmeleri birim ürün maliyetlerini doğru hesaplamaya zorlamaktadır. Doğru maliyet bilgisi işletmelerin piyasada rekabet edebilmesini sağlar. Bu bağlamda, Faaliyet Tabanlı Maliyetleme (FTM) yöntemi ve Süreye Dayalı Faaliyet Tabanlı Maliyetleme (SDFTM) yöntemi bu doğrultuda geliştirilmiştir.
A Qualitative Study on the Reading Preferences and Expectations of Second-Grade Students from Libraries
Çocuğun, okuma kültürünü edinmesindeki etkili araçlardan biri olan çocuk kitaplarıyla tanışması ve okul dışında kütüphaneye erişimi onun okuma eylemini yaşamının temel bir gereksinimi olarak içselleştirmesini sağlar. Araştırma ile 2017-2018 eğitim-öğretim yılında kütüphane üyeliği bulunan ilkokul ikinci sınıf öğrencilerinin okuma tercihleri ve kütüphanelerden beklentilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, “bütüncül çoklu durum” deseni ile tasarlanmıştır. Araştırma verileri, ölçüt örnekleme aracılığıyla belirlenen 12 ilkokul ikinci sınıf öğrencisi ile görüşmeler yapılarak toplanmıştır. Bulgular, öğrencilerin üç kütüphaneden toplamda 15 farklı eseri sıklıkla ödünç aldıklarını göstermiştir. Öğrencilerin yarıya yakınının sessiz okuma ortamlarını ve Mustafa Orakçı ile Jeff Kinney’nin eserlerini tercih ettikleri belirlenmiştir. Sonuçlar, öğrencilerin kütüphanelerde eser sayısının arttırılması ve eğlenceli eserlere daha fazla yer verilmesini istediklerini göstermiştir.Introducing children’s books to children, which is one of the most effective means of enabling them to develop their reading culture, and using libraries out of school time allow them to recognize reading as a basic requirement of life. This study aimed to determine the reading preferences and expectations of second-grade students in primary schools from libraries in the 2017-2018 school year. This study employed a holistic, multi-case study design. The data were collected through interviews with 12 second-grade students, which were selected by criterion sampling method. The findings showed that a total of 15 books were frequently borrowed from the three libraries by the second-grade students. The results also revealed that almost half of the students preferred reading books in quiet environments and opted for the books penned by Mustafa Orakçı and Jeff Kinney. The students in this study reported that they want the libraries to increase the number of books they offer and to offer more entertaining books
Effect of Resveratrol on Hematological and Biochemical Alterations in Rats Exposed to Fluoride
We investigated the protective effects of resveratrol on hematological and biochemical changes induced by fluoride in rats. A total of 28 rats were divided into 4 groups: control, resveratrol, fluoride, and fluoride/resveratrol ( = 7 each), for a total of 21 days of treatment. Blood samples were taken and hematological and biochemical parameters were measured. Compared to the control group, the fluoride-treated group showed significant differences in several hematological parameters, including decreases in WBC, RBC, and PLT counts and neutrophil ratio. The group that received resveratrol alone showed a decrease in WBC count compared to the control group. Furthermore, in comparison to the control group, the fluoride group showed significantly increased ALT enzyme activity and decreased inorganic phosphorus level. The hematological and biochemical parameters in the fluoride + resveratrol treated group were similar to control group. In the fluoride + resveratrol group, resveratrol restored the changes observed following fluoride treatment, including decreased counts of WBC, RBC, and PLT, decreased neutrophil ratio and inorganic phosphorus levels, and elevated ALT enzyme activity. The present study showed that fluoride caused adverse effects in rats and that resveratrol reduced hematological and biochemical alterations produced by fluoride exposure
Effect of Resveratrol on Hematological and Biochemical Alterations in Rats Exposed to Fluoride
We investigated the protective effects of resveratrol on hematological and biochemical changes induced by fluoride in rats. A total of 28 rats were divided into 4 groups: control, resveratrol, fluoride, and fluoride/resveratrol ( = 7 each), for a total of 21 days of treatment. Blood samples were taken and hematological and biochemical parameters were measured. Compared to the control group, the fluoride-treated group showed significant differences in several hematological parameters, including decreases in WBC, RBC, and PLT counts and neutrophil ratio. The group that received resveratrol alone showed a decrease in WBC count compared to the control group. Furthermore, in comparison to the control group, the fluoride group showed significantly increased ALT enzyme activity and decreased inorganic phosphorus level. The hematological and biochemical parameters in the fluoride + resveratrol treated group were similar to control group. In the fluoride + resveratrol group, resveratrol restored the changes observed following fluoride treatment, including decreased counts of WBC, RBC, and PLT, decreased neutrophil ratio and inorganic phosphorus levels, and elevated ALT enzyme activity. The present study showed that fluoride caused adverse effects in rats and that resveratrol reduced hematological and biochemical alterations produced by fluoride exposure
GENERAL CLINICAL EVALUATION OF THE CHRONIC LYMPHOCYTIC LEUKEMIA PATIENTS
Amaç: Çalışmamızda 2000-2011 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp FakültesiHematoloj Bilim Dalı tarafından takip edilen 114 hastanın demografik verileri, tedaviendikasyonları, tedavi yanıtları ve total sağ kalım analizlerinin yapılması amaçlandı.Yöntemler: Kronik lenfoblastik lösemi tanısıyla takip edilen 114 hastanın verilerigeriye dönük olarak değerlendirildi.Bulgular: Hastaların 60'ı erkek (%52,6), 54'ü kadındı (%47,4). Ortanca yaş 64 olaraksaptandı. 61 hasta tedavisiz izlenirken 53 hasta tedavi aldı. Tanıdan ilk tedaviye kadargeçen süre ortalama 15,57 ay idi. İlk sıra kemoterapide en sık klorambusil kullanıldı(%62). Hastaların ilk sıra kemoterapi sonrası yapılan değerlendirmelerinde 40 hastadakısmi yanıt, 5 tam yanıt, 7 stabil hastalık ve 1 hastada progresyon izlendi veprogresyonsuz sağ kalım ortalaması 18 ay olarak bulundu. 25 hasta ikinci sırakemoterapi aldı. İkinci sıra kemoterapinin progresyonsuz sağ kalım ortalaması 6,23 ayolarak hesaplandı. 6 hastaya üçüncü sıra kemoterapi verildi ve üçüncü sıra kemoterapininprogresyonsuz sağ kalım ortalaması 5,5 ay idi. Çalışma sonunda 114hastanın ortalama toplam sağ kalım süreleri 92,8 ay olarak hesaplandı. Rai ve Binetevresi yüksek olan hastalarda tedavisiz sağ kalım ve progresyonsuz sağ kalımsürelerinin kısaldığı görüldü (p<0,05). Çalışma süresinde 14 hasta hastalık ilişkilinedenlerle 9 hasta hastalık dışı nedenlerle hayatını kaybetti.Sonuç: Hastalarımızın demografik özellikleri diğer çalışmalarla benzer iken tedavi alanhastalarda toplam sağ kalım süresinin daha kısa olmasının nedeni gelişmiş prognostikbelirteçlerin merkezimizde kullanılmaması, ilk sıra tedavilerde monoklonalantikorların yer almaması ve yetersiz hasta uyumu olabilir. Objectıve: Demographic features, treatment endications, responds to treatment of 114chronic lymphocytic leukemia patients observed in years of 2000-2011 on hematologydepartment of Dokuz Eylül University Medical Faculty have been analyzed in ourstudy.Methods: Features of 114 CLL patients were evaluated retrospectively.Results: In 60 patients were male (%52.6), 54 patients were female(%47.4). The medianage was 64. While 61 patients were being observed without treatment, 53 patients were under medical treatment. The therapy free survival was 15.57 months. Chlorambucilwas the most prefered drug on the first line therapy (%62). In the evaluation first linechemotherapy; partial remission for 40, complete remission for 5, stable disease for 7,progression for 1 patient was observed.Progression free survival was 18 months. 25patients have second line therapy. The progression free survival of the second linetherapy was 6.23 months. The third line therapy was given to 6 patients, theprogression free survival of the third line therapy was 5,5 months. At the end of thestudy overall survival was 92.8 months. For the patients whose Rai and Binet stage ishigh, therapy free survival and progression free survival 1 time is shorter (p<0.05).During the study deaths of the 14 patients were related to the CLL and 9 patientsrelated to another reasons.Conclusıon: Demographic features of patients are similar to other studies. Causes ofshorter survival time in therapy group may be related to lack of using modernprognostic markers in our center, lack of using monoclonal antibodies on the first linetherapy and poor patient adaptation to treatmen
MULTİPLE MYELOMLU HASTADA GELİŞEN MALİGN PLEVRAL EFFÜZYON
Malign plevral effüzyon, multiple myelomda progresyonla karekterize ve geç gelişenbir komplikasyondur. Tanıdan sonra ortalama yaşam süresi 4 aydır ve sistemikkemoterapilere oldukça dirençlidir. Biz bu makalede 49 yaşında tanıdan 4 ay sonramalign plevral effüzyon gelişen ve solunum yetmezliği nedeniyle kaybedilen birhastayı sunuyoruz.Malign pleural effusion is a late and rare complication of multiple myeloma revealingthe progression. The mean survival time is four months after the diagnosis with a poorresponse to systemic chemotherapy.In this paper we mentioned about a 49 year old multiple myeloma patient in her fourthmonth of the diagnosis with a formation of malign pleural effusion just after inductionchemotherapy and died because of respiratory failure
SINGLE CENTER EXPERIENCE: RETROSPECTIVE ANALYSIS OF FOLLICULER LYMPHOMA
Amaç: Folliküler lenfoma, ikinci en sık görülen lenfoma türü olup, bütün non hodgkinlenfomaların %20-25'ini, yavaş seyirli (indolen) lenfomaların ise %70'ini oluşturur.Ortalama yaşam beklentisi yaklaşık 10 yıldır. Fakat beklenen yaşam süresi monoklonalantikorların keşfi ile uzamıştır.Yöntemler: Bu çalışmada, folliküler lenfomalı 28 hastanın klinikopatolojik özellikleri,tedavi modaliteleri ve yanıt oranları retrospektif olarak değerlendirilmiştir.Bulgular: Hastaların %39,3'ünde B semptomları ve %35,7'sinde kemik iliği tutulumumevcuttu. FLIPI skorlarına göre hastaların %37,5'i düşük, %21,4'ü orta ve %39,3'ü iseyüksek risk grubundaydı. Hastaların %32,1'i hastalığın erken evrelerinde idi.Hastaların %46,4'inde evre 1 ve %14,3'ünde evre 3 patolojik hastalık mevcuttu. %78,6hasta kemoterapi almıştı ve en çok kullanılan rejim de CVP (%53,6) idi. %14,3 hastadaradyoterapi uygulanmış ve hastaların %7,1' i tedavisiz izlenmişti. 9 hastada rituksimabilk sırada kullanılmış, 5 hastada ise ilk nükste kemoterapi ile birlikte uygulanmıştı. İlksıra kemoterapi sonrası; toplam remisyon oranı %74 olmakla birlikte hastaların%46,4'ünde tam yanıt, %25'inde ise kısmi yanıt gözlendi. Ortanca izlem süresi 32,8 ay(5-101 ay) ve ortanca hastalıksız sağ kalım 22,5 aydı (1-67 ay).Sonuç: Çalışmamızın sonuçları doğrultusunda, folliküler lenfomada başlangıçtedavisinde rituksimablı kemoterapi rejimleri ve remisyon sağlanan olgularda idamerituksimab tedavisinin akılcı bir hasta yönetimi olduğunu düşünmekteyiz. Objectıve: Follicular lymphoma is the second most common lymphoma comprising20-25% of all non hodgkin lymphomas and 70% of low grade lymphomas.Mediansurvival is around 10 years but survival rates were improved since the discovery ofmonoclonal antibodies.Methods: In this study, the clinicopathological features, the treatment modalities andthe response rates of 28 patients with follicular lymphoma were retrospectivelyanalyzed.Results: 39.3% of patients had b symptoms and the bone marrow involvement rate was35.7%. FLIPI scores; 35.7% of patients were in low risk group, 21.4% were in intermedi ate risk group and 39.3% were in high risk group. 32.1% of patiens were in early stagesof disease. 46.4% of patients had grade 1 and 14.3% had grade 3 pathologicdisease.78.6% of patients were treated with chemotherapy and the leading regimenwas CVP (53.6%) 14.3% of patients were treated with radiotherapy and 7.1% of patientswere followed without treatment.9 patients had rituximab as a firstline therapy and 5patients had rituximab after first relapse with adjunct to the chemotherapy. 4 patientshad rituximab as a maintanence therapy after remission. After firstline chemotherapy,with a total remission rate of 71.4,46.4% of patients had complete remission and 25%had partial remission.Median follow up time was 32.8 months (5-101 months) andmedian disease free survival was 22.5 months (1-67 months).Conclusion: We may conclude that the combination of rituximab with the firstlinetherapies and maintanence of rituximab after the first response is a rational way ofmanagement of follicular lymphoma with regard to the analysis of data obtained fromthis study
AML transformation and myeloid sarcoma in central nervous system in CMML patient
Myeloid sarkom inmatür granülositlerden oluşan ve nadir görülen bir tümördür. Hematolojik malignitelere eşlik edebileceği gibi miyeloproliferatif hastalıkların başlangıç semptomu olarak izlenebilir. Biz bu yazıda bilinç bulanıklığı ve gözünde şişlik yakınması ile başvuran Kronik Miyelomonositer Lösemi hastasında eş zamanlı gelişen AML-M4 ile frontal lob ve orbitada gelişen granülositik sarkom birlikteliği olan hastayı sunuyoruz. AML tedavisi ile hastanın beyin parankimi ve gözündeki lezyonlar belirgin geriledi. . Myeloid sarcoma is an uncommon tumor composed of immature granulocytes. It is described along with hematologic malignancies or it occurs as a first sign of myeloproliferative disorders incidently. In this paper we emphasize a Chronic Myelomonocytic Leukemia (CMML) patient with a swollen eye and unconsciousness presenting orbita and frontal lobe granulocytic sarcoma at the same time the AML-M4 transformation in bone marrow aspiration. By the treatment of AML the swollen eye and the lesion in the brain paranchim is regressed
- …