47 research outputs found
Importance of Grass Carp (Ctenopharyngodon idella) for Controlling of Aquatic Vegetation
Aquatic plants are beneficial and a necessary part of lakes and reservoirs. Also, some kind of plants are the main food source for aquatic animals. Plants are able to stabilize sediments, improve water clarity and add diversity to the shallow areas of lakes. On the other hand, overgrown plants can become a nuisance by hindering human uses of water and threaten the structure and function of diverse native aquatic ecosystems. This chapter aims to make analysis of using of grass carp to control aquatic vegetation. In this concept, origin and distribution, biological features, reproduction, feeding behaviour and effects of grass carp on aquatic plants, water body and sediments are also discussed
The determination of the biochemical properties of some monofloral honey samples produced across Turkey
biyokimyasal analiz sonuçları Tablo 1'de verilmiştir. Tablo 1'de görüldüğü üzere bal örneklerinin ortalama nem oranları %19,15 olarak bulunmuştur. Bu değer Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği, Avrupa Birliği ve Kodeks standartlarında belirtilen en fazla %20 sınırının altındadır. Nem oranı %20'nin üzerinde bulunan kestane balının nem içeriği doğal özelliğinden kaynaklanmakta ve genellikle nem oranı yüksek bulunmaktadır (Gül, 2008). Ancak maydanoz ve ayçiçeği ballarının erken hasat nedeniyle tam olarak olgunlaşmadığı ve bu nedenle nem içeriklerinin yüksek olduğu düşünülmektedir. Zira petek yüzeyin 1/2 ya da 2/3'ü sırlanmadan hasat edilen balların nem içerikleri yüksek bulunmaktadır (Genç ve Dodoloğlu, 2011; Doğaroğlu, 1999). Yapılan istatistiki analizler sonucunda bal örneklerinde belirlenen kül, nem, ph, asitlik, elektriksel iletkenlik, HMF, Diastaz sayısı, invert şeker ve sakkaroz miktarı ortalamaları arasındaki farklar istatistiki olarak önemli bulunmuştur (P<0,000).This study was conducted in 2013 to determine the biochemical properties of 10 different monofloral honey types produced across Turkey. For the study, honey samples were obtained from beekeepers and the identity and relative percentage of dominant pollen types in samples was determined through microscopic analysis. Pollen analysis revealed that honey types chaste tree (Vitex agnus-castus) and sunflower (Helianthus annuus) contained high proportions of each respective pollen type. These proportions reached as high as 86%, while other honey types such as Anason had low Anasom pollen content, occurring at 45% in whole honey samples. Biochemical analysis revealed that the average honey sample quality characteristics were as followings: ash 0.37±0.04, electricity conductivity 0.79±0.07 mS/cm, moisture 19.15±0.09%, pH 3.97±0.02, acidity 29.07±0.39 meq/kg, hydroxymethylfurfural (HMF), 6.17±0.76 mg/kg, diastase 22.05±0.00, invert sugar 69.72±0.49% and sucrose 2.90±0.30%. These analyses confirmed that honey samples met standards outlined by the Turkish Food Codex Honey Standard, European Union Honey Standard and Codex Standards respectively
The Determination of the Biochemical Properties of Some Monofloral Honey Samples Produced across Turkey
This study was conducted in 2013 to determine the biochemical properties of 10 different monofloral honey types produced across Turkey. For the study, honey samples were obtained from beekeepers and the identity and relative percentage of dominant pollen types in samples was determined through microscopic analysis. Pollen analysis revealed that honey types chaste tree (Vitex agnus-castus) and sunflower (Helianthus annuus) contained high proportions of each respective pollen type. These proportions reached as high as 86%, while other honey types such as Anason had low Anasom pollen content, occurring at 45% in whole honey samples. Biochemical analysis revealed that the average honey sample quality characteristics were as followings: ash 0.37±0.04, electricity conductivity 0.79±0.07 mS/cm, moisture 19.15±0.09%, pH 3.97±0.02, acidity 29.07±0.39 meq/kg, hydroxymethylfurfural (HMF), 6.17±0.76 mg/kg, diastase 22.05±0.00, invert sugar 69.72±0.49% and sucrose 2.90±0.30%. These analyses confirmed that honey samples met standards outlined by the Turkish Food Codex Honey Standard, European Union Honey Standard and Codex Standards respectively
İnvestigation of bee diseases in beekeeping enterpricese in Hatay province
Hatay yöresinde 11 ilçe ve 51 köyde 89 arıcının toplam 5730 kolonisi , 2003 yılı Eylül/Ekim tarihleri arasında kontrol edilerek koloniler önemli arı hastalık ve parazitleri yönünden incelenmiştir. İncelenen tüm ilçelerin Varroa paraziti ile bulaşık olduğu belirlenmiş, Hassa ve Altınözü ilçeleri dışındaki tüm ilçelerde ise yavru çürüklüğü hastalığı ile karşılaşılmış ve Nosema hastalığına ise rastlanılmamıştır. Araştırma sonunda arıcıların önemli arı hastalıklarını tanıdıkları ancak koruma kontrol ve tedavi konusunda bazı eksikliklerinin olduğu saptanmıştır.In this study honeybee diseases and parasites were investigated from 5730 colonies in 11 districts, 51 villages of Hatay provinces. The results show that all investigated district were infected with Varroa mite. Also all districts were infected with foulbrood disease except Hassa and Altnözü district. On the other hand Nosema diseases were not to detect in all districts. The present study ıt was determined that beekeepers were aware of all diseases related honey bee colonies, but do not have enough knowledge in terms of protection, control and treatment
Determination of the beekeeper’s socio-economic structure and the technical characteristics of beekeeping in Uşak province
Amaç: Bu çalışmada Uşak İlinde arıcılık potansiyelinin araştırılması, arıcıların sosyo-ekonomik yapılarının tespiti, arıcıların sorunlarının belirlenip, bu sorunların çözümüne yönelik önerilerin sunulması amaçlanmıştır. Yöntem ve Bulgular: Çalışmanın ana materyalini Uşak İlinde arıcılık yapan işletmelerden anket yöntemiyle elde edilen veriler oluşturmaktadır. Veriler bu kapsamda Uşak İlinde arıcılık yapan toplam 75 adet işletmede yüz yüze anket yöntemi ile elde edilmiştir. Genel Yorum: Elde edilen bulgulara göre çalışmaya katılan arıcıların yaş ortalaması 53.19 yıl, arıcılık deneyimleri 18.47 yıl olduğu belirlenmiştir. Ayrıca ankete katılan işletmelerin %17.7’sinin asıl mesleğinin arıcılık olduğu, üreticilerin %39.2’sinin gezginci arıcılık yaptığı, koloni başına ortalama bal veriminin 12.2 kg olduğu, arıcıların %30.1’inin ana arıyı 2 yılda 1 değiştirdiği belirlenmiştir. Bununla birlikte arı hastalık ve zararlıları karşılaşılan en önemli sorunlardır. Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Uşak ilinde arıcılık faaliyetiyle ilgili bu çalışmadan daha önce yapılan bilimsel bir çalışma mevcut değildir. Yapılan çalışma ile yetiştiricilerin büyük çoğunluğunun arıcılığı bir meslek olarak görmediği, teknik bilgi anlamında yetersiz oldukları ve kaynak bulmakta zorlandıkları, nektar akım döneminin kısa olması sebebiyle bal üretiminin yetersiz olduğu ve alternatif nektar kaynaklarına ihtiyaç duydukları tespit edilmiştir. Elde edilen verilere göre, Uşak İli arı yetiştiricilerinin genel profili ve arıcılık sorunları ortaya konularak bu bölgede ileride yapılacak olan çalışmalara öncülük etmektedir.Aims: In this study, the investigation of beekeeping potential of Uşak, determination of the socio-economic structure and the problems of beekeepers and to find solutions for these problems were aimed. Methods and Results: The main materials were formed of the questionnaire study data which were polled with the beekeepers in Uşak province. Within this scope, face to face survey was carried out with totally 75 honey bee breeders. Conclusions: According to these data, the average age of the participants was determined as 53.19, beekeeping experiences were 18.47 years. Also it is found that the main job of 17.7% of the participants was beekeeping, 39.2% of the producers were mobile, the average honey yield for per colony was 12.2 kg. 30.1% of the beekeepers changed the queens every two years. However, the significant problems were the bee diseases and pests. Significance and Impact of the Study: There is no scientific study of beekeeping activity for Usak province. It is aimed to be a source for the studies hereafter. With this carried out study, it is determined that most of the beekeepers do not regard beekeeping as a job, they are inadequate of technical knowledge and have difficulties in finding supports, honey production is insufficient because of the short term of nectar flow and they need alternative nectar supplies. According to the obtained data, present study is going to lead to the next studies by presenting the general profile and beekeeping problems of Uşak beekeepers.
Anahtar Kelimeler
Hatay ilinde arıcılığın yapısal analizi, sorunları ve çözüm önerileri
Bu çalışmada, Hatay ilinde 10 ilçe ve 40 köyde, 94 arıcı ve 3500 adet arı kolonisi üzerinde arıcıların ve arıcılık işletmelerinin yapısal durumları incelenmiştir. Araştırma sonucunda ankete katılan arıcıların yaş ortalamalarının 44.4 yıl, arıcılık deneyimlerinin 10.5 yıl, öğrenim durumlarının 6.8 yıl olduğu, arıcıların % 65'inin ana arıyı değiştirdikleri, %79'unun hasat sonrası balı ısıtmadıkları ve % 38'inin kolonilerinin tarımsal ilaçlardan etkilendikleri belirlenmiştir. İl'de arıcılığın, yaşlı ve verimsiz ana arıların uzun süre kolonilerde tutulması, arıcıların teknik bilgilerinin yetersiz olması, arıcı birliğinin yeterli çalışmaması gibi problemleri bulunmaktadır. Bu problemlerin çözümü için, ana arı ihtiyacını karşılayabilecek bir ana arı üretim istasyonunun kurulması, bir arıcılık kooperatifinin oluşturulması ve arıcıların hastalıklar ve üretim konularında eğitimi önerilebilir.In this study the structural situations of beekeeping were investigated in by 94 apiary that have 3500 hives in 10 distinct, 40 villages of Hatay province. At the end of study, it was determined in average that the age of beekeepers involved in survey was 44.4 years, their beekeeping experience in was mean 10.5 years, their education in beekeeping was 6.8 years. There are several problems such as, keeping old and unproductive queens in colonies, lack of knowledge of beekeepers in many aspects of beekeeping and lack of organization among the beekeepers. In order to solve these problems, a queen bee rearing station should be established in the region. The beekeepers should be trained on the diagnosis and treatment of honeybee diseases and technical beekeeping and they should be also encouraged to establish beekeeping organizations such as associations or cooperatives
Preserving honey bee (Apis mellifera L.) semen as fresh and frozen (Extended Abstract can be found at the end of the Article)
Arıcılık dünya üzerinde çok eski dönemlerden beri yapılmakta olup çeşitli tarım kolları ile birlikte uyumlu bir şekilde toprağa bağlı kalınmaksızın yapılabilen bir yetiştiricilik koludur. Bilim ve teknolojinin gelişmesi ile yakın geçmişten günümüze balarılarının yaşamları aydınlatılmıştır. Balarılarında üremenin izahı 1845 yılında yapılmış olup, 1926 yılında balarılarında suni tohumlamanın keşfi ile birlikte arıcılık sektörü hızlı bir şekilde ilerlemiştir. Suni tohumlama ile birlikte balarısı spermasının depolanılabilirliği üzerinde çalışmalar da 1960'lı yıllarda başlamıştır. Günümüzde, balarısı sperması taze olarak 16°C'de 2 hafta gibi bir süre canlı olarak muhafaza edilebilmektedir. Dondurma işleminde ise tam bir başarı elde edilmiş değildir. Günümüzde depolanmış sperma ile döllenen anaarılarda %50'nin üzerinde işçi arı oranı elde edilmesine rağmen, spermanın saklanması konusunda metotların geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadırBeekeeping has been practiced throughout the world since ancient times and it can be done in a harmony with various agricultural branches without adhering to the soil. With the development of science and technology, the daily lives of honey bees have recently been explained. The explanation of honey bees' breeding was made in 1845 and the beekeeping sector progressed rapidly with the discovery of artificial insemination in 1926. Scientists also began working on the storage of honey bees' sperm in the 1960s after the discovery of artificial insemination. Today, honey bees' sperm can be kept alive for two weeks at 16°C, however, it hasn't been a complete success in the freezing process. Although there was a 50% success rate producing worker bees after the frozen-thawed process, the freezing methods need to be improve
Preserving honey bee (Apis mellifera L.) semen as fresh and frozen
Arıcılık dünya üzerinde çok eski dönemlerden beri yapılmakta olup çeşitli tarım kolları ile birlikte uyumlu bir şekilde toprağa bağlı kalınmaksızın yapılabilen bir yetiştiricilik koludur. Bilim ve teknolojinin gelişmesi ile yakın geçmişten günümüze balarılarının yaşamları aydınlatılmıştır. Balarılarında üremenin izahı 1845 yılında yapılmış olup, 1926 yılında balarılarında suni tohumlamanın keşfi ile birlikte arıcılık sektörü hızlı bir şekilde ilerlemiştir. Suni tohumlama ile birlikte balarısı spermasının depolanılabilirliği üzerinde çalışmalar da 1960’lı yıllarda başlamıştır. Günümüzde, balarısı sperması taze olarak 16°C’de 2 hafta gibi bir süre canlı olarak muhafaza edilebilmektedir. Dondurma işleminde ise tam bir başarı elde edilmiş değildir. Günümüzde depolanmış sperma ile döllenen anaarılarda %50’nin üzerinde işçi arı oranı elde edilmesine rağmen, spermanın saklanması konusunda metotların geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.Beekeeping has been practiced throughout the world since ancient times and it can be done in a harmony with various agricultural branches without adhering to the soil. With the development of science and technology, the daily lives of honey bees have recently been explained. The explanation of honey bees' breeding was made in 1845 and the beekeeping sector progressed rapidly with the discovery of artificial insemination in 1926. Scientists also began working on the storage of honey bees' sperm in the 1960s after the discovery of artificial insemination. Today, honey bees' sperm can be kept alive for two weeks at 16°C, however, it hasn't been a complete success in the freezing process. Although there was a 50% success rate producing worker bees after the frozen-thawed process, the freezing methods need to be improved
The effect of innovativeness perception and employee energy on counter productive behaviors at hotel businesses: Instance of Pamukkale
Bu çalışma otel işletmelerinde üretkenlik karşıtı davranışlara, bireysel kaynaklı unsurlardan yenilikçilik algısı ve çalışan enerjisinin ne düzeyde etki ettiğini incelemektedir. İlgili alanyazında üretkenlik karşıtı davranışları, enerji ve yenilikçilik değişkenleri ile birlikte ele alan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Ayrıca, çalışan enerjisinin ve yenilikçi hizmet anlayışının yüksek olması gerektiği, turizm sektörüne bağlı termal tesislerde çalışan davranışlarını ele alan çalışmaların sayısının da oldukça az olduğu görülmektedir. Araştırma kapsamında ikincil veri kaynaklarından elde edilen bilgiler baz alınarak bir model oluşturulmuş ve uygun istatistiki yöntemlerle bu model test edilmiştir. Yapılan analizler sonucu, çalışanlarda insan enerjisi ve yenilikçilik eğilimlerinin birbiri ile etkileşim halinde olduğu ve bu iki değişkenin birlikte üretkenlik karşıtı davranışları azalttığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla araştırma kapsamında geliştirilen beş hipotez de mevcut veriler ışığında kabul edilmiştir. Bu bulgular ışığında, çalışanların daha üretken olabilmeleri için, onların enerjilerini ve yenilikçi davranma eğilimlerini arttıran örgüt içi uygulamalara yer verilmesi gerektiği önerilmektedir.This study examines the impact of counter-productivity work behaviors in organizations, from individual sources to employee energy and innovative tendency. There is no study in the related literature that deals with counter-productivity behaviors together with energy and innovation variables. In addition, it is seen that employee energy and innovative service understanding should be high, and the number of studies dealing with employee behavior in thermal facilities affiliated with the tourism sector is very low. Within the scope of the research, a model was created in the light of the information obtained from secondary data sources and this model was tested with appropriate statistical methods. As a result of the analyses, it was determined that human energy and innovative tendency in employees interact with each other and that these two variables together reduce counter-productivity work behaviors. In the light of these findings, it is suggested that in order for employees to be more productive, intra-organizational practices that increase their energy and their tendency to act innovatively should be included