7 research outputs found
Modern Realizmin Kurucu Dışı Olarak Kautilya’nın Mandala Teorisi
Ana akım olarak adlandırılan uluslararası ilişkiler teorilerinin küresel düzeydeki tüm olay ve sorunları açıklama gücüne sahip olduğu iddialarına yönelik eleştiriler, disiplin literatürünün son 40 yıllık birikimi içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu eleştirilerin odaklandığı temel nokta, uluslararası ilişkiler disiplinindeki teorik yapıyı Batı merkezci, dar görüşlü ve hegemonik olmaktan çıkarıp evrensel, diyalog odaklı ve çoğulcu hale getirmenin gerekliliği olmuştur. Bu odak noktasından hareketle özellikle son 20 yılda Batılı olmayan toplum ve devletlerin tarih ve deneyimlerden yararlanılarak geliştirilmeye çalışılan teoriler (Batı-dışı teoriler) disiplinde önemli bir çalışma alanı haline gelmiştir. Ancak Batı-dışı teori geliştirme girişimleri, özellikle Çin örneğinde görüldüğü üzere Batı merkezciliği aşmak yerine Batı’ya alternatif yeni merkezler yaratma eğilimi sergilemiştir. Bu durum, disiplindeki teorik birikimin çoğulcu ve diyalog odaklı bir yapıya doğru evrilmek yerine dağınık, birbirine paralel ve birbirinden kopuk yeni merkezler etrafında gelişmesine neden olmuştur. Bu çalışmada uluslararası ilişkileri teorilerini Batı veya herhangi bir başka hegemonik merkezden uzaklaştırarak gerçek manada evrensel kılmanın ancak Batı ile Batı-dışı veya dünyanın geri kalanı arasında bilginin tarihsel hareketliliğini dikkate alarak gerçekleşebileceği savunulmaktadır. Bu anlamda çalışmanın temel iddiası, Hint kökenli düşünür ve devlet adamı Kautilya’nın mandala teorisi ile modern realizm arasındaki ilişkinin söz konusu bilgi hareketliliğini ortaya koyma adına önemli bir örnek teşkil ettiğidir. Çalışmada temel kaynak olarak Kautilya’nın Arthaşastra adlı eserinden yararlanılmıştır. Aynı zamanda Kautilya’nın eserleri ve düşünceleri, realist teori, Batı-merkezcilik, Batı-dışı teori, Küresel Uluslararası İlişkiler fikri üzerine literatür taraması yapılarak çalışmanın iddiası temellendirilmiştir. Bu çalışmada mandala teorisi örneği üzerinden yapılmaya çalışıldığı gibi bilginin tarihsel hareketliliği bağlamında Batılı olmayan düşünce ve deneyimlerin Batı-merkezli teoriler üzerindeki kurucu-dış rolünü ortaya koymak, disiplindeki teorik birikimi daha çoğulcu ve evrensel kılmanın temel yoludur. Bu kapsamdan hareketle birinci bölümde, çalışmaya kavramsal bir temel oluşturan “kurucu dış” kavramı ele alınmaktadır. İkinci bölümde, öncelikle Kautilya ve eseri Arthaşastra tanıtılmakta ardından Kautilya’nın mandala teorisinde modern realist teorinin kökleri ortaya konmaya çalışılmaktadır. Kautilya’nın günümüz uluslararası ilişkilerindeki yerine dair eleştirel bir değerlendirmenin ve çözüm önerilerinin yer aldığı sonuç bölümü ile çalışma sonlandırılmaktadır
Common puntioning problems in teaching Turkish to speakers of other Turkic languages and solutions
Punctuation marks have important duties in preserving the structure and semantic
features of the language and ensuring its functioning. In other words, punctuation marks make
the text easier to write and understand more clearly. In this context, it is an issue that should be
given importance in both mother tongue teaching and foreign language teaching.
The aim of this study is to investigate the punctuation errors frequently made by Turkic
origin students learning Turkish in the preparatory classes of Kyrgyzstan-Turkey Manas
University in their written expression skills, to examine the causes of these errors and to offer
solutions for eliminating these errors. 96 students of Turkic origin, whose mother tongue is
Kyrgyz and Russian at B1 level, participated in the research. The data source of the research
consists of the texts that these students produced in the activity of writing the continuation of a
tale, which was predetermined and given an introductory paragraph. In the research, the
document analysis method, one of the qualitative research methods, was used and the mistakes
that the students made about punctuation marks in these texts were determined. Later, these
errors were classified under sub-headings and their reasons were interpreted. As a result of the
research, it was seen that the errors detected were mostly caused by the influence of the
students' mother tongues, Kyrgyz and Russian, and the lack of knowledge about the use of
punctuation marks. The evaluations and suggestions made based on the findings and results of
the research are important in terms of showing the points that should be considered especially in
the use of punctuation marks in teaching Turkish to the Turkic origin students and revealing the
responsibilities of the instructors in this regard
Suriye’nin Kürt Meselesinin Tarihsel Seyri (1946-2011)
Suriye’de
iç savaşın başlamasının ardından yaşanan sürece paralel olarak bir anda
uluslararası kamuoyunun gündemine oturan Kürtler, Suriye tarihinde en fazla
ayrımcılığa ve baskıya maruz kalmış topluluklardan biridir. Fransız manda
yönetimi döneminde kültürlerini ve dillerini yaşatma konusunda görece iyi
koşullara sahip olan Kürtler, 1946 yılında Suriye’nin bağımsızlığını
kazanmasının ardından ülkenin en önemli sorunlarından birinin öznesi haline
gelmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında 20. yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte
Kürtlere yönelik uygulanmaya başlanan ayrımcı ve dışlayıcı devlet
politikalarının temel rolü oynadığını söylemek mümkündür. Kürtlerin vatandaşlık
haklarını ellerinden alan, kültürel ve dilsel faaliyetlerini engelleyen,
siyasal ve toplumsal alana katılımlarını kısıtlayan politikalar, Kürt meselesini
ülkenin en önemli sorunlarından biri haline getirmiştir. Bu çalışmada
Suriye’nin Kürt meselesinin nasıl ortaya çıktığı ve iç savaşa kadarki süreçte
nasıl bir gelişim sergilediği devlet politikaları üzerinden incelenmektedir.
Böyle bir incelemenin iç savaşın başlamasının ardından Kürtlerin bulunduğu
pozisyonu anlama adına önemli ipuçları barındırdığını söylemek mümkündür
Türkiye’nin Suriye Politikasında Turgut Özal Dönemi
anemonDuring the second half of the 1980s and the first half of the 1990s, oneof the most important political actors that shape the Turkey-Syria relations ispossible to say Turgut Özal. Özal's quest to establish good relations withneighboring countries and to resolve political disputes by developing economicrelations has directly affected Turkey-Syria relations. Turkey-Syria relations, which are tense due to the PKK presence in Syria and water problem, were triedto be overcome with high-level mutual visits under the leadership of Özal andthe protocols of security and economic cooperation signed. The concrete stepstaken during the Özal period are important in terms of the fact that the twosides have allowed them to negotiate the problems, even though they do notresult in a lasting cooperation between the two countries. In this study, theso-called Turgut Özal period in the 1983-1993 period, Turkey-Syria relationsare followed by what kind of course is discussed. These years have passed intohistory as a period in which disputes prevailed in Turkey-Syria relationsdespite all the concrete initiatives.1980'lerinikinci ve 1990'ların ise ilk yarısı boyunca Türkiye-Suriye ilişkilerine yönveren en önemli siyasal aktörlerden birinin Turgut Özal olduğunu söylemekmümkündür. Özal’ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurma ve siyasiuzlaşmazlıkları ekonomik ilişkiler geliştirerek çözme arayışı Türkiye-Suriyeilişkilerini doğrudan etkilemiştir. Suriye’deki PKK varlığı ve su sorunu gibinedenlerle gergin seyreden Türkiye-Suriye ilişkileri, Özal’ın öncülüğündegerçekleşen karşılıklı ziyaretler ve imzalanan güvenlik ve ekonomik işbirliğiprotokolleri ile aşılmaya çalışılmıştır. Özal döneminde atılan somut adımlariki ülke ilişkilerinde kalıcı bir işbirliğine neden olmasa da taraflarınsorunları müzakere edebilmelerine olanak tanımış olması bakımından önemlidir.Bu çalışmada Turgut Özal dönemi olarak adlandırılan 1983-1993 dönemindeTürkiye-Suriye ilişkilerinin nasıl bir seyir izlediği ele alınmaktadır. Sözkonusu yıllar, tüm somut girişimlere rağmen Türkiye-Suriye ilişkilerindeuzlaşmazlıkların hakim olduğu bir dönem olaraktarihe geçmiştir.52283
Turgut Özal Era in Turkey’s Syria Policy
anemonDuring the second half of the 1980s and the first half of the 1990s, oneof the most important political actors that shape the Turkey-Syria relations ispossible to say Turgut Özal. Özal's quest to establish good relations withneighboring countries and to resolve political disputes by developing economicrelations has directly affected Turkey-Syria relations. Turkey-Syria relations, which are tense due to the PKK presence in Syria and water problem, were triedto be overcome with high-level mutual visits under the leadership of Özal andthe protocols of security and economic cooperation signed. The concrete stepstaken during the Özal period are important in terms of the fact that the twosides have allowed them to negotiate the problems, even though they do notresult in a lasting cooperation between the two countries. In this study, theso-called Turgut Özal period in the 1983-1993 period, Turkey-Syria relationsare followed by what kind of course is discussed. These years have passed intohistory as a period in which disputes prevailed in Turkey-Syria relationsdespite all the concrete initiatives.1980'lerinikinci ve 1990'ların ise ilk yarısı boyunca Türkiye-Suriye ilişkilerine yönveren en önemli siyasal aktörlerden birinin Turgut Özal olduğunu söylemekmümkündür. Özal’ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurma ve siyasiuzlaşmazlıkları ekonomik ilişkiler geliştirerek çözme arayışı Türkiye-Suriyeilişkilerini doğrudan etkilemiştir. Suriye’deki PKK varlığı ve su sorunu gibinedenlerle gergin seyreden Türkiye-Suriye ilişkileri, Özal’ın öncülüğündegerçekleşen karşılıklı ziyaretler ve imzalanan güvenlik ve ekonomik işbirliğiprotokolleri ile aşılmaya çalışılmıştır. Özal döneminde atılan somut adımlariki ülke ilişkilerinde kalıcı bir işbirliğine neden olmasa da taraflarınsorunları müzakere edebilmelerine olanak tanımış olması bakımından önemlidir.Bu çalışmada Turgut Özal dönemi olarak adlandırılan 1983-1993 dönemindeTürkiye-Suriye ilişkilerinin nasıl bir seyir izlediği ele alınmaktadır. Sözkonusu yıllar, tüm somut girişimlere rağmen Türkiye-Suriye ilişkilerindeuzlaşmazlıkların hakim olduğu bir dönem olaraktarihe geçmiştir.52283
Errors made by Kyrgyz learners of Turkish in the context of proactive inhibition
Türkçenin lehçeleri arasındaki benzerlikler ve ortaklıklar Türk soylu öğrencilerin Türkiye Türkçesini yüksek düzeyde öğrenmesine olanak tanır. Bununla birlikte, bu benzerlikler ve ortaklıklar, öğrenenlerin dil edinimi sürecinde dil yapılarını, sözcükleri ve kavramları kendi ana dillerinde doğrudan karşılaştırmalarına da neden olur. Bu da yapıları veya sözcükleri ilk öğrendiklerinde değil daha sonra hatırlamada çeşitli olumsuzlukları tetikleyebilir. Başka bir deyişle, öğrenci ana dilden kaynaklanan müdahaleden dolayı hedef dilin yapılarını unutabilir ve sonuç olarak hatalar yapabilir. Dört temel dil becerisi açısından bu hataların çoğu dil bilgisine bağlı olarak yazma becerisinde görülür. Öğrenme psikolojisine ait bir terimle açıklayacak olursak bu sorun dil öğreniminde ana dilin hedef dile ket vurması olarak tanımlanabilir. Bu çalışmanın amacı, ileriye ket vurma bağlamında ana dili Kırgız Türkçesi olan öğrencilerin Türkiye Türkçesini öğrenmede (B2 düzeyinde) yaptıkları dil hatalarını incelemektir. Araştırmanın verileri, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Türkiye Türkçesi Koordinatörlüğüne bağlı hazırlık sınıflarında okuyan ve ana dili Kırgız Türkçesi olan Kırgız öğrencilerin yazılı anlatım kâğıtlarında yer alan hataların tespit edilmesiyle toplanmıştır. Tespit edilen hatalar kâğıtların bütünüyle değerlendirildiğinde sonuç olarak; Kırgız Türkçesi ve Türkiye Türkçesindeki benzerlikler ve ortaklıklar nedeniyle öğrencilerin Türkiye Türkçesindeki bazı dil bilgisi yapılarını ve sözcükleri zaman zaman unuttuğunu ve ana dilin etkisiyle de hatalı kullanımlara başvurduklarını göstermiştir.Teaching Turkish to speakers of other Turkic languages may seem to be a simple endeavor due to similarities in language stuctures and various partnerships with these Turkic languages that may allow these learners to learn Turkish in a much shorter time and at a higher level. However, these similarities and partnerships may also cause learners to directly compare language structures, words, and concepts in their native language during the language acquisition process, which may trigger various negativities in remembering the structures or words not when they are initially learned, but later on. In other words, the learner may forget the structures of the target language due to interference from the native language and consequently make errors. In terms of the four basic language skills, most negative transfers are seen in written production with a focus on grammar. When thought of in psychological terms, this effect can be explained as progressive inhibition in language learning with the influence of the mother tongue. The aim of this study is to investigate language errors of Kyrgyz students learning Turkish in the context of proactive inhibition (B2 level). Data was collected by detecting errors contained in written production from Kyrgyz students studying in B2 level preparatory classes under the Turkish language coordinator of Kyrgyz-Turkish Manas University, School of Foreign Languages. Results of this research indicated that when errors are evaluated independent of the written production, due to the similarities and commonalities in Kyrgyz and Turkish, students often forgot some grammatical structures and words in Turkish and resorted to misuse due to the influence of the mother tongue