38 research outputs found
Hiperinsülinemi ile koroner arter hastalığı ve mikrovasküler anjina arasındaki ilişki
t m 1 r WMU* j4 llffil «»««it KHi re Sendrom X'li hastalarda birçok araştırıcı tarafından anormal koroner akım rezervi olduğu bildirilmiştir. Ancak bunun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Son zamanlarda sendrom X'de insulin rezistansı ve buna sekonder olarak gelişen hiperinsülineminin var olduğu ve yükselmiş insülin seviyelerinin de mikrovasküler disfonksiyona neden olabileceği öne sürülmektedir. Bu çalışmada mikrovasküler anjinalı ve koroner arter hastalıklı hastalar ile sağlıklı gönüllülerin oral glikoz yüklemesine verdikleri insülin cevabım karşılaştırmayı amaçladık. Normotansif, nondiabetik 14 koroner arter hastalıklı, 16 sendrom X'li ve 9 sağlıklı gönüllüye oral glikoz yüklemesi (75 gr) yapıldı. Açlık, 60., 120., 180. dakikada venöz kan örnekleri alındı. Örneklerde glikoz, insülin ve C-peptid ölçümü yapıldı. Aynı zamanda olguların açlık kan örneklerinde total kolesterol, trigliserid, HDL kolesterol ve LDL kolesterol ölçümleri de yapıldı. Gruplar arasında yaş, VKİ, kan basıncı değerleri gibi hasta özellikleri açısından fark yoktu. OGTT sırasında kontrol, sendrom X ve KAH grupları arasında kan şekeri düzeyleri açısından farklılık saptanmadı. Her üç grup arasında bazal insülin düzeyleri açısından fark yoktu. Kontrol ve sendrom X grubu arasında OGTT 'ye verilen insülin cevabı farklı değildi. Sendrom X grubunda hiperinsülinemi görülmedi. Ancak KAH grubunda OGTT sırasında ölçülen insülin seviyeleri kontrol ve sendrom X grubuna kıyasla fazla bulundu. Sonuç olarak; -Koroner arter hastalığında insülin rezistansı ve Wperinsulmeminin olduğu, -Mikrovasküler anjinalı bazı hastalarda insülin rezistansı ve hiperinsülinemi olduğu gibi yine bu grup bazı hastalarda -bizim çalışmamızda da gösterildiği gibi- insülin rezistansı ve hiperinsülineminin bulunmadığı, -Kardiyolojik ve metabolik sendrom X'in farklı klinik tablolar olarak kabul edilmesi gerektiği kanısına varıldı. 2
İleri yaşta kardiyovasküler fizyolojide değişiklikler
The ageing process is associated with important changes in the responses of the cardiovascular system. They are not limited to the arterial system, involved in the modulation of cardiac afterload and vascular resistance, but they also involve the low-resistance capacitance venous system and the heart. This review focuses on the effects of ageing on the cardiovascular morphological, functional, electrological system and vascular functions.Yaşlanma periyodu kardiyovasküler sistemin değişik stimuluslara verdiği yanıtlarda önemli değişikliklere neden olur. Bu değişiklikler sadece kardiyak artyük ve vasküler direncin modülasyonunda rol oynayan arteriyel sistemde değil, düşük dirençli kapasitan venöz sistem ve kalpte de gelişir. Bu derlemede yaşlanmanın kardiyovasküler morfolojik, fonksiyonel, elektriksel sistem ve vasküler fonksiyonlardaki etkileri aktarılacaktır
Yaşlılarda hipertansiyon
Hypertension (HT) is a common problem in elderly persons (age >65 years), reaching a prevalence as high as 60 to 80%. Isolated systolic HT mostly occurs in older patients. Treatment of HT in all patients, independent of age, consists of lifestyle modifications and antihypertensive therapy. Randomized trials have provided clear evidence of benefit from treating HT in elderly patients, including those over the age of 80 years. Drug therapy should be started in elderly hypertensive patients if lifestyle changes are insufficient and in the absence of a hypertensive emergency or urgency, blood pressure reduction should always be gradual. A long-acting dihydropyridine or a thiazide diuretic is generally preferred because of increased blood pressure-lowering efficacy in this population. Goal blood pressure recommendation for most hypertensive elderly is to attain a systolic pressure below 140 mmHgYaşlılarda (>65 yaş) hipertansiyon (HT) %60-80 oranında görülebilen yaygın bir problemdir. Yaşlılarda izole sistolik HT daha sık görülür. Tüm HT hastalarında yaş önemli olmaksızın, tedavi, yaşam tarzı değişikliklerini ve antihipertansif ilaç tedavisini kapsar. Randomize çalışmalarda yaşlı (>65 yaş) ve çok yaşlı (>80 yaş) hastalarda antihipertansif tedavinin yararı gösterilmiştir. Eğer yaşam tarzı değişiklikleri ile yeterli kan basıncı düşüşü sağlanamıyorsa ilaç tedavisi başlanmalıdır. Acil bir durum yoksa yaşlılarda kan basıncı kademeli bir şekilde düşürülmelidir. Uzun etkili kalsiyum kanal blokerleri ve tiazid diüretiklerinin yaşlılarda kan basıncı düşürücü etkileri daha belirgindir. Çoğu yaşlı hipertansif hastada sistolik kan basıncının 140 mmHg altında olması hedeflenir
Blood Pressure Control and Associated Factors in the Elderly Hypertensive Patients: Follow-up Data from the Special Hypertensive Outpatient Clinic
Objectives: The primary purpose of this study is to determine demographic and clinical characteristics of hypertensive patients aged ?65 years. The secondary objective of the study is to determine blood pressure (BP) control rates and factors affecting BP control in hypertensive patients aged ?65 years. Materials and Methods: Eighty-five hypertensive patients aged ?65 years [57 (67%) women; mean age 70±5 years] that were followed at our hypertension clinic between 2009 and 2015 were retrospectively investigated. Results: The BP control rate was 28.2% at the first visit. After 5-year follow-up, the rate of achieving target BP levels was 71.8% for systolic, 85.9% for diastolic and 65.8% for both systolic and diastolic BP (p<0.001). Logistic regression analysis revealed that high baseline systolic and diastolic BP and low education level were independent predictors of failure to achieve BP control. Conclusion: The results of our study show that the BP control rates are low in geriatric hypertensive patients. On the other hand, close follow-up of these patients in specialized hypertension outpatient clinics increases treatment success and BP control rates. High baseline systolic and diastolic BP and low education level are independent predictors of failure to achieve BP control