11 research outputs found
İnvert pozisyonda gömülü maksiller üçüncü molar ile yarım retansiyonlu ikinci moların füzyonu
Unilateral invert maksiller üçüncü molar ile füzyon yapmış ikinci moların sunulduğu nadir görülen bir vaka raporudur. Ortodontik tedavi görmek isteyen 16 yıl kronolojik yaşa sahip kız hastanın Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı’nda alınan panoramik radyografisinde teşhis edilmişti
ANKARA BÖLGESİ ERİŞKİN BİREYLERDE KIBT İLE 3 BOYUTLU MCNAMARA SEFALOMETRİK ANALİZ DEĞERLENDİRMESİ
Amaç: Ortodontik sefalometrik normların oluşturulması ve incelenmesi için bugüne kadar birçok klinik ve radyolojik çalışma yapılmıştır. İki boyutlu lateral sefalogramların net bulgular gösterme konusundaki yetersizlikleri nedeniyle üç boyutlu görüntüleme ve bu görüntülerin analiz yöntemlerini de içeren çalışmalar ön plana çıkmıştır. Üç boyutlu verilerin toplumlar arasında farklılık gösterdiği tespit edilmiş ve norm değerlerinin oluşturulmasına yönelik çalışmalar ön plana çıkmıştır. Gereç ve Yöntem: Yaşları 18 ile 30 arasında olan, dişleri tamamen sürmüş, dengeli yüz profilinde, sınıf 1 molar ilişkiye sahip, ortodontik tedavi görmemiş bireyler çalışmaya dahil edilmiştir. Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi KIBT görüntüleri üzerinde üç boyutlu sefalometrik analizler gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Elde ettiğimiz ortalama değerler başka popülasyonlarda yapılan çalışmaların sonuçlarına göre farklılık göstermektedir. Ayrıca, erkek bireyler için lineer ölçümlerinin ortalama değerleri kadın bireylerden daha büyük bulunmuştur. Erkek bireylerde, kadın bireylere göre midfasiyal uzunluk
Ortodontik tedavi sonrası oluşan beyaz nokta lezyonların tedavisi: Olgu sunumu
Ortodontik tedaviler bireye estetik ve fonksiyonel açıdan yarar sağlarken, bant ve braketler etrafına süt beyazı, opak bir yapı olarak kendini gösteren mine demineralizasyonu oluşabilmektedir. Bu durum arzu edilmeyen bir komplikasyondur. Beyaz nokta lezyonları BNL olarak adlandırılan bu demineralizasyoların doğru teşhisi ve uygun yöntemle tedavisi son derece önemlidir. DMG firmasının üretmiş olduğu Icon isimli rezin infiltrant, oldukça non-invaziv olup; söz konusu lezyonların tedavisinde güncel olarak kullanılmaya başlamıştır. Bu madde, diş minesine yakın kırılma indeksine K.İ: 1.46 sahip olmakla beraber; çürük içine infiltre olarak BNL’e ait opakgörünümü ortadan kaldırabilmektedir.Bu vaka raporunda, ortodontik tedavi esnasında meydana gelen BNL’lerin tedavisinde yeni ve non invaziv bir ya
PİERRE ROBİN SENDROMLU BİR HASTADA HIZLI ÜST ÇENE GENİŞLETMESİ İLE MAKSİLLER DARLIK VE MANDİBULADAKİ KAYMANIN DÜZELTİLMESİ: OLGU SUNUMU
Pierre Robin sendromunda konjenital kalp defektleri, iskeletsel anomaliler, göz ve kulak sorunları gibi sistemik bulgular ve ayrıca mikrognati, yarık damak gibi çene yüz bölgesi anomalileri görülebilmektedir. Ek olarak, bu hastaların birçoğunda dişsel problemler bulunmaktadır. Neonatal dönemde yeterli solunum ve beslenmenin sağlanabildiği olgularda normal büyüme gelişme elde edilebilir. Fakat maksilladaki yarık sahası ile mandibuladaki mikrognati varlığı daimi dişlenmeyle beraber dişsel problemleri beraberinde getirir. Bu olgu sunumunda, doğumda tanımlanmış ve sonraki yıllarda yarık damağın tedavi edilmiş olduğu ve ortodontik tedavisi halen devam etmekte olan bir Pierre Robin olgusu sunulmuştu
Tedavi Öncesi Durumluk Kaygı: Ortodonti Hastalarında Bir Değerlendirme
Giriş: Bu araştırmanın amacı; Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Hastanesi örneğinde, ortodonti bölümü hastalarının tedavi öncesi durumluk kaygı düzeylerini belirleyerek, bunu etkileyen faktörleri ve çözüm önerilerini ortaya koymaktır. Gereç ve Yöntem: Katılımın gönüllülük esasına göre belirlendiği araştırmada, 118 ortodonti hastasına anket formları dağıtılmıştır. Dağıtılan anket formlarının tamamı geri dönmüş ve analize dahil edilmiştir. Hastalar demografik özelliklerine göre gruplara ayrılarak, grupların durumluk kaygı düzeyleri arasındaki farklılıklar araştırılmıştır. Durumluk kaygı düzeyinin ölçümü için Spielberger Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri’nin STAI , ‘Durumluk Kaygı Alt Ölçeği STAI-S ’ kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcı hastaların tedavi öncesi durumluk kaygı düzeyi ortalama 39.5 olarak bulunmuştur Ort.= 39.466, SD=11.598 . Bu düzey, durumluk kaygı için kesim noktası değeri düzeyindedir. Buna ilave olarak çalışmamızda medeni durum, meslek, gelir durumu, yaş, eğitim durumu ve diş hekimine gidiş sıklığı değişkenlerine göre gruplandırılan hastaların durumluk kaygı düzeyleri arasında anlamlı farklılıklar saptanmıştı
Dudak damak yarıkları ve genetik
Dudak damak yarñklarñ genetik ve çevresel olmak üzere multifaktoriyal bir etiyolojiye sahip, önemli medikal, psikolojik, sosyal ve ekonomik kollarñ olan yaygñn konjenital anomalilerdir. Dudak damak yarñklarñ gibi doßumsal defektlerin etiyolojisinin bilinmesi, tedavilerin geliğtirilmesi ve koruyucu yaklağñmlar açñsñndan önemli bir adñmdñr. Birçok doßumsal defektin altñnda yatan sebep genetiktir. Bu derlemede dudak damak yarñklarñnñn genetik altyapñsñ detaylñ bir ğekilde deßerlendirilecekti
Migrate alt sağ gömülü kanin dişinin ototransplantasyonu: Vaka raporu
Gömülü kanin dişler konumları nedeniyle ortodontik olarak yerine alınamayacak durumdaysa, gömülü dişin ototransplantasyonu diğer bir tedavi seçeneği olarak düşünülebilir. Bu olgu sunumunda 13 yaşındaki bir kız çocuğunun ortodontik tedavi sürecinde gerçekleştirilen, migrate, gömülü 43 nolu dişinin transplantasyon ile yapılan tedavisi sunulmuştur. Hastada yapılan değerlendirmeler sonrasında; fonksiyon, fonasyon ve estetik olarak oklüzyonda çok önemli bir yer teşkil eden kanin dişin arka dahil edilmesinin yanı sıra, transplantasyon sonrası gerçekleşebilecek enfeksiyon, kök rezorbsiyonu veya ankiloz gibi patolojik bir durumun gelişip gelişmediği 8 aylık takip süresince incelenmişti
Distal Maloklüzyonlarda Kullanılan Herbst ve Monoblok Fonksiyonel Tedavi Aygıtlarının Sna, Snb Ve Anb Açıları Üzerindeki Etkilerinin karşılaştırılması
Distal maloklüzyonlar toplumda en çok yayılmış anomali tipidir. İskeletsel maloklüzyonlar değişik yüz tiplerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu anomalilerin, anormal fonksiyonların ortadan kaldırılması ya da azaltılması ile önlenebileceği, tedavi edilebileceği belirtilmektedir. Tedavi amacıyla fonksiyonel aygıtlar geniş kullanılmaktadırlar. Bu aygıtlar, mandibulanın fonksiyon ve pozisyonunu değiştirerek belli bir kas grubunun kuvvetini dentisyon aracılığıyla bazal kemik kaidesine yönlendiren aygıtlardır. Fonksiyonel apareylerin etki mekanizması ile ilgili birçok araştırma yapılmasına rağmen, sonuçlar halen tartışmalıdır. Makalede sınıf II, bölüm 1 maloklüzyonların tedavisinde kullanılan 2 farklı aktivatörün maksilla ve mandibulanın sagittal gelişimi üzerindeki etkileri kıyaslanmıştır. Araştırma 1. grup herbst aygıtıyla tedavi edilmiş ve yaş ortalamaları 12 olan 21 hastadan 11 erkek, 10 kız , 2. grup monoblok aygıtıyla tedavi edilmiş ve yaş ortalamaları 12 olan 17 hastadan 10 kız, 7 erkek , 3. grup monoblokHeadgear kombinasyonuyla tedavi edilmiş ve yaş ortalamaları 12 olan 16 hastadan 9 kız, 7 erkek , 4. grup ise tedavi edilmemiş ve yaş ortalamaları 12 olan 19 hastadan 11 kız, 8 erkek oluşan gruplar üzerinde yürütülmüştür. Gruplar içinde tedavi/kontrol başında ve sonundaki değerlerinin benzer olup olmadığının test edilmesi amacıyla başlangıç sonuç sefalometrik değerler arasında Varyans analizi, t ve Duncan testi uygulanmıştır. Sonuç olarak mandibular gelişimin provokasyonu aktivator dizaynından değil, aktivasyon miktarından ve aygıtın günlük kullanımından esinlenmekte olduğu, fakat maksillar inkişafın inhibisyonunun tartışma konusu olduğu belirlenmişti
İSKELETSEL SINIF 3 BİREYLERİN MANDİBULAR MORFOLOJİLERİNİN PANORAMİK RADYOGRAFİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ
Panoramik radyografiler ortodonti kliniğinde, ortodontik anomalilerin teşhis ve tedavi planlamasında sıklıkla kullanılmaktadır. Araştırmanın amacı; Sınıf 1 ve Sınıf 3 bireylerde panoramik radyografların, lateral sefalometrik radyograflarla ilişkisini incelemek ve panoramik radyograflarda ölçülen parametrelerle mandibulanın morfolojik özelliklerini ve farklılıklarını tanımlamaya çalışmaktır. Araştırma iskeletsel Sınıf 3 ANB° < 0 anomaliye sahip 53 birey ile iskeletsel Sınıf 1 0 < ANB
Identical Twins and Different Treatment Modalities: Chin Cup versus Face Mask
This study is intended to review previous case reports on identical twins treated differently and to demonstrate the effects of two different treatment modalities on a pair of 11-year-old identical twin boys with dental Class III malocclusion and hyperdivergent face type. The identical twins had dental Class III malocclusion with significantly increased SN/GoGn angle and negative overjet, although they presented skeletal borderline Class II malocclusion. Twin no 1 was treated by chin cup and mandibular 2 by 4 fixed Edgewise mechanics while; Twin no 2 was treated by face mask. The negative overjet, in both brothers, was eliminated and a significant improvement in facial esthetics and function was achieved. While the mandibular rotation was controlled with an occipital-pull chin cup, posterior mandibular rotation was observed in the face mask treatment protocol. For retention, Twin no 1 is wearing his chin cup 1 and Twin no 2 is wearing his face mask during night time. Twin studies are one of the most important tools to evaluate the interaction between genetic and environmental factors, but growth trends of the twins and their responses to different treatment modalities still carry individuality