128 research outputs found
Determination of genotype distribution and Allele frequencies of XRCC1 (Arg399Gln) and XRCC3 (Thr241Met) polymorphisms in Turkish population
Amaç: XRCC1 geni, serbest oksijen radikallerinin, iyonize radyasyonun, ultraviyole ve alkilleyici mutajenlerin yaptığı baz değişimi sonucu oluşan baz kesip çıkarma (eksizyon) onarımı ve DNA tek zincir kırılmalarının onarılmasında rol alan proteinleri kodlar. XRCC3 geni kimyasal ajanlar ve iyonize radyasyona karşı kromozomal bütünlük ve hücre direncini sağlayan çift zincir kırıkları, çapraz bağları ve homolog rekombinasyonda önemli bir rol oynamakta ve bu nedenle genomun stabilitesi için kritik önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı Türk popülasyonunda XRCC1 (Arg399Gln) ve XRCC3 (Thr241Met) polimorfizmlerinin genotip dağılımı ve allel frekanslarının belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada Türk popülasyonunda XRCC1 (Arg399Gln) ve XRCC3 (Thr241Met) polimorfizmleri, polimeraz zincir reaksiyonu - restriksiyon parça uzunluğu polimorfizmi (PCR-RFLP) yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. Bunun için aralarında akrabalık ilişkisi bulunmayan sağlıklı 260 gönüllüden alınan kan örnekleri kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmamızın sonuçlarına göre XRCC1 (Arg399Gln) polimorfizmi için 104 (%40) bireyin Arg/Arg, 128 (%49,2) bireyin Arg/Gln ve 28 (%10,8) bireyin Gln/Gln genotipine sahip olduğu, Türk popülasyonunda Arg alel frekansının %64,6, Gln alel frekansının ise %35,4 olduğu tespit edilmiştir. XRCC3 (Thr241Met) polimorfizmi için ise 89 (%34,2) bireyin Thr/Thr, 122 (%46,9) bireyin Thr/Met, 49 (%18,9) bireyin Met/Met genotipine sahip olduğu, Türk toplumunda Thr ve Met alel frekanslarının sırasıyla %57,7 ve %42,3 olduğu tespit edilmiştir. Sonuç: Çalışmamız XRCC1 (Arg399Gln) polimorfizmi, sağlıklı Türk popülasyonunda yapılan örneklem büyüklüğü açısından en kapsamlı çalışmadır, ayrıca bu çalışma XRCC3 (Thr241Met) polimorfizminin sağlıklı Türk popülasyonunda dağılımının değerlendirildiği ilk çalışmadır. Bu sonuçlar klinikte bireye özgü tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesini, çeşitli maruziyetlerde ve hastalıklarda Türk popülasyonunun vereceği cevabın değerlendirilerek riskli bireylerin belirlenmesini sağlayacaktır.Objectives: XRCC1 gene encodes proteins which take part in base excision repair resulting from base exchanges made by free oxygen radicals, ionizing radiation, ultraviole and alkylating mutagens and in repair of DNA single-strand breaks. XRCC3 gene plays an important role in double strand breaks, crosslinks and homologous recombination which ensure chromosomal integrity and cell resistance against chemical agents and ionizing radiation, and is therefore critical for the stability of the genome. The purpose is to determine genotype type and allele frequencies of XRCC1 (Arg399Gln) and XRCC3 (Thr241Met) polymorphisms in Turkish population. Materials and Methods: In this study, the polymorphism of XRCC1 (Arg399Gln) and XRCC3 (Thr241Met) was investigated using the polymerase chain reaction - restriction fragment length polymorphism (PCR-RFLP) method in the Turkish population. For this, blood samples were used from 260 healthy volunteers with no consanguinity. Results: According to the results of our study, for the XRCC1 (Arg399Gln) polymorphism, 104 (40%) individuals had Arg/Arg, 128 (49.2%) individuals had Arg/Gln and 28 (10.8%) individuals had Gln/Gln genotype; in the Turkish population, the frequency of Arg allele was determined as 64.6% and the allele frequency was to be 35.4%. For the XRCC3 (Thr241Met) polymorphism, 89 (34.2%) individuals had Thr/Thr, 122 (46.9%) individuals had Thr/Met, 49 (18.9%) individuals had Met/Met genotype; and in Turkish population, Thr and Met allele frequencies were found to be 57.7% and 42.3%, respectively. Conclusion: Our study is the most comprehensive study about XRCC1 (Arg399Gln) polymorphism in terms of sample size of healthy Turkish population, and this is the first study to evaluate the distribution of XRCC3 (Thr241Met) polymorphism in the healthy Turkish population. These results will enable the development of individual-specific treatment approaches in the clinic, and the identification of risky individuals by evaluating the response of the Turkish population in various exposures and diseases
Perde Duvarlı ve Çerçeveli Betonarme Binalarda Deprem Tasarım Sınıflarının Bina Maliyetine Etkisi
Betonarme binalarda yeterli dayanım için gerekli kaba inşaat maliyetleri farklı deprem tasarım sınıfları dikkate alınarak araştırılmıştır. Mevcut yapı stokunu temsil etmesi amacı ile belirlenen bina modelleri, dikkate alınan parametreler doğrultusunda dört farklı taban devrilme momenti oranı baz alınarak analiz edilmiştir. Bina modellerinin taşıyıcı sistemleri çerçeve sistem ve perde duvar + çerçeve sistem olmak üzere iki grup halinde dikkate alınmış, perde duvar etkilerinin bina maliyetine etkileri incelenmiştir. Perde duvar + çerçeve taşıyıcı sistemlerin tercih edilmesi durumunda kaba bina maliyetinde önemli bir artışın olmadığı görülmüştür. DTS2-DTS3-DTS4 de tasarlanan binalarda hesaplanan kaba bina maliyetleri benzer sonuçlar vermiştir. Ancak DTS1 de maliyet artışı ortalama %10 mertebesinde gerçekleşmiştir. Perde duvar + çerçeve taşıyıcı sistemlerin tercih edilmesi ile sağlanacak ciddi dayanım artışı avantajının yanında ortaya çıkan önemsiz maliyet artışlarının göz ardı edilebileceği kanaatine ulaşılmıştır. Bu nedenle tüm deprem tasarım sınıflarında perde duvar + çerçeve sistemlerin tercih edilmesi önerilmiştir
The effects of carotid artery stenting on short-term clinical outcomes and evaluation of restenosis
Objectives: Data on restenosis and long-term outcomes of carotid stenting are limited. The aim of this study was to investigate cardiovascular effects of carotid stenting on clinical outcome and restenosis in patients with symptomatic severe carotid artery stenosis.Materials and methods: Twenty patients (mean age: 68±7 years, 11 male) who have been decided to perform stenting in joint Committee of Cardiology, Cardiovascular Surgery and Neurology Clinics were included.Patients were evaluated both clinically and Doppler ultrasonographically for frequency of cardiovascular events and restenosis. Restenosis is defined as the reapperance of stenosis with a diameter reduction of ≥%50 with peak systolic velocity higher than 224 cm/s.Results: Comorbidities in patients were; coronary artery disease in 14, peripheral artery disease in three, and both chronic renal failure and congestive heart failure in two. Stent diameters were ranged from 6 to 8 mm, and stent lengths were 30 and 40 mm. During the procedure 5 patients had predilatation and 19 had postdilatation. None of the patients had >%30 resudial stenosis after the procedure. All procedures were technically successful. After the procedure only one transient ischemic attack was seen. There were no restenosis, myocardial infarction, death or stroke at 30th day end of the first year of follow up. Diabetes and heart failure were found as predictors for restenosis.Conclusion: In highly selected cases, carotid artery stenting is an effective and safe method in the short term. Restenosis did not seem to be a restricting problem for the success of carotid artery stentin
Charlson comorbidity index (CCI) in diffuse large B-cell lymphoma: A new approach in a multicenter study
Purpose: Diffuse large B-cell lymphoma (DLBCL) is the most common subtype of adult lymphomas. The incidence of DLBCL increases with age and has a fairly rapid fatal course without treatment. Patients often have difficulty tolerating standard chemotherapy regimens due to their comorbidities. Charlson Comorbidity Index (CCI), which is calculated by considering 19 different comorbidities, was developed in 1987 and is widely used for mortality prediction in cancer patients. Literature data on CCI and hematological malignancies are limited. Main aim in this study is to evaluate the effectiveness of CCI and compare to the International Prognostic Index (IPI) scoring system in the DLBCL patient group. Methods: A total of 170 patients diagnosed with DLBCL between 1.1.2002- 1.12.2020 were included in the study. Statistical analyzes were performed among patients whose IPI and CCI scores were recorded by considering baseline data. Results: The median age of patients was 58 (range: 17–84). Thirty-five (20.6%) patients had stage III and 76 (44.7%) had stage IV disease. When the CCI, IPI and ECOG scores were compared with the mortality status of the patients as a reference, AUCs were resulted as 0.628 (95% CI: 0.506–0.749), 0.563 (95% CI: 0.484–0.639) and 0.672 (95% CI: 0.596–0.743), respectively. There was no significant difference between the ROC curves of CCI, IPI and ECOG scores. Patients with a CCI score of ≥ 4 had shorter OS comperad to those with a score of < 4. Conclusion: Rather than claiming that CCI is superior to IPI, ECOG or another scoring system in a single-center patient population, it should be stated that CCI is also an effective scoring system in patients diagnosed with DLBCL
Türkiye'nin Akdeniz ve Ege Denizi'ndeki kılıçbalığı populasyonlarının mitokondriyal Dna (Mtdna) kullanılarak incelenmesi
TÜBİTAK KBAG15.07.2014Kılıç balığı (Xiphias gladius) hem dünya hem de Türkiye için önemli besin kaynaklarından biridir. Çeşitli moleküler belirteçler kullanılarak yapılan genetik çalışmalar, kılıç balıklarının Kuzey Atlantik, Güney Atlantik, Akdeniz ve Hint-Pasifik olmak üzere 4 ana stoktan oluştuğunu göstermektedir. Şu ana kadar tek bir stok olarak kabul edilen Akdeniz için tek bir koruma ve yönetim senaryosu önerilmiştir. Türkiye’deki kılıç balığı popülasyonları Akdeniz stoğunun bir parçası olarak kabul edilir. Fakat Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyılarını içeren herhangi bir genetik çalışma yapılmamıştır. Bu projede, Türkiye’nin Akdeniz (Antalya Körfezi civarından) ve Kıbrıs’ın Karşıyaka kıyısından, Kuzey Levant Denizi’ni temsilen, (n= 42) ve Türkiye’nin Ege Denizi kıyısından Gökçeada ve Çanakkale civarından (n=26) kılıç balığı örnekleri toplanmıştır. Bu örneklerden DNA izole edilerek, mtDNA kontrol bölgesinin 450 baz çiftlik (bç) dizi analizi yapılmıştır. Ayrıca Yenikapı kazılarından çıkartılan örneklerden antik DNA (aDNA) izole edilmiş ve 450 bç’lik bölgesi 5 parça halinde analiz edilmiştir. Sonuçlar birbirleri ve literatürdeki dizi örnekleri ile karşılaştırılarak incelendiğinde Akdeniz’de batıdan doğuya gidildikçe genel olarak genetik çeşitliliğin ve etkin popülasyon sayısının düştüğü ve soy I diye tanımlanan soya ait alt soyların frekansları açısından Ege Denizi kılıç balıklarının Kuzey Levant havzasından değil ama diğer Akdeniz örneklerinden düşük anlamlılık (p0.05). Again, based on clade I, there is no implicit differentiation between east and west populations that overlap with two spawning areas (around South Italy- Sardinia Island and Crete Island-Fethiye) in the Mediterranean, but it is very likely that these two groups are mixed around the middle of the Mediterranean. The frequencies of the clades observed in ancient samples are similar to modern swordfish populations. Production of swordfish in Turkey has been increasing every year since 1980s. İt is observed that, this increase and disappearance of swordfish from Marmara and Black Sea has not been expressed as a decline in the population size, yet. Data obtained from this study can contribute to conservation and management of swordfish populations inhabiting Turkish coasts
Goodbye Hartmann trial: a prospective, international, multicenter, observational study on the current use of a surgical procedure developed a century ago
Background: Literature suggests colonic resection and primary anastomosis (RPA) instead of Hartmann's procedure (HP) for the treatment of left-sided colonic emergencies. We aim to evaluate the surgical options globally used to treat patients with acute left-sided colonic emergencies and the factors that leading to the choice of treatment, comparing HP and RPA. Methods: This is a prospective, international, multicenter, observational study registered on ClinicalTrials.gov. A total 1215 patients with left-sided colonic emergencies who required surgery were included from 204 centers during the period of March 1, 2020, to May 31, 2020. with a 1-year follow-up. Results: 564 patients (43.1%) were females. The mean age was 65.9 ± 15.6 years. HP was performed in 697 (57.3%) patients and RPA in 384 (31.6%) cases. Complicated acute diverticulitis was the most common cause of left-sided colonic emergencies (40.2%), followed by colorectal malignancy (36.6%). Severe complications (Clavien-Dindo ≥ 3b) were higher in the HP group (P < 0.001). 30-day mortality was higher in HP patients (13.7%), especially in case of bowel perforation and diffused peritonitis. 1-year follow-up showed no differences on ostomy reversal rate between HP and RPA. (P = 0.127). A backward likelihood logistic regression model showed that RPA was preferred in younger patients, having low ASA score (≤ 3), in case of large bowel obstruction, absence of colonic ischemia, longer time from admission to surgery, operating early at the day working hours, by a surgeon who performed more than 50 colorectal resections. Conclusions: After 100 years since the first Hartmann's procedure, HP remains the most common treatment for left-sided colorectal emergencies. Treatment's choice depends on patient characteristics, the time of surgery and the experience of the surgeon. RPA should be considered as the gold standard for surgery, with HP being an exception
People's opinion about wind power plants in rural areas :
TEZ8675Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2012.Kaynakça (s. 65-69) var.xi, 78 s. : res. ; 29 cm.The demand of electricity in Turkey grows everyday. Turkey has to import electric energy from outside or use renewable energy resources. Turkey has plenty of renewable energy resources which are still not utilized. Wind energy is one of those alternative energy resources which help development in Turkey. People's participation in renewable energy resources is important for success. Fort his reason, in this research, people's opinions about wind power plants in Hatay was examined. In Belen and Samandağ provinces face to face interviews were conducted to collect data from 130 people. Majority of respondents were agreed that wind energy is important to educe dependence on foreign energy sources and economic activity in the community. But people are somewhat concern about potential for killing birds, potential for killing bats and interfere with radar signals. It is found out that, most people had a positive attitude about wind energy and support to built wind power plants in their community. And almost 50 percent of participants were willing to pay more for wind energy.Türkiye'de ki elektrik talebi her gün artmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye dışarıdan elektrik enerjisini ithal etmek ya da yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak zorunda kalmaktadır. Türkiye'nin hala kullanamadığı hali hazırda oldukça fazla yenilenebilir enerji kaynağı bulunmaktadır. Rüzgar enerjisi Türkiye'deki elektrik enerjisinin gelişimine yardımcı olabilecek alternatif enerji kaynaklarından biridir. Yenilenebilir enerji kaynaklarına halkın katılımı ise başarı için önemlidir. Bu nedenle, bu çalışmada, Hatay'da yaşayan halkın rüzgar enerji santralleri hakkında ki düşüncüleri araştırılmıştır. Belen ve Samandağ ilçelerinde veri toplamak amacıyla 130 kişiyle yüz yüze görüşme yapılmıştır. Katılımcıların büyük çoğunluğu, yabancı enerji kaynaklarına bağımlılığı azaltmada ve toplumsal ekonomik faaliyet de rüzgar enerjisinin önemli olduğunu kabul etmişlerdir. Ama insanlar kuşları öldürme potansiyeli, yarasaları öldürme potansiyeli ve radar sinyallerini etkilemesi konularında oldukça endişe duymaktadırlar. İnsanların çoğunun kendi toplulukları içerisinde rüzgar enerji santrallerinin inşaatını destekledikleri ve rüzgar enerjisi hakkında olumlu bir tavır sergiledikleri tespit edilmiştir. Ve de katılımcıların yaklaşık %50'sinin rüzgar enerjisi için daha fazla ödemeye istekli oldukları saptanmıştır.Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: ZF2011YL21
TÜRKİYE'DE BULUNAN ANADOLU MANDASINA AİT ÖRNEKLERİN MİKROSATELİT BELİRTEÇLERİ KULLANILARAK GENETİK KARAKTERİZASYONUN YAPİLMASI
TÜRKİYE'DE BULUNAN ANADOLU MANDASINA AİT ÖRNEKLERİN MİKROSATELİT BELİRTEÇLERİ KULLANILARAK GENETİK KARAKTERİZASYONUN YAPİLMAS
- …