75 research outputs found

    Linear Block Coding for Efficient Beam Discovery in Millimeter Wave Communication Networks

    Full text link
    The surge in mobile broadband data demands is expected to surpass the available spectrum capacity below 6 GHz. This expectation has prompted the exploration of millimeter wave (mm-wave) frequency bands as a candidate technology for next generation wireless networks. However, numerous challenges to deploying mm-wave communication systems, including channel estimation, need to be met before practical deployments are possible. This work addresses the mm-wave channel estimation problem and treats it as a beam discovery problem in which locating beams with strong path reflectors is analogous to locating errors in linear block codes. We show that a significantly small number of measurements (compared to the original dimensions of the channel matrix) is sufficient to reliably estimate the channel. We also show that this can be achieved using a simple and energy-efficient transceiver architecture.Comment: To appear in the proceedings of IEEE INFOCOM '1

    Comparison Of Observed Structural Damages And Code Given Structural Performance Limits

    Get PDF
    Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2011Son yıllarda, yeni inşaa edilecek yapıların ve bu yapıyı oluşturan elemanların deprem performans sınırlarının belirlenmesi ve değerlendirilmesi çok popüler bir araştırma konusu haline gelmiştir. Doğrusal olmayan hesap yöntemleri yeni yapılacak binalar için daha ekonomik, mevcut binalar için ise çok daha güvenli değerlendirme olanakları sunmaktadır. Yapısal analiz yöntemleri içerisinde doğrusal hesap yöntemlerinden daha çok doğrusal olmayan hesap yöntemlerinin tercih ediliyor olmasının nedenlerinden bir tanesi de yapı ve yapı elemanlarının davranışlarında gerçeğe daha yakın sonuçlar bulunabilmesidir. Bununla birlikte, her bir farklı yapı için ve bu yapıları oluşturan elemanların karakteristik özelliklerinde ortaya çıkan değişkenlerin fazla olmasının yanına her yönetmeliğin bu doğrusal olmayan hesap yöntemlerine olan yaklaşımının faklı olması eklenince bu hesap yöntemleri tartışılabilir duruma gelmektedir. Bu tez çalışmasında, mevcut yapı ve yapı elemanlarının deprem performanslarının belirmesinde izlenen yolları ve analiz sonuçları; Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik DBYBHY 2007, Eurocode 8 ve ASCE/SEI 41 yönetmelikleri dikkate alınarak karşılaştırılmalı olarak incelenmiştir. Bu karşılaştırmanın sonrasında, tez çalışmasında kullanılan numuler için genel bilgiler ve bu numune deney sonuçlarının alındığı PEER (Pasific Earthquake Engineering Research Center) hakkında bilgiler verilmiştir. Ayrıca yukarıda belirtilen yönetmeliklere göre her bir numune için hesaplanan deprem performans limitleri deney sonucu ortaya çıkan hasar durumları ile tablolar halinde kıyaslanmıştır. Sonuç olarak, her bir numune için yönetmeliklere göre bulunan hasar sınırları deney sonuçları ile kıyaslanmıştır ve bu çalışma göstermiştir ki yönetmeliklerde verilen hasar sınırları hem birbileri ile hem de deney sonuçları ile farklılıklar gösterebilmektedir.Recently, the performance limits of structures and their members has become one of the popular research topics of non-linear structural analysis. Non-linear structural analysis provides more economical structures and also safety assessments for existing structures. In structural analysis, non-linear analysis is more preferable more than linear analysis because of more realistic assessments. However, large variations in structures, structural members and characteristics of these members and also different approaches of structural codes make non-linear structural analysis argumentative. In this thesis, Turkish Seismic Design Code (DBYBHY 2007), Eurocode 8 and ASCE/SEI 41-06 are compared with approaches of seismic performance assessments of existing structures. Then comparison of these codes, the general information about propertis of reinforced concrete columns and test results given from PEER (Pasific Earthquake Engineering Research Center) database. And also the damages and displacements of rectancular and circular specimens are compared with the corresponding given limits in the codes mentioned above. In conclusion, the estimations of the methods given in the codes are compared with each as well as the experimental results. This study has pointed that the performance limits given in the codes may significantly differ and also may conflict with experimental results.Yüksek LisansM.Sc

    The Effect Of Stock Prices On Interest Rate And Economic Growth

    Get PDF
    Sermaye piyasalarında fon arz ve talep eden yatırımcıların en çok ilgi gösterdiği piyasa hisse senetleri piyasalarıdır. Hisse senetlerinin birçok risk faktörünün etkisi altında olması, yatırımcıların bu piyasalara yatırım yapmalarında söz konusu faktörleri dikkatle izlemesi gereğini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmayla, hisse senetleri üzerindeki en önemli risk faktörü olan faiz oranlarındaki değişimlerin iktisadi büyümeye olan etkileri incelenmiştir. Borsa ve faiz oranı, bir ülkedeki ekonomik büyümenin iki önemli faktörüdür. Yatırımcılar ve politika yapıcılar faiz oranının borsa üzerindeki etkisine bakarak; para politikasını, risk yönetim uygulamalarını, finansal varlık değerlemelerini ve hükümet uygulamalarını izleme imkânı bulurlar. Ekonomik büyüme ile doğrudan ilişkili olan faiz oranı, belli bir zaman sürecinde kullanılan para için ödenen ücret olarak tanımlanabilir. Borçlu açısından faiz oranı, borçlanılan paranın maliyetidir. Borç verenin açısından ise, borç verilen paranın ücretidir. Çalışmanın amacı, hisse senedi fiyatlarının makroekonomik değişkenlerle ilişkisidir. Ekonomik ve piyasa şartlarına göre oluşan faktörlerle hisse senedi fiyatlarını açıklamak yeterli olmayabilir. Psikolojik davranışların etkisi ile, piyasa koşullarında hiçbir değişiklik olmadığı halde hisse senedi fiyatları çok büyük dalgalanmalar gösterebilmektedirEquity markets are the markets most interested by investors who demand and supply funds in capital markets. The fact that stocks are under the influence of many risk factors has led to the necessity of investors to monitor these factors carefully when investing in these markets. In this study, the effects of changes in interest rates, which are the most important risk factors on stocks, on economic growth were examined. The stock market and interest rate are two important factors of economic growth in a country. Investors and policy makers are looking at the impact of interest rate on the stock market; monitor monetary policy, risk management practices, financial asset valuation and government practices. The interest rate, which is directly related to economic growth, can be defined as the fee paid for the money used over a period of time. For the borrower, the interest rate is the cost of the borrowed money. From the lender's point of view, the lender is the fee for the money lent. The aim of this study is to investigate the relationship between stock prices and macroeconomic variables. It may not be enough to explain the stock prices with the factors formed according to economic and market conditions. With the effect of psychological behavior, stock prices can fluctuate enormously even though there is no change in market conditions

    Food prosumption technologies : A symbiotic lens for a degrowth transition

    Get PDF
    Prosumption is gaining momentum among the critical accounts of sustainable consumption that have thus far enriched the marketing discourse. Attention to prosumption is increasing whilst the degrowth movement is emerging to tackle the contradictions inherent in growth-driven, technology-fueled, and capitalist modes of sustainable production and consumption. In response to dominant critical voices that portray technology as counter to degrowth living, we propose an alternative symbiotic lens with which to reconsider the relations between technology, prosumption, and degrowth living, and assess how a degrowth transition in the context of food can be carried out at the intersection of human–nature–technology. We contribute to the critical debates on prosumption in marketing by analyzing the potentials and limits of technology-enabled food prosumption for a degrowth transition through the degrowth principles of conviviality and appropriateness. Finally, we consider the sociopolitical challenges involved in mobilizing such technologies to achieve symbiosis and propose a future research agenda.©2023 Sage Publications. The article is protected by copyright and reuse is restricted to non-commercial and no derivative uses. Users may also download and save a local copy of an article accessed in an institutional repository for the user's personal reference.fi=vertaisarvioitu|en=peerReviewed

    An Optimal Mixed Integer Program for Schedeling in a Hihg Mix-Low Volume Printed Wiring Board Production Company

    Full text link
    Finding optimum schedules for High Mix Low Volume, multistage Hybrid Flow Shop (HFS) areas, is regular and hard problem. For these kinds of production areas, there are many specific Mixed Integer Programs in literature. In this thesis, another Mixed Integer Program is demonstrated for a real Printed Wiring Board Production Company with specific features: High Mix Low Volume, multistage production with parallel units, Unlimited Interstate Buffer, Allowed Lot-Splitting, Independent set-up times of each job. Objective Function of the model is minimizing sum of costs of tardy jobs and capacity increment at each stage.Çok Çeşitlilik Az hacimli üretim yapan, birden fazla üretim safhası bulunan, her safhada birden fazla paralel kaynağı olan Hibrit Akış Atölye (HAA) alanlarında optimum üretim çizelgesi yapmak gerçek hayatta rutin ve zor bir problemdir. Bu tür üretim alanlarının optimum üretim çizelgelemeleri için literatürde bir çok özel karma-tamsayı programları mevcuttur. Bu tezde ise, çok değişkenlik az hacimli üretim yapan, birden fazla safhası bulunan, her safhada paralel kaynakları bulunan, safhalar arasında bekleme zaman hacim sınırı olmayan, parti bölmeye izin veren, her işin birbirinden bağımsız kurulum süresinin olduğu gerçek bir firmanın Elektronik Kart Üretim Çizelgelemesi için geliştirilen Karma-Tamsayı Modeli yer almaktadır. Bu modelde, amaç fonksiyonu; geç kalan işlerin maliyeti ve her safhadaki kapasite artırım maliyet toplamını minimum hale getirmek olarak belirlenmiştir

    Brugada-Phenocopy Induced by Propafenone Overdose and Successful Treatment: A Case Report

    Full text link
    Background: Brugada syndrome is an inherited arrhythmogenic disease that may cause sudden cardiac death due to ventricular fibrillation in young adults. Brugada syndrome caused by propafenone intoxication has been noted rarely in the literature. We report a rare case, Brugada phenocopy due to propafenone intoxication and its treatment. Case Report: A 15-year-old girl having a seizure was brought to the emergency room. She took 1.5 g propafenone (Rythmol, Abbott, Chicago, IL, USA) for suicidal intention. She had metabolic acidosis. Long QRS interval and ST elevation in leads V1 through V3 were seen on electrocardiography. After bicarbonate infusion for 4 hours, haemodynamic and neurologic findings were recovered, and all electrocardiography abnormalities disappeared. The Brugada-like electrocardiography pattern was not recognized in her surface and 24-hour Holter electrocardiography at follow-up. Ajmaline challenge test was negative 2 weeks later. Conclusion: Absence of symptoms and documented ventricular tachycardia, negative challenge test, and a negative family history demonstrated that the Brugada phenocopy was a transient finding in this case and related to propafenone intoxicatio
    corecore