33 research outputs found
Beta-2 agonist discussions in asthma and a review of current data
Current guidelines recommend inhaled steroids as the first line control medication in the treatment of asthma. However, many patients particularly with airway obstruction need bronchodilators either as a symptom reliever or control medication to provide relaxation of bronchiolar smooth muscles. Both short acting and long acting beta-2 agonists (SABA and LABA) are of particular importance among the bronchodilators used in asthma. Despite their well-known benefits, in the recent years, a growing body of publications has been published on the safety of LABAs. However, the increased risk reported to be related to LABA monotherapy was not observed in patients receiving inhaled corticosteroid as the standard treatment in combination with LABA. the benefits of adding LABAs to inhaled corticosteroid have been thoroughly documented, while the risks, including asthma mortality, are currently under debate. Pharmacogenetic advancements drew attention to a potential genetic explanation for certain side effects of these medications whose efficacy and safety have been proven in several studies. in conclusion, LABAs are effective in relieving symptoms and improving lung functions and safe when combined with inhaled corticosteroid in asthma; however, LABA monotherapy should never be administered in the absence of inhaled corticosteroid treatment. Asthma patients that lack control of disease despite adequate doses of inhaled corticosteroids need addition of a regular bronchodilator to their treatment regimen.Güncel kılavuzlar doğrultusunda astım tedavisinde kontrol edici olarak ilk seçenek inhale steroidlerdir. Bununla birlikte özellikle hava yolu obstrüksiyonu bulunan pek çok hastada gerek semptom giderici olarak, gerekse ek kontrol edici ilaç olarak hava yolu düz kaslarında relaksasyona yol açan bronkodilatörlere ihtiyaç duyulmaktadır. Hem kısa etkili hem de uzun etkili beta-2 agonistler (SABA ve LABA) astımda kullanılan bronkodilatörler arasında ayrı bir öneme sahiptir. İyi bilinen yararlarına rağmen, son yıllarda LABA’ların güvenliliği üzerine artan sayıda makale yayınlanmıştır. Bununla beraber, LABA monoterapisi ile ilişkili olduğu bildirilen risk artışı, standart tedavi olarak LABA ile kombine inhale kortikosteroid alan hastalarda gözlenmemiştir. Astım mortalitesi dahil olmak üzere, riskler ile ilgili tartışma sürerken, inhale kortikosteroide LABA eklenmesinin yararları geniş şekilde dokümante edilmiştir. Farmakogenetik gelişmeler sayesinde, birçok çalışmada etkinlik ve güvenliliği gösterilmiş olan bu ilaçların bazı istenmeyen yan etkilerinin potansiyel genetik temeli olabileceğine de dikkat çekilmiştir. Sonuç olarak; LABA’lar inhale kortikosteroidler ile birlikte kullanıldığında, astımda semptomların giderilmesi ve akciğer fonksiyonlarının iyileştirilmesinde etkili ve güvenlidir; ancak, inhale kortikosteroid tedavisi yokluğunda LABA monoterapisi hiçbir şekilde uygulanmamalıdır. Uygun dozlarda inhale kortikosteroid kullanımına rağmen kurtarma tedavisine gereksinim duyan astım hastalarının tedavi rejimlerine düzenli bronkodilatör eklenmelidir
Mesleki perlit maruziyetinde bronkoalveoler lavaj sıvısı ve difüzyon kapasitesi sonuçları
Perlit is a volcanic glass which is in the form of dust and it contains air in high proportion therefore it is being used in fields like filtering and insulation. The 99 workers of a factory which is processing perlit in Izmir Cumaovasi are evaluated by way of medical history, clinical examination, chest radiograph, pulmonary function tests and DLCO. The 22 workers who had DLCO ;lt; 80% are made bronchoalveolar lavage. Mean age (;plusmn; SD) and mean number (;plusmn; SD) of years at work among 22 workers were 45 (;plusmn; 4.4) years and 16.6 (;plusmn; 6.6) years respectively. All the workers were smokers and they had a cigarette smoking history of a mean 22.1 (;plusmn; 9.3) pack-years. The workers had the following mean values: FEV-1 90.9% (;plusmn; 14.4), FVC 91.3% (;plusmn; 19.8), FEV1/FVC 101.9% (;plusmn; 10.9), DLCO 65.3% (;plusmn; 11.1), DLCO/VA 58.6% (;plusmn; 21.8); mean percent of alveolar macrophages in BAL fluid 77.8% (;plusmn; 11.6), lymphocytes 15.6% (;plusmn; 10.9), neutrophils 5.2% (;plusmn; 2.7) and eosinophils 1.3% (;plusmn; 0.7). Although smoking has contributed to the increase of neutrophils in BAL fluid, it will be of great use to consider that neutrophil increase in BAL in assessment occupational perlit exposure since the workers with DLCO ;lt; 80% has been included in the related study.Perlit, yüksek oranda hava içermesi nedeniyle yalıtım ve süzme gibi alanlarda kullanılan, toz şeklinde doğal bir volkanik camdır, izmir Cumaovası'nda perlit işleyen bir fabrikanın 99 işçisi anamnez, fizik muayene, akciğer grafisi, solunum fonksiyon testleri (SFT) ve difüzyon kapasitesi (DLCO) ölçümleri ile değerlendirilmiş, DLCO %80 olan 22 işçiye bronkoalveoler lavaj (BAL) yapılmıştır. Ortalama yaş 45 (± 4.4) yıl, çalışma süresi 16.6 (± 6.6) yıldır. Tümü sigara içicisi olan işçilerin ortalama 22.1 (± 9.3) paket/yıl sigara içtikleri saptanmıştır. SFT'de FEV1 %90.9 (± 14.4), FVC %91.3 (± 19.8), FEV1/ FVC %101.9 (± 10.9), DLCO %65.3 (± 11.1), difüzyon kapasitesi/alveol ventilasyonu (DLCO/VA) %58.6 (± 21.8) olarak bulunmuştur. BAL sıvısında makrofaj %77.8 (± 11.6), lenfosit %15.6 (± 10.9), nötrofil %5.2 (± 2.7), eozinofil %1.3 (± 0.7) oranında saptanmıştır. BAL'daki nötrofil artışında sigara içiminin katkısı olmakla birlikte, DLCO %80 olan işçilerin çalışmaya alınmış olması nedeniyle mesleki perlit maruziyetinin değerlendirilmesinde BAL'da nötrofil artışının dikkate alınması yararlı olacaktır
Bronşiyal astım ve KOAH'da akut faz reaktanlarının karşılaştırılması
Bronchial asthma and chronic obstructive pulmonary disease (COPD) are common inflammatory diseases of the airways. Bronchial asthma is characterised with eosinophilic inflammation: whereas, neutrophilic inflammation is prominent in patients with COPD. These localized processes may develop some systemic effects. In this study we investigated acute phase reactans as the possible marker-; of airway inflammation. Acute exacerbation period of asthma and stable state, of COPD were preferred to detect the manifest difference in acute phase reaction. Laboratory investigations of C-reactive protein, C.3, C4. transferrin, ceruloplasmin fibrinogen, albumin, globulin levels, erythrocyte sedimentation rate and protein electrophoresis were performed. The parameters of the biochemical tests showed no statistically significant difference between the asthmatic and the COPD patients. We consider that acme phase reagents have limited value in the evaluation of obstructive airway diseases.Bronşiyal astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) havayollarının en bilinen enflanıatuar hastalıklarındandır. Bronşiyal astıma eozinofilik enflamasyon ile karakterim iken KOAH olan olgularda nötrofilik enflamasyon ön plandadır. Bu lokalize enflamatuar süreçlerin sistemik bazı yansımaları olabilir. Biz bu çalışmada havayolu enflamasyonunun olası bir belirteci olarak akut faz reaktanlarına baktık. Akut faz reaksiyonundaki olası farklılıkların daha belirgin olabilmesi için astımda atak dönemi KOAH 'da ise stabil dönem tercih edildi. Laboratuar tetkiklerinde C-reaktif protein, C3, C4, transferrin, seruloplazmin fibrinojen albumin, globulin düzeyleri, eritrosit çökme hızı ve protein elektroforezine bakıldı, incelenen biyokimyasal testler içinde tüm parametrelerde astımlı olgularla KOAH 'lı olgular arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Biz obstrüktif havayolu hastalıklarında akut faz reaktanlarının sınırlı bir faydası olduğunu düşünüyoruz
Akciğer sarkoidozunda radyolojik bulgular, solunum fonksiyon testleri ve bronkoalveoler lavaj bulguları arasındaki ilişki
Chest radiographies, computed tomography (CT), pulmonary function tests (PFT) and bronchoalveolar lavage (BAL) findings of 77 sarcoidosis cases were studied retrospectively according to stages. According to chest radiographies in 3 cases (3.9%) right hilar, in 23 cases (29.9%) bilateral hilar, in 2 cases (2.6%) only right paratracheal lymph node and in 38 cases (49.4%) both bilateral hilar and right paratracheal involvement was seen. in parenchymal examination, acinar shadows in 13 cases (16.9%), reticulonodular shadows in 14 cases (18.2), in 13 cases (16.9%) reticular and in 2 cases (2.6%) nodular images were noted. Thorax CT was performed from 73 cases. in 66 cases (91.7%) right hilar, in 62 cases (86.1%) left hilar, in 33 cases (45.8%) right paratracheal, in 33 cases (45.8%) bilateral paratracheal, in 50 cases (69.4%) subcarinal in 35 cases (48.6%) carinal, in 43 cases (59.7%) prevascular, and in 27 cases (37.5%) azygoesophagial lymph node involuement was detected. Parenchymal examination revealed reticulonodular involvement in 13 cases (18.1%), acinar shadows in 11 cases (15.3%), parenchymal nodules in 24 cases (33.3%) and peribronchial and interlobular septal thickness in 10 cases (13.9%). Decrease of BAL lymphocyte rate was noted, when the parenchymal involvement increases (p;lt; 0.01). in PFTs, significant decrease in FEV1 and FVC according to stages was found as expected (p;lt; 0.01). Gallium 67 scans was taken from 26 cases and in 12 cases parenchymal and 21 cases mediastinal involvement was noted. the correlation between parenchymal involvement in gallium 67 scans and CT was found to be significant (p;lt; 0.05).Ellidört (%70.1) kadın, 23 (%29.9) erkek olmak üzere toplam 77 sarkoidoz olgusunun direkt akciğer grafileri, bilgisayarlı tomografileri (BT) ve solunum fonksiyon testleri (SFT) retrospeküf olarak evrelere göre değerlendirilmiş, aralarında korelasyon araştırılmıştır. Akciğer grafisine göre 3 (%3.9) olguda sağ hiler, 23 (%29.9) olguda bilateral hiler, 2 (%2.6) olguda sadece sağ paratrakeal lenf bezi tutulumu, 38 (%49.4) olguda bilateral hiler + sağ paratrakeal tutulum izlenmiştir. Parankimde ise; 13 (%16.9) asiner gölgeler, 14 (%18.2) retikülonodüler gölgeler, 13 (%16.9) retiküler, 2 (%2.6) nodüler görünüm izlenmiştir. Yetmişüç olguya toraks BT çekilmiş, mediasten lenf bezi ve parankim tutulumu değerlendirilmiştir. Altmışaltı (%91.7) olguda sağ hilus, 62 (%86.1) olguda sol hilus, 33 (%45.8) olguda sağ paratrakeal, 33 (%45.8) olguda bilateral paratrakeal, 50 (%69.4) olguda subkarinal, 35 (%48.6) olguda karinal, 43 (%59.7) olguda prevasküler, 27 (%37.5) olguda azigoözefageal lenf bezleri tutulumu saptanmıştır. Parankim değerlendirildiğinde; 13 (%18.1) retikülonodüler, 11 (%15.3) asiner gölgeler, 24 (%33.3) parankimal nodül, 10 (%13.9) peribronşiyal ve interlober septal kalınlaşma izlenmiş, parankim tutulumu arttıkça bronkoalveoler lavaj (BAL) lenfosit oranının azaldığı gözlenmiştir (p 0.01). Otuzyedi olguya SFT yapılmış, FEV1, FVC değerlerinde evrelere göre azalma anlamlı bulunmuş, DLCO'da evreler arası azalma istatistiksel anlamlılık göstermezken evre 1 ile evre 3 arasındaki azalma anlamlı bulunmuştur (p 0.01). Yirmialtı olguya galyum sintigrafisi çekilmiş, 12 olguda parankim, 21 olguda mediasten tutulumu gözlenmiştir. Galyum sintigrafisinde parankim tutulumu pozitifliği ile BT parankim tutulum yaygınlığı arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p 0.05)