14 research outputs found

    Geriatrik hasta grubunda akut iskemik inme ayırıcı tanısında s-100b protein ölçümünün değeri

    No full text
    Introduction: A blood test supporting the clinical and radiological findings used for the diagnosis of acute ischemic stroke (AIS) is needed in the geriatric population. The aim was to demonstrate the value of S100B levels for the differential diagnosis of AIS. Materials and Method: 55 patients who have been diagnosed with AIS after admittance to an emergency room and 20 patients with transient ischemic attack (TIA) were enrolled. AIS diagnosis was based on a neurology consultation in agreement with laboratory and radiological findings. S100B levels were determined in fasting venous blood samples by an ELISA method. The results were expressed as median (minimum-maximum). Results: S100B levels were significantly higher in the AIS group [63.86 (50-1876) pg/ml] than the TIA group [50.14 (;lt; 50- 87.63) pg/ml] (p= 0.001). S100B concentrations were not influenced by age, gender, body mass index or by the presence of coronary artery disease, diabetes mellitus, hyperlipidemia, cardiac arrhythmia, peripheral vascular disease, family history or cigarette smoking. The ROC analysis demonstrated that the area under the curve was 0.836 (p= 0.0001). Conclusion: S100B measurement is a rapid, simple and cost-effective analysis which may be used for the differential diagnosis of AIS in the early stages, especially in emergency and intensive care settings.Giriş: Geriatrik populasyon grubunda sıklıkla izlenen akut iskemik inme tanısı için klinik deneyim ve görüntüleme bulgularını destekleyecek bir kan testine ihtiyaç vardır. Bu çalışmada S100B proteinin akut iskemik inme ve geçici iskemik atak ayırıcı tanısındaki değerinin ortaya konması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Acil Servis'e başvurup, nöroloji konsültasyonu sonucunda klinik bulgular, laboratuvar ve görüntüleme sonuçları birlikte değerlendirilip, akut iskemik inme tanısı alan 55 ve geçici iskemik atak tanılı 20 hasta dahil edilmiştir. Açlık venöz kan örneklerinde ELISA yöntemi ile S100B ölçümü yapılmıştır. Sonuçlar, ortanca (minimum-maksimum) olarak ifade edilmiştir. Bulgular: Akut iskemik inme grubunda [63.86 (50-1876) pg/ml], geçici iskemik atak grubuna [50.14 (50-87.63) pg/ml] göre anlamlı yüksek S100B değerleri saptanmıştır (p= 0.001). S100B değerlerinin yaş, cinsiyet, beden kitle indeksi, koroner arter hastalığı, diyabetes melitus, hiperlipidemi, kardiyak aritmi, koagulasyon bozukluğu, periferik damar hastalığı, aile hikayesi ve sigara içiminden etkilenmediği görülmüştür. S100B için yapılan ROC (receiver operating curve) analizinde, eğri altında kalan alan 0.836 olarak saptanmıştır (p=0.0001). Sonuç: Hızlı, basit ve düşük maliyetli S100B protein ölçümü, özellikle acil ve yoğun bakım servislerinde, akut iskemik inmenin ayırıcı tanısında erken evrede kullanılabilir

    Pulmoner emboli tanısında D-Dimer testinin yeri

    No full text
    In this study, we investigated the contribution of plasma level of D-dimer measurement to diagnosis with suspected acute pulmonary embolism in inpatients. Blood samples were taken prospectively between January 1999-November 2000 for clinically suspected pulmonary embolism. D-dimer levels were determined by semiquantitative latex agglutination as-say. Mean age was 55.88 (30-70) years in 54 cases (male: 32, female: 22). The patients were evaluated with symptom, existence of other disease, operation history, physical examination findings (blood pressure, heart rate, respiratory rate), arterial blood gas measurement, electrocardiography, chest X-ray, lower limbs Doppler ultrasonography, ventilation-perfusion scintigraphy. The definitive diagnosis were established according to clinical findings, ventilation-perfusion scintigraphy and results of the follow-up. Seventeen (31.5%) cases were diagnosed as pulmonary embolism. D-dimer was found positive in 16 of these cases (94.1%), sensitivity 94%, spesicifity 40%. As a result we concluded that there is no diagnostic value of D-dimer testing in acute pulmonary embolism because of low spesicifity. On the other hand, this test may be a useful diagnostic tool with regard to exclusion of pulmonary embolism because it is an easy and rapid method.Bu çalışmada, akut pulmoner emboli kuşkusu olan olgularda plazma D-dimer ölçümünün tanıya katkısı araştırıldı. Ocak 1999-Kasım 2000 tarihleri arasında prospektif olarak pulmoner emboli klinik şüphesi olan olgulardan kan örnekleri alındı. Semikantitatif lateks aglütinasyon yöntemi ile D-dimer düzeyleri belirlendi. Çalışmaya alınan 54 olgunun (erkek: 32, kadın: 22) yaş ortalaması 55.88 (30-70) yıl idi. Olgular semptom, ek hastalık, operasyon öyküsü, fizik muayene bulguları (arteryel kan basıncı, kardiyak nabız, solunum sayısı), kan gazı, elektrokardiyografi, PA akciğer grafisi, alt ekstremite Doppler ultrasonografisi, ventilasyon/perfüzyon (V/Q) sintigrafisi sonuçları ile değerlendirildi. Kesin tanı, klinik bulgu, V/Q sintigrafisi ve izlem sonuçlarına göre belirlendi. Onyedi (%31.5) olgu pulmoner emboli tanısı aldı. Bu olguların 16 (%94.1)'sında D-dimer pozitif saptandı (duyarlılık %94, özgüllük %40). Sonuç olarak; D-dimer testinin özgüllüğünün düşük olması nedeni ile akut pulmoner embolide tanısal değerinin olmadığı düşünüldü. Kolay ve hızlı bir yöntem olması nedeniyle de tanıyı dışlamada yardımcı bir parametre olabileceği sonucuna varıldı
    corecore