28 research outputs found
Özofagus kanserinde hibrid minimal invaziv özofajektomi deneyimi.
Amaç: Özofagus kanseri tanısıyla hibrid minimal invaziv özofajektomi uygulanan hastalar retrospektif olarak değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: Ocak 2008-Şubat 2012 tarihleri arasında İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı A servisinde özofagus kanseri tanısıyla standart olarak torakoskopik özofagus serbestleştirilmesi ve mediastinal lenf nodu disseksiyonu, laparotomi ile mide tüpleştirilmesi ve çölyak lenf nodu disseksiyonu, servikal insizyonla boyun disseksiyonu ve anastomoz uygulanan 25 hasta yaş, cins, ameliyat süresi, lenf nodu sayısı, ameliyat sonrası ağrı, komplikasyon, takip süresi ve sağ kalım açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Ortalama yaş 54,96 ± 12 yıl, K/E oranı 1.77/1 (16/9) olarak saptandı. Ortalama ameliyat süresi 214,10 ± 18,6 dk, ortalama torakoskopi süresi 88 ± 14 dk olarak saptandı. Disseke edilen toplam ortalama lenf nodu 36±14.2, mediastinal lenf nodu sayısı 28.2±12.8 idi. Ameliyat sonrası ağrı değerlendirilmesi VAS (visual analog pain scale) ile yapıldı. VAS 3,66 ± 0,42 olarak bulundu. Komplikasyonlar değerlendirildiğinde 3 hastada ses kısıklığı (%12), 2 hastada anastomoz darlığı (%8) saptandı. Ameliyat sonrası dönemde hastalarda respiratuar komplikasyon saptanmadı. Ortalama takip süresi 20 ± 6 ay olan hastalarda 2 hastada port yeri tümör implantı nedeni ile kısmi kot rezeksiyonu uygulandı. Bir hasta 20. günde masif üst gis kanama ve bir hasta 12. ayda beyin metastazı nedeni ile kaybedildi. Tartışma ve Sonuç: Hibrid minimal invaziv özofajektomi özofagus kanser cerrahisinde giderek artan oranlarda başarıyla uygulanan ve onkolojik sonuçları açık cerrahiye eş değerde bir tekniktir. Ameliyat sonrası daha az ağrı, daha iyi vital kapasite sağlamakta ve respiratuar komplikasyon oranını azaltmaktadır
Tek insizyondan laparoskopik adrenalektomi.
Amaç: Laparoskopik transabdominal adrenalektomi ile tek insizyondan laparoskopik adrenalektomi sonuçlarını karşılaştırmak. Gereç ve Yöntem: İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı A servisinde Ocak 2006-Mart 2012 arasında toplam 156 hastaya laparoskopik adrenalektomi uygulandı. Hastaların 48’ine (%31) tek insizyondan trans umblikal(SILA)(grup 1) , 108(%69) hastaya ise konvansiyonel (grup 2) laparoskopik adrenalektomi uygulandı. Her iki gruptaki hastalar yaş, cinsiyet, tümör çapı, ameliyat süresi, kanama miktarı, visual analog ağrı skalası ve hastanede kalış süresi bakımından retrospektif olarak karşılaştırlıldı. -69- Bulgular: Yaş ortalaması Grup 1’de 43,5 ± 11,3 ve grup 2’de 44,5 ± 12,7 olarak saptandı (p=0,28). Kadın erkek oranı grup 1’de 6,6/1(31/5), grup 2’de2,85/1 (80/28) olarak bulundu(p <0,01).Tümör çapları grup 1’de ( grup 1: 3.36±0,9 cm, grup 2: 4.64±1,5 cm ) anlamlı olarak küçük saptandı (p < 0.050 ). Ameliyat süreleri kıyaslandığında iki grup arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (grup 1: 59,02±15,1 dakika, grup261,25 ± 25,40 dakika p=0,054). Ameliyat sırasında kanama miktarı grup 2’de(31,5±24,2 ml) grup 1’ e ( 38,3±50,2 ml) oranla daha az olarak saptandı (p=0,035). Visual analog ağrı skalası değerleri karşılaştırıldığında, SILA grubunda VAS skoru konvansiyonel gruba oranla anlamlı olarak daha düşük bulundu ( grup 1:1,83±0,6,grup 23,38±0,95, p < 0.050 . Hastanede kalış süreleri bakımından iki grup arasında anlamlı fark saptanmadı ( grup 1: 3,44±2,9, gün, grup 2:3,65±1,7gün,p=0,325) Tartışma ve Sonuç: Bu çalışmada tek insizyondan laparoskopik adrenalektominin konvansiyonel laparoskopik adrenalektomiye göre en önemli farkı daha az ameliyat sonrası ağrı ve daha iyi kozmetik sonuçtur. Deneyimli merkezlerde ve selim adrenal lezyonlarda tek insizyondan laparoskopik adrenalektomi konvansiyonel laparoskopik yöntem kadar güvenli bir şekilde uygulanabilir
Single Incision Laparoscopic Splenectomy: Our First Experiences
Objective: Most laparoscopic surgeons have attempted to reduce incisional morbidity and improve cosmetic outcomes by using less and smaller trocars. Single incision laparoscopic splenectomy is a new laparoscopic procedure. Herein we would like to present our experiences.Material and Methods: Between January 2009 and June 2009, data of the 7 patients who underwent single incision laparoscopic splenectomy were evaluated retrospectively.Results: There were 7 patients (5 females and 2 males) with a mean age of 29.9 years. The most common splenectomy indication was idiopathic thrombocytopenic purpura. Single incision laparoscopic splenectomy was performed successfully in 6 patients. In one patient the operation was converted to an open procedure.Conclusion: With surgeons experienced in minimally invasive surgery, single incision laparoscopic splenectomy could be performed successfully. However, in order to demonstrate the differneces between standard laparoscopic splenectomy and SILS splenetomy, prospective randomized comparative studies are required
Abdominoperineal rezeksiyon kararını tecrübe ve teknoloji değiştirir mi?
AMAÇ: Distal rektum kanseri tanısıyla abdominoperineal rezeksiyon (APR) ve intersfinkterik rezeksiyon
(ISR) uygulanan hastaların uzun dönem onkolojik sonuçlarını araştırmak. GEREÇ-YÖNTEM: Ocak 2002 ile Ocak 2016 tarihleri arasında distal rektum kanseri tanısı ile ameliyat
edilen 198 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Çok aşağı anterior rezeksiyon (n:65) ve transanal
rezeksiyon (n:5) uygulanan hastalar çalışma dışı bırakıldı. APR uygulanan hastalar (n:61) grup 1 ve ISR
uygulanan hastalar (n:67) grup 2 olarak adlandırıldı. Gruplar yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi (VKİ), ameliyat tekniği, neoadjuvan tedavi, patolojik evre ve uzun dönem takip sonuçları açısından karşılaştırıldı. BULGULAR: İki grup arasında demografik veriler açışından istatiksel farklılık olmadığı görüldü. (Grup 1
vs Grup 2; yaş: 57.1±15 vs 53.8±11.1, p: 0.167; cinsiyet: K/E, 26/35 vs 24/43, p: 0.3; VKİ: 25.3±2.8 vs
25.6±2.5, p: 0.5). Robotik cerrahinin intersfinkterik rezeksiyonda istatiksel olarak daha yüksek oranda
kullanıldığı görüldü. (Grup 1 vs Grup 2; açık cerrahi 10/1, laparoskopik cerrahi 49/40, robotik cerrahi
2/26). Yıllara gore cerrahi yöntem karşılaştırıldığında APR sayısının giderek azaldığı ve ISR’nin ise arttığı
görüldü (p:0,001). Neoadjuvan tedavi almayan hasta sayısı grup 1 de 10, grup 2 de ise 4; uzun dönem
tedavi alan hasta sayısı grup 1 de 46, grup 2 de ise 48 idi ve her iki parametrede de istatistiksel olarak
anlamlı fark saptanmadı. Kısa dönem neoadjuvan tedavinin ISR uygulanan hastalarda istatiksel olarak
daha fazla olduğu görüldü (Grup 1 vs grup 2; 5/15 p:0,006). Mezorektum bütünlüğü açısından iki grup
karşılaştırıldığında komplet ve nearkomplet eksizyon sonuçları arasında anlamlı fark saptanmamasına
rağmen inkomplet eksizyon grup 1 de daha yüksek tespit edildi (23/6, p:0,001). Grup 2 de erken evre
hastalığın istatiksel olarak daha fazla olduğu izlendi (Tam yanıt: 5/11, T1:8/23, T2:11/17, T3:41/30, T4:3/0, p:0.04). Lokal nüks grup 1 de 7 hastada (%11), grup 2 de ise 2 hastada (%3) görüldü (p:0,001). Takipler sırasında sistemik hastalık her iki grupta da 7 hastada saptandı (p:0,7). Medyan takip süresi iki
grup arasında istatiksel olarak anlamlı şekilde farklıydı (Grup 1 vs Grup 2, 65 (4-132) vs 40 (1-150 ay). Grup 1 ve 2’de beş yıllık sağkalımın (%87.3 vs %97.6 ) istatiksel olarak anlamlı şekilde farklı olduğu ve
beş yıllık hastalıksız sağkalımların (%87.1 vs %89.2) benzer olduğu görüldü.
SONUÇ: APR’nin mutlak endikasyonları mevcuttur fakat cerrahi tecrübe ve teknolojik ilerlemeler ile aynı
hasta gruplarında sfinkter koruyucu cerrahi yapılarak benzer onkolojik sonuçlar alınmaktadır