1 research outputs found

    Ayrılma anksiyetesi bozukluğu olgularının davranış stili özellikleri ile annelerinin mizaç özelliklerinin değerlendirilmesi

    No full text
    Ayrılma anksiyetesi bozukluğu, çocuğun ebeveynden ayrılmakta zorluk çektiği, eklenen başka yakınmalarla birlikte çocuğun yeni ortama uyumda güçlük yaşamasına, işlevselliğinin kaybına neden olduğu bilinen, sıklıkla okul fobisinin eşlik ettiği bir klinik tablodur. Bu durum, çocuğun eğitiminin başlaması gereken dönemde aile tarafından ciddi bir sorun olarak algılanmakta ve hekimlerden bu sırada yardım istenmektedir. Ayrılma anksiyetesi bozukluğunun bazı çocuklarda daha yoğun yaşandığı ve okul öncesi dönemdeki aile tutumlarının bu anksiyete bozukluğunun ortaya çıkışını kolaylaştırdığı bilinmektedir. Ayrılma anksiyetesi bozukluğu yaşayan çocukların okul öncesi dönemde tanınması ve bu durumun ortaya çıkışındaki risk faktörleri kapsamında anne ve çocuğun mizaç özelliklerinin belirlenmesinin koruyucu ruh sağlığı adına önemli veriler sağlayacağı düşünülmüştür. Ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanısı alan çocukların ve annelerinin mizaç özelliklerinin belirlenmesi amacıyla annelerinde herhangi bir ruhsal rahatsızlık olmadığı belirlenen 4-6 yaş arası ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanılı çocuklardan oluşturulmuş çalışma grubu ile yaş, cinsiyet, sınıf, aile tipi, ailenin sosyoekonomik düzeyi, çocuğun yaşamında son bir yıl içinde gerçekleşen ev, okul, öğretmen değişiklikleri ve yeni kardeş doğumu açısından bire bir eşleştirilmiş, yine annelerinde ruhsal rahatsızlık bulunmayan çocuklardan kontrol grubu oluşturulmuştur. Her iki grup için annelere, sosyodemografik veri formu, çocuk davranış değerlendirme ölçeği(ÇDDÖ), çocukların mizaçlarının belirlenmesi için Davranış Stili Anketi(BSQ) ve anne mizaç özelliklerinin saptanması için Erişkin Mizaç Ölçeği(TEMPS-A) verilmiştir. Araştırmamızın sonucunda; 1. ÇDDÖ alt ölçek puanları açısından, ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanısı alan çocuklarda kontrol grubundan anlamlı derecede yüksek davranış sorunları olduğu belirlenmiştir. 2. Çocukların mizaç özelliklerine bakıldığında ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanısı alan çocukların kontrol grubundaki çocuklara göre ritmikliğinin daha az, biyolojik fonksiyonlarının zaman içinde daha düzensiz olduğu, değişik ya da yeni bir uyarana ilk tepkilerinin yakınlaşmadan çok çekingenlik şeklinde olup uyum zorluğunun uzun süre devam ettiği (uyumluluğunun azlığı) görülmüştür. Ayrıca ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanılı olguların kontrol grubuna göre tepkilerinin şiddetli olduğu, huzursuz ve keyifsiz davranışlar gösterdikleri ve dikkatlerini dağıtıcı öğelerin varlığında yaptıkları işi sürdürmekten daha çabuk vazgeçip bıraktıkları izlenmiştir. 853. Annelerin mizaç özellikleri değerlendirildiğinde ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanısı almış olan çocukların annelerinin kontrol grubundaki çocukların annelerine göre yüksek depresif mizaç, siklotimik mizaç, irritabl mizaç ve anksiyöz mizaç puanları gösterdiği saptanmıştır. 4. Çocukların mizaç boyutları ile annelerin mizaç özellikleri karşılaştırıldığında, (a) Ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanısı alan çocuklarda yakınlaşma/çekingenlik mizaç boyutuna ait puanların annenin hipertimik mizaç puanı ile ters bir korelasyon gösterdiği, bu gruptan anksiyöz mizaç puanı diğer annelere göre daha yüksek olan çocukların erken bebeklik dönemlerinden itibaren huylarının niteliğinin daha olumsuz olduğu, memnun ya da sevecen bir tavır yerine daha çok huzursuz, keyifsiz tavırlar gösterdikleri ve daha yoğun olarak negatif duygudurum yaşadıkları görülmüştür. İrritabl mizaç puanı yüksek annelerin ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanısı alan çocuklarında ritmiktik, biyolojik düzenliliğin daha bozuk olduğu izlenmiştir. (b) Kontrol grubunda yer alan çocukların ritmiklik, dikkat dağılımı/devamlılığı ve uyarılma eşiğine ait mizaç boyutu puanlarının, annelerinin depresif mizaç puanlarıyla ilişkili olduğu saptanmıştır. Buna göre, depresif mizaç özellikleri yoğun olan annelerin psikiyatrik tanı almamış, normal çocuklarının diğer çocuklardan farklı olarak ritmiklikleri daha bozuk, biyolojik fonksiyonlarda düzensizlik yaşayan, dikkat dağılımları düzensiz, dikkat devamlılığı daha az olan, uyarılma eşikleri daha düşük çocuklardır. Kontrol grubundaki çocukların mizaç boyutlarından uyumluluk puanı ise annelerin anksiyöz mizaç puanıyla ilişkili bulunmuştur. Araştırmamızın sonuçları gözden geçirildiğinde hipotezlerimizin doğrulandığı görülmektedir. Birinci hipotezde ileri sürülen ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanısı alan ve okul fobisi bulgusu gösteren 4-6 yaş arası çocukların davranış stili özellikleri kapsamında değerlendirilecek mizaç boyutlarının, aynlma anksiyetesi bozukluğu tanısı almayan, okul fobisi bulgusu göstermeyen ve herhangi bir ek ruhsal rahatsızlığı olmayan çocukların mizaç boyutlarından farklılık göstereceği görüşü doğrulanmıştır. İkinci hipotezde ileri sürülen, ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanısı alan ve okul fobisi bulgusu gösteren 4-6 yaş arası çocukların annelerinin mizaç özelliklerinin, ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanısı almayan, okul fobisi bulgusu göstermeyen ve herhangi bir ek ruhsal rahatsızlığı olmayan çocukların annelerinin mizaç özelliklerinden farklı olduğu şeklindeki düşüncemiz de çalışma sonuçları ile doğrulanmıştır. Üçüncü hipotezde ileri sürülen, hem aynlma anksiyetesi bozukluğu tanısı alan çocukların hem de kontrol grubunda yer alan ve ruhsal rahatsızlığı bulunmayan çocukların mizaç özelliklerinin, annelerinin mizaç özellikleri ile ilişkili olduğu düşüncesi çalışma sonucunda elde ettiğimiz verilerle desteklenmiştir. 86Araştırmamızda elde ettiğimiz bu sonuçlar, çocukların mizaç özelliklerinin annelerinin mizaç özelliklerinden etkilendiğini, anne ve çocuk mizaç özelliklerinden bazılarının çocukta psikopatoloji gelişiminde risk oluşturabileceğini düşündürmektedir. Bu sonuçlar çocuğun ve annenin mizaç özelliklerinin ayrılma anksiyetesi bozukluğunun oluşumunda etkili olduğunu düşündürmektedir. Çocuk ve annenin mizacının belirlenmesi, ayrılma anksiyetesi bozukluğu açısından riskli grupların fark edilerek mizaç yapılarına uygun davranış yöntemlerinin geliştirilmesi ile çocuğun ileride yaşayacağı uyum sorunlarının azaltılmasına katkıda bulunacaktı
    corecore