23 research outputs found

    Kraniyotomi ameliyatlarındaki normoventilasyon ve ılımlı hiperventilasyon uygulamasının rokuronyum ile sağlanan nöromüsküler blok üzerine etkisi

    No full text
    In many studies it has been shown that the effects of neuromuscular drugs can be affected by PaCO2, pH changes or hypercarbia, hypocarbia. In this study, the effects of pH, PaCO2, ETCO2 changes caused by moderate hyperventilation, normoventilation to the neuromuscular block provided by rocuronium were compared. Thirty seven ASA I-II class patients aged between 18-60 years were randomly divided into two groups, one being on normoventilation, the other being whith moderate hyperventilation group. Patients recieved standart general anaesthesia. The maintenance was achieved by the mixture of 50 % O2, 50 % N2O and 1-1.5 % isoflurane. 0.6 mg/kg rocuronium were given to both groups after the calibration. Respiratory rate were maintained according to keep ETCO2 equal to 35-40 mmHg in normoventilation group, 30-32 mmHg in moderate hyperventilation group. In the moderate hyperventilation group T1 % 25, % 50, % 75; TOF % 25, % 50, % 75 recovery times and total effect time were significantly less than in normoventilation group. As a result care must be taken to the fact that during craniotomy cases; PaCO2, ETCO2 and pH changes related to moderate hyperventilation can shorten the neuromuscular block effect time of rocuronium, and neuromuscular block monitorization will be helpful.Nondepolarizan nöromüsküler blok yapıcı ilaçların etkilerinin PaCO2, pH değişikliklerinden veya hiperkarbi, hipokarbiden etkilenebileceği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Çalışmamızda, nöroanestezi uygulamalarında kullanılan ventilasyon yöntemlerinden ılımlı hiperventilasyon ve normoventilasyon ile olgularda oluşturulan end-tidal karbondioksit ETCO2 değişiminin ya da arter kanı karbon dioksit basıncı PaCO2 ve pH değişikliklerinin rokuronyuın ile sağlanan nöromüsküler bloğa olan etkilerini karşılaştırdık. Normoventilasyon grubu ve ılımlı hiperventilasyon grubunu oluşturmak üzere 18-60 yaş arası 37 olgu rasgele olarak ikiye ayrıldı. Tüm olgulara standart genel anestezi uygulandı. Anestezi idamesi % 50 O2-% 50 N2O ve % 1-1.5 isofluran karışımı ile sağlandı. Kalibrasyon sonrasında her iki gruba da İV 0.6 mg/kg rokuronyum verildi. Olguların solunumları normoventilasyon grubunda ETCO2 35-40 mmHg ılımlı hiperventilasyon grubunda ise 30-32 mmHg olacak şekilde ayarlandı. Ilımlı hiperventilasyon grubunda seğirme (twitch) (T1), yanıtının % 25, % 50, % 75 derlenme süreleri, total etki süresi, dörtlü uyarı (TOF) yanıtının % 25, % 50, % 75 derlenme süreleri yönünden normoventilasyon grubuna göre azalma saptandı (p0.05). Kraniyotomi olgularında, ventilasyon yöntemi olarak, ılımlı hiperventilasyon kullanıldığında rokuronyumun nöromüsküler blok etki süresinin kısalabileceği düşünülerek daha dikkatli olunması ve nöromüsküler monitorizasyonun yapılmasının yararlı olacağı sonucuna varıldı

    Günübirlik genel anestezi ile diş tedavisinde postoperatif bulantı -kusmanın önlenmesinde metoklopramid in etkinliği

    No full text
    Aim: This study retrospectively evaluates the efficacy of metoclopramide in preventing postoperative nausea and vomiting (PONV) in patients who had dental treatment under outpatient general anesthesia. Materials and Methods: The records of 60 ASA I-II patients who had dental treatment under outpatient general anesthesia were examined retrospectively. From 60 patients who were included in the study, patients who receieved metoclopramide 10 mg IV after anesthesia induction comprised Group 1 (n=30) and those who did not receive any antiemetic medication comprised Group 2 (n=30). The patients were assessed in the postoperative recovery unit in terms of presence and severity of nausea/vomiting at 15, 30 min and 1, 2, 4, and 6 hour. The nausea/vomiting severity scores of the patients were measured using a 5-point scale (0=no nausea, 1=mild nausea, 2=moderate nausea, 3=vomiting less than twice an hour, 4=vomiting more than twice an hour). Additional antiemetic drug administration and side effects were recorded. Results: There were no statistically significant differences in the patients demographic data. No significant difference was found between the two groups in terms of nausea/vomiting scores at any of the postoperative measurement times (p;gt;0.05). There was no need for additional antiemetic medications or any side effects in any of the groups. Conclusion: No significant difference was shown between the metoclopramide and control groups in terms of PONV or the need for additional antiemetic medication.Amaç: Çalışmamızda günübirlik genel anestezi altında diş tedavisi yapılan hastaların postoperatif bulantı -kusma (POBK) tedav isinde metoklopramidin etkinliğinin belirlenmesi amaçlandı . Gereç ve Yöntem : Günübirlik genel anestezi altında diş tedavisi yapılan, ASA I -II 60 hastanın dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Çalışmaya alınan 60 hastadan anestezi indüksiyonu sonrası cer rahi başlamadan önce iv 10 mg metoklopramid verilen hastalar (Grup 1) (n=30), antiemetik verilmeyen hastalar (Grup 2) (n=30) olarak adlandırıldı. Postoperatif derlenme ünitesinde hastalar 15, 30. dk, 1 . , 2. , 4. ve 6. saatlerde bulantı/kusma varlığı ve şidd eti açısından değerlendirilmişti. Olgulardaki bulantı/kusma şiddet skoru, 5 noktalı skala (0=bulantı yok, 1 =hafif bulantı, 2=orta şiddetli bulantı, 3=saatte 2 defadan daha az kusma, 4=saatte 2 defadan daha fazla kusma) kullanılarak ölçülmüştü. Ek antiemeti k alımı ve yan etkiler kaydedilmişti. Bulgular: Hastaların demografik verilerinde istatistiksel anlamlı fark yoktu. Postoperatif tüm ölçüm zamanlarında, bulantı/kusma skorları açısından iki grup arasında anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0.05). İki grupta da ek antiemetik gereksinimi ve yan etki gözlenmedi. Sonuç: Metoklopramid ve kontrol grubu arasında POBK ve ek antiemetik gereksinimi açısından anlamlı bir fark bulunmadı

    Operasyon öncesi uygulanan ondansetron ve lornoksikamın anestezi kalitesine etkisi

    No full text
    Aim: In our study, effect of preoperative administration of analgesic and antiemetic combination on quality of anesthesia in the patients who were scheduled for elective laparoscopic cholecystectomy was investigated in prospective, randomized and double-blinded design. Material and Methods: Twenty patients in group I received ondansetron 8 mg and lornoxicam 8 mg while 20 patients in group II did not. Both groups were compared in terms of operative and anesthesia related variables as hemodynamics, drug consumptions, recovery features, postoperative nausea and vomiting, pain level of patients and rescue antiemetic and analgesic drug requirements on the first 24 hour after surgery. Results: Hemodynamic course, consumption of anesthetics, levels of postoperative pain relief was similar between groups. The mean first analgesic requirement time was longer in group I (p;lt;0,05) and requirement of antiemetic medication on the 60 and 90 minutes of postoperative period were less in group I (p;lt;0,05) when compared with group II. Conclusion: Administration of ondansetron and lornoxicam combination preoperatively does not significantly affect anesthetic consumption, hemodynamic parameters, recovery features and postoperative pain relief. Prolongation of the first analgesic requirement time and decrease in the frequency of nausea and vomiting in the group received the study drugs was found to be clinically beneficial. However, we think that studies including more patients, trying different drug combinations should be done to obtain best clinical effect.Amaç: Çalışmamızda laparoskopik kolesistektomi planlanan hastalarda preoperatif uygulanan analjezik ve antiemetik kombinasyonunun anestezi kalitesine etkisi prospektif, randomize ve çift-kör çalışma dizaynı şeklinde araştırıldı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada toplam kırk hastadan grup I’deki 20’sine ameliyattan hemen önce 8 mg ondansetron ile birlikte 8 mg lornoksikam uygulanırken, grup II’deki yirmi hastaya bu ilaçlar verilmedi. ‹ki grup, anestezi ve ameliyatla ilgili özellikler, hemodinamik değişiklikler, derlenme özellikleri ve postoperatif ilk 24 saatteki bulantı-kusma, ağrı düzeyleri, ek antiemetik ve analjezik ilaç gereksinimi yönünden karşılaştırıldı. Bulgular: Hemodinamik seyir, anestezik tüketimi, derlenme özellikleri ve ağrı düzeyleri bakımından her iki grup benzerdi. Ondansetron ile birlikte lornoksikam uygulanan grupta ortalama ilk analjezik gereksinim zamanı uzamış (p0,05), postoperatif 60. ve 90. dk.’larda antiemetik gereksinimi azalmış (p0,05) olarak saptandı. Sonuç: Preoperatif ondansetron ve lornoksikamın beraber uygulaması anestezik tüketimi, hemodinamik parametreleri, derlenme özelliklerini ve postoperatif ağrı azaltılmasını anlamlı olarak etkilememektedir. Postoperatif ilk analjezik gereksinim zamanının uzamış olması ve bulantı-kusma sıklığında azalma klinik olarak yararlı bulunmuştur. Ancak, en iyi etkiyi elde etmek için farklı kombinasyonların veya daha çok hasta içeren çalışmaların yapılması gerektiğini düşünmekteyiz

    Kraniyotomi olgularında diltiazem ve lidokain'in ekstübasyonda hemodinamik değişikliklere etkisi

    No full text
    Increased sympathetic response to surgical stimulation in craniotomy cases, comes out at the end of the operation with discontinuation of anesthetics. Depressing the haemodynamic response on these cases is important for the postoperative prognosis of the patients. In this study, the haemodynamic effects of diltiazem and lidocaine given intravenously just before extubation in patients undergoing craniotomy, is investigated.With approval by the Local Ethics Committee of the University Hospital of Ege and after obtaining informed consent, 30 patients ASA I - II, between the ages 18-60 were randomly assigned to two groups. After standardised induction of ;quot;anesthesia, 50-50% AfcO - O2 and sevoflurane 2-2.5 % were used for the maintenance of anesthesia. Intraoperative haemodynamic changes were recorded. In Group D patients received diltiazem 0.2 mg/kg, in Group L patients received lidocaine 0.1 mg/kg intravenously 2 minutes before extubation. Heart rate (HR), systolic arterial pressure (SAP), mean arterial pressure (MAP) were recorded just before extubation, after extubation, 1., 2., 5. and 10. min after extubation. RPP (rate pressure product ) were calculated from (RPP = HR x SAP) formulas. Assesment for the quality of trach;eacute;al extubation was made with 5 points scale when extubation performed. Despite no significant difference in diltiazem group observed in anytime, SAP increased in lidocaine group at the 1st, 2nd, 5th and 10th minutes after extubation (p;lt;0.05). During observation period RPP values did not change in diltiazem group but in lidocain group the values significantly increased at the 1st, 2nd, 5th and 10th min after extubation. In conclusion, in craniotomy cases, diltiazem is found more effective than lidocaine and diltiazem can be useful to blunt the haemodynamic response to extubation which can also be harmful.Kraniyotomi olgularında mevcut olan artmış sempatik yanıt, operasyon sonunda, anestezik ajanların kesilmesi ile yeniden ortaya çıkmaktadır. Hemodinamik yanıtın baskılanması bu olguların post- operatif prognozu açısından önemlidir. Bu çalışmada, ekstübasyon öncesinde IV olarak kullanılan Diltiazem (D) ve Lidokain'in (L) kraniyotomi uygulanmış hastalardaki hemodinamik etkileri araştırıldı. Bu amaçla, E.Ü.T.F. Etik Kurul izni ve hasta onayı alınarak, elektif kraniyotomi operasyonu uygulanan, ASA l- II grubu, 18-60 yaş arası 30 hasta rasgele iki gruba ayrıldı. Standart genel anestezi indüksiyonu sonrasında, anestezi idamesinde % 50 - 50 A/2Û - O2 ve % 2 - 2.5 sevofluran kullanıldı. Intraoperatif hemodinamik değişimler kaydedildi. Ekstübasyondan 2 dk. önce, D grubunda 0.2 mg/ kg diltiazem IV, L grubunda 1 mg/ kg lidokain IV olarak verildi. Ekstübasyon öncesi, ekstübasyon sonrası ve ekstübasyondan 1., 2., 5., ve 10. dk. 'lardaki kalp atım hızı (KAH), sistolik arter basıncı (SAB), ortalama arter basıncı (OAB) değerieri kaydedildi. Aynı ölçüm zamanlarında "rate pressure product" (RPF) (RPP= KAH XSAB) formülü ile hesaplandı. Ekstübasyon anında, trakeal ekstübasyon kalitesi 5 puanlı skala ile değerlendirildi. Her iki grup arasında; yaş, cinsiyet, operasyon süresi ve ekstübasyon kalitesi açısından anlamlı fark saptanmadı. Sistolik arter basıncı değişimleri, D grubunda, tüm gözlem sürelerinde anlamlı olmadığı halde, L grubundaki değişimler ekstübasyon sonrası 1., 2.,5. ve 10. dk'larda anlamlı oldu ve artış gözlendi (p0.05). RPP değerleri D Grubunda gözlem süresi boyunca anlamlı olarak değişmediği halde L Grubunda ektübasyon sonrası 1., 2., 5. ve 10. dk'larda anlamlı artış gösterdi (p0.05). Sonuç olarak kraniyotomi olgularında ekstübasyon sırasında oluşabilecek ve zararlı etkileri olan hemodinamik yanıtların önlenmesinde, diltiazemin lidokain'e göre daha etkin olduğu kanısına varıldı
    corecore